255 research outputs found

    Öğretmen Yetiştiren Kurumlar İçin Giriş Standartlarının Belirlenmesi: Delphi Çalışması

    Get PDF
    The aim of the study is to determine admittance standard fields and performance indicators for teacher training institutions using the Delphi technique. The expert group of the study consisted of 34 experts fulfilling certain criteria. Delphi technique was utilized in determination of the standards. The technique was completed in three rounds. In the analysis of the data using the Delphi process, descriptive analysis, one of the content analysis methods was conducted during Delphi I. In Delphi II and III rounds, first quarter, median, third quarter and amplitude values were utilized. At the end of the study, the standards for admittance to teacher training institutions were determined within 8 standard areas and 56 performance indicators. Thus, 19 indicators in the field of personality traits, 7 in interest, 1 in health, 3 in field knowledge, 8 in intellectual level, 8 in attitude, 9 in skills and 10 performance indicators in technology standard were determined.Çalışmanın amacı, öğretmen yetiştiren kurumlar için giriş standart alanlarının ve performans göstergelerinin delphi tekniğiyle belirlenmesidir. Araştırmanın uzman grubu belirli ölçütleri sağlayan 34 uzmandan oluşmaktadır. Standartların belirlenmesi aşamasında delphi tekniği kullanılmıştır. Teknik üç turda tamamlanmıştır. Delphi aşamasında verilerin analizinde; delphi I’de içerik analizi yaklaşımlarından betimsel analiz yapılmıştır. Delphi II ve III’ de ise birinci çeyrek, medyan, üçüncü çeyrek ve genişlik değerlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmen yetiştiren kurumlar için giriş standartları, 8 standart alanı ve 56 performans göstergesi olarak belirlenmiştir. Böylece kişilik özellikleri standart alanında 10 gösterge, ilgide 7, sağlıkta 1, alan bilgisinde 3, entelektüel düzeyde 8, tutumda 8, beceride 9 ve teknoloji standart alanında 10 performans gösterge belirlenmiştir

    Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Motivasyon Durumları

    Get PDF
    Teaching quality is closely related to teacher qualifications. Motivation, which plays a significant role in teaching, affects the teacher’s performance positively or negatively, which is in turn reflected in student learning. The purpose of this study is to determine the motivational situations of social studies teachers on the basis of their motivations to choose the teaching profession and their satisfaction with their choice, their self-efficacy beliefs and student qualities. In this study, which was conducted according to the case study design, semi-structured interviews were held with 7 teachers. The data obtained were analyzed using content analysis. As a result of the research, important motivation factors that were effective in the selection of teaching as a career were found to be intrinsic career value, prior teaching and learning experiences and a fallback career. Factors of work with children, time for family and having a job were also effective in choosing the teaching profession. It was determined that the teachers were satisfied with their decision to become teachers. In addition, it was found that the teachers' self-efficacy perceptions were not generally high. It was further determined that student qualities had a positive or negative effect on teacher motivation, including low student motivation for the lesson.Öğretimin kalitesi öğretmen nitelikleriyle çok yakından ilişkilidir. Öğretimde önemli bir rol oynayan motivasyon, öğretmenin performansını olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemekte, bu da öğrenci öğrenmesine yansımaktadır. Bu araştırmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmenlerinin motivasyon durumlarını; öğretmenliği seçim motivasyonları ve memnuniyeti, öz-yeterlik algısı ve öğrenci niteliklerinden hareketle belirlemektir. Olgubilim desenine göre dizayn edilen araştırmada 7 öğretmen ile yarı yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Ulaşılan veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin kariyer olarak öğretmenliği seçmelerinde etkili olan önemli motivasyon faktörleri; içsel kariyer değeri, önceki öğretme ve öğrenme deneyimleri ve yedek kariyer olmuştur. Öğretmenlik mesleğini seçimde çocuklarla çalışma, aileye zaman ayırma ve iş sahibi olma faktörleri de etkili bulunmuştur. Öğretmenlerin öğretmen olma kararlarından memnun oldukları tespit edilmiştir. Bunun yanında, öğretmenlerin öz-yeterlik algısının genel olarak yüksek olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca derse yönelik öğrenci motivasyonunun düşük olması dâhil olmak üzere öğrenci niteliklerinin öğretmen motivasyonuna olumlu ya da olumsuz şekilde etki ettiği saptanmıştır

    Eğitim Fakültesi Mezunu Olacağım!... Ne İş Olsa Yaparım!?

    Get PDF
    DergiPark: 864862tredBu araştırmanın amacı eğitim fakültesinde öğrenimlerine devam eden son sınıf öğrencilerinin öğretmen atamalarına yönelik kaygılarını anlamaya çalışmaktır. Nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik desende tasarlanan araştırmada, çalışma grubunun oluşturulmasında maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği dördüncü sınıfta okuyan 17’si kadın ve 6’sı erkek olmak üzere 23 öğretmen adayı oluşturmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanan verilerin çözümlenmesinde “içerik analizi ve betimsel analiz” tekniği kullanılmıştır. Araştırma bulguları öğretmen adaylarının görüşleri “İstihdama yönelik sorunlar ve kaygılar”, “Devletten beklentiler ve çözümler” olmak üzere iki tema halinde değerlendirilmiştir. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının atanmaya yönelik kaygılarının olduğu, formasyon eğitimini “haksız, adaletsiz, gereksiz, yetersiz, paraya dayalı, niteliksiz, yalancı öğretmenlik, etik olmayan” bir uygulama; ücretli öğretmenliği “yetersiz ücret ödenen, sömürüye dayalı, alternatif bir seçenek, garantisiz bir iş, haksız ve yanlış” bir uygulama; sözleşmeli öğretmenliği “süresi uzun, haksız, yanlış, garantisiz iş” olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Öğretmen adaylarının atama sayısının azlığına, KPSS puanının yüksek oluşuna ve haksız atamalar yapıldığına dikkat çektikleri; Devletten “kadrolu istihdam” beklentilerinin olduğu ve kadrolu istihdam edilmeyi “güvenli, sürekli, garanti ve sunulan haklar” nedeniyle istedikleri anlaşılmıştır

    Öğretmen Adaylarının Akademik Erteleme Davranışları ile Bilişsel Farkındalık Düzeyleri Arasındaki İlişki

    Get PDF
    Akademik erteleme, öğrenme görevlerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesinin akılcı olmayan bir biçimde geciktirilmesidir. Her düzeydeki öğrenenler için öğrenme görevlerinin ertelenmesi söz konusu olabilir. Akademik erteleme davranışı gösteren öğrenenlerin bu davranışları ile bilişsel farkındalık düzeyleri arasında yakın bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Bu çalışma ile öğretmen adaylarının akademik erteleme davranışları ile bilişsel farkındalık düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak “akademik erteleme” ile “bilişsel farkındalık ölçeği”nden yararlanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS istatistik programı kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre öğretmen adaylarının “orta” düzeyde akademik erteleme davranışı gösterdikleri ve erkek öğretmen adayların anlamlı derecede kadın öğretmen adaylarından daha çok akademik erteleme davranışına yöneldikleri görülmüştür. Bunun yanında öğretmen adaylarının bilişsel farkındalık düzeyleri “yüksek” farkındalık düzeyi olarak belirlenirken, bu farkındalığa kadın öğretmen adayların daha çok sahip oldukları gözlemlenmiştir. Bilişsel farkındalık düzeyleri bölümlere göre bir farklılık göstermemiş, bölümünü isteyerek okuyan öğretmen adayları açısından da anlamlı derecede istemeyerek okuyanlara göre olumlu yönde farklılaşmıştır. Akademik erteleme ile bilişsel farkındalık arasında negatif yönde ve düşük düzeyde bir ilişki görülmüştür. Bununla birlikte yapılan regresyon analizinde de bilişsel farkındalığın akademik ertelemeyi yordayıcı bir değişken olarak görülebileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak öğretmen adaylarının bilişsel farkındalık düzeyleri yükseldikçe daha az akademik erteleme davranışı gösterdikleri söylenebilir.     Anahtar Sözcükler: Akademik erteleme, bilişsel farkındalık, öğretmen eğitimi, yükseköğreti

    Öğretmen Adaylarının Teknostres Düzeylerinin Belirlenmesi

    Get PDF
    Özellikle dijital teknolojilerin kullanımının artması ve yaşam üzerindeki yoğun baskısı, bireylerde psikolojik bazı sorunlara neden olabilmektedir. Yoğun teknoloji kullanımının neden olduğu psikolojik sorunlardan birisi de teknostrestir. Literatürde teknostresin öğretmenlerin iş performansları üzerinde önemli bir etkisi olduğu ifade edilmektedir. Bu araştırmada eğitim fakültesinde öğrenim gören ve gelecekte öğretmen olacak, eğitim ortamlarında görev yapacak öğretmen adaylarının teknostres düzeyleri araştırılmıştır. 2018-2019 eğitim- öğretim yılı, Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi son sınıfında öğrenim gören 484 kişiden veri toplanmıştır. Ölçme aracı olarak Öğretmen Adaylarının Teknostres Düzeylerini Belirleme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının teknostres düzeyleri ile alt boyutları olan öğrenme- öğretme süreci odaklı, mesleğe yönelik, teknik konu odaklı, kişisel kaynaklı ve sosyal odaklı alt boyutlarında orta düzeyli bir teknostrese sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca öğretmen adaylarının cinsiyet, öğrenim gördükleri bölüm, aylık gelir düzeyi ve internet kullanım sürelerine göre teknostres düzeylerinin farklılaşmadığı sonucu bulunmuştur. Elde edilen bulgular doğrultusunda bazı öneriler getirilmiştir

    Investigating the relationship between anxiety levels and learning approaches among pre-service teachersÖğretmen adaylarının öğrenme yaklaşımları ile kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi

    Get PDF
    The purpose of the study is to identify the relationship between pre-service teachers’ anxiety levels and their learning approaches and try to find out if there is a statistically meaningful relationship between their learning approaches and anxiety levels in terms of their gender, field, accommodation and grade levels. The data of study have been gathered through the administration of two scales; Learning Approach Scale adopted to Turkish by Yılmaz and Orhan (2011) and Trait-State Anxiety Inventory adopted to Turkish by Öner and Le Compte (1998). The sample of study consists of 309 pre-service teachers at Afyon Kocatepe University. In the analysis of the data, descriptive statistics, t-test, ANOVA and Pearson Correlation were used. Findings of the study indicate that female pre-service teachers’ adopt surface learning approach, Science Education pre-service teachers adopt deep learning approach, pre-service teachers staying at dormitories and at home with a friend have higher trait anxiety levels than others, senior pre-service teachers’ trait anxiety levels are higher than freshman pre-service teachers’ trait levels and there is a significant positive correlation between learning approaches and anxiety levels of pre-service teachers.Extended English abstract is in the end of PDF (TURKISH) file. ÖzetÇalışmanın amacı, öğretmen adaylarının öğrenme yaklaşımları ve kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi farklı değişkenler (cinsiyet, program, sınıf ve barındığı yer) açısından incelemektir. İlişkisel tarama modeli kullanılan çalışmada veriler iki ölçek aracılığıyla toplanmıştır. Veriler Öner ve Le Compte (1998)tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri” ve Yılmaz ve Orhan (2011) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Ders Çalışma Yaklaşımları Ölçeği” ile toplanmıştır. Çalışma 2015-2016 Eğitim Öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinin 1. ve 4. sınıfında öğrenim gören toplam 309 öğretmen adayıyla gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde, betimsel istatistikler, t testi, Anova ve Pearson korelasyon tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda kadın öğretmen adaylarının yüzeysel ders çalışma yaklaşımını benimsedikleri, Fen Bilgisi Öğretmenliği öğretmen adaylarının derin yaklaşımı benimsedikleri, devlet yurdunda kalan öğretmen adaylarının ve dördüncü sınıfta öğrenim gören öğretmen adaylarının sürekli kaygı düzeylerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının kaygı düzeyleri ile ders çalışma yaklaşımları arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı bir ilişki vardır

    The views of Pedagogic Formation Certificate Program Students Regarding Pedagogic Formation Training

