A research on employees perception of organizational justice and their propensity to leave case study of 4 and 5 star hotels in the province of Antalya

The justice is a perceptual concept, and therefore it has been interpreted in various ways either in social or in work environments. This study aims to identify the employees’ perceptions of justice and its relation to their propensity to leave. The scope of the study includes the employees of four and five star hotels (all departments) located in the province of Antalya. A quantitative survey method has been used during the research; the questions and statements had been prepared in a manner that they will not lead the interviewed towards a certain answer in anyway. The data were collected through face to face interviews, online survey portal and email communications. Research findings suggest that, the propensity to leave effects interactional justice, although on a low-scale. It can be said that employees with a tendency to leave develop a higher perception of interactional justice. However, propensity to leave does not have an effect on procedural or distributive justice

Research to Analyze the Perception of Organisational Alienation Within the Students Taking Tourism Education in the Vocational School

Bu çalışmanın amacı, bir eğitim örgütü olarak kabul edebileceğimiz meslek yüksekokullarındaki yabancılaşma eğilimini irdelemek ve az çalışılmış olan bu konuya dikkat çekmektir. Bu çalışmada öncelikle yabancılaşma kavramı, yabancılaşma türleri ve yabancılaşmaya yol açan faktörler ortaya konmuş daha sonra ise eğitim kurumlarındaki yabancılaşma üzerine yapılan araştırmalardan da yararlanılarak meslek yüksekokullarında eğitim gören turizm öğrencilerinin yabancılaşma eğilimleri ile ilgili çıkarımlarda bulunulmuştur. Araştırmada anket yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya Pınarhisar MYO’da eğitim gören tüm turizm öğrencileri dâhil edilmiştir. Bu öğrencilerden 21 kişi İkram Hizmetleri programında, 85 kişi Turizm ve Otel İşletmeciliği programında ve 59 kişi de Turizm ve Seyahat Hizmetleri programında eğitim görmektedir. Anket çalışmasına katılan toplam 165 öğrenciden elde edilen veriler SPSS programı vasıtasıyla analiz edilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda; İkram Programında eğitim gören öğrencilerin örgütsel yabancılaşma eğiliminde oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca birinci sınıftaki öğrenciler ikinci sınıf öğrencilere göre daha fazla yabancılaşma eğilimindedir.The purpose of this study is to put the facts into perspective of the incline to alienation in vocational school; those are perceived to be educational organisations. This study initially, the consept of alienation, types of alienation and the roots that bring about have been analysed and references, that had been done by different educational organisations have been put to use in order to determine the root cause for the alienation of tourism students in vocational school. Survey method have been used in this study. Of all the participants, 21 students study Catering, 85 of them Hotel and 59 students Travelling Services. The datas gathered by the 165 students have been analysed by SPSS programme. The study revealed that students studying the Catering Programme have been organisationally alienated more than the others. The same result also apply to freshmen over sensors

Sağlık Turizmi İşletmelerinden Yararlanan Müşterilerin Beklentilerinin Belirlenmesine Yönelik Bolu İlinde Bir Araştırma

Sağlık turizmi ve medikal turizm son yirmi yıldır özellikle tüm dünyada gelişme göstermiştir ve alternatif bir turizm türü olarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Ancak bu gelişmeler ve sağlık turizmine olan talep artışı rekabet ortamını da beraberinde getirmiştir. Sağlık turizmi alanında hizmet veren işletmelerin sayısının artışı; misafirlerin seçiciliklerini de arttırmıştır. İşletmeler; misafirleri cezp edebilmek adına farklı arayışlar içindedirler ve bu çerçevede öncelikli olarak misafirlerinin istek, beklenti, memnuniyet ve şikâyetlerini dikkate almaktadırlar. Bu çalışmada; Türkiye’de gelişmekte olan sağlık turizmi ve özellikle termal turizm konusunda Batı Karadeniz bölgesindeki durumun irdelenmesi ve bölge için alternatif gelir kaynağı oluşturabilecek bir turizm türü olarak sağlık turizmine katılanların beklentileri ve memnuniyet düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma evrenini Batı Karadeniz bölgesinde faaliyet gösteren Turizm Belgeli sağlık turizmi tesisleri oluşturmaktadır. Örneklemini ise Bolu ilinde yer alan sağlık turizmi tesislerinden faydalanan misafirler oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplam tekniği olarak anket uygulaması yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS programıyla vasıtasıyla analize tabi tutulmuştur.Health tourism and medical tourism have developed for last twenty years throughout the world and started to take its position in global sense as an alternative tourism. However these developments and the increase of demands in the health tourism have brought a competitive realm. The increase of the companies that give services in the area of health tourism has increased the selectiviness of the guests. The companies are in the different searches so as to fascinate the guests and consider firstly the expectations, contentments and complaints of the guests in this context. This study aims to focus on the health tourism that has developed in Turkey especially the thermal tourism in Black Sea region and to define the contentment and expectation levels of the attendants to the health tourism which is considered as an alternative source for income profit for the region. The health tourism companies in the Black Sea region form the workplace. The guests that utilize from the health tourism companies in Bolu form the sample. A survey is applied as a data technic in the study. The datas acquired have been analyzed via SSPS programme

