57 research outputs found

    Turkish Primary School Teachers’ Opinions about Problem Posing Applications: Students, the Mathematics Curriculum and Mathematics Textbooks

    Get PDF
    Problem posing is one of the most important topics in a mathematics education. Through problem posing, students gain mathematical abilities and concepts and teachers can evaluate their students and arrange adequate learning environments. The aim of the present study is to investigate Turkish primary school teachers’ opinions about problem posing applications for students, the mathematics curriculum and textbooks. A 30-item questionnaire was developed by the researcher and administered to 18 primary schools. Altogether, 277 primary school teachers participated in the study. The results showed that Turkish primary school teachers have positive views about problem posing applications related to students but negative opinions about the mathematics curriculum and mathematics textbooks

    Ransomware from yesterday to today development and future

    Get PDF
    98 pagesFidye yazılımları (ransomware), son yıllarda hem kurumları hem de bireyleri ciddi ölçüde etkileyen ve mağduriyetlerine yol açan küresel bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. Şantaj yazılımları da olarak bilinen bu yazılım türü, kurbanlarının makinelerini şifreleme, kilitleme yoluyla ele geçirerek şifreyi çözecek anahtarı belirli bir ücreti ödemeleri karşılığında verebileceğini söyleyen siber saldırganların kullandığı zararlı yazılımlar olarak tanımlanmaktadır. Fidye yazılımları, özellikle uygun güncelleme ve yedekleme prosedürlerini yerine getirmeