19 research outputs found
Doğrusal olmayan analiz yöntemi ile belirlenen sıvılaşma riskinin coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak haritalanması: Kütahya örneği
Liquefaction risk maps were created in Lala Hüseyin Paşa, Gaybiefendi and Meydan neighborhoods in Kütahya city center. A total of 112 boreholes were investigated by helping the SPT results (Standard Penetration Test) and soil parameters. Matasovic/Vucetic or Dobry/Matasovic model was used in the analyzes according to soil class. For analyzes, 11 earthquake were determined. The determined earthquakes were scaled with the Peak Ground Acceleration (PGA) of the neighborhoods and 44 earthquake data were found. Every borehole was analyzed with these 44 earthquake data in the Deepsoil 6.1 program and liquefaction risk maps were created. The average liquefaction risk data for neighborhoods were created by averaging the results obtained. The liquefaction data found show different results for earthquake levels. Liquefaction analysis results according to Earthquake Level-2 (DD-2), which the regulation accepts as a design earthquake; The average liquefaction risk was calculated as 23% in Lala Hüseyin Paşa neighborhood, 40% in Gaybiefendi neighborhood and 35% in Meydan neighborhood. While the highest risk of liquefaction occurred in the Meydan district with 68% according to DD1, the lowest risk was calculated in Lala Hüseyin Paşa District as 3% according to DD4. The liquefaction maps created can enable the necessary precautions to be taken for the construction in the neighborhoods.Bu çalışmada, Kütahya ili Merkez ilçesine bağlı Gaybiefendi, Meydan ve Lala Hüseyin Paşa Mahallelerinde sıvılaşma risk haritaları oluşturulmuştur. Standart Penetrasyon Deney(SPT) sonuçları ve zemin parametrelerinden yararlanılarak toplam 112 adet sondaj kuyusu incelenmiştir. Analizlerde zemin sınıfına göre Matasovic/Vucetic veya Dobry/Matasovic boşluk suyu basıncı oluşum modeli kullanılmıştır. Analizler için 11 adet deprem seçilmiştir. Mahallelerin PGA(en büyük yer ivmesi) değerleri ile, seçilen depremler ölçeklendirilmiş ve toplamda 44 adet deprem kaydı oluşturulmuştur. Her sondaj kuyusu bu 44 adet deprem ile Deepsoil 6.1 programında analiz edilmiş ve sıvılaşma risk haritaları oluşturulmuştur. Analiz sonuçlarından elde edilen verilerin ortalaması alınarak, mahalleler için ortalama sıvılaşma riskleri bulunmuştur. Elde edilen sıvılaşma riskleri deprem düzeyine göre farklı sonuçlar vermektedir. Yönetmeliğin tasarım depremi olarak kabul ettiği Deprem Düzeyi-2 (DD-2)’ye göre yapılan sıvılaşma analiz sonuçları; Gaybiefendi Mahallesinde ortalama sıvılaşma riski % 40, Meydan Mahallesinde % 35 ve Lala Hüseyin Paşa Mahallesinde % 23 olarak hesaplanmıştır. En yüksek sıvılaşma riski DD1’e göre % 68 ile Meydan mahallesinde oluşurken, en düşük risk DD4’e göre % 3 olarak Lala Hüseyin Paşa mahallesinde hesaplanmıştır. Elde edilen sıvılaşma haritaları, bu bölgelerde yeni yapılacak yapılar için zeminin sıvılaşma durumunu göstererek önceden önlem alınmasına yardımcı olacaktır. Sıvılaşma riskinin yüksek olduğu mevcut yerleşim yerlerinde ise gerekli tedbirlerin alınması önerilmektedir
Generating site-specific liquefaction risk maps with one dimensional analysis method: a case study ın Afyonkarahisar
Can ve mal kayıplarıyla birlikte ciddi anlamda maddi ve manevi kayıplara neden olan depremlerin, meydana gelen doğal afetlerin önlenmesi ne yazık ki mümkün değildir. Lakin depremlerin meydana getirebileceği hasarı minimum seviyeye indirgemek mümkündür. Deprem esnasında meydana gelen sismik dalgaların meydana getirdiği tekrarlı kayma gerilmeleri altında, boşluk suyu basıncındaki ani artışa bağlı olarak suya doygun siltli, kumlu ve kil oranı az olan zeminlerde, efektif gerilmenin azalması sonucunda zeminin mukavemet kaybına bağlı olarak sıvı gibi davranması neticesinde yapısal hasarlar meydana getirmektedir. Türkiye tektoniğinde çok önemli bir konumda bulunan Afyonkarahisar ili ve çevresinde birçok aktif fay bulunmaktadır. Bu sebeple sıvılaşmaya bağlı olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için, dinamik (tekrarlı) yüklerin