130 research outputs found
Retrofit of damaged reinforced concrete members by using steel corners and plates
Bu çalışmada daha önce sabit eksenel yük ile yön değiştiren tekrarlı eğilme etkileri altında denenmiş betonarme numuneler epoksi enjeksiyonu ve tamir harcı ile onarıldıktan sonra boyuna doğrultuda çelik korniyer ve lamalar ile, enine doğrultuda ise çelik lamalar ile güçlendirilmiştir. Onarılmış ve güçlendirilmiş numuneler aynı yükleme şartlarında tekrar denenmiş, uygulanan onarım ve güçlendirme tekniğinin numune davranışına katkısı dayanım, süneklik, eğilme rijitliği ve enerji yutma kapasitesi açılarından değerlendirilmiştir. Güçlendirilmiş betonarme kesitler için analitik moment-eğrilik ilişkileri elde edilmiş ve bunların deneysel sonuçlar ile uyumlu olduğu görülmüştür. Deneysel ve analitik çalışmaların sonucunda, incelenen bu ekonomik onarım ve güçlendirme tekniğinin hasarlı betonarme kesitlerin performanslarını önemli ölçüde geliştirdiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Betonarme, dayanım, enerji, güçlendirme, onarım, süneklik. There are large numbers of damaged buildings that need repair/strengthening in Turkey. Consequently, experimental and analytical work on the behaviour of damaged reinforced concrete members, which are repaired/strengthened by different techniques, is vitally important. In this study, specimens tested before under the combined effects of axial and reversed cyclic flexural loads, are repaired and strengthened by steel corners and plates. The repaired and strengthened specimens are then tested in the same conditions as original specimens and the contribution of the repair and strengthening technique on strength, ductility, stiffness and energy dissipation are investigated. Then analytical moment-curvature relationships are obtained by using fiber element approach and it is seen that the analytical results are in good agreement with the experimental data. In the analytical study, confinement effect for concrete, strain hardening and Bauschinger effects for reinforcing steel can be taken into account. At the end of experimental and analytical studies, it is seen that the investigated economical repair and strengthening technique is highly effective on improving the behaviour of reinforced concrete sections, which were damaged previously.Keywords: Ductility, energy, reinforced concrete, repair, retrofit, strength
Safety and efficacy of Amplatzer duct occluder II and konar-MF™ VSD occluder in the closure of perimembranous ventricular septal defects in children weighing less than 10 kg
IntroductionDevice closure of perimembranous ventricular septal defects (pmVSD) is a successful off-label treatment alternative. We aim to report and compare the outcomes of pmVSD closure in children weighing less than 10 kg using Amplatzer Duct Occluder II (ADOII) and Konar-MF VSD Occluder (MFO) devices.MethodsRetrospective clinical data review of 52 children with hemodynamically significant pmVSD, and sent for transcatheter closure using ADOII and MFO, between January 2018 and January 2023. Baseline, procedural, and follow-up data were compared according to the implanted deviceResultsADOII devices were implanted in 22 children with a median age of 11 months (IQR, 4.1–14.7) and weight of 7.4 kg (IQR, 2.7–9.7). MFO devices were implanted in 30 children with a median age of 11 months (IQR, 4.8–16.6) and weight of 8 kg (IQR, 4.1–9.6). ADOII were implanted (retrograde, 68.1%) in defects with a median left ventricular diameter of 4.6 mm (IQR, 3.8–5.7) and right ventricular diameter of 3.5 mm (IQR, 3.1–4.9) while MFO were implanted (antegrade, 63.3%) in defects with a median left ventricular diameter of 7 mm (IQR, 5.2–11.3) (p > 0.05) and right ventricular diameter of 5 mm (IQR, 2.0, 3.5–6.2) (p < 0.05). The procedural and fluoroscopy times were shorter with the MFO device (p < 0.05). On a median follow-up of 41.2 months (IQR, 19.7–49.3), valvular insufficiency was not observed. One 13-month-old child (6.3 kg) with ADOII developed a complete atrioventricular heart block (CAVB) six months postoperative and required pacemaker implantation. One 11-month-old child (5.9 kg) with MFO developed a CAVB 3 days postoperative and the device was removed. At 6 months post-procedure, only one child with MFO still experiences a minor residual shunt. There was one arterio-venous fistula that resolved spontaneously.ConclusionBoth the MFO and ADOII are effective closure devices in appropriately selected pmVSDs. CAVB can occur with both devices. The MFO is inherently advantageous for defects larger than 6 mm and subaortic rims smaller than 3 mm. In the literature, our series represents the first study comparing the mid-term outcomes of MFO and ADOII devices in children weighing less than 10 kg
Reducing the environmental impact of surgery on a global scale: systematic review and co-prioritization with healthcare workers in 132 countries
Abstract
Background
Healthcare cannot achieve net-zero carbon without addressing operating theatres. The aim of this study was to prioritize feasible interventions to reduce the environmental impact of operating theatres.
