Surgical site infection after gastrointestinal surgery in high-income, middle-income, and low-income countries: a prospective, international, multicentre cohort study

Background: Surgical site infection (SSI) is one of the most common infections associated with health care, but its importance as a global health priority is not fully understood. We quantified the burden of SSI after gastrointestinal surgery in countries in all parts of the world. Methods: This international, prospective, multicentre cohort study included consecutive patients undergoing elective or emergency gastrointestinal resection within 2-week time periods at any health-care facility in any country. Countries with participating centres were stratified into high-income, middle-income, and low-income groups according to the UN's Human Development Index (HDI). Data variables from the GlobalSurg 1 study and other studies that have been found to affect the likelihood of SSI were entered into risk adjustment models. The primary outcome measure was the 30-day SSI incidence (defined by US Centers for Disease Control and Prevention criteria for superficial and deep incisional SSI). Relationships with explanatory variables were examined using Bayesian multilevel logistic regression models. This trial is registered with ClinicalTrials.gov, number NCT02662231. Findings: Between Jan 4, 2016, and July 31, 2016, 13 265 records were submitted for analysis. 12 539 patients from 343 hospitals in 66 countries were included. 7339 (58·5%) patient were from high-HDI countries (193 hospitals in 30 countries), 3918 (31·2%) patients were from middle-HDI countries (82 hospitals in 18 countries), and 1282 (10·2%) patients were from low-HDI countries (68 hospitals in 18 countries). In total, 1538 (12·3%) patients had SSI within 30 days of surgery. The incidence of SSI varied between countries with high (691 [9·4%] of 7339 patients), middle (549 [14·0%] of 3918 patients), and low (298 [23·2%] of 1282) HDI (p < 0·001). The highest SSI incidence in each HDI group was after dirty surgery (102 [17·8%] of 574 patients in high-HDI countries; 74 [31·4%] of 236 patients in middle-HDI countries; 72 [39·8%] of 181 patients in low-HDI countries). Following risk factor adjustment, patients in low-HDI countries were at greatest risk of SSI (adjusted odds ratio 1·60, 95% credible interval 1·05–2·37; p=0·030). 132 (21·6%) of 610 patients with an SSI and a microbiology culture result had an infection that was resistant to the prophylactic antibiotic used. Resistant infections were detected in 49 (16·6%) of 295 patients in high-HDI countries, in 37 (19·8%) of 187 patients in middle-HDI countries, and in 46 (35·9%) of 128 patients in low-HDI countries (p < 0·001). Interpretation: Countries with a low HDI carry a disproportionately greater burden of SSI than countries with a middle or high HDI and might have higher rates of antibiotic resistance. In view of WHO recommendations on SSI prevention that highlight the absence of high-quality interventional research, urgent, pragmatic, randomised trials based in LMICs are needed to assess measures aiming to reduce this preventable complication

A novel surgical technique: Crushed septal cartilage graft application in endonasal septoplasty

Objective: Nowadays, different septoplasty procedures are applied for therapy of nasal septum deviation. However, various complications of the septoplasty procedures have been described. Several techniques have been developed to decrease the incidence of these complications by surgeons. We aimed to present the effectiveness of the crushed septal cartilage graft, which is a novel septoplasty technique

Ectopic Thyroid Tissue in Submandibular and Infrahyoid Region

The thyroid is the first endocrine gland to form during embryogenesis. At this stage, incomplete or anomalous migration of thyroid tissue causes ectopic localization of the gland. Submandibular ectopic thyroid tissue with a coexisting normally located thyroid gland is extremely rare. In this case aimed to present the findings of the 65-years-old female patient who is bilateral subtotal thyroidectomy operation performed for multinodular goiter of 12 years ago. Case, painless mass in the right submandibular and infrahyoid region for 6 months was admitted to our clinic with complaints. Result of contrast-enhanced neck computed tomography, ultrasound-guided fine-needle aspiration biopsy and thyroid scintigraphy were found of functional residual thyroid tissue in the normal localization as well as 2×3 cm mass in the submandibular area and 1×2 cm mass lesion in the infrahyoid region. The patient referred to excisional biopsy. Normal thyroid follicules and no evidence of malignancy were found in specimen pathologically. Postoperative follow-up of thyroid function tests were normal

