9069 research outputs found
Sort by
Girişimcilik eğitimi alan kadınların eğitime ve girişimciliğe bakışı; Ağrı ve Kırklareli örneği
Bu çalışmanın amacı Ağrı ve Kırklareli illerinde girişimcilik eğitimi alan
kadınların girişimcilik eğitimine ve girişimciliğe bakış açılarını tespit etmektir. Bu
amaçla nitel araştırma yöntemine dayalı olarak görüşme soruları hazırlanmıştır.
Araştırmada 12 kadın girişimci ile görüşme gerçekleştirilmiştir.
Bu araştırma da girişimcilik eğitimi almış girişimci kadınların eğitime ve
girişimciliğe bakış açıları temalar oluşturularak incelenmiştir. Eğitim sürecinin daha
iyi anlaşılabilmesi ve eksiklerin tespit edilebilmesi amacıyla üç (3) aşamada
incelenmiştir. Bu aşamalar araştırmamızda ‘‘Eğitim Öncesi’’, ‘‘Eğitim Süreci’’ ve
‘‘Eğitim Sonrası’’ başlıkları altında incelenmiştir. Girişimci kadınların girişimciliğe
bakış açıları ise altı (6) başlık altında incelenmiştir. ‘‘Destek’’, ‘‘Risk Alma
Yaklaşımı’’, ‘‘Girişimciliğe Başlatan Motivasyon’’, ‘‘Girişimcilik Faaliyetlerinde
Bölgenin Etkisi’’, ‘‘İş-Yaşam Dengesi’’ ve ‘‘Prosedürler’’ başlıkları altında
incelenmiştir.
Yapılan görüşmeler sonucunda Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan kadınların
bölgenin dezavantajını yaşarken Trakya bölgesinde yaşayan kadınların bölgenin
avantajını yaşadığı gözlemlenmiştir. Kırsal alandaki kadına güvensizlik ya da iş
kısmında kadınların olmamaları gerektiği düşünceleri gibi olumsuz çevresel baskılar
yaşadıkları sonuçlarına ulaşılmıştır. Kırklareli gibi bir batı ilinde ise kadın
girişimcilerin kadın olmaları sebebiyle bir sıkıntı yaşamadıkları cinsiyetçi
yaklaşımdan çok maddiyet konusunda sıkıntı yaşadıkları sonuçlarına ulaşılmıştır.
Genel olarak yorumlandığında özellikle kırsal alandaki girişimcilik yapan kadınlar
hem bölge ekonomisine katkı sağlamakta hem de birey olarak kendi maddi, manevi
tatmini sağlayarak kendi ev ekonomilerine katkıda bulunmaktadırlarEntrepreneurship is all the initiatives and attempts of the individual for the
purpose of gaining profit by taking risks and for this purpose. As a result of the
economic crises experienced, women entrepreneurship has caught a rising curve with
women participating more in employment and economic processes. The active role
of women in entrepreneurship activities and their presence in working life has
become an important issue that advances and improves development. At the same
time, supporting women entrepreneurship positively affects women's unemployment
and poverty reduction. In this context, women entrepreneurs in big cities have easy
access to many entrepreneurship support or information, while those in small or rural
areas do not have access to this information and training. Entrepreneurship trainings
given to women are a very important issue for women entrepreneurs to find their
presence in the market.
As a result of the interviews, it was observed that women living in the Eastern
Anatolia region experience the disadvantage of the region, while women living in the
Thrace region experience the advantage of the region. It has been concluded that they
experience negative environmental pressures such as distrust of women in rural areas
or the idea that women should not be in business. In a western province like
Kırklareli, it has been concluded that women entrepreneurs do not experience any
problems due to being women, but they experience problems in terms of materiality
rather than sexist approaches. When interpreted in general, women entrepreneurs,
especially in rural areas, both contribute to the regional economy and contribute to
their own home economies by providing their own material and spiritual satisfaction
as individuals
A Comparison of Meral Akşener and Canan Kaftancıoğlu from a Queer feminist perspective on the axis of political masculinity
Eril üstünlüğünün meşrulaştırıldığı siyasi arenada liderlik, erkekler ve eril değerler
ile birlikte ele alınmakta, dişil değerler ise zayıflık olarak algılanarak sistemin dışına
itilmektedir. Bu durum kadın siyasetçilerin siyasi performanslarını icra ederken
ciddiye alınmak, siyaseten kabul görmek adına erilleşme pratiklerine başvurmalarına
neden olmaktadır. Siyasal maskülenlik ekseninde kadın siyasi liderler, eril söylem ve
davranış kalıplarını ön planda tutarken, feminen değerleri ise sergilemekten
kaçındıkları görülmektedir. Ancak seçilen farklı ülkelerdeki farklı siyasi kadınlık
performanslarına bakıldığında bu durumun aşılmaya başlandığı gözlemlenmektedir.
Bu çalışmada queer feminizm ışığında eril dişil değerlerin söylemlerle nasıl açığa
çıkarıldığı ve yeniden üretildikleri incelenerek, Türkiye özelinde seçilen iki kadın
siyasi liderin siyasi performanslarını sergilerken maskülen ya da feminen değerleri ne
ölçüde sahiplendikleri incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda elde edilen verilere göre
İYİP Genel Başkanı olan Meral Akşener’in dişil maskülen, İstanbul İl Başkanı Canan
Kaftancıoğlu’nun ise “yeni siyasi kadınlık” performansını sergilediği görülmüştür.
Ancak Türk siyasetinin eril arenasında iki farklı ideolojiye sahip olan bu iki liderin
tarz ve söylem olarak maskülen bir pozisyon aldıkları görülmektedir.In the political arena where masculine supremacy is legitimized, leadership is
handled together with men and masculine values, while feminine values are perceived
as weakness and pushed out of the system. This situation causes female politicians to
resort to masculinization practices in order to be taken seriously and to be accepted
politically while performing their political performances. In the axis of political
masculinity, it is seen that female political leaders prioritize masculine discourse and
behavior patterns, while avoiding displaying feminine values. However, when the
different political femininity performances in different selected countries are
examined, it is observed that this situation has begun to be overcome. In this study, by
examining how masculine feminine values are revealed and reproduced through
discourses in the light of queer feminism, The extent to which two female political
leaders elected in Turkey, while exhibiting their political performances, embraced
masculine or feminine values was examined. According to the data obtained as a result
of the study, it was seen that Meral Akşener, who is the Chairman of IYIP, exhibited
the feminine masculine performance, and Istanbul Provincial President Canan
Kaftancıoğlu performed the "new political femininity". However, it is seen that these
two leaders, who have two different ideologies in the masculine arena of Turkish
politics, take a masculine position in terms of style and discourse
Anlysis of the techniques used in the 2021 world wrestling championship medal competitions
Bu çalışmanın amacı 2021 Dünya Güreş Şampiyonasında Kullanılan
Tekniklerin Analizleri sonucunda kadınlar ile erkekler arasında farklı değişkenleri
incelemektir. Araştırmanın evrenini, Büyükler Dünya Güreş Şampiyonası’na katılan
elit sporcuların müsabakaları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi; erkekler
serbest ve kadınlar serbest stilde yapılan, olimpik sıkletlerdeki, 12 final, 24 bronz ve
toplam 36 madalya müsabakalarından oluşmaktadır.
Araştırmada, erkeklerde ve kadınlarda olimpik sıkletlerde, final ve bronz
madalya müsabakaları ayrı ayrı analiz edilmiştir. Araştırmanın tipi, ‘niceliksel’
(quantitative) ve retrospektif’dir. İstatiksel yöntem ve veri toplama aracı olarak,
posiscope ve posixplore bilgisayar analiz programları kullanılmıştır. Veriler tablo ve
grafik yöntemi ile sunulmuştur.
Yapılan Çalışmada, 2021 Dünya Güreş Şampiyonası Madalya
Müsabakalarında Kullanılan Tekniklerin Analizleri neticesinde kadınlarda final ve
bronz madalya müsabakalarında en çok kullanılan teknik (37 defa) %18,4 oranında
tek dalma olup, bu tekniğin başarı oranı %27’ dir. Erkeklerde final ve bronz
madalya müsabakalarında en çok kullanılan teknik (63 defa) %20,9 oranında tek
dalma olup, bu tekniğin başarı oranı %24,4’ tür. Kadınlarda (53 defa) %62,4
oranında 2 puan alınırken, erkeklerde (61 defa) %63,5 oranında 2 puan alınmıştır.
Kadınlarda 33, erkeklerde 31 teknik çeşidi ortaya çıkmıştır. Kadınlarda tekniklerin
%53,2’ si sağdan, %46,8’i soldan yapılırken, erkelerde %68,9’ u sağdan, %31,1
soldan uygulanmıştır. Kadınlarda toplamda 163 puan alınırken, erkeklerde 161 puan
alınmıştır. Kadınlarda %22,2 oranında 4 tuş, %27,8 oranında 5 kez teknik üstünlük
ve %50 oranında 9 maç sayı ile sonuçlanmıştır. Erkeklerde ise %5,6 oranında 1 tuş,
%11,2 oranında 2 teknik üstünlük ve %83,3 oranında 15 sayı ile maç sonuçlanmıştır.
Kadınlarda 6 kez, erkeklerde 11 kez pasivite uygulanmıştır.
Çalışmamızda, kadınlar ile erkekler arasında en çok kullanılan teknik, teknik
çeşitliliği ve en çok alınan puan istatistiğinde farklılık gözlenmezken; yön, pasivite
ve galibiyet şekillerinde farklılıklar gözlenmiştir.
Çalışmamızın analizlerine bakıldığında kadınlar ile erkekler arasında
farklılıklar gözlemlenmiştir. Kadın güreşçilerin eksik ve güçlü yönlerinin özel
antrenman modelleri ile geliştirilmesine bu çalışmamızın olanak sağlayacağı
düşünülmüştür.The aim of this study is to examine different variables between men and
women as a result of the Analysis of the Techniques Used in the 2021 World
Wrestling Championships. The universe of the research consists of the competitions
of elite athletes participating in the Senior World Wrestling Championship. The
sample of the research; It consists of 12 finals, 24 bronze and 36 medal competitions
in the Olympic weight category, held in men's freestyle and women's freestyle.
In the research, the final and bronze medal competitions in the men's and
women's olympic weights were analyzed separately. The type of research is
'quantitative' and 'retrospective'. As statistical method and data collection tool,
posiscope and posixplore computer analysis programs were used. The data are
presented with table and graphic method. In the study, the most used technique (37
times) in women's final and bronze medal competitions is single diving with a rate
of 18.4%, and the success rate of this technique is 27%. In men's final and bronze
medal competitions, the most used technique (63 times) is single diving with a rate
of 20.9%, and the success rate of this technique is 24.4%. While 2 points were taken
at the rate of 62.4% in women (53 times), 2 points were taken in the rate of 63.5% in
men (61 times). 33 techniques for women and 31 for men have emerged. While
53.2% of the techniques were performed on the right, 46.8% on the left in women,
68.9% on the right and 31.1% on the left in men. While a total of 163 points were
obtained for females, 161 points were obtained for males. In women, 22.2% scored
4 keys, 27.8% scored 5 times, and 50% scored 9 matches. In men, the match was
concluded with 1 button at a rate of 5.6%, 2 technical superiorities at a rate of 11.2%
and 15 points at a rate of 83.3%. Passivity was applied 6 times in women and 11
times in men.
In our study, while there was no difference in the most commonly used
technique, technique variety and the highest score statistics between women and
men; There were differences in direction, passivity and winning styles.
Considering the analyzes of our study, differences were observed between
men and women. It is thought that this study will enable us to develop the
deficiencies and strengths of female wrestlers with special training models
Determination of adulteration by milk powder in high temperature heat treated drinking milk
İçerdiği protein, yağ, çeşitli vitamin ve mineraller ile günlük diyetin önemli bir
unsuru olan süt ve süt ürünleri, en çok hile yapılan gıdalar arasında yer almaktadır. Son
yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde UHT süt üretimi ve tüketiminde gerçekleşen
artış süt pazarındaki rekabetin artmasına neden olmuştur. Bu rekabet bazı üreticileri
çeşitli hilelere başvurmaya yönlendirmiştir. Süte su eklenilmesi en yaygın tağşişlerden
biridir ve su eklenilmesi nedeniyle düşen protein, kuru madde ve mineral miktarını
artırmak amacıyla süt tozu su ile birlikte süte eklenebilir. Bu çalışmada Türkiye’deki
marketlerde satışa sunulan UHT sütlerde DSC ile donma noktası tayini ile su eklenmesi,
laktuloz ve furosin miktarının HPLC ile tespit edilmesiyle UHT sütlere süt tozu
eklenmesi belirlenmesi amaçlanmıştır. DSC ile yapılan analizlerde çiğ süte eklenen su
miktarı arttıkça sütün donma noktasının suyun donma noktasına yaklaştığı sonucuna
varılmıştır. Süt tozuna distile su eklenerek % 10 kuru madde içerecek şekilde
hazırlanan rekonstitüye sütün % 10, % 20 ve % 30 oranında süte eklenmiştir. Süte
eklenen rekonstitüye süt oranı arttıkça Laktuloz ve Furosin miktarlarının arttığı tespit
edilmiştir.ue to the protein, fat, and other vitamins and minerals they contain, milk and
dairy products, which are an essential part of the daily diet, are among the most
fraudulently produced foods. In recent years, the production and consumption of UHT