Methods
This study adopted a four-phase Delphi consensus co-prioritization methodology. In phase 1, a systematic review of published interventions and global consultation of perioperative healthcare professionals were used to longlist interventions. In phase 2, iterative thematic analysis consolidated comparable interventions into a shortlist. In phase 3, the shortlist was co-prioritized based on patient and clinician views on acceptability, feasibility, and safety. In phase 4, ranked lists of interventions were presented by their relevance to high-income countries and low–middle-income countries.
Results
In phase 1, 43 interventions were identified, which had low uptake in practice according to 3042 professionals globally. In phase 2, a shortlist of 15 intervention domains was generated. In phase 3, interventions were deemed acceptable for more than 90 per cent of patients except for reducing general anaesthesia (84 per cent) and re-sterilization of ‘single-use’ consumables (86 per cent). In phase 4, the top three shortlisted interventions for high-income countries were: introducing recycling; reducing use of anaesthetic gases; and appropriate clinical waste processing. In phase 4, the top three shortlisted interventions for low–middle-income countries were: introducing reusable surgical devices; reducing use of consumables; and reducing the use of general anaesthesia.
Conclusion
This is a step toward environmentally sustainable operating environments with actionable interventions applicable to both high– and low–middle–income countries
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda Metilfenidat'ın kardiyak etkilerinin değerlendirilmesi
Son yıllarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun hem çocuk hem de adelosanlarda sıklığı giderek artmaktadır ve bu artan sıklığa paralel olarak MPH gibi psikostimulan ilaçlar daha fazla reçete edilmektedir. Bu sıklığın Birlesik Devletlerde 2.5 milyon çocuk ve 1.5 milyon adelosan olduğunu göz önüne alırsak karsı karsıya olduğumuz tablonun ne kadar dramatik olduğu ortaya çıkacaktır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için ülkemiz kosullarında en fazla kullanılmakta olan preparat metilfenidattır. Psikostimülan ilaçlar grubunda olan MPH psikiyatristler tarafından reçete edilirken bu ilaçların kardiyak yan etkileri açısından pediatrik kardiyoloji ile ile konsulte edilmektedir. Bu çalısma Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilimdalı Çocuk Kardiyoloji BD’na DEHB nedeniyle ilaç baslanması planlanan ve kardiyak değerlendirme için yönlendirilen 40 hasta ve polikliniğe masum üfürüm nedeniyle basvuran 30 kontrol hastası alındı. Đlaç grubunun 1.(yaklasık ilacın birinci ayında) ve ikinci poliklinik vizitleri (ilacın 12-14. haftalarında) kendi aralarında ve kontrol grubuyla karsılastırıldı. Đlaç grubunda olan hastaların 32’si erkek, 9’u kız, yas ortalaması 11.5 yıl idi. Kontrol grubundaki hastaların 17’si erkek,13’ü ise kızlardan olusmaktaydı ve bu grubun yas ortalaması ise 11.3 yıl idi. Đlaç grubuna baktığımızda ilaç öncesi ve ilaç kullanımı sonrası karsılastırıldığında kalp hızları, PR mesafeleri, QRS süresi, P aksları arasında anlamlı fark saptanmadı. Ancak sistolik kan basıncı (p=0.01), QRS aksları (p=0.012), QT mesafeleri (0.028) arasında anlamlı fark saptandı. T aksına baktığımızda ilaç grubunda sınırda bir anlamsızlık çıksa da (p=0.074) kontrol grubuyla karsılastırıldığında T aksları arasında anlamlı fark saptandı (p=0.01) Ventriküler repolarizasyon heterojenitesi açısından baktığımız QT dispersiyonu ve QTc dispersiyonu ise hem klinik hemde istatistiksel olarak fark saptanmadı (p=0.84, p=0.67). Kontrol grubu ile ilaç grubunu karsılatırdığımızda ise T aksı dısında