    Get PDF
    Bu araştırmanın temel amacı, pedagojik formasyon sertifika programı öğrencilerinin pedagojik formasyon eğitimine yönelik görüşlerini belirlemektir. Araştırmada genel tarama modeline dayalı betimsel yöntem kullanılmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseniyle yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formunda pedagojik formasyon sertifika programı öğrencilerinin, pedagojik formasyon eğitimine yönelik görüşlerini ve beklentilerini belirlemek amacıyla cevaplayacakları 5 soru yer almıştır. Elde edilen verilerin analizinde betimsel ve içerik analizi yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, amaçlı örnekleme yöntemine göre kolay ulaşılabilir durum örneklemesi tekniği ile belirlenmiş olup 145 pedagojik formasyon sertifika programı öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırma sonucunda pedagojik formasyon sertifika programı öğrencilerinin öğretmenlik mesleğini tercih etmelerinde en sık vurgulanan etkenin "Sevmek" olduğu belirlenmiştir. Pedagojik formasyon sertifika programı öğrencilerinin en önemli olarak gördüğü dersin "Rehberlik" olduğu görülmüştür. Katılımcıların çoğu, program süresinin kısalığı, programın sıkıştırılmış olması, zaman ve şartların uygun olmaması, hocaların ve programın verimli olmaması ve derslerin uygulamaya dönük olmamasından dolayı pedagojik formasyon eğitimini yetersiz bulmuşlardır. Pedagojik formasyon sertifika programı öğrencileri, daha nitelikli bir pedagojik formasyon eğitimi alınabilmesi için programın zamanının ve şartlarının iyi ayarlanması, derslerin uygulamaya dönük olması ve halihazırda görev yapmakta olan öğretmenlerin pedagojik formasyon eğitiminden belirli zaman aralıklarıyla tekrar geçirilmeleri gerektiği konusunda önerilerde bulunmuşlardır.The main purpose of this study is to determine the views of Pedagogic Formation Certificate Program Students on pedagogic formation training. Descriptive method, based on the descriptive screening method, is utilized in the research. The research is conducted with a phenomenological design, which is one of the qualitative research designs. In the study, a semistructured interview form is used as the data collection tool. The semi-structured interview form consisted of 5 questions to determine the views and expectations of pedagogic formation training programme students about pedagogic training. Descriptive and content analysis methods are used in the analysis of the gathered data. Study group is nominated by means of the easily accessible condition sampling technique, and consisted of 145 pedagogic formation certificiate program students . In the study, it is concluded that "Loving" was the most frequently mentioned factor for pedagogic formation certificiate program students in choosing this profession. It is found that pedagogic formation certificiate program studens regard "Guidance " course as the most significant one. The majority of the participants think pedagogic training programme is inadequate because of the following reasons; short span of time for the programme, being a packed programme, inproper timing and conditions, ineffectiveness of the lecturers and programme and inefficiency of the courses since students need more practice. In order to have a more qualified training, students in this programme proposed that, the timing and conditions should be well organized, courses should include more practice and the teachers of these courses should have pedagogic training at certain intervals

    The Views of State Primary Schools’ Teachers about Their Working Conditions

    Get PDF
    The purpose of this study was to determine the views of teachers who work in state primary schools about their working conditions. The research was conducted in qualitative method. The study group was chosen by maximum variation sampling among teachers who work in Kepez, Antalya. The data were gathered by interviews using a semi-structured interview form. The data were analyzed using content analysis by NVivo 9 programme. As a result, seven categories were identified out of the analysis as social and economical facilities, working settings, the atmosphere about the value of teaching and teachers, promotion and awarding system, relations with management, relations with colleagues and environmental factors. Consequently, teachers stated that they do not have a positive perception about their working conditions. On the other hand, the results asserted that negative views about working conditions were dominated by the positive meaning attached to the profession by teachers themselves and by the society.Bu çalışmada devlet ilköğretim okulu öğretmenlerinin çalışma koşullarına ilişkin görüşleri incelenmiştir. Çalışma nitel araştırma yönteminde desenlenmiştir. Çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örneklemesi yöntemi ile Antalya ili Kepez ilçesindeki öğretmenler arasından belirlenmiştir. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu yardımıyla görüşme tekniği ile elde edilmiştir. Veriler NVivo 9 programı da kullanılarak içerik analizine tabi tutulmuş ve değerlendirilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgular ışığında öğretmenlerin çalışma koşulları ile ilişkilendirdikleri faktörler, sosyal ve ekonomik olanaklar, çalışma ortamı, öğretmenlik mesleğinin değerine ilişkin atmosfer, terfi ve ödüllendirme sistemi, yönetimle ilişkiler, meslektaşlarla ilişkiler ve okulun çevresel faktörleri olmak üzere yedi temel faktör belirlenmiştir. Sonuç olarak bütünde değerlendirildiğinde, öğretmenlerin çalışma şartlarını olumlu bulmadıkları anlaşılmaktadır. Bununla birlikte öğretmenlik mesleğine ilişkin kişisel ve toplumsal düzeyde yüklenen olumlu anlamlar nedeniyle çalışma şartlarının ikincil düzeyde değerlendirildiği görülmektedir