milk have increased, particularly in nations that are developing. This competition has
led some manufacturers to applicate various tricks. One of the most frequent
adulterations is adding water to milk. Milk powder can be added to milk along with
water in order to increase the amount of protein, dry matter, and minerals that are lost
since water is added to milk. In this study, it was aimed to determine the addition of
water by freezing point determination with DSC and the addition of milk powder to
UHT milk by determining the amount of lactulose and furosin by HPLC in UHT milk
sold in the markets in Turkey. According to the results of the DSC analyses, it was
concluded that as the amount of water added to the raw milk increases, the freezing
point of the milk approaches the freezing point of the water. Reconstituted milk with
10% dry matter was prepared by mixing distilled water with milk powder, and then
10%, 20%, and 30% reconstituded milk were added to milk. It was determined that the
amount of Lactulose and Furosin increased as the ratio of reconstituted milk added to
milk increased
Transferring Necdet Özen's novel "Akşa Nenem" into Turkish: Dictionary-vocabulary analysis
Dil; bir toplumu millet yapan ve onları bir arada tutan, onları diğer
milletlerden ayıran en önemli değerdir. Milletler; dilleri sayesinde varlığını sürdürür,
geçmişini öğrenir, bugününü tanır, geleceğini düşünür. Bir milletin dili yoksa o millet
yok olmuş demektir. Dil, bir milletin dünya görüşünü, gelenek göreneklerini yansıtan
kültürün en önemli ögesidir. Bir dili oluşturan sözcüklerin bütünü yani; deyimler,
atasözleri, kalıp ve kalıplaşmış sözler, terimler ve çeşitli anlatım kalıpları o dilin söz
varlığı meydana getirir. Nogaylar tarihte birçok zorlukla karşılaşmış olmalarına
rağmen dillerini, tarihlerini, gelenek-göreneklerini kısaca kültürlerini koruyup
günümüze kadar yaşatmaya sağlamış Türk milletlerindendir.
Günümüzde en çok Kuzey Kafkasya’da olmak üzere Karadeniz çevresindeki
ülkelerde yaşamları sürdüren Nogayların konuştukları lehçe, Türkçenin Kıpçak koluna
bağlı Aral-Hazal grubu Türk lehçelerinden biridir. Kıpçak grubuna bağlı olan bu lehçe;
"tawlı grubu"nda yer almaktadır.
Nogay Türkçesinin söz varlığı ve yapısı; Nogay Türklerinin yaşadığı ve
etkileşimde bulundukları yerlerden etkilenmiştir. Türkiye Nogayları Türkiye
Türkçesinin etkisindedirler. Türkiye'ye 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başında
yoğunlaşan göçlerle gelen Nogay Türklerinden birçok kuşağın hayatını Anadolu'da
geçirmiş olması ile Rusça geride kalmış, yeni nesiller Türkiye Türkçesini ana dili
olarak öğrenmişlerdir. Bu Nogaylar artık Türkçe konuşmakla birlikte, özellikle yaşlı
kuşakların bir araya geldiklerinde Nogay Türkçesi konuştukları gözlemlenmektedir.
Bu çalışmada Türkiye’de ilk defa Nogay Türkçesiyle yazılan roman
özelliğine sahip kendi de bir Nogay Türk’ü olan Necdet Özen’in “Akşa Nenem”
romanını Türkiye Türkçesine aktardık. Böylece Türkiye’de yaşayan Nogayların
tarihini, gelenek-göreneklerini, geçmişini, kısaca kültürünü tanıtmaya ve yaşatmaya
çalıştık. Romanın sözlük ve söz varlığı incelemesini yaparak da Nogay Türkçesinin
zenginliğini ortaya koymaya amaçladık.Language is the most important value that makes a society a nation, keeps
them together and distinguishes them from other nations. Nations survive thanks to
their language, learn about their past, recognize their present and think about their
future. If a nation has no language, it means that the nation has disappeared. Language
is the most important element of culture that reflects a nation's worldview, traditions
and customs. The whole of the words that make up a language, i.e. idioms, proverbs,
phrases and stereotypes, terms and various expression patterns constitute the
vocabulary of that language. Although the Nogais have faced many difficulties in
history, they are one of the Turkish nations that have preserved their language, history,
traditions and customs, in short, their culture and kept it alive until today.
Today, the dialect spoken by the Nogais, who live mostly in the North
Caucasus and in the countries around the Black Sea, is one of the Turkish dialects of
the Aral-Kazal group of the Kipchak branch of Turkish. This dialect, which belongs
to the Kipchak group, is in the "tawli group".
