14 research outputs found

    Phonetic Characteristics of Filled Pauses of Turkish Heritage Speakers

    Get PDF

    Imageability ratings across languages

    Get PDF
    Imageability is a psycholinguistic variable that indicates how well a word gives rise to a mental image or sensory experience. Imageability ratings are used extensively in psycholinguistic, neuropsychological, and aphasiological studies. However, little formal knowledge exists about whether and how these ratings are associated between and within languages. Fifteen imageability databases were cross-correlated using nonparametric statistics. Some of these corresponded to unpublished data collected within a European research network-the Collaboration of Aphasia Trialists (COST IS1208). All but four of the correlations were significant. The average strength of the correlations (rho = .68) and the variance explained (R (2) = 46%) were moderate. This implies that factors other than imageability may explain 54% of the results. Imageability ratings often correlate across languages. Different possibly interacting factors may explain the moderate strength and variance explained in the correlations: (1) linguistic and cultural factors; (2) intrinsic differences between the databases; (3) range effects; (4) small numbers of words in each database, equivalent words, and participants; and (5) mean age of the participants. The results suggest that imageability ratings may be used cross-linguistically. However, further understanding of the factors explaining the variance in the correlations will be needed before research and practical recommendations can be made

    Forgiveness and Self-Esteem as Predictors of Social Intelligence in Young Adults

    No full text
    anemonThe aim of this study is to examine the correlation between forgivingness level, self esteem level and social intelligence level of adults. In this research predictive correlational model was used. In this regard, 178 female volunteers (%54, 1) and 151 male volunteers (%45, 9), totally 329 adult participatedliving in different districts of Istanbul in the study. The data were collected with Forgivingness Scale, Rosenberg Self Esteem Scale and Tromso Social Intelligence Scale. In data analysis SPSS 20 Program was used and pearson correlation, multiple regression analyses were applied. According to the results of the difference analysis, forgiveness, self-esteem and social intelligence levels did not change according to gender. According to the results of study self esteem and forgivingness were found to be predictors of social intelligence.Bu çalışma 20-35 yaş arası genç yetişkin bireylerin affedicilik ve benlik saygısı düzeyleri ile sosyal zekâ düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yapılan çalışmada, yordayıcı korelasyonel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul'un farklı ilçelerinde yaşayan 178 (%54, 1) kadın ve 151 (%45, 9) erkek olmak üzere toplam 329 genç yetişkin birey oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Affedicilik Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Tromso Sosyal Zekâ Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Çalışma grubundan toplanan veriler SPSS 20 programı ile analiz edilmiş ve çoklu doğrusal regresyon ve pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Fark analizi sonuçlarına göre affedicilik, benlik saygısı ve sosyal zekâ düzeylerinin cinsiyet değişkenine göre değişmediği bulunmuştur. Yapılan çoklu regresyon analizi sonucuna göre affedicilik ve benlik saygısı değişkenlerinin sosyal zekânın yordayıcısı olduğu bulunmuştur. 62142

    The adaptation of MAIN to Turkish

    No full text
    This paper presents a short overview of Turkey and the Turkish language, and then outlines the process of adapting the Multilingual Assessment Instrument for Narratives (MAIN) to Turkish and how the Turkish MAIN has been used with monolingual and bilingual children. The grammatical features of Turkish, the critical points in the adaptation process of MAIN to Turkish and our experiences of extensive piloting of the Turkish MAIN with typically developing monolingual children are described

    Dil ve Biliş Bozukluklarında Terapi Etkinlikleri

    No full text
    İnsan yaşamında dil ve biliş sorunlarının ön plana çıktığı yaş dönemleri vardır. Bu dönemler içinde fiziksel yaşlanmayla birlikte beynin de yaşlanması doğaldır. Hücre ölümleri, metabolik değişiklikler, beyne giden oksijen miktarında azalma, hücreler arasındaki iletişim değişiklikleri yaşlılık dönemlerinde beklenen sonuçlardır. Bu tür biyolojik değişiklikler yaşlanmanın beyin işlevlerine etkisini görmek açısından hala araştırma konuları olmaya devam etmektedir. Beyin hasarlarına bağlı olarak beyin işlevlerinin etkilenmesi ise beklenmeyen ve çocukluktan yaşlılığa kadar her yaş grubunda rastlanabilecek olaylardır. Hiç bir nedene bağlı olmaksızın veya doğum öncesi-sırası, sonrası pek çok etmenin neden olduğu sorunlar, anomaliler, sendromlar, erken çocukluk, ergenlik, gençlik veya orta yaşlılık dönemlerinde gerçekleşen ani kazalar dilsel ve bilişsel bozukluklarla sonuçlanabilir. Beşiğinden düşen bebeğin, çocuk parkında salıncaktan düşen çocuğun, bisiklet veya motoru ile kaza geçiren ergenin, kurşun yarası veya bıçaklanmaya maruz kalan bireyin, şofbenden zehirlenen bireylerin, veya çoğu hastalıktan muzdarip kişilerin ne tür dil-konuşma ve bilişsel sorunlarla karşı karşıya kalacağı önceden bilinemez. Bilinen gerçek ise beyin hasarlarına bağlı olarak beyin işlevlerinin az ya da çok ama mutlaka etkileneceğidir. Her türlü hastalık, sendrom, veya olayın en önemli etkileri, ne yazık ki, öncelikle dil ve bellek işlevleri üzerinde hissedilmektedir. Dolayısıyla, serebrovasküler olaylar sonucu ortaya çıkan inme ve sonucunda gelişebilen afazi, sağ beyin hasarları, travmatik beyin hasarları belleğimizi, yürütücü işlevlerimizi, duyu ve algılarımızı, dikkatimizi, düşünme organisazyonumuzu ve benzeri bilişsel yetilerimizi etkileyecektir. Örneğin, kafa travmalarına bağlı olarak ortaya çıkan fokal, multifokal veya yaygın beyin hasarları yaşamış kişilerde yeni bilgiyi öğrenme güçlüğü, gecikmiş hatırlama, zayıflamış dikkat, zayıf organisazyon becerileri en sık karşılaşılan sorunlardır. Yargılama ve bellek yetersizlikleri, bakteriyal menenjit ve AIDS gibi kronik merkezi santral sistem enfeksiyonlarında ortaya çıkan ilk bilişsel bozulmalardır. Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, Huntington hastalığı gibi dejeneratif hastalıklarda gözlenen sözel ve görsel bellek etkilenmeleri, soyut işlemleme ve kavram oluşturmada yetersizlik en sık rastlanan bilişsel bozukluklardır. Bazı kalp-damar hastalıkları, zehirlenmelere bağlı hipoksemi, kronik akciğer rahatsızlıkları, anemi/kansızlık, kronik böbrek yetmezliği, siroz gibi kronik karaciğer hastalıkları, hipo ve hipertiroidizm, diyabet gibi hastalıklarda da bireyler bilişsel ve zihinsel etkilenmelere maruz kalabilmektedir. Çocuklarda tanımlanan gelişimsel bozukluklar içinde yer alan öğrenme güçlükleri ve bozuklukları, dikkat eksikliği/hiperaktivite, zihin engelli, işitme engelli ve ayrıca dil bozuklukları olan çocuklarda da gerek dil gerekse bilişsel etkilenmeler bellek, görsel-uzamsal algı, dikkat ve yürütücü işlevler üzerinde ağırlıklı olarak hissedilmektedir.Bu kitapta yer alan terapi etkinlikleri hastalık ve bozukluklar sonucunda dil ve biliş yetersizlikleri gösteren tüm çocuk ve yetişkin yaş grupları için hazırlanmıştır. Etkinliklerde yer alan sözcük, cümle veya paragraflar her yaş grubu birey için uygun olmayabilir ama uygulayıcı uzmanlar çalıştıkları kişiler için içlerinden uygun olanı seçerek uygulayacaklardır. Etkinlikler siz uygulayıcılar için örnek niteliğindedir: aynı örnekleri veya benzerlerini geliştirmek/genişletmek sizlerin yaratıcı düşünme yetilerinize bırakılmıştır.</div
    corecore