etkisi altındaki yerel zeminlerin nasıl bir davranış göstereceğinin araştırılması, sıvılaşma potansiyelinin önceden belirlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu çalışma kapsamında yerel zemin koşullarının sıvılaşmaya etkisini incelemek amacıyla, Anakaya mostrasındaki yer hareketi olarak Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne(2018) uygun olarak seçilmiş olan 11 farklı deprem kaydı verisi kullanılarak bir boyutlu (1-B) dinamik analizler yapılmıştır. Bu kapsamda bölgede yapılmış olan 124 farklı sondaj kuyusu verisi değerlendirilerek çalışma bölgesinin yerel zemin özellikleri belirlenmiştir. Arazi ve laboratuvar verileri kullanılarak zemin özelliklerinin dinamik davranışa etkisini incelemek amacıyla DeepSoil v6.1 yazılımı kullanılmıştır. Bir boyutlu doğrusal olmayan analiz yöntemi kullanılarak her sondaj için sıvılaşma analizleri yapılmıştır. TBDY (2018)’e göre sıvılaşma riski olan zeminlerde, zaman tanım alanında bir boyutlu doğrusal olmayan analiz yöntemi tercih edilmiştir. Bu çalışma neticesinde analiz sonuçları ile birlikte elde edilen veriler değerlendirilerek, çalışma bölgesi sıvılaşma risk haritalarının oluşturulması, bölgedeki bulunan mevcut yapılar ile inşa edilmesi planlanan binaların temel zeminlerinin dinamik davranışlarının belirlenmesi hedeflenmiştir.Unfortunately, it is not possible to prevent earthquakes and natural disasters that cause serious material and moral losses along with loss of life and property. However, it is possible to minimize the damage caused by earthquakes. Under the repeated shear stresses caused by the seismic waves that occur during the earthquake, due to the sudden increase in the pore water pressure, the soils with saturated silty, sandy and low clay content cause structural damage as a result of the soil acting like a liquid due to the loss of strength as a result of the decrease in the effective stress. There are many active faults in and around Afyonkarahisar province, which has a very important position in the tectonics of Turkey. For this reason, in order to reduce the negative effects of liquefaction, it is of great importance to investigate the behavior of local soils under the influence of dynamic (repetitive) loads and to determine the liquefaction potential beforehand. Within the scope of this study, one-dimensional (1-D) dynamic analyzes were carried out using 11 different earthquake record data selected in accordance with the Turkish Building Earthquake Code (2018) as the ground motion in the bedrock outcrop in order to examine the effect of local soil conditions on liquefaction. In this context, the local soil characteristics of the study area were determined by evaluating the data of 124 different boreholes made in the region. DeepSoil v6.1 software was used to examine the effect of soil properties on dynamic behavior using field and laboratory data. Liquefaction analyzes were performed for each borehole using a one-dimensional nonlinear analysis method. According to TBDY (2018), a one-dimensional nonlinear analysis method was preferred in the time history for soils with liquefaction risk. As a result of this study, it was aimed to evaluate the data obtained together with the results of the analysis, to create liquefaction risk maps of the study area, to determine the dynamic behavior of the existing structures in the region and the foundation soil of the buildings planned to be built
Analysis of the relationships among construction sector, interest rate and economic growth: The case of Turkey (2002-2019)
MakaleBu çalışmayla; Türkiye’de inşaat sektörü üzerinde etkili olduğu düşünülen reel efektif döviz kuru, konut kredisi faiz oranı ve ekonomik büyüme değişkenlerinin aralarındaki ilişkilerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Türkiye’nin 2002Q1 -2019Q2 çeyrek verileri kullanarak oluşturulan modelde yer alan değişkenlerin aynı seviyede (birinci fark) durağan olması sebebiyle değişkenlerin bir biriyle eşbütünleşik olup olmadıklarının tespiti Johansen eşbütünleşme testi kullanılarak araştırılmış ve test sonuçlarına göre; inşaat sektörünün GSYİH’dan aldığı pay reel efektif döviz kuru, konut kredisi faiz oranı ve ekonomik büyüme değişkenlerinin arasında eşbütünleşme ilişkisinin olduğu yani değişkenlerin ortak hareket ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Daha sonra modelde yer alan değişkenlerin aralarındaki ilişkinin yönünü tespiti Block Exogeneity Wald Granger nedensellik testi ile yapılmış olup test sonuçlarına göre; inşaat sektörünün hem ekonomik büyümenin hem de konut kredi faiz oranlarının granger nedeni olduğu; faiz oranlarından döviz Kuruna; döviz kurundanda büyümeye doğru bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Ayrıca inşaat sektörünün mevcut durumunun geçmiş verilerle karşılaştırmalı olarak incelenmesi sonucunda inşaat sektörüne ilişkin göstergelerin “öncü gösterge” olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir. Son olarak TCMB’nın 2019 Temmuz ayı sonundan buyana kademeli olarak aldığı politika faiz indirim (%24, %19.75, %14.00) kararlarının 2018 yılında daralma yaşayan inşaat sektörü üzerinde pozitif etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak Türkiye’nin salt büyümeden ziyade; sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyümeyi kendisine hedef alan bir pozisyonda geleceğini sağlam temellere dayandırabilmesi için tıpkı inşaat sektörüne verdiği önem gibi diğer sektörlere de önem vermesi gerektiği söylenebilir. Büyümede tek bir sektörü merkeze alan bir model ekonomik büyümenin geleceği için sıkıntı oluşturabilecektir.With this study; the construction sector in Turkey, which is thought to have an effect on the real effective exchange rate, interest rate of housing loan and economic growth are aimed to determined the relationships between variables. For this purpose Turkey the 2002Q1 -2019Q2 quarter model generated using data from the same level of the variables (first difference) of the variable due to the stable detection of whether they are cointegrated with each other was investigated using johansen cointegration test, and according to test results; it is concluded that the share of the construction sector in GDP is a cointegration relationship between real effective exchange rate, interest rate of housing loan and economic growth variables. Then the direction of the relationship between the variables in the model was determined by the block exogenetiy wald granger test. That the construction sector is the granger cause of both economic growth and housing loan interest rates; interest rates to exchange rates; a causality. Also, the examination of the construction sector's current status compared with historical data has been determined to be used as individual indicators. Finally, it has been determined that the policy rate cuts that the central bank of Turkey (24%, 19.75%, 14%) has gradually taken since the end of July 2019 has positive effects on the consruction sector which has contracted in 2018. Consequently only than growth Turkey; that the sustainable and stable growth should take importance to other sectors as important to the construction sector to be based on the strong foundations in a positive position a model that focuses on a single center of growth can create a problem for the future of economic growth
The facts of soil amplification and liquefaction after the earthquakes of February 6, 2023: Examples of Antakya, Gölbaşı, Türkoğlu
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Pazarcık (Mw=7.7) ve Elbistan (Mw=7.6) Depremleri 11 ilimizi etkilemiş
olup depremler, Türkiye'nin doğusunda ve güney doğusunda yer alan Hatay, Adıyaman,
Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Osmaniye, Adana, Kilis, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Elazığ illerinde
binlerce insanımızın hayatlarını kaybetmesine, on binlerce insanın yaralanmasına, alt yapı ve ulaşım
sistemlerinde, yapılarda ve yollarda ciddi hasarlara neden olmuştur. Bu çalışma kapsamında 6 Şubat
depremleri sonrasında sahaya özel analizlerle, hasarın ve yıkımın ne kadar büyük olduğunu tahmin
edebilme kapasitesi araştırılmıştır. Her türlü statik-sismik tasarım için yönetmelik genel bir standart