The vocabulary and structure of Nogay Turkish are influenced by the places
where Nogay Turks live and interact. The Nogai of Turkiye is under the influence of
Turkiye Turkish. Since many generations of Nogai Turks who came to Turkiye in the
late 19th and early 20th centuries have spent their lives in Anatolia, Russian has been
left behind and new generations have learned Turkish as their mother tongue. Although
these Nogai now speak Turkish, it is observed that especially the older generations
speak Nogai Turkish when they come together.
In this study, we tried to introduce and keep alive the history, traditions,
customs, past, and briefly the culture of the Nogais living in Turkiye by transferring
the novel "Akşa Nenem" by Necdet Özen, who is a Nogay Turk himself, which is the
first novel written in Nogay Turkish for the first time in Turkiye, into Turkiye Turkish.
We also aimed to reveal the richness of Nogay Turkish by making a dictionary study
and vocabulary analysis of the novel
The problem of individual in classical ütopias
Bu çalışmada klasik ütopyalarda birey sorunu ele alınmaktadır. Bu amaçla önce ütopya
kavramı açıklanmakta, hangi eserlerin klasik ütopya olarak değerlendirilmesi gerektiği
tespit edilmekte ve buna bağlı olarak söz konusu eserlerin ortak özelliklerinin neler
olduğu serimlenmektedir. Ardından “birey” kavramının çeşitli alanlardaki
kullanımları üzerinde durulmakta ve Antikçağ’dan Rönesans’a kadar birey sorununun
nasıl değerlendirildiği tartışılmaktadır. Bu arka plana dayanılarak Devlet, Ütopya,
Güneş Ülkesi ve Yeni Atlantis isimli klasik ütopyalarda “birey”in nasıl
değerlendirildiği, eserlerin yazıldıkları dönemler de göz önünde bulundurularak
incelenmektedir. Son olarak, her bir eserde konunun nasıl ele alındığı günümüz bakış
açısı da yer yer dikkate alınarak eleştirel bir tahlile tabi tutulmakta ve bir takım
sonuçlar çıkarılmaktadır.In this study, the problem of individual in classical utopias is discussed. For this
purpose, first, the concept of utopia is explained, the works that should be considered
as classical utopias are determined, and consequently, the common characteristics of
these works are revealed. Then, the usage of the concept of “individual” in various
fields is emphasized and how the problem of the individual was evaluated from
Antiquity to the Renaissance is discussed. Based on this background, the evaluation of
the “individual” in classic utopias such as The Republic, Utopia, The Sun City, and
New Atlantis is examined through taking into account the periods in which the works
were written. Finally, each work is critically analyzed, considering the contemporary
perspectives about the issue, and then some conclusions are drawn about the problem
of individual
A socio-cultural comparison of female characters in the marriage of Figaro and Fidelio operas
"Figaro’nun Düğünü" ve "Fidelio" operaları, Mozart ve Beethoven gibi
müzik tarihinin en önemli bestecileri tarafından kaleme alınmış ve kadın
karakterlerinin merkezinde yer aldığı eserlerdir. Bu tez çalışması, iki opera eserindeki
kadın karakterlerin sosyo-kültürel özelliklerini karşılaştırmayı ve analiz etmeyi
amaçlamaktadır.
İlk olarak, "Figaro’nun Düğünü" ve "Fidelio" operalarının tarihi gelişimleri
ele alınacaktır. Bu eserlerin bestelendiği dönemin politik, sosyal ve kültürel durumları
incelenecek ve operaların bu durumlarla nasıl bağlantılı olduğu tartışılacaktır.
Daha sonra, operalardaki kadın karakterlerin rolü ve işlevi araştırılacaktır.
Kadın karakterlerin eserdeki önemleri, konumları, rolleri ve işlevleri hakkında ayrıntılı
bir analiz yapılacaktır. Özellikle Susanna ve Leonore karakterleri ele alınarak, karakter
özellikleri ve rol analizi yapılacaktır. Ayrıca, Kontes Almaviva ve Marcellina
karakterlerinin de rol analizi yapılacaktır.
Ardından, toplumsal cinsiyet rollerinin analizi yapılacaktır. Sosyal sınıf ve
cinsiyet kimliği gibi faktörler, kadın karakterlerin rolleri ve işlevleri üzerinde nasıl bir
etkiye sahip olduğu araştırılacaktır. Kadın karakterlerin sosyo-kültürel özellikleri
karşılaştırılacak, benzerlikler ve farklılıklar belirlenecektir.
