155 research outputs found

    Kriz Yönetiminde Proaktif ve Reaktif Yaklaşım: Covid-19 Krizi Üzerine Bir Değerlendirme

    Get PDF
    Covid-19 pandemisi, yaklaşık bir yıldır tüm dünyayı etkisine almış olan büyük bir sağlık krizidir. Sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik etkileri çok ağır olan bu kriz, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden en gelişmemiş olanına kadar neredeyse tüm ülkeleri çaresiz bırakmıştır. Çalışmada, Covid-19 pandemisinden en çok etkilenen beş ülkenin (Çin, ABD, Türkiye, Almanya, İtalya) pandemiye karşı verdiği mücadele kriz yönetimi bağlamında ele alınmıştır. Söz konusu ülkelerin benimsedikleri yaklaşımın kriz yönetim sürecine nasıl yansıdığını belirlemeyi amaçlayan çalışmada literatür taraması yöntemiyle güncel veriler ve kaynaklar taranmış, bu ülkelerin nasıl bir kriz yönetimi yaklaşımını benimsedikleri ve benimsenen yaklaşımın onları başarıya götürüp götürmediği araştırılmıştır. Yapılan inceleme neticesinde, ortaya çıktığı günden itibaren pandeminin ciddiyetini anlayan ve buna bağlı olarak erken tedbir alan ülkelerde vaka ve ölüm oranlarının diğer ülkelere göre daha düşük olduğu, ancak pandeminin ciddiyetini anlayamayan ya da gelmekte olan krizi öngöremeyen ülkelerde ise vaka ve ölüm oranlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, krizi proaktif bir yaklaşımla engellemeye çalışan ülkelerin pandemi krizini daha iyi yönettiği, bu süreçte reaktif kriz yönetimi yaklaşımını tercih eden ülkelerin ise pandemi ile baş etme noktasında daha büyük krizlerle karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir

    Lactobacillus plantarum and Lactobacillus helveticus modulate SIRT1, Caspase3 and Bcl-2 in the testes of high-fructose-fed rats

    Get PDF
    Background and Aims: The influence of a high-fructose diet and probiotics on the male reproductive system and the testicular apoptotic pathway has been poorly documented. In this study, we aimed to investigate the influence of Lactobacillus plantarum and Lactobacillus helveticus supplementation on apoptotic factors such as sirtuin1, caspase3 and bcl-2 on the testicular tissue of high-fructose-fed rats. Methods: Fructose was given to the rats as a 20% solution in drinking water for 15 weeks. Gene expressions were established by real-time PCR. Protein levels were determined by Western blot analysis. Results: Fructose consumption did not change mRNA expression of SIRT1, but did resulted in a decreased protein level. Dietary fructose reduced bcl-2 mRNA and protein expressions, whereas no changes were observed in the gene and protein expression levels of factor caspase-3. Both Lactobacillus supplementations increased SIRT1 protein expression without changing the mRNA levels in fructose-fed rats. The supplementations with both probiotics produced a significant downregulation on caspase3 mRNA and protein levels. Bcl-2 proetin level increases with both probiotics supplementation while, mRNA level did not show difference in L.plantarum, but increased in L. helveticus supplementation. Conclusion: Treatments with L.plantarum and L.helveticus can reduce testicular apoptosis induced by dietary high-fructose in rats via suppressing caspase3 and promoting sirt1 and bcl-2 protein expressions

    Sosyal Medyada Kadın: Suriye İç Savaşı ve Ukrayna-Rusya Savaşı Üzerinden Karşılaştırmalı Bir Analiz

    Get PDF
    Sosyal medyanın hızı, ulaşılabilirliği ve etkileşime izin vermesi onu propaganda için bir fenomen haline getirmiştir. Günümüzde sosyal medya, kişilerarasında iletişimi ve etkileşimi sağlamanın yanı sıra savaşlarda da taraflar için bir silah işlevi görmektedir. Savaşın tarafları işlerine yarayacak haberleri, fotoğrafları ve videoları sosyal medya hesaplarından paylaşarak kamuoyunu yönlendirmeye ve manipüle etmeye çalışmaktadırlar. Savaş sürecinde propaganda malzemesi olarak en fazla kadınlar ve çocuklar kullanılmaktadır. Taraflar onların mağduriyetleri üzerinden kendi haklılıklarını göstermeye çalışmaktadırlar. Bu çalışmada Suriye iç savaşı ve Ukrayna -Rusya arasında yaşanan savaş sürecinde Suriyeli ve Ukraynalı kadınların Twitter paylaşımlarında nasıl temsil edildiği/sunulduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Amaçlı örneklem yöntemi ile Suriyeli ve Ukraynalı kadınların yer aldığı toplam on iki Twitter paylaşımı belirlenmiştir. Bu paylaşımlar hem yayınlanan fotoğraflar üzerinden hem de tweetlerin içeriği bağlamında göstergebilim yöntemiyle çözümlenmiştir. Yaşanan savaşlarda hem Suriyeli hem de Ukraynalı kadınların yaşadıkları sıkıntıların paylaşımlara yansıdığı görülmüştür. Çalışma sonucunda Ukraynalı kadınların, Suriyeli kadınlardan farklı olarak erkeklerle beraber ülkesi için savaşan birer kahraman gibi sunuldukları buna karşın Suriyeli kadınların daha çok savaş mağduru ve muhtaç kişiler olarak sunuldukları bulgulanmıştır