sunmaktadır. Depremlerin yıkıcılığının azaltılmasına bir katkı sağlamak amacıyla bölgede depremden en
çok etkilenen 3 farklı bölgeden alınan sondaj-sismik ölçüm bilgilerine dayanarak sahaya özel analizler
yapılmıştır. Arazi ve laboratuvar deney sonuçlarından yararlanılarak DeepSoil v6 programında zemin
büyütme ve sıvılaşma analizleri yapılmıştır.February 6, 2023, Kahramanmaraş-Pazarcık (Mw=7.7) and Elbistan (Mw=7.6) Earthquakes affected 11
provinces and the earthquakes occurred In the provinces of Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş,
Malatya, Gaziantep, Osmaniye, Adana, Kilis, Diyarbakır, Şanlıurfa and Elazığ located in the east and
southeast of Turkey, thousands of our people lost their lives, tens of thousands of people were injured,
and in infrastructure and transportation systems, structures and roads. caused serious damage. Within
the scope of this study, the capacity to predict the extent of damage and destruction was investigated
with site-specific analyzes after the 6 February earthquakes. The regulation provides a general standard
for any static-seismic design. In order to contribute to the reduction of the destructiveness of
earthquakes, site-specific analyzes were made based on the drilling-seismic measurement information
obtained from 3 different regions in the region that were most affected by the earthquake. Soil
amplification and liquefaction were analyzed in the DeepSoil v6 program, using the field and laboratory
test result
Site based soil amplification and liquefaction analysis: a case study on Uydukent settlement area Afyonkarahısar
Dinamik yükler altındaki yapılarda hasara neden olan önemli faktörlerden bir tanesi yerel zemin özellikleridir. Taşıma gücü kaybı, zemin büyütme, sıvılaşma, oturma gibi zemin problemlerinin temel nedeni deprem sırasında bu özelliklerinin değişimidir. Özellikle zemin büyütmesi ve sıvılaşma; ana kaya derinliği, zemin tabakalarının kalınlığı ve cinsi, zeminin dinamik özellikleri, tabakaların süreksizliği ve bölgenin topoğrafik yapısı gibi parametrelerden etkilenmektedir. Bu parametrelere bağlı olarak meydana gelen yapısal hasarların önlenebilmesi veya olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için zeminlerin, yerel zemin koşullarına bağlı olarak bu yükler altında nasıl bir davranış sergileyeceğinin araştırılması, zemin büyütme ve sıvılaşma analizlerinin önceden yapılması ve değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu çalışmada yerel zemin koşullarının zemin büyütmesine etkisini incelemek amacıyla, Ana kaya mostrasındaki yer hareketi olarak 2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine uygun olarak seçilmiş olan 11 farklı deprem verisi kullanılarak bir boyutlu dinamik analizler yapılmıştır. Bu amaçla öncelikle bölgede yapılmış olan 124 farklı sondaj verisi değerlendirilerek yerel zemin özellikleri belirlenmiştir. Belirlenen yerel zemin özelliklerinin dinamik davranışa etkisini incelemek için bir boyutlu DEEPSOIL analiz programı kullanılmıştır. Bir boyutlu eşdeğer doğrusal ve doğrusal olmayan analizler yapılarak her sondaj için farklı büyütme değerleri elde edilmiştir. Aynı sondaj verileri kullanılarak ampirik yöntemlerle büyütme değerleri hesaplanarak analiz ve ampirik sonuçlar karşılaştırılmıştır. Doğrusal olmayan zemin dinamik analizleri sonucu elde edilen boşluk suyu basıncı oluşum değerleri dikkate alınarak sıvılaşma analizi yapılmıştır. Bir boyutlu analizler ve ampirik yöntemlere göre elde edilmiş olan sonuçlar Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak ayrı ayrı haritalandırılmıştır. Doğrusal olmayan analiz yönteminin kullanılması; deprem etkisi altında bina temellerinin tasarımı, yerel zemin sınıflarının tanımlanması ve istinat yapıları ile şevlerin tasarımında kullanılacak zemin parametrelerinin belirlenmesindeki maliyeti azaltacağı düşünülmektedir. Deprem hasarlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar kapsamında, şehirleşmenin ve nüfusun çalışma bölgesinde yoğunlaştığı dikkate alınarak Afyonkarahisar uydukent bölgesi için güvenli yerleşim alanlarının belirlenmesi planlanmıştır.One of the important factors causing damage in structures