160 research outputs found
Sıvı Kromatografisi Sıralı Kütle Spektroskopisi (LC-MS/MS) Tekniği İle Noskapin Ve İlgili Stres Bozunma Bileşiklerinin İncelenmesi Ve Tayini İçin Metot Optimizasyonu
Oral kullanım için uygun bitkisel kaynaklı bir öksürük baskılayıcı alkaloid olan noskapinin tübülin bağlanma anti-kanser aktivite özelliği son zamanlarda tespit edilmiştir. Noskapin kan, meme, akciğer, yumurtalık, beyin ve prostat orijinli insan ksenograftları taşıyan çıplak farelerde tümör büyümesinin gelişmesini engellemiştir,. Bu çalışmada bir alkaloit türevi ve ilaç etken maddesi olan Noskapinin, Beşeri İlaçların Ruhsatlandırma Teknik Gereksinimleri İçin Uluslararası Uyum Konseyinin (ICH) , belirlediği şartlar doğrultusunda, farklı zorlanmış koşullar altındaki davranışı-bozunma ürünleri, LC-MS/MS tekniği ile belirlenip bozunma mekanizması önerilmiştir. Noskapin asidik, bazik, oksidatif, fotolitik ve sıcaklık gibi farklı stres koşullarında işleme tabi tutulmuştur. Bozunma ürünlerinin belirlenmesinde ultra performanslı sıvı kromatografi sistemi 40 C0 de C18 kolon, mobil faz olarak %0,1 lik formik asit içeren Metanol: Su (50:50 v/v) karışımı, kolon akış hızı 1.2 mL/dk, dedeksiyon dalga boyu 310 nm ile optimize edilmiştir. Kütle spektrometresi ile pozitif iyon modda çalışılıp, Noskapinin kütle spekturumu 414.1 m/z olarak gözlemlenmiş ve diğer parçalanma ürünleride açık bir şekilde belirlenmiştir. Böylece UPLC ve MS birlikte optimize edilerek etken maddenin parçalanma ürünlerinin belirlenmesi için LC-MS/MS metodu geliştirilmiştir
Ketamine and its combinations with valproate and carbamazepine are ineffective against convulsions induced by atropine treatment and food intake in fasted mice
Objective(s): Fasted rodents treated with antimuscarinics develop convulsions after refeeding. Food deprivation for 48 hr produces changes in [3H]glutamate binding suggesting glutamatergic contribution to the underlying mechanism of the seizures that are somewhat unresponsive to antiepileptics. Studies in animals and epileptic patients yielded considerable information regarding the anticonvulsant effect of the noncompetitive N-methyl-D-aspartate (NMDA) receptor antagonist ketamine. Thus, this study evaluated the efficacy of ketamine and its combinations with valproate and carbamazepine on convulsions in fasted animals.Materials and Methods: Following 24 hr of fasting, mice were given saline, 5 or 10 mg/kg ketamine, 250 mg/kg sodium valproate, 24 mg/kg carbamazepine, 5 mg/kg ketamine+sodium valproate, or 5 mg/kg ketamine+carbamazepine and then were treated with saline or 2.4 mg/kg atropine (5-9 mice per group). The animals were observed for the occurrence of convulsions after being allowed to eat ad libitum.Results: Ketamine, valproate and carbamazepine pretreatments were ineffective in preventing the convulsions developed after atropine treatment and food intake in fasted animals. The incidence of convulsions was significantly higher in 5 and 10 mg/kg ketamine, carbamazepine, and carbamazepine+ketamine groups, but not in the valproate and valproate+ketamine treated animals. Conclusion: In contrast to previous findings obtained with the NMDA antagonist dizocilpine (MK-801), ketamine lacks activity against convulsions developed after fasting. The drug does not enhance the efficacy of valproate and carbamazepine either. Using different doses of ketamine or other NMDA antagonists, further studies may better clarify the anticonvulsant effect of ketamine and/or role of glutamate in these seizures
Herpes ensefaliti sonrası gelişen zihin gezinmesi: Bir olgu sunumu
Ensefalit beyin dokusunun enflamasyonu olarak
tanımlanan bir tablodur. Ensefalitin alt tiplerinden biri olan herpes
simpleks virüsü ensefalitinde beyinde frontal ve mezial temporal
bölgelerin tutulumu karakteristiktir. Bu tutulum nörolojik ve
psikiyatrik açıdan dikkat çeken klinik belirtilere yol açabilir. Zihin
gezinmesi düşüncelerin farklı konular arasında istemsizce dağılmasını
tanımlayan bir fenomendir. Bu vaka sunumunda herpes ensefaliti tanısı
alan ve ilgili enfeksiyona yönelik tedavi sonrasında zihin gezinmesi ve
disosiyatif yaşantılar geliştiren bir kadın hastadan söz edilecektir. İlgili
olgu sunumu için hastadan onam alınmıştır
Antimuscarinic-induced convulsions in fasted mice after food intake: no evidence of spontaneous seizures, behavioral changes or neuronal damage
Prolonged or repeated seizures have been shown to cause spontaneous recurrent seizures, increased anxiety-related behavior, locomotor hyperactivity, impaired functions of learning and memory, and neuronal damage in the hippocampus and other brain regions in animals. Mice and rats treated with antimuscarinic drugs after fasting for two days or less develop convulsions after being allowed to eat ad libitum. To address whether such behavioral and neuroanatomic changes occur following these convulsions, mice treated i.p. with saline (control) or 2.4 mg/kg atropine and given food after 24 h of fasting were grouped according to seizure scores for behavioral and histological analysis. Following convulsions, the occurrence of spontaneous recurrent seizures was observed for 30 days. Motor activity and grooming behavior were assessed in the open field, and memory was assessed using the novel object recognition test 4 and 7 days after onset of convulsions, respectively. Animals allocated for the histological analysis were decapitated 7 days after onset of convulsions and hippocampal slices were evaluated for the percentage of degenerating neurons stained with Fluoro-Jade C. Spontaneous recurrent seizures, locomotor alterations, anxiety-related behavior, memory impairment, and neuronal loss in the granular layer of the dentate gyrus were not detected in the animals with seizure score 1-2 or 3-5. These results are in accordance with those related to the absence of behavioral changes, cognitive deficits, and hippocampal neuronal damage after single brief seizures in animals and patients with epilepsy
COVID-19 ile eş zamanlı gelişen uzamış postpartum katatonik psikoz olgusunun elektrokonvülzif terapi ile tedavisi: Bir olgu sunumu
GİRİŞ VE AMAÇ: Postpartum psikoz doğum sonrasında yaygın olarak görülebilen psikiyatrik fenomenlerden biridir. İnsidansı 1000 canlı doğumda 1-2 olarak raporlanmıştır. Bir çalışmada postpartum psikoz olgularının beşte birine katatoni tablosunun eşlik ettiği gösterilmiştir. Gerek postpartum psikoz gerekse katatoni olguları acil psikiyatrik müdahale gerektirmesi bakımından oldukça önemlidir. Biz de bu olguda COVID-19 enfeksiyonu ile eş zamanlı olarak postpartum katatonik psikoz gelişen vakamızı sunuyoruz. Bu olgu sunumu için hastamızdan onam alınmıştır
Bu müzik nereden geliyor? Müzikal halüsinoz olgu sunumu
GİRİŞ VE AMAÇ: Müzikal halüsinasyonlar (MH), harici akustik uyaranın yokluğunda sürekli veya aralıklı müzik tonları ve melodiler duyulan işitsel halüsinasyonların özel bir türüdür. Bu durum Müzikal Kulak Sendromu, Müzikal Halüsinoz, Oliver Sacks sendromu ve İşitsel Charles Bonnet sendromu gibi isimlerle bilinmektedir. İdiyopatik ve semptomatik olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Risk faktörleri arasında işitme kaybı, ileri yaş, beyin hastalığı, kadın cinsiyet ve sosyal izolasyon sayılabilir. Bu yazıda hafif işitme kaybı ve anormal ’de aktivitesiyle ilişkili müzikal halüsinasyonları olan ve oral lamotrijinle transdermal rivastigmin tedavisine yanıt veren yaşlı bir kadın olgu sunulmaktadır
Update of the Scientific Opinion on opium alkaloids in poppy seeds
The CONTAM Panel wishes to thank the hearing experts: Pavel Cihlar, Daniel Doerge and Vaclav Lohr for the support provided to this scientific output. The CONTAM Panel acknowledges all European competent institutions and other stakeholders that provided occurrence data on opium alkaloids in food, and supported the data collection for the Comprehensive European Food Consumption Database. Adopted: 22 March 2018 Reproduction of the images listed below is prohibited and permission must be sought directly from the copyright holder:Figure A.1 in Appendix A: © Elsevier.Peer reviewedPublisher PD
Scopolamine-induced convulsions in fasted mice after food intake: the effect of duration of food deprivation
It has been shown that mice and rats treated with antimuscarinic drugs, scopolamine or atropine, after fasting for 48 h develop convulsions soon after refeeding. The present study was performed to evaluate whether mice also develop convulsions after being deprived of food for 1-24 h. The effect of day-night fasting on the development of convulsions was also determined in 12-h deprived animals. Mice were deprived of food for periods of 1, 2, 3, 6, 9, 12, 18, 24, and 48 h. Animals fasted for 12 h during the day or night were deprived of food at 08:00 or 20:00 h, respectively. At the time of testing, animals were treated with intraperitoneal (i.p.) saline or 3 mg/kg scopolamine. Twenty minutes later, they were given food and allowed to eat ad lib. All animals were observed for 30 min for the incidence and onset of convulsions. Fasted animals treated with scopolamine developed clonic convulsions after food intake. Incidence of convulsions was significant in 2-, 3-, 12-, 18-, 24-, and 48-h deprived animals. Convulsions observed after deprivation of food for 12 h during the day or at night were almost similar in both regimens. Our results indicate that food deprivation itself, rather than its duration, seems to be the principal factor in the development of these convulsions
Improving the electrical performance of lead acid battery with electrodes containing different additives
Enhanced flooded battey (EFB) is used on start stop vehicle that is serially producted because of sanctions for reducing emission values by European Union. These batteries have positive ; negative paste containing different additives. Within the scope of the thesis, it is aimed to increase the electrical performance of EFB batteries by improving chemical properties of negative and positive electrode. For this purpose, H2O2, diatomites, carbon black and carbon fiber were used as additives in positive and negative paste. Experimental studies consist of three parts. In the first part, these additives and other chemicals (PbO, sulfuric acid, lignosulfonate, barium sulfate, glass fiber) were characterized. In the second part, positive and negative electrodes (anode, cathode) was prepared and characterized. The last part, prototype batteries or cells was prepared and electrical performance tests were done. Consequently, increasing the porosity of electrodes and penetration of sulfuric acid into more surface area were aimed adding diatomite additive in the positive and negative active material. However, diatomite has adversely affected the charge efficiency because of it creates passive areas in the active material. Carbon fiber additive were used in the positive and negative active material both in order to hold of the paste and bring carbon black properties. But, electrical performance of the batteries was not increased since carbon fiber was not homogenously distributed in the negative active material. Carbon black was added mixed with water and sulfuric acid for homogenously distrubition in the negative active material. With this additional method has positively contributed battery electrical performance. H2O2 additive was used both positive and negative active material in order to prevent excessive temperature rising, keep high moisture, increase porosity of electrodes by forming an intermediate reaction with free lead. Electrical performance of batteries is significantly increased with high porosity electrodes.Avrupa Birliği tarafından emisyon değerlerinin azaltılmasına yönelik yaptırımlar nedeni ile standart üretim haline gelen start stop araçlarda gelişmiş kurşun asit akü (EFB) olarak adlandırılan aküler kullanılmaktadır. Bu aküler farklı katkı maddeleriyle desteklenen pozitif ve negatif pasta içeriklerine sahiptir. Tez çalışması kapsamında pozitif ve negatif aktif malzemenin kimyasal özellikleri geliştirilerek EFB akülerin elektriksel performanslarının arttırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla; H2O2, diatomlar, karbon siyahı ve karbon fiber pozitif ve negatif aktif malzemede katkı maddesi olarak kullanılmıştır. Deneysel çalışmalar üç bölümden oluşmaktadır. Birincisi, bu katkı maddeleri ve diğer kimyasalların (PbO, sülfürik asit, lignosulfonat, baryum sülfat, cam elyaf) karakterizasyonudur. İkinci kısımda ise, negatif ve pozitif elektodun (anot, katot) hazırlanması ve karakterizasyonudur. Son kısım ise prototip akü veya hücrelerin oluşturulması ve elektriksel performans testlerinin gerçekleştirilmesidir. Prototiplerin elektriksel test sonuçları ile yeni bir katkı maddesi ilave edilmeyen, yani standart bir akünün test sonuçları kıyaslanmıştır. Elektiksel performans testleri Türk Standartları Enstitüsü 50342-1 ve 50342-6 standartlarına göre uygulanmıştır. Sonuç olarak, pozitif ve negatif aktif malzemede kullanılan diatom katkı maddesi kullanılarak elektrodun porozitesini arttırması ve sülfürik asidin daha fazla alana nüfuz etmesi amaçlanmıştır. Ancak, diatom elektrot yüzeyinde pasif alanlar yarattığından akülerin şarj verimini olumsuz etkilemiştir. Karbon fiber katkı maddesi hem pastanın tutunmasını sağlaması ve hem de karbon siyahına ait özellikleri elektroda kazandırması amacıyla pozitif ve negatif aktif materyalde kullanılmıştır. Ancak, karbon fiberin negatif aktif malzeme içerisinde homojen dağılımı sağlanamadığından akülerin elektriksel performanslarında bir artış olmamıştır. Karbon siyahı katkı kimyasalı, negatif aktif malzemede homojen dağılımının sağlanması için suda ve asitte karıştırılarak ilave edilmiştir. Bu ilave metodu ile akülerin elektriksel performansında olumlu katkı sağlanmıştır. H2O2 katkı kimyasalı hem pozitif hem de negatif aktif malzemede metalik kurşun ile ara bir reaksiyon oluşturarak aşırı sıcaklık yükselmesinin önlenmesi, nemin yüksek tutulması, elektrodun porozite oranının arttırılması amacıyla kullanılmıştır. Yüksek poroziteye sahip elektrotlar ile akülerin elektriksel performansına önemli oranda arttırılmıştır
- …