    İlköğretim Okul Binalarının Fiziksel Açıdan Değerlendirilmesi

    Get PDF
    This study was carried out to identify physical differences between elementary school buildings built before 1998 and elementary schools built in 2000 and after. In this study, semi structured interviews and observations were used for data gathering. The results indicated that the elementary school buildings which were been built in 2000 and after have more convenient physical conditions than the elementary schools which were been built before 1998.Bu araştırma, 1998 yılı öncesinde eğitim-öğretime başlanan ilkokul binaları ile 2000 yılı ve sonrası yıllarda eğitim-öğretime başlanan ilköğretim okul binalarının eğitsel, idari, servis alanları ve estetik özellikleri bakımından fiziksel koşullarında farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada veri toplama tekniği olarak yarı yapılandırılmış görüşme ve gözlem kullanılmıştır. Araştırma sonunda, 2000 yılı ve sonrası yıllarda eğitim-öğretime başlanan ilköğretim okul binalarının eğitsel alanlar, idari alanlar, servis alanları, iç ve dış mekân renkleri, ısı ve ışıklandırma, sıra ve sandalyelerin uygunluğu ve mobilitesi, sınıfların ve okul bahçesinin temizliği ve çevre düzenlemesi, okul binalarının giriş ve çıkış kapıları gibi değişkenler açısından, 1998 yılı ve öncesinde eğitim-öğretime başlanan ilkokul binalarından daha olumlu fiziksel özelliklere sahip oldukları belirlenmiştir

    Screening of polymorphisms in the folate pathway in Turkish pediatric Acute Lymphoblastic Leukemia patients

    Get PDF
    Background and aim: Folate metabolic pathway plays a significant role in leukemogenesis because of its necessity for nucleotide synthesis and DNA methylation. Folate deficiency causes DNA damage. Thus polymorphisms of folate-related genes may affect the susceptibility to childhood Acute Lymphoblastic Leukemia (ALL). MTHFR (Methylenetetrahydrofolate Reductase), DHFR (Dihydrofolate reductase), CBS (Cystathionine b-synthase) and TYMS (Thymidylate Synthase) have an important role in folate pathway because their activated variants modulate synthesis of DNA and levels of folate. In this study, we aimed to investigate whether polymorphisms in genes related to folate metabolic pathway influence the risk to childhood ALL.Subject and methods: The patient groups who were diagnosed with childhood ALL at Losante Pediatric Hematology-Oncology Hospital and healthy control groups were included in the study. MTHFR 677 CT, MTHFR 1298 A-C, CBS 844ins68, DHFR 19-bp and TYMS 1494del6 polymorphisms were screened. Genotyping of these polymorphisms was performed by Restriction Fragment Length Polymorphism (RFLP) analysis and Real Time Polymerase chain Reaction (Real Time-PCR).Results: In total, we have screened 5 polymorphisms in the studied genes. The results were compared between childhood ALL patients and healthy groups. Genotype frequencies of MTHFR 677 C-T, MTHFR 1298 A-C, CBS 844ins68 and DHFR 19-bp del were similar for childhood ALL patients and healthy groups. However, statistical results showed that TYMS 1494del6 may be associated with ALL pathogenesis (p < 0.001).Conclusion: We showed that TYMS polymorphism (rs2853542) may be associated with ALL pathogenesis. In addition, our results demonstrated that MTHFR, DHFR and CBS do not affect development of leukemia. Our study displays also importance as it is the first screening results to identify association with the studied polymorphisms in Turkish patients with childhood ALL and determination of the frequency in Turkish population

    Analysis of the common genetic component of large-vessel vasculitides through a meta- Immunochip strategy