BAŞ-BOYUN SKUAMÖZ HÜCRELİ KARSİNOM TANILI HASTALARDA OPERASYON ÖNCESİ UYGULANAN PET/CT SUV-MAX DEĞERİ İLE OPERASYON SONRASI PATOLOJİ SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Giriş ve amaç: Baş-boyunskuamoz hücreli karsinomu (BBSHK) ülkemizde ve dünyada yüksek mortalite vemorbidite oranına sahip malign bir grubu teşkil eder. BBSHK hastalarındagünümüze kadar gerek tanı gerekse tedavi genişliğini belirlemek amacıyla birçok laboratuar, görüntüleme tetkiki uygulanmıştır. Ana tanı yöntemini biyopsioluşturmaktayken evreleme için BT, MR ve PET-CT tetkikleri kullanılmaktadır.Tedavide ana yöntem kitle eksizyonu ve boyun diseksiyonu aşamalarındanoluşmaktadır. Cerrahi prosedür sonrası patoloji sonuçlarına göre cerrahi sınırpozitifliği, kötü diferansiyasyon, iki ya da daha fazla lenf nodu&nbsp; metastazı, lenf nodu kapsül invazyonu,lenfovasküler invazyon, perinöral invazyon varlığı gibi durumlarda cerrahisonrasında tedavi sürecine radyoterapi de eklenmektedir. PET-CT tetkikinde eldeedilen SUV-Max değeri malign dokunun maksimum glukoz kullanım miktarının standardize edilmişdeğeridir. Çalışmamızda operasyon öncesinde elde edilen SUV-Max değeri ileoperasyon sonrası patoloji sonuçlarını karşılaştırarak anlamlı sonuçlara ulaşmayıamaçladık. Bu sonuçların gerek boyun diseksiyonu kararının verilmesinde gereksecerrahi sonrası radyoterapi planlamasında ve hastanın önceden bilgilendirilmesindeklinisyene büyük kolaylıklar sağlayacaktır.Yöntem: Çalışmaya2014-2023 yılları arasında kliniğimizde BBSHK tanısı alan 160 hasta (142 erkek,18 kadın) 53 dudak SCC, 32 dil &nbsp;SCC, 25supraglottik larenks ve 50 glottik larenks SCC tanılı hasta dahil edildi. Veritoplanmasında hastaların hastane sistemimizde kayıtlı olan cerrahi sonrası patolojiraporları ve cerrahi öncesi PET-CT raporları veri olarak kullanıldı. Tümveriler kendi aralarında karşılaştırılarak istatistiksel anlamlılık içinkorelasyon analizleri yapıldı. Çalışmamızın ana amacı PET-CT SUV-Max primertümör ve boyun metastatik lenf nodunun tutulumu ile patoloji sonuçları arasındapozitif ya da negatif yönlü bir ilişkinin mevcudiyetinin sorgulanması ve ilişkimevcut ise bu ilişkinin gücü, cut-off değerinin belirlenmesi ve bu cut-offdeğerinin sensitivite ve spesifite düzeyinin belirlenmesi olup tanımlayıcıistatistik, student t testi ve grafiklerden elde edilen ilişkili parametrelerROC analizine (Receiver Operating Characteristics) tabi tutularak klinik açıdananlamlı ve yardımcı bilgiler elde edildi.&nbsp;&nbsp;Bulgular: Çalışmamızda dil ve supraglottik larenks SCCtanılı hastalarda boyun metastazı oranı dudak ve glottik larenks SCC tanılıhastalara göre daha yüksek olarak bulundu. Farklı lokalizasyonlardaki tümördokularının SUV-Max değeri de farklı seviyelerde izlendi. Primer tümör&nbsp; SUV-Max değeri ile boyun metastazı,lenfovasküler invazyon, perinöral invazyon, birden fazla lenf nodu tutulumuarasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon izlenmiştir (p&lt;0,05). Ek olarak boyun lenf nodu (LN) SUV-Max değeri ile boyun metastazı, ikiya da daha fazla LN tutulumu, LN kapsül invazyonu sonuçları arasında daistatistik açıdan anlamlı korelasyon izlendi. Tüm bu anlamlı ilişkiye sahipparametreler için ROC analizi sonuçlarına göre cut-off değerleri araştırıldıSonuç: BBSHK tanılı hastalardacerrahi öncesi yapılan PET-CT tetkiki raporunun tümör ve/ve ya boyun LN SUV-Maxdeğeri sonucu, klinisyene gerek cerrahi işlem seçiminde gerekse boyundiseksiyonu kararı verilmesinde ve aynı zamanda cerrahi sonrası gerekebilecek radyoterapiplanlamasında etkin ve isabetli öngörüler sunmaktadır.Anahtar Kelimeler: Baş-boyunKarsinomu, metastaz, lenf nodu, lenfovasküler invazyon, perinöral invazyon,PET-CT, SUV-Max&nbsp;</p