diğer parametrelerde gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. Metilfenidatın ve psikostimülanların kardiyak yan etkileri ile ilgili pek çok çalısmaya rastlamak mümkündür. Çalısmaların büyük çoğunluğunda ortaya çıkan sonuç MPH kullanımıyla birlikte kalp hızında ve kan basıncındaki artıstır. Bizim çalısmamızda da kalp hızında artıs olmamasına rağmen sistolik kan basıncında artıs saptanmıstır. Kan basıncındaki artısla birlikte miyokardiyumun etkilenmesine bağlı olduğunu düsündüğümüz QRS aksında ve T aksında sapmalar tespit edildi. Bu değisiklikler normal sınırlarda kalmıs olmasına rağmen ilacın uzun süre kullanılmasında patolojik seviyelere ulasarak kardiyak morbidite ve mortaliteye etkili olabileceği düsünüldü. Bu nedenle MPH kullanacak hastaların 3-6 aylık aralıklarla kardiyolojik açıdan değerlendirilmesi bu ilacın yan etkilerinin önceden tespiti açısından önemlidir. Her ne kadar metilfenidat ile yapılmıs pekçok çalısmada güvenli bir ilaç olduğu belirtilmis olsa da ilaç kullanımı sırasında özellikle ailelerinde kardiyak öykü de varsa mutlaka 3-6 aylık periyotlar ile EKG, fizik muayene ve aralıklı kan basıncı ölçümleriyle değerlendirilmeli ve patoloji saptandığında hemen pediatrik kardiyolog ile konsulte edilmelidir. Bu yaklasım bu ilaçların daha güvenli ve etkili olarak kullanılmasını sağlayacaktır
A Case of Myopericarditis Mimicking Acute Myocardial Infarction in Childhood
Myopericarditis is an inflammatory disease of the both myocardial and pericardial tissues, and resulting from different etiologies. Viral agents such as coxsackie virus type B, adenovirus, and echovirus are the most common leading cause of this disease and it usually occurs following viral upper respiratory tract infections. Although there are different clinical features according to ages groups, some common findings such as tachycardia incompatible with fever, deeply heared heart sounds, and heart failure can be seen. Clinical findings often mimics a myocardial infarction. Diagnosis of this disease is made by the evaluation of the clinical condition, electrocardiography, echocardiography and elevation of the cardiac enzymes. Because it is mortality, discrimination of myopericarditis from myocardial infarction is very important. Herein, we report a 13 year-old-girl with the diagnosis of myopericarditis presenting with chest pain, electrocardiographic changes mimicking myocardial infarction and elevated cardiac enzymes and also aimed to emphasize the importance of accurate diagnosis of this disease
Evaluation of ventricular arrhythmogenesis in children with acute rheumatic carditis
Background: Recent studies have shown that the Tp-e interval, which on an electrocardiogram (ECG) is the interval between. the peak and the end of the T wave, can he used as an index of transmural dispersion of ventricular repolarisation (UDR). Both Tp-e/QT and Tp-e/QTc ratios have also been used in that capacity. However, these novel repolarisation indices have not previously been studied in children with acute rheumatic carditis (ARC)
Unusual Presentation of Pre-T Cell Acute Lymphoblastic Leukemia Massive Pericardial Effusion Only
Despite the infectious and connective tissue diseases are most encountered, etiological factors, pericardial effusions, can also rarely emerge because of malign disease in childhood and it often develops during the course of chemotherapy and radiotherapy. Unfortunately, pericardial involvement is one of the frequently encountered symptoms of pediatric malignancies. Herein, we present a rare case who was admitted with pericardial effusion and whose disease was diagnosed as pre-T cell acute lymphoblastic leukemia without peripheral blood involvement
- …