    Bilecik il merkezinde görev yapan ortaokul ve lise öğretmenlerinin teknolojik pedagojik alan bilgileri ve tükenmişlikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu araştırmada özerk öğrenme ile başarı yönelimleri arasındaki olası ilişkiler ve bu iki yapı açısından cinsiyet ve sınıf seviyesi değişkenlerine göre farklılıklar bulunup bulunmadığının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma; iki ya da daha fazla değişken arasındaki bağı inceleyen, ilişkisel tarama modeli niteliklerini barındıran, nicel araştırma deseni tarama türünde oluşturulmuştur. Araştırmanın çalışma grubu 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Edirne Akmercan Anadolu İmam Hatip Lisesi, Edirne 80. Yıl Anadolu Lisesi, Edirne Sosyal Bilimler Lisesi ve Hendek Anadolu Lisesi'nde öğrenim gören 501 kadın 285 erkek olmak üzere basit seçkisiz örneklem alma tekniği ile seçilen toplam 786 lise öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaşları 14 ile 19 arasındadır. Araştırmada özerk öğrenme ve alt boyutları ile başarı yönelimleri ve alt boyutları değişkenleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Katılımcıların özerk öğrenme düzeylerini ölçmek amacıyla Özerk Öğrenme Ölçeği (ÖÖÖ) kullanılmıştır. Katılımcıların başarı yönelimleri düzeylerini ölçmek için ise Adaptif Öğrenme Ölçeği (AÖÖ) kullanılmıştır. Yapılan analiz çalışmasında, özerk öğrenme ölçeğinin alt boyutları olan bağımsız öğrenme ve ders çalışma alışkanlıkları puanları ile adaptif öğrenme ölçeğinin alt boyutları olan öğrenme yaklaşımı, performans yaklaşımı, performans kaçınma puanları arasında pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Diğer bir deyişle, öğrencilerinin öğrenme işinde kendi öğrenmelerinin sorumluluklarını üstlenmeleri anlamına gelen özerk öğrenmenin; öğrenme yönelimi, performans yönelimi ve performans kaçınması gibi hedeflerden birini ya da birkaçını benimseyerek bireyin öğrenmeye uyum sağlaması anlamına gelen başarı yönelimleri üzerinde ilişkisi olduğu söylenebilir. Araştırma kapsamında hem özerk öğrenme hem de başarı yönelimleri açısından cinsiyete göre kadın öğrencilerin lehine anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte adaptif öğrenme ölçeğinin performans yaklaşımı ve performans kaçınma alt boyutları cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir. Sınıf düzeyleri açısından özerk öğrenme ve başarı yönelimlerinin istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği görülmüştür. Elde edilen bulgular kavramlarla ilgili alan yazın kapsamında detaylı şekilde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Başarı yönelimleri, Özerk öğrenme, Öğrenme-yönelim hedefleri, performans-yönelim hedefleri, Performans-kaçınma hedefleri.It has become an important goal of our age to present education in a more effective, efficient and appealing way by utilizing educational technologies. For this reason, teachers working in schools connected to the Ministry of National Education should be equipped with technological pedagogical knowledge as well as their field knowledge and pedagogical knowledge. One of the problems encountered in regards to the professional performance of teachers is burnout. Burnout can prevent teachers from developing themselves and make it difficult for them to use existing skills in order to achieve a more effective performance at work. For this reason, this study aims to examine the current situation of teachers in terms of these two variables along with the relationship between them. In this cross-sectional study, since the Technical Pedagogical Content Knowledge (TPACK) and level of burnout of middle and high school teachers in the province of Bilecik are examined in the first and second sub-problems, the degree of the two above mentioned factors have been determined in the first and second sub-problems. In the third, fourth and fifth sub-problems, the relationships between sub-factors and variables have been examined. A TPACK scale consisting of 51 questions was used in order to measure teachers' Technological Pedagogical Content Knowledge (Horzum, Akgün and Öztürk, 2014: 544-557). In determining burnout, the "Burnout syndrome" scale consisting of 22 questions developed by Maslach and Jackson (1981) and adapted to Turkish by Ergin (1992) was used. (Ergin, 1992; Maslach and Jackson, 1981). An 8 part form was used to collect the personal information of the teachers. Scale factors, using the convenience sampling method, were delivered by hand to 288 teachers in middle and high schools in Bilecik. Of the 234 returned scales, 225 were submitted for evaluation, while faulty or incomplete samples not used (disregarded). Participants were selected using this method and are comprised of 108 females and 117 males; 225 teachers in total. . In the study, the data were analyzed using SPSS v. 22, T-Test, one-way ANOVA and correlation analyses. Some of the findings obtained from the study are as follows: The average scores of teachers' TPACK self-efficacy levels were found to be above the mid-level in all sub-dimensions. Teachers have a high level of emotional exhaustion and low personal success; The desensitization average was found to be low. In conclusion, there is a significant relationship between the sub-dimensions of TPACK, emotional exhaustion and personal achievement. When comparing the sub-dimensions of emotional exhaustion and TPACK, a moderate and positive relationship can be observed
    corecore