    Get PDF
    Giant cell arteritis (GCA) and Takayasu's arteritis (TAK) are major forms of large-vessel vasculitis (LVV) that share clinical features. To evaluate their genetic similarities, we analysed Immunochip genotyping data from 1,434 LVV patients and 3,814 unaffected controls. Genetic pleiotropy was also estimated. The HLA region harboured the main disease-specific associations. GCA was mostly associated with class II genes (HLA-DRB1/HLA-DQA1) whereas TAK was mostly associated with class I genes (HLA-B/MICA). Both the statistical significance and effect size of the HLA signals were considerably reduced in the cross-disease meta-analysis in comparison with the analysis of GCA and TAK separately. Consequently, no significant genetic correlation between these two diseases was observed when HLA variants were tested. Outside the HLA region, only one polymorphism located nearby the IL12B gene surpassed the study-wide significance threshold in the meta-analysis of the discovery datasets (rs755374, P?=?7.54E-07; ORGCA?=?1.19, ORTAK?=?1.50). This marker was confirmed as novel GCA risk factor using four additional cohorts (PGCA?=?5.52E-04, ORGCA?=?1.16). Taken together, our results provide evidence of strong genetic differences between GCA and TAK in the HLA. Outside this region, common susceptibility factors were suggested, especially within the IL12B locus

    İletişim Fakültesi Öğrencilerinin İletişim Becerilerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi

    No full text
    Çevresindeki insanlarla etkili iletişim kurabilen kişiler hem sosyal hayatlarında hem eğitim hayatlarında hem de mesleki yaşantılarında daha başarılı olmaktadırlar. Bu çalışmada İletişim Fakültesi öğrencilerinin iletişim becerilerinin cinsiyet, bölüm, sınıf ve genel not ortalaması değişkenleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma nicel genel tarama modellerinden kesitsel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrenim gören öğrenciler oluştururken; örneklemini ise bu evrenden basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 440 öğrenci oluşturmaktadır. Katılımcılardan elde edilen verilerin analizi sonucunda İletişim İlkeleri ve Temel Beceriler ile cinsiyet arasında (t= 3,88; p< ,001) ve yine Etkin Dinleme ve Sözel Olmayan İletişim Becerisi ile cinsiyet arasında (t= 4,10; p< ,001) anlamlı bir farklılaşma olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan bölüm ve bulunulan sınıfın katılımcıların iletişim becerileri üzerinde anlamlı bir farklılaşmaya yol açmadığı görülmüştür

    The effectiveness of constant time delay procedure via telehealth in teaching information of their own body to students with devolopmental disabilities

    No full text
    Araştırmada, gelişimsel yetersizliği olan öğrencilere bağımsız yaşam becerilerinden biri olan kendi vücuduna ait bilgilerin öğretiminde çevrim içi sunulan sabit bekleme süreli öğretim yönteminin etkililiği incelenmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkeni, katılımcıların kendi vücutlarına ait bilgileri öğrenme düzeyleridir. Araştırmanın katılımcılarını gelişimsel yetersizliği bulunan ve yaşları 16- 20 arasında değişen bir kız ve iki erkek öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma, tek denekli araştırma yöntemlerinden katılımcılar arası yoklama denemeli çoklu yoklama modeli ile desenlenmiştir. Araştırmacı tarafından hazırlanan formlar aracılığıyla; edinim, izleme, genelleme, güvenirlik ve sosyal geçerlik verileri toplanmıştır. Araştırmanın edinim bulguları, gelişimsel yetersizliği olan öğrencilere kendi vücutlarına ait bilgilerin öğretiminde çevrim içi sunulan sabit bekleme süreli öğretim yönteminin etkili olduğunu göstermektedir. Katılımcıların, kendi vücutlarına ait bilgileri öğretim oturumları sonlandıktan bir, iki ve dört hafta sonra sürdürdükleri gözlenmiştir. Ayrıca, katılımcıların edindikleri vücutlarına ait bilgileri farklı kişilerde genelledikleri gözlenmiştir. Araştırmanın sosyal geçerlik bulguları, katılımcıların ebeveynlerinin ve sınıf öğretmenlerinin araştırmaya yönelik olumlu görüşlere sahip olduklarını ortaya koymaktadır.The effectiveness of the constant time delay procedure via telehealth in teaching information of their own body, which is one of the independent living skills, to students with developmental disabilities has been examined in this study. The dependent variable of the study is the level of participants' learning about their own body information. The participants of the study are a female and two males, between the ages 16 and 20 with developmental disabilities. In the study, one of the single-subject research methods, multiple probe design across participants was designed. Through the forms prepared by the researcher; effectiveness, maintance, generalization, reliability and social validity data were collected. The findings effectiveness of the study show that the constant time delay teaching method via telehealth is effective in teaching information of their own body to students with developmental disabilities. It was observed that the participants maintained their own body information one, two and four weeks after the teaching sessions ended. In addition, it was observed that the participants generalized the information about their bodies to different people. Findings of social validity the study reveal that the parents and classroom teachers of the participants had positive views on the research
    corecore