84 research outputs found

    Spontaneous Rupture of the Extensor Pollicis Longus Tendon due to Unusual Etiology

    Get PDF
    Background:The etiology of spontaneous rupture of the extensor pol-licis longus tendon includes systemic or local steroid injections, wrist fracture, tenosynovitis, synovitis, rheumatoid arthritis, and repetitivewrist motions.Case Report:We encountered a case of extensor pollicis longus ten-don rupture with an unusual etiology, cow milking. In this case, trans-fer of the extensor indicis proprius tendon was performed successfully.At 1 year after surgery, extension of the thumb was sufficient.Conclusion:It appears that patients with occupations involving repeti-tive motions are at a high risk of closed tendon ruptures

    EFFECTS ON THE SURFACE QUALITY IN THE MACHINING PROCESSES OF THE TOOL VIBRATIONS

    Get PDF
    The problem of surface quality and cutting stability in the machining processes is very important and is strictly connected with the final quality of the product. Therefore, this paper describes a new theoretical model for the dynamic cutting forces of orthogonal cutting in turning. A specific advantage for the presented model is the convenience for vibration prediction. The presented dynamic force model is used to predict variable cutting forces with dynamic cutting between cutting tool and workpiece.  This model is considered two degree of freedom complex dynamic model of turning with orthogonal cutting system. The complex dynamic system consists of dynamic cutting system force model which is based on the shear angle (φ) oscillations and the penetration forces which are caused by the tool flank contact with the wavy surface

    HIGH ORDER FUZZY TIME SERIES MODEL AND ITS APLICATION TO IMKB

    Get PDF
    The observations of some real time series such as temperature and stock market can take different values in a day. Instead of representing the observations of these time series by real numbers, employing linguistic values or fuzzy sets can be more appropriate. In recent years, many approaches have been introduced to analyze time series consisting of observations which are fuzzy sets and such time series are called fuzzy time series. In this study, a novel approach is proposed to analyze high order fuzzy time series model. The proposed method is applied to IMKB data and the obtained results are discussed. IMKB data is also analyzed by using some other fuzzy time series methods available in the literature and obtained results are compared to results obtained from the proposed method. As a result of the comparison, it is seen that the proposed method produce accurate forecasts

    Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Lisans Programının Tercih Edilme Nedenlerinin İncelenmesi

    Get PDF
    Bu araştırma, psikolojik danışman adaylarının ve psikolojik danışmanların lisans eğitimi için Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) programını tercih etme nedenlerinin sıralaması ve PDR programından mezun olduktan sonra çalışmak için tercih ettikleri kurumların sıralamasının belirlenmeyi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda ele alınan birinci çalışma grubu 371 PDR lisans öğrencisinden oluşmakta, ikincisi çalışma grubu ise 120 psikolojik danışmandan oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak iki adet sıralama çizelgesi kullanılmıştır. Birincisi psikolojik danışman adaylarının ve psikolojik danışmanların lisans eğitimi için PDR programını tercih etme nedenlerinin sıralamasını belirlemeye yönelik bir sıralama çizelgesi olup, ikincisi PDR programından mezun olduktan sonra çalışmak için tercih ettikleri kurumların sıralamasını belirlenmeye yönelik sıralama çizelgesidir. Veriler sıralama yargılarına dayalı ölçekleme yöntemi ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda; PDR programını tercih etme nedenlerinin sıralaması ve mezun olduktan sonra çalışmak için tercih ettikleri kurumların sıralaması psikolojik danışman adayları ve psikolojik danışmanlar için farklılık gösterdiği bulunmuştur

    Molecular investigation of mechanisms considered to cause preterm premature membrane rupture

    Get PDF
    Purpose: The aim of this study was to investigate the mRNA expression level of p16, CDK4, CDK6, Cyclin D, RB1, and E2F genes in preterm premature rupture of membrane (PPROM) cases and their roles in etiopathogenesis of PPROM.Materials and Methods: Twenty-one pregnancies with PPROM before 34th gestational weeks (study group) were compared with twenty pregnancies with no complication, who gave birth after 37th gestational-week (control group). Both groups chorioamniotic membranes were compared for mRNA expression of p16, cyclin D, CDK4, CDK6, RB1 and E2F genes.Results: The mRNA expression levels of p16, cyclin D, CDK4, CDK6, RB1and E2F genes decreased in the PPROM group compared to control group at a statistically significant level.Conclusion: Our findings have shown that oxidative stress may not act on the p16 pathway in these cases. In order to understand the molecular mechanism of PPROM, biomarkers of oxidative stress and aging should be evaluated together with other pathways related to aging and oxidative stress in future studies.Amaç: Bu çalışmanın amacı, preterm erken membran rüptürü (PEMR) vakalarında, p16 ile CDK4, CDK6, siklin D, RB1, E2F genlerinin mRNA ekspresyon seviyelerini ve bu genlerin etiyopatogenezdeki rollerini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 34. gebelik haftasından önce membran rüptürü olan 21 gebe (çalışma grubu) ile herhangi bir durumla komplike olmamış ve 37. gebelik haftasından sonra doğum yapmış 20 gebenin (kontrol) doğum sonu koryoamniyotik membranları incelendi ve bu iki grubun koryoamniyotik membran örnekleri p16, siklin D, CDK4, CDK6, RB1 ve E2F genlerinin mRNA ekspresyon seviyeleri açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamızda, kontrol grubu ile kıyaslandığında p16, siklin D, CDK4, CDK6, RB1 ve E2F genlerinin ekspresyon seviyelerinin PEMR grubunda anlamlı derecede azaldığı saptandı. Sonuç: Bulgularımız bu vakalarda oksidatif stresin p16 yolağı üzerinden etki etmeyebileceğini göstermiştir. PEMR’nin moleküler mekanizmasını anlamak için, gelecekteki çalışmalarda oksidatif stres ve yaşlanma biyobelirteçleri ile yaşlanma ve oksidatif streste görevli diğer yolaklar birlikte değerlendirilmelidir.Cukurova Universit

    Isolated diaphragmatic rupture and herniation related with a minor blunt trauma-a case report

    Get PDF
    Künt travma sonrası diafragma rüptürü nadir görülür. Künt travma nedeniyle hospitalize edilen hastaların ortalama % 0.8- 1.6 sında meydana gelmektedir. Bu çalısmada minor künt travma nedeniyle görülen izole diafragma rüptürü ve ince barsak herniasyonu olan bir olgu sunulmustur. Hastada toraks bosluguna herniasyon nedeniyle intestinal obstruksiyon mevcuttu. Minor künt travmalardan sonra ortaya çıkan izole diafragmatik rüptüre baglı intestinal obstruksiyon olguları oldukça nadirdir. Preoperatif dönemde izole diyafragma rüptürlerinin tanısını koymak oldukça güçtür. Künt veya penetran travma sonrası gelisen diafragma rüptürlerinde tanı koyabilmek için bu olasılık akla gelmelidir. Geç dönemde, travma öyküsünün arastırılması, bu tanının konmasını kolaylastıracaktır. Diyafragma yaralanmalarında tanı koymada süpheci yaklasım, toraksın fizik muayenesi, ve akciger grafisi yararlı olacaktır.Rupture of the diaphragm after blunt trauma is uncommon, occurring in approximately 0.8%-1.6% of patients who are hospitalized with blunt trauma. A case of diaphragmatic rupture and intestinal herniation following a minor blunt trauma is reported in this article. The patient experienced intestinal obstruction owing to herniation into the thoracic cavity An isolated injury after minor blunt trauma, the cases of diaphragmatic rupture with intestinal obstruction have been rarely reported. Isolated diaphragmatic rupture in general may be a difficult injury to recognize during preoperative period. Following blunt or penetrating traumas, in order to diagnose diaphragmatic ruptures, this possibility should be considered. In the later phases, questioning history of trauma would make it an easier diagnosis.Ahigh index of suspicion, physical examinaton of the chest, and x-ray film are helpful for diagnosis of diaphragmatic injury

    Nosocomial Oral Myiasis by Sarcophaga sp. in Turkey

    Get PDF
    We present a case of oral myiasis in a 15-year-old boy with tuberculosis meningitis. The diagnosis was based on the visual presence of wriggling larvae about 1 cm in size and on the microscopic features of the maggots, especially those relating to stigmatic structures. The larvae were identified as third-stage larvae of Sarcophaga sp

    İstabul Üniversitesi gözlemevi odak düzlemi aygıtı test ve karakterizasyon laboratuvarı

    Get PDF
    Doğu Anadolu Gözlemevi Odak Düzlemi Aygıtları ve Adaptif Optik Sistemi başlıklı, 2016K121370 numaralı T.C. Kalkınma Bakanlığı projesi ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü desteğinde yürüyen çalışmalar kapsamında İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde teleskop odak düzlemi aygıtı test ve karakterizasyon laboratuvarı kurulum çalışmaları başlatılmıştır. Başta DAG Teleskobu olmak üzere ülkemizdeki tüm gözlemevlerine hizmet verebilecek şekilde tasarlanan laboratuvar, CCD kamera, filtre ve odak düzlemi aygıtları için bir test masasına sahip olacaktır. Bu sunumda, laboratuvarın kurulumu ve alımlarında gelinen son noktanın yanı sıra, İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü Nano-Optoelektronik Araştırma Laboratuvarları ile birlikte yapılması planlanan çalışmalar sunulacaktır.Publisher's Versio

    Polikistik Over Sendromunda Ekzositoz İlişkili Snare Moleküllerinin Granüloza Hücrelerinde In-Vitro Değerlendirilmesi

    No full text
    Erol, S. In-Vitro Evaluation of Exocytosis Related SNARE Molecules in Granulosa Cells of Polycystic Ovary Syndrome, Hacettepe University Faculty of Medicine, Histology and Embryology Specialty Thesis, Ankara, 2021. Polycystic ovary syndrome is the most common cause of chronic anovulation in women of reproductive age and may require assisted reproductive treatment. Dysregulation of intra-follicular growth factors and other signal molecules has been determined in studies for polycystic ovary syndrome. As a result of the disruption of the intra-follicular environment, folliculogenesis breaks down and oligo/anovulation occurs. The impairment of synthesis or exocytosis in the membrane granulosa cells may be responsible for dysregulation in the amount of intra-follicular signaling molecule. In this thesis, the expression level of Stx6, SNAP 25, and StxBP1 proteins, which are the vesicle fusion proteins, of granulosa cells in PCOS were investigated in comparison to healthy women. For this purpose, granulosa cells of follicle fluid were isolated who PCOS (n=10) and male factor (n=10) infertility patient, then immunofluorescence labeling method was used. Also, human granulosa cells were proliferated in-vitro then examined by electron microscopy for intracellular vesicles. It has been shown that Stx6, SNAP 25, and StxBP1 levels are decreased in PCOS. It was observed that the KITL secreted by granulosa cells decreased in the cell in the PCOS. Electron density of the vesicles decreased in granulosa cells. According to our results, granulosa cells in PCOS compared to healthy granulosa cells; it was demonstrated that the number of vesicles decreased, vesicular response to FSH-hCG stimulation was impaired, and Stx6, SNAP25, StxBP1 levels decreased. As a result, it has been revealed that there is a disruption in the secretion of granulosa cell-derived factors, which are impaired in PCOS, as well as in the synthesis.Süleyman Erol, Polikistik Over Sendromunda Ekzositoz İlişkili SNARE Moleküllerinin Granüloza Hücrelerinde İn-Vitro Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji Uzmanlık Tezi, Ankara, 2021. Polikistik over sendromu üreme çağındaki kadınlarda kronik anovulasyonun en sık nedeni olması ve üremeye yardımcı tedavi ihtiyacı doğurması nedeniyle önemli bir sağlık sorunudur. Membrana granülozayı oluşturan granüloza hücrelerinin sentez yeteneğindeki bozulma veya ekzositoz yeteneğindeki bozulma folikül içi sinyal molekülü miktarındaki disregülasyondan sorumlu olabilir. Bu amaçla ÜYTE kliniğine başvuran çiftlerin erkek faktörü (n=10) ve PKOS (n=10) kadınlarından oosit toplama işlemi sonrası atılan granüloza hücrelerinde “vezikül füzyon proteinleri”nden olan Stx6, SNAP25 ve StxBP1 proteinleri immunofloresan işaretleme yöntemi ile araştırılmış ve elektron mikroskobik inceleme yapılmıştır. Polikistik over sendromunda Stx6, SNAP25 ile StxBP1 düzeyinin azaldığı ve in-vitro ortamda FSH-hCG uyarısı ile bozulmanın düzelmediği görülmüştür. Granüloza hücrelerinin salgıladığı KITL faktörünün de hücre içinde azalmıştır. Elektron mikroskobik incelemede PKOS’ta granüloza hücrelerinin veziküllerinde elektron yoğunluğunun sağlıklı bireylerine göre azalmıştır. Bu çalışmanın sonucunda PKOS’ta, sağlıklı granüloza hücrelerine göre; vezikül miktarının azaldığı, FSH-hCG uyarısına verilen veziküler yanıt bozulmuş ve Stx6, SNAP25, StxBP1 düzeyleri azalmıştır. Sonuç olarak PKOS’ta bozulmuş olan granüloza hücresi kökenli faktörlerin sentezindeki aksaklığın yanında salgılanmasında da bozulma olduğu ortaya konmuştur