Ayrıca bu tez çalışmasında, toplumsal cinsiyet algısının yansımaları da
incelenecektir. Kadınların toplumdaki konumu ve hakları, operalarda nasıl yansıtıldığı
araştırılacaktır. Feminist perspektiften "Figaro’nun Düğünü" ve "Fidelio" operalarının
analizi yapılacak, kadın karakterlerin sanatsal yansımaları da ele alınacaktır. Edebiyat,
müzik ve sahne sanatlarındaki kadın karakterlerin temsili incelenecektir.
Sonuç olarak, "Figaro’nun Düğünü" ve "Fidelio" operalarındaki kadın
karakterlerin sosyo-kültürel özelliklerinin karşılaştırılması, kadınların sanat ve
kültürdeki konumlarının anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Bu çalışma, operanın
kültürel ve toplumsal bağlamını anlamak isteyenler için de faydalı olacaktır."The Marriage of Figaro" and "Fidelio" are operas written by some of the
most important composers in music history, Mozart and Beethoven, and feature female
characters at their center. This thesis aims to compare and analyze the socio-cultural
characteristics of the female characters in these two operas.
First, the historical development of "The Marriage of Figaro" and "Fidelio"
operas will be discussed. The political, social, and cultural conditions of the period in
which these works were composed will be examined and the connection between the
operas and these conditions will be discussed.
Next, the role and function of female characters in the operas will be explored.
A detailed analysis will be conducted on the importance, position, roles and functions
of the female characters. The characters of Susanna and Leonore will be particularly
examined and their characteristics and role analysis will be discussed. Additionally,
the role analysis of the characters of Countess Almaviva and Marcellina will be
conducted.
Subsequently, an analysis of gender roles will be carried out. Factors such as
social class and gender identity will be investigated to determine their impact on the
roles and functions of female characters. The socio-cultural characteristics of female
characters will be compared, and similarities and differences will be identified.
In this thesis, the reflections of gender perceptions will also be examined. The
position and rights of women in society and how they are reflected in the operas will
be investigated. A feminist perspective will be taken to analyze "The Marriage of
Figaro" and "Fidelio" operas, and the artistic reflections of the female characters will
also be discussed. The representation of female characters in literature, music, and
performing arts will be studied.
In conclusion, the comparison of socio-cultural characteristics of female
characters in "The Marriage of Figaro" and "Fidelio" operas will contribute to
understanding the position of women in art and culture. This study will also be useful
for those interested in understanding the cultural and social context of opera
Investigation of science and art center teachers knowladge and self-efficacy about specific learning disabilities and dyslexia
Bu araştırma ile özel yetenekli öğrencilerin eğitim gördüğü Bilim ve Sanat
Merkezi’nde (BİLSEM) görev yapan öğretmenlerin özgül öğrenme güçlüğü (ÖÖG) ve
disleksi hakkındaki bilgi ve öz yeterliklerinin incelenmesi amaçlanmış ve bu amaç
önderliğinde öğretmenlerin ÖÖG öz yeterliklerine, disleksi bilgi düzeylerine, ÖÖG öz
yeterlikleri ve disleksi bilgi düzeyleri arasındaki ilişkiye, öz yeterlikleri ve disleksi
bilgi düzeylerinin cinsiyet, yaş, öğrenim düzeyi, öğretmenlik yapılan alan, mesleki
kıdem ve BİLSEM’de çalışma süreleri değişkenlerine göre farklılaşıp
farklılaşmadığına bakılmıştır.
Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın hedef evrenini 2021/2022 eğitim öğretim yılında
T.C. Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı olan BİLSEM’lerde görev yapan 2868
öğretmen, ulaşılabilir evrenini ise araştırmaya gönüllü katılım sağlayan 460 BİLSEM
öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmanın veri toplama sürecinde katılımcılara öncelikle
üç bölümden oluşan ve microsoft forms aracılığı ile hazırlanmış bir e-form linki
iletilmiştir. Formun ilk bölümünde araştırmacı tarafından geliştirilen 24 soruluk
demografik bilgi formu yer almıştır. Formun ikinci bölümünde 33 madde ve üç alt
boyuttan oluşan Özel Öğrenme Güçlüğü Alan Öğretmen Yeterlik Ölçeği
(ÖÖGAÖYÖ) ve üçüncü bölümünde ise 20 maddeden oluşan Disleksi Bilgi Düzeyi
Belirleme Anketi (DBDB) kullanılmıştır. Araştırmanın verileri Bağımsız Örneklem T
Testi, Tek Yönlü ANOVA ve Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı
kullanılarak analiz edilmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen ÖÖG öz yeterliğine ilişkin bulgularda;
BİLSEM öğretmenlerinin ÖÖG öz yeterliklerinin ortalamanın üzerinde olduğu, ancak
disleksi bilgi düzeylerinin ortalamanın altında yer aldığı, öğretmenlerin ÖÖG öz
yeterlikleri ile disleksi bilgi düzeyleri arasında pozitif düşük bir ilişkinin olduğu,
öğretmenlerin ÖÖG öz yeterliklerinin cinsiyet, yaş, öğrenim düzeyi, mesleki kıdem
ve BİLSEM’de çalışma sürelerine göre farklılaşmadığı ancak öğretmenlik yaptıkları
branşlara göre farklılaştığı ve rehber öğretmenler ile sınıf öğretmenlerinin ÖÖG öz
yeterliklerinin diğer alan öğretmenlerine göre daha yüksek olduğu sonuçlarına
ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen disleksi bilgi düzeyine ilişkin
bulgularda; BİLSEM öğretmenlerinin disleksi bilgi düzeylerinin cinsiyete göre
farklılaştığı, kadın öğretmenlerin bilgi düzeylerinin daha yüksek olarak elde edildiği,
disleksi bilgi düzeylerinin öğretmenlik yaptıkları alana göre farklılaştığı ve rehber
öğretmenlerin bilgi düzeylerinin diğer alan öğretmenlerine kıyasla daha yüksek olduğu
sonucu bulunmuş olup, öğretmenlerin disleksi bilgi düzeylerini yaş, öğrenim düzeyi,
mesleki kıdem ve BİLSEM’de çalışma süresi değişkenlerinin farklılaştırmadığı
sonuçlarına ulaşılmıştır.This study aimed to examine the knowledge and self-efficacy of teachers
working in Science and Art Centers (BILSEM) where gifted students are educated
about specific learning disabilities (SLD) and dyslexia, dyslexia knowledge levels, the
relationship between SLD self-efficacy and dyslexia knowledge levels, and whether
self-efficacy and dyslexia knowledge levels differed according to the variables of
gender, age, education level, teaching field, professional seniority and working time in
BILSEM.
The research was conducted using a descriptive survey model, one of the
quantitative research methods. The target population of the study consisted of 2868
teachers working in BILSEMs affiliated with the Ministry of National Education
(MEB) in the 2021/2022 academic year, and the accessible population consisted of
460 BILSEM teachers who voluntarily participated in the study. In the data collection
process of the study, the participants were first sent an e-form link consisting of three
sections and prepared through Microsoft forms. The first part of the form included a
24-question demographic information form developed by the researcher. In the second
part of the form, the Specific Learning Disabilities Teacher Competency Scale
(SLTLSES) consisting of 33 items and three sub-dimensions and in the third part, the
Dyslexia Knowledge Level Questionnaire (DBQ) consisting of 20 items were used.
The data were analyzed using Independent Sample T Test, One-Way ANOVA and
Pearson Product Moment Correlation Coefficient.
Findings related to SLD self-efficacy obtained as a result of the research; It
was concluded that the self-efficacy of the teachers of BILSEM was above the
average, but their dyslexia knowledge level was below the average, there was a low
positive relationship between teachers' self-efficacy and dyslexia knowledge level,
teachers' self-efficacy did not differ according to gender, age, education level,
professional seniority and working time in BILSEM, but it differed according to the
branches they taught, and the self-efficacy of guidance counselors and classroom
teachers was higher than other field teachers. In the findings related to the dyslexia
knowledge level obtained as a result of the research; it was found that the dyslexia
knowledge level of BILSEM teachers differed according to gender, the knowledge
level of female teachers was higher, the dyslexia knowledge level differed according
to the field of teaching and the knowledge level of guidance counselors was higher
than that of other field teachers, and it was concluded that age, education level,
professional seniority and working time in BILSEM did not differentiate the dyslexia
knowledge level of teachers
Analysing of typhoid toxin at the molecular level by theoretical and experiımental methods
Tifo, kirli içme suları ve yiyeceklerden bulaşan, gelişmekte olan ülkelerde hala etkisini
gösteren bakteriyel bir hastalıktır. Hedef kitlesi, savunmasız gruplar olan çocuklar ve yaşlılar
olarak tespit edilmiştir. Enfeksiyon nedeni olan Salmonella bakterisinin bilinen birkaç
toksininden biri SpvB ‘dir. SpvB, etki mekanizması göz önünde bulundurulduğunda ADPribozilleyen
toksin
ailesi
grubu
içerisindeki
mono-ADP
ribozilleyen
toksinlerden
biridir.
