Investigation of Analysis Methods For Detection of Humic Substances Within Leonardite

Leonardite is a lignite form, which has undergone oxidation at high rate during the carbonization process. It has economic value because it contains humic substances at high rate. While it is used in organic agriculture, as soil conditioner, it is also used in other industrial fields such as cosmetics and medicine. Physical properties such as color, as well as chemical properties such as solubility in alkaline media and humic content are examined for the definition and characterization of leonardite. In particular, the detection of humic substance content is the most important feature used in the industrial usage of leonardites. Various instrumental analysis techniques and wet chemical analysis techniques are utilized for this purpose. However, it is a matter of debate whether these methods are applicable for the industry. In this study, instrumental and chemical methods used in the analysis of humic substance were examined. Along with these, industrial, reliable and fast methods have been determined as well

Monıtorıng And Assessmentof Electrıc Fıeld Strength Due To Base Statıons In The Home Envıronment

In parallel with rapid development in technology, cellular systems and therefore base stations have begun to take up more space in our daily lives. Because each base station is an electromagnetic field (EMF) source, the increase in base stations has resulted in an increase of EMF levels in the medium. Long term EMF measurementsdue to base stations and evaluationof them is very important especially in terms of human health.In this study, to determine the exposed EMF levels;a day long measurements were performed at two different home environment where line of sight paths exist.Measurements were taken using PMM-8053 EMF meter by which total EMF can be measured within the band 100 kHz3 GHz.Measurement results show that emitted EMF levels vary substantiallydepending on the base station usage density. Additionally the maximum average electric field strength is below the limits determined by ICTA.In order to analyze the day long measurements more precisely, the day was subdivided into for specific interval as morning, afternoon, evening and night. It is seen from the analysis that afternoon electric field strength levels are significantly higher than night electric field strength levels. At the final stage of the study, the change in daily electric field strength levels is modelled using smoothed and non-smoothed data, an increment in modelling accuracy was achieved with smoothing.Teknolojik gelişmelerin paralelinde hücresel sistemler ve temel yapı taşı olan baz istasyonları günlük hayatımızda her geçen gün daha fazla yer almaya başlamıştır. Her baz istasyonu bir elektromanyetik alan (EMA) kaynağı olduğundan, baz istasyonlarındaki bu artış ortamdaki EMA seviyelerinin de artmasına neden olmaktadır. Baz istasyonlarından kaynaklı EMA seviyelerininuzun süreli ölçülmesi ve değerlendirilmesi özellikle insan sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada baz istasyonunu doğrudan gören farklı iki ev ortamındabir gün boyunca EMA ölçümleri alınmıştır. Ölçümlerde 100kHz -3GHz frekans bandındaki toplam EMA seviyesini ölçebilen PMM-8053 EMA ölçer kullanılmıştır. Ölçüm sonuçları baz istasyonu kaynaklı EMA değerinin gün içinde baz istasyonu kullanım yoğunluğuna bağlı olarak büyük oranda değiştiğini göstermiştir. Ölçüm sonuçlarından;en yüksek ortalama elektrik alan şiddetininBTK tarafından belirlenen limit değerlerin altında olduğu belirlenmiştir. Elektrik alan şiddetinin günlükdeğişimini daha detaylı inceleyebilmek içingün;sabah, öğlen, akşam ve gece olmak üzere dört farklı zaman dilimine ayrılmıştır. Değerlendirmeler öğlen saatlerinde ölçülen elektrik alan şiddetinin gece saatlerinde kaydedilenlere görebelirgin derecede yüksek olduğunu göstermiştir. Çalışmanın son aşamasında ise elektrik alan şiddetinin gün içindeki değişimi yumuşatma işlemi varken ve yokken modellenmiş; yumuşatma işleminin oluşturulan modelin doğruluğunu arttırdığı belirlenmiştir

Permanent Central Diabetes Insipidus with Complete Regression of Pituitary Stalk Enlargement After 4 Years of Follow−up