    Gelişmekte olan ülkelere yabancı sermayeli banka girişlerinde yerel faktörlerin belirleyici rolü: Türkiye örneği

    No full text
    Özellikle gelişmiş ülkelerde finansal piyasaların derinleşmesi, mevduat ve krediye alternatif ürünlerin çoğalması, risk yönetim araçlarının yaygınlaşması, banka ve banka dışı finans kuruluşlarının artan rekabeti bankaları, hem geleneksel faaliyet alanlarından uzaklaşmaya hem de büyümelerini ve karlılıklarını sürdürebilecekleri yeni coğrafyalar bulmaya zorlamıştır. Öte yandan, 1980’li yıllardan bu yana yaygınlaşan finansal serbestleşme dalgası ülkelerin ve uluslar üstü kuruluşların düzenleme ve denetim yapma yönündeki cesaretlerini kırmıştır. Tam aksine özellikle tasarruf açığı bulunan gelişmekte olan ülkeler artan likidite ve globalleşmeden daha fazla pay alabilmek için denetim ve düzenlemeleri gevşetmiş ve yabancı yatırım kuruluşlarının ve fonların ülkeye girmesini açıkça teşvik etmiştir. Kendi ülkelerinde faaliyet alanları daralan ve kar marjları düşen bankalar, ölçek ekonomisinden yararlanma, müşterilerini takip, portföy çeşitlendirme, yeni iş fırsatları yaratma, uluslararası ticaretin finansmanı, rakip bankaları izleme, yasal sınırlamalardan kaçınma ve risk yönetim anlayışındaki değişimler gibi motivasyonlar ile yurtdışına açılmışlardır. Bankaların yatırım yapacakları ülkeyi tercihlerinde ülkenin ekonomik ve politik istikrarı, liberalleşme, AB’ye üyelik, coğrafi ve kültürel yakınlık, sanayileşme potansiyeli, kambiyo ve diğer yasal sınırlamaların az olması, kamunun borçlanma ihtiyacı, gerçekleştirilen makroekonomik reformlar, bankacılık sektöründeki faiz ve kar marjları, GSMH ve sektördeki büyüme imkanları, rakip bankaların varlığı, bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmış olması, banka değerlerinin uygunluğu, nüfusa göre bireysel bankacılık potansiyeli gibi hususlar belirleyici olmuştur. Bu çalışmanın amacı Dünya'da bankacılığın değişen yüzü ile birlikte bankalarda yurtdışına açılma ihtiyacı doğuran ve ülke seçiminde belirleyici olan faktörleri, gelişmekte olan ülkelere bir örnek olarak Türkiye özelinde ortaya koymaktır. Çalışmada bankaların uluslararasılaşmasını açıklayan Eklektik teorinin Türkiye bankacılık sektörüne yabancı sermayeli banka girişlerini açıklama yeteneği araştırılmıştır. Yabancı sermayeli bankaların yatırım kararlarında, Türkiye'nin genel ekonomik koşulları, bankacılık sektörünün yapısı ve ana ülke kaynaklı faktörlerin etkileri test edilmiştir. Analizimize göre Eklektik teori yabancı sermayeli bankaların sahiplik, bölge ve uluslararasılaşma avantajlarıyla gelişmekte olan ülke piyasalarına girişlerini açıklama yeteneğine sahiptir. Literatür ve araştırma sonuçları birlikte değerlendirilerek, Dünya ekonomisindeki son gelişmeler çerçevesinde Türkiye'nin yabancı sermayeli banka girişlerine yönelik politika oluşturmasına katkı sağlayabileceği düşüncesiyle finans sektörünün denetimi, düzenlemesi ve