Bu
toksin
ailesi NAD’ı katalizler ve nikotinamid ve ADP-riboza ayırır. Daha sonra ADP-riboz
grubu bir akseptör proteine ya da aminoasite transfer edilir. SpvB, bu reaksiyon ile aktinin
çalışma mekanizmasına etki eder ve hücre iskelet yapısını geri dönüşümsüz olarak değiştirir ve
sonuçta hücrenin apoptozuna neden olur. Çalışmamızın gelecekte bu konu ile ilgili yapılacak
olan ilaç ve inhibitör çalışmalarına katkıda bulunacağını düşünüyoruz.Typhoid fever is a bacterial disease transmitted via contaminated drinking water and
food, which is still showingits effect in developing countries. Its vulnerable groups have been
identified as children and the elderly. SpvB, one of the few known toxins of the Salmonella
bacterium, is the cause of infection. According to the mechanism of action, it is one of the
mono-ADP ribosylating toxins in the ADP-ribosilating toxin family group. This toxins family
catalyzes NAD and cleaves it into nicotinamide and ADP-ribose. The ADP-ribose group is then
transferred to an acceptor protein or amino acid. With this process, SpvB affects the working
mechanism of actin and irreversibly changes the cytoskeleton structure, which ultimately leads
to cell apoptosis. In this thesis study, we examined the crystal structure of SpvB and
investigated how it interacts with actin and where it binds. We think that our study will be useful
for upcoming pharmacological and inhibitor investigations on this topic
Some applications of Lie groups
Bu tezde simetri kavramı vurgulanmış ve grup teorisi metodu yardımıyla bazı özel
Lie grupları ile bağlantılı kuantum sistemler incelenmiştir. Tezin ilk bölümünde, simetri
kavramı, Lie grupları ve bu gruplar ile ilişkili bazı kuantum sistemler hakkında ön bilgi
verilmiştir.
İkinci bölümde, SL(2, R) Lie grubunun homojen uzayında Gram ve genelleştirilmiş
Cartan ayrışımları kullanılarak Laplace-Beltrami operatörleri elde edilmiştir. Bu
Laplace-Beltrami operatörleri yardımıyla elde edilen kuantum sistemler verilmiş ve bu
sistemlerin bağlı ve saçılma durumları elde edilmiştir. Bağlı durumlara karşılık gelen
analitik çözümlerin grafikleri verilmiştir.
Üçüncü bölümde, SO(3, 2) Lie grubunun SO(3, 2)/SO(3, 1) simetrik uzayının
küresel ve horiküresel koordinatlardaki parametrizasyonları kullanılarak Casimir operatörleri
elde edilmiştir. Bu Casimir operatörler yardımıyla elde edilen kuantum sistemler
verilmiş ve sistemlerin analitik çözümleri elde edilmiştir.
Dördüncü bölümde, SU(3) Lie grubu ile ilişkili bir kuantum kontrol problemi ele
alınmıştır. Bir simetri indirgeme tekniği geliştirilerek G = S
grubu yardımıyla
ilgili problem, boyutu orijinal durum uzayının boyutunun yarısı olan bir reel uzayda tanımlı
bir probleme indirgenmiştir. Çözümün nümerik olarak hesaplanması için bir yöntem
sunulmuş ve yöntem bir örnekle desteklenmiştir.In this thesis, symmetry is emphasized, and quantum systems associated with
some special Lie groups are investigated with the help of the group theory method. The
first chapter of the thesis gives preliminary information about symmetry, Lie groups, and
quantum systems associated with Lie groups.
In the second chapter, Laplace-Beltrami operators are obtained using Gram and
generalized Cartan decompositions on the homogeneous space of the Lie group SL(2, R).
The quantum systems obtained with the help of the Laplace-Beltrami operators are given,
and the bound and scattering states of the systems are obtained. The graphs of the analytical
solutions corresponding to the bound states are given.
In the third chapter, Casimir operators are obtained by using the parametrizations
in spherical and horispherical coordinates of the symmetric space SO(3, 2)/SO(3, 1) of
the Lie group SO(3, 2). The quantum systems obtained by the Casimir operators are given,
and the analytical solutions of the systems are obtained.
In the fourth chapter, a quantum control problem associated with the Lie group
SU(3) is considered. By developing a symmetry reduction technique, the problem is
reduced to one defined in a real space of half the dimension of the original state space
with the help of the group G = S
. A method to calculate the solution numerically
is presented, which is supported by an example