A 14 year−old patient was admitted because of a history of polyuria and polydipsia. A diagnosis of central diabetes insipidus (CDI) accompanied by growth hormone (GH) and gonadotropin deficiency was made. Hypophyseal magnetic resonance imaging (MRI) of the patient demonstrated isolated pituitary stalk enlargement. Although GH deficiency and gonadotropin deficiency were transient, CDI was persistent despite the regression of the pituitary stalk enlargement over the 4 years of follow−up

The implementation returning home and rehabilitation project in eastern and southeastern anatolia

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bazı nüfuslar çeşitli nedenlerle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde özellikle 1980'lerden sonra güvenlik kaygılarından dolayı bu anlamda yoğun bir göç yaşanmıştır. Hem göç edenlerin yaşam koşullarını iyileştirmek hem de göçün şehirler üzerindeki baskısını azaltmak için İçişleri Bakanlığı 1994 yılında köylerine gönüllü olarak dönmek isteyenlerin, köyleri civarına ya da uygun başka yerlere yerleştirilmelerine yönelik Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) adıyla bir çözüm geliştirmiştir. Elinizdeki tez, güvenlik nedeniyle yerinden olmuş nüfusun büyüklüğünü, sorunlarını ve bu göçün toplumsal etkilerini irdelemektedir. Türkiye'de ve özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde göçün etkileri, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi'nin (KDRP) oluşum süreci, amacı, kapsamı ve ilkeleri açıklanmıştır.As in the world, in Turkey also, populations have had to emigrate, leaving their living areas due to various reasons. From 1980 onwards, on intensive migration has been witnessed in the Eastern and Southeastern Regions, particularly on account of security concerns. To this end, the ministry of Interior Initiated in 1994 a resulation project referred to as Returning Home and Rehabilitation Project (RHRP) for those voluntarily want to return their villages to be accommodated in the neighbourhood oftheir earlier villages or somewhere suitable. This thesis explicates thoroughly the problems of the immigrants and the social effects of the migrations. the effects of migration in Turkey especially in the Eastern and Southeastern Anatolia Regions, the process, aim, scope and principles of the Returning Home and Rehabilitation Project (RHRP) were explained

Hans Sitt 100 Etudes Op. 32 technical analysis of method

Bu araştırmanın amacı, keman eğitiminde kullanılan Hans Sitt 100 Etudes Op. 32 Metodu'nda yer alan etütlerdeki sağ ve sol el tekniklerini incelemektir. Araştırmada, metodun içerdiği yay ve parmak teknikleri saptanmış olup elde edilen bulgular tablolaştırılarak yorumlanmıştır. Betimsel nitelikteki bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden olan içerik analizi modeli kullanılmıştır. Araştırma için gerekli olan verilerin elde edilmesinde belgesel tarama tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini keman metotları, örneklemini ise Hans Sitt 100 Etudes Op. 32 Metodu oluşturmaktadır. Araştırmaya konu olan Hans Sitt 100 Etudes Op. 32 Metodu' nda yer alan sağ el (yay) tekniklerinin; legato, detache, vurgulu detache, staccato, bağlı staccato, vurgulu staccato, portato olduğu, sol el (parmak) tekniklerinin ise entonasyon, çift ses çalma, konum çalışmaları, konum değiştirme, kent basma, parmak tutma, akor çalma, yatay ve dikey düzlemdeki parmak düşümleri, arpej, sıralı ve atlamalı sesler ve vibrato olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Keman,Keman metodu, Keman eğitimi, HansSitt, Etüt, Analiz.The aim of this study was to investigate the effects of Hans Sitt 100 Etudes Op. 32 Method is to examine the right and left hand techniques in the studies. In this research, bow and finger techniques were determined and the findings were tabulated and interpreted. In this descriptive research, the content analysis model which is one of the qualitative research method has been used whereas the document scanning technique has been used while gathering the data. Hans Sitt 100 Etudes, Op. 32 Method composes the population of the research and the samples of the violin methods. It has been determined that the right hand (bow) techniques in Hans Sitt 100 Etudes, Op.32 Method are legato, detache, stressed detach staccato, linked staccato, stressed staccato and portato and the left hand (bow) techniques are intonation, playing double sounds, position exercises, changing the position,striking quintette, hoding fingers still, playing the chord, finger pressures on horizontal and vertical planes,arpeggio, serial and skip-sounds and vibrato. Key Words: Violin, Violin, Method, Violin Education, Hans Sitt, Etudes, Analysis

Electric field levels and its evaluation from the view of public health: Samsun city center example

Objective: In parallel with technological developments, radio/TV transmitters, base stations, power lines, transformers, electrical household appliances and medical equipments have begun to take up more space in our daily lives, causing an increase in the electromagnetic fields (EMF) in our environments. Increasing demand for wireless systems has further led to more exposure to EMFs. Therefore, a more comprehensive understanding of the potential health consequences of electromagnetic field exposure has become ever more crucial.  Method: In this study, short term electric field strength (E) measurements were taken in the İlkadım, Canik and Atakum districts of Samsun province, at 152 different locations in the months of April, May and September in 2017. The measurements were taken using a PMM 8053 EMF meter. In order to determine the change in E levels within a day, a 24 hour long measurement was conducted at the location where the highest average electric field strength (Eavg) was recorded. Results: The evaluation of E measurement results showed that the highest maximum electric field strength (Emax) was 4.75 V/m, and Eavg was 3.35 V/m. The differences between all Emax and Eavg values recorded in the three districts were statistically significant at a 95% confidence level. Emaxs recorded in Ilkadim district showed larger variability than the other districts. It was determined that at only 2% of the 152 measurement locations, Eavg levels were between 2V/m and 4V/m. The assessment of the 24 hour E measurements demonstrated that the highest E value was recorded between 12:00 and 17:59; when the base station was the most active. Furthermore, the mean E value measured during noon hours was 58% higher than the value measured during night hours. Conclusions: Although the recorded E levels were below the limits determined by the ICNIRP and ICTA; it can be considered as high for countries like Switzerland and Italy where lower limits are enforced. Therefore, regular monitoring of E level exposure and keeping E levels within safe limits is recommended in order to protect public health.</p

Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin yeni faaliyet alanı olarak sosyal medya

“TÜRKİYE’DE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN YENİ FAALİYET ALANI OLARAK SOSYAL MEDYA” Sivil toplum, kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle önemli bir eksen haline gelmiştir. Küreselleşme olgusuyla paralel olarak enformasyon teknolojisinde yaşanan gelişmelerin gündeme gelmesi ve bu bağlamda giderek internetin yaygınlaşmasıyla başlayan sürecin en belirgin özelliği, bilgiye ulaşmanın kolaylaşmış olmasıdır. Bilgi toplumu olarak adlandırılan bu toplumsal dinamik, sivil toplumun en önemli öğelerinden biri olan sivil toplum kuruluşlarının güncellik ve etkinlik kazanmasına yol açmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının amaçları doğrultusunda gerçekleştirdikleri iletişim çalışmaları, toplumda farkındalık kazandırabilmek için yaşamsal bir önem taşımaktadır. Günümüzde giderek gelişen ve yaygınlaşan internet, sosyal medya ve sosyal ağlar sayesinde kurumlar ve markalar için vazgeçilmez bir iletişim mecrası haline geldi. Bu çalışma, etkileşim konusunda yeni boyutlar sunarak yayıldığı alanlar ve ulaştığı kitleler bağlamında sosyal medyanın, sivil toplum kuruluşları için ideal bir iletişim aracı olduğunu savunmaktadır ABSTRACT “SOCIAL MEDIA AS A NEW ACTIVITY FIELD OF NGO’S IN TURKEY” The developments in the mass media has greatly contributed to the rise of civil society as a major axis. The processes that develop in paralel to the phenomenon of globalization, such as the increasing visibility of the developments in information technologies and the widespread use of internet, have a prominent common feature: The facilitation of access to information. The societal dynamic that is called “information society” has paved the way for the non-governmental organizations to gain currency and efficiency as one of the fundemental parts of the civil society. Communication activities that are realised according to the aims of the non-governmental organizations have a vital function that is to raise awareness in societies. As the use of internet became more widespread, social media and social networks have become indispensable tools for communication. This study argues that social media provides an ideal medium of communication for the non-governmental organizations in the context of its possibilities to reach new areas and interact with new public