gelecekteki yeni ulusal finansal mimariye ilişkin önerilerde bulunulmuştur. Anahtar kelimeler:Bankacılıkta uluslararasılaşma, yabancı sermayeli banka girişleri, eklektik teori, yabancı sermayeli banka girişlerine etki eden faktörler. ABSTRACT Some characteristics of developed countries, like deepening financial markets, a lot of alternatives to deposits and loans, widening risk management tools, mounting competition among bank and non-bank financial institutions, forced banks to move away from their traditional banking operations to find new geographies to keep their profits and growth. As global financial liberalization wave discouraged governments and supra-national institutions to regulate and supervise financial markets, the developing countries with saving deficits have eased regulation and supervision rules to gain a larger share from foreign investments. Globalization and high liquidity have encouraged foreign institutions and funds to enter new financial markets. The banks whose profits and field of activities shrank in home countries have started to expand to foreign countries with reasons such as benefiting from economies of scale, following their customers, portfolio diversification, new business opportunities, international trade financing, monitoring competitors and avoiding legal limitations. The economic and political stability of the country, EU membership, geographical and cultural proximity, industrialization potential, the lack of legal and foreign exchange limitations, high government borrowing requirements, macroeconomic reforms, net interest margins of the banking system, growth opportunities of GDP and banking industry, competitors, banking sector restructuring, relatively low bank values and personal banking potential with respect to population have been critical subjects in the decision process of banks in choosing the country to invest. This dissertation aims to evaluate the reasons for foreign banks to enter new markets by taking Turkey as a sample of developing countries. In our research, we try to assess the capability of the eclectic theory in explaining foreign bank entry to Turkish banking system. The effects of Turkey’s general economic conditions, the structure of banking industry and other factors raising from home country are tested as reasons for foreign bank investment decisions. Our empirical analysis indicated that the eclectic theory has the ability to explain foreign bank entry to developing countries with ownership, location and internationalization advantages. By evaluating the literature and our findings, we expressed recommendations that would be helpful in determining Turkey’s strategy in regulation, supervision and new financial structure regarding foreign bank entry. Key words: foreign direct investments, internationalization in banking, eclectic theory, foreign bank entry, determinants of foreign bank entry
    corecore