The effects of perceptıons organızatıonal justıce ıs a tendency to leave jobs: a research of the provınce of antalya 4 and 5 stars hotel enterprıses

Bu tez çalışması adalet kavramının algısal bir kavram olması nedeniyle gerek sosyal gerekse iş ortamında olsun kişilerce farklı şekillerde anlaşılmasından dolayı otel işletmelerinde çalışan işgörenlerin adalete bakış açılarının nasıl olduğu ve bu durumun iş bırakma ile olan ilişkisini tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada, örgütsel adaletin üç boyutta incelenen(dağıtım, prosedür ve etkileşim) otel işletmelerinde çalışan işgörenler açısından nasıl algılandığı ve bu algılamalar doğrultusunda iş bırakma niyeti ile olan ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu araştırmanın temel problemini, otel işletmelerinde çalışan işgörenlerin, iş ortamındaki tavır ve sosyal ilişkilere karşı olan adalet algılarının nasıl olduğu ve işgörenlerin işi bırakma eğilimlerine olan etkisinin olup olmadığı, varsa bu etkinin olumlu ya da olumsuz olduğunu vurgulamak oluşturmaktadır. Bu çalışmanın evreni, Antalya ilindeki dört ve beş yıldızlı otel işletmelerinin tüm departmanlarında çalışan işgörenler seçilmiştir. Araştırmada kantitatif bir teknik olan anket tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın veri toplama sürecinde hazırlanan anket ifadeleri çalışanları yönlendirmeyecek şekilde hazırlanmıştır. Çalışanlarla doğrudan görüşülerek, email gönderilerek ve “on-line anket’’portalı vasıtasıyla veriler toplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre; iş bırakma eğilimi düşük düzeyde de olsa etkileşimsel adaleti etkilemektedir. İş bırakma eğiliminde olan çalışanların etkileşimsel adalet algılarının yükseldiğini söylemek mümkündür. Ancak iş bırakma eğilimi prosedürel ve dağıtımsal adalet boyutlarını etkilememektedir.This thesis is carried out in order to identify the perspectives of the employees(those who work in esteblishments such as hotel enterprises) on justice and the relation of it with work stoppage and resignation with a view to justice itself being a perceptual concept and how it is perceived in different ways by different people. In this study, the hotel employees perception of organisational justice(analysed in 3 ways; distribution, procedure and interaction) and the relation with resignation upon these perceptions, will be tried to be identified. The basic aim of this study is to determine the hotel employees perception of justice of the attitude and social relations within the work environment and whether this has an effect on the employee’s tendency to quit work and if it does it presents itself in a positive or negative manner. All the employees who work in different departments of all 4-5 star hotel enterprises within the city of Antalya have been selected for this study. Survey technique(which is quantitative technique) has been carried out the research. During the data collection process, the questions and statements have been prepared in a manner so as not to be leading the employees towards a certain answer in anyway. Datas were collected through face to face interviews, e-mail or on-line survey portal. The findings suggest, albeit being on a low-scale, tendency to resignation does have effect on interactional justice. It can be said that employees with a tendency to resign, develope a higher perception of interactional justice. However, this tendency does not have an effect on procedural or distributive justic

This is an Amprical Resarch to Specify The Kitchen Warehouse Equipment and Sufficiency in Vocational School

Bu araştırmada, Meslek Yüksekokulları’nın uygulama derslerini yaptıkları mutfak atölyelerinin sahip oldukları araç-gereç donanımları ve yeterlilik düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Meslek Yüksekokulları bünyesinde yer alan Turizm ve Otel İşletmeciliği Programları araştırma kapsamında incelenmiştir. Çalışma ile ilgili literatür taramasından sonra anket formu oluşturulmuştur. Anket formu mutfak uygulaması yapan 30 üniversitenin Meslek Yüksekokulu’na gönderilmiştir ve 19 okuldan geri dönüş sağlanmıştır. Sağlıklı veriler elde edebilmek için anket soruları mutfak uygulamasına giren akademik personele uygulanmıştır. Veriler SPSS 13,0 programında analize tabi tutulmuştur. Analizler sonucunda Meslek Yüksekokulları’nın mutfak atölyelerinde araç-gereç donanım düzeylerinin yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Bunun da özellikle mutfak derslerinde öğretimi olumsuz olarak doğrudan etkileyeceği düşünülmektedir. Öğrencilerin iyi bir öğretim alabilmeleri için ders araç-gereçlerinin eksiksiz olması büyük önem taşımaktadır. Özellikle meslek yüksekokullarında verilen turizm eğitiminin teoriden çok uygulamaya dönük olduğu düşünülürse, öğrencilerin sektöre hazırlanmasında ders araç-gereçlerinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Mutfak atölyelerinde araç-gereç donanımının eksiksiz olması turizm sektörüne gönderilen kalifiye eleman sayısının artmasına da önemli katkılar sağlayacaktır.In this research, practice lessons of vocational school they have their kitchen equipment and sufficiency to determine levels of proficiency. For this purpose, Tourism and Hotel Management Programs in Vocational Schools within the scope of the research are examined. After scanning the survey was created for the study of literature. The survey sent to the school of kitchen applications to 30 univercities and 19 vocational school has been back. The data entered into the kitchen to get a healthy academic staff administered survey. The data were analyzed using SPSS 13.0 program. As a result of the workshops of professional kitchen equipment vocational school analysis is insufficient levels of equipment have been identified. The direct negative impact on the teaching of courses in particular is thought to kitchen. Students receive a good education tools and materials for the course is full of great importance. The theory is a very practical education in vocational schools, especially in tourism, given the sector in preparing the students the importance of teaching tools and materials will be better understood. Kitchen is fully equipped workshops, tools and equipment sent to the tourism sector would contribute to the increase in the number of qualified personnel

Türkiye dış politikasının Ankara caddelerine yansıması

Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2015.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Özer, Abdürrahim

Selected research in applied linguistics and English language teaching in Turkey: 2010–2016

In this state-of-the-art review, we aim to build on Alptekin & Tatar's (2011) article covering research conducted in Turkey between 2005 and 2009, and survey published research in 31 Turkey-based journals between 2010 and 2016. As the second review paper on Turkey's English language teaching (ELT) agenda, our goal is twofold: first, to introduce the research of those researchers whose high-quality, Turkey-based work may not be known outside Turkish academia; and second, to point to recent scholarly developments that have occurred in Turkey and set these in the context of recent shifts in language teaching research worldwide. This paper presents approximately 140 articles that appeared in locally published peer-reviewed academic journals, and clearly demonstrates that Turkey as an English as a foreign language (EFL) context presents a vibrant research scene in language teaching. The reviewed works cover a wide spectrum of timely topics (e.g., computer-assisted language learning (CALL), the European Portfolio for Student Teachers of Languages (EPOSTL), language assessment, affective factors), and present findings that have much to contribute to current discussions in the field. Nevertheless, our review also reveals some concerning trends, including an almost exclusive emphasis on practical concerns over conceptual development; shortcomings in locating research within broader disciplinary debates; and few efforts to bring together and build on local research in a manner that might allow for original and creative influences on the broader discipline. It is therefore the further aim of this article to spark debates on these issues among Turkish scholars and contribute to the strengthening of the local disciplinary community

Efficacy of subsequent treatments in patients with hormone-positive advanced breast cancer who had disease progression under CDK 4/6 inhibitor therapy.

Background There is no standard treatment recommended at category 1 level in international guidelines for subsequent therapy after cyclin-dependent kinase 4/6 inhibitor (CDK4/6) based therapy. We aimed to evaluate which subsequent treatment oncologists prefer in patients with disease progression under CDKi. In addition, we aimed to show the effectiveness of systemic treatments after CDKi and whether there is a survival difference between hormonal treatments (monotherapy vs. mTOR-based). Methods A total of 609 patients from 53 centers were included in the study. Progression-free-survivals (PFS) of subsequent treatments (chemotherapy (CT, n:434) or endocrine therapy (ET, n:175)) after CDKi were calculated. Patients were evaluated in three groups as those who received CDKi in first-line (group A, n:202), second-line (group B, n: 153) and >= 3rd-line (group C, n: 254). PFS was compared according to the use of ET and CT. In addition, ET was compared as monotherapy versus everolimus-based combination therapy. Results The median duration of CDKi in the ET arms of Group A, B, and C was 17.0, 11.0, and 8.5 months in respectively; it was 9.0, 7.0, and 5.0 months in the CT arm. Median PFS after CDKi was 9.5 (5.0-14.0) months in the ET arm of group A, and 5.3 (3.9-6.8) months in the CT arm (p = 0.073). It was 6.7 (5.8-7.7) months in the ET arm of group B, and 5.7 (4.6-6.7) months in the CT arm (p = 0.311). It was 5.3 (2.5-8.0) months in the ET arm of group C and 4.0 (3.5-4.6) months in the CT arm (p = 0.434). Patients who received ET after CDKi were compared as those who received everolimus-based combination therapy versus those who received monotherapy ET: the median PFS in group A, B, and C was 11.0 vs. 5.9 (p = 0.047), 6.7 vs. 5.0 (p = 0.164), 6.7 vs. 3.9 (p = 0.763) months. Conclusion Physicians preferred CT rather than ET in patients with early progression under CDKi. It has been shown that subsequent ET after CDKi can be as effective as CT. It was also observed that better PFS could be achieved with the subsequent everolimus-based treatments after first-line CDKi compared to monotherapy ET