under dynamic loads is local soil properties. The main reason for ground problems such as loss of bearing power, liquefaction, sitting is the change of these properties during the earthquake. It is particularly affected by parameters such as soil amplification, bedrock depth, thickness and type of ground layers, dynamic properties of the ground, discontinuity of layers and topographic structure of the region. In order to prevent structural damages caused by soil augmentation or to reduce their negative effects, it is of great importance to investigate how soil will behave under these loads depending on local soil conditions, to make and evaluate soil augmentation analyzes in advance.
This study aimed to investigate the effect of local soil conditions on the soil amplification, bedrock outcrops chosen as the place of action in accordance with Regulation 11 Turkey Earthquake Building a dynamic analysis using different dimensional seismic data was conducted. For this purpose, firstly 124 different drilling data made in the region were evaluated and local soil characteristics were determined. DEEPSOIL software was used to examine the effect of the determined local soil properties on dynamic behavior. One-dimensional Equivalent linear and nonlinear analyzes were performed and different amplification values were obtained for each drilling and the results of the analysis were compared. Magnification is applied with the empirical methods analyzed, the analysis and empirical results are compared. For the formation of pore water pressure obtained as a result of nonlinear ground dynamic analysis. It is mapped separately among Geographic Information Systems. Using nonlinear analysis method; It is thought that it will reduce the cost of designing building foundations under earthquake effect, defining local ground classes and determining the ground parameters to be used in the design of retaining structures and slopes. Within the scope of efforts to reduce earthquake damage, it is planned to determine safe settlements for Afyonkarahisar uydukent region, considering that urbanization and population are concentrated in the study area
Potential of using waste materials in flexible pavement structures identified by optimization design approach
This paper presents the design of geosynthetic reinforced flexible pavements and their modification by incorporating waste materials into bonded and unbonded layers of the pavement structure. The optimal design of flexible pavements was achieved by minimizing the construction cost of the pavement. The incorporation of waste materials into the pavement structure affects the material properties. Therefore, along with the traffic load, the effects of the material properties of the asphalt concrete, base layer, sub-base layer, and subgrade were analyzed in terms of pavement structure costs and CO2 emissions of materials used in pavement construction. In addition, a comparison was made between pavements with and without geosynthetic reinforcement in terms of design, optimum construction cost, and CO2 emissions. The use of geosynthetics is even more effective in pavement structures that contain waste materials in an unbound layer, both in terms of cost and CO2 emissions. The minimum value of the California Bearing Ratio of the subgrade was determined at which the use of geosynthetic reinforcement for pavement structure with and without the inclusion of waste materials is economically and sustainably justified. The use of geosynthetics could result in a 15% reduction in pavement structure cost and a 9% reduction in CO2 emissions due to the reduced thickness of unbound layers. In addition, reducing the CBR of the unbound layer from 100% to 30% due to the inclusion of waste materials implies a cost increase of up to 13%. While the present study is based on an empirical pavement design method in which pavement thickness is limited by the pavement thickness index, the same minimum thicknesses are obtained in the optimization process regardless of whether the objective function is the minimum construction cost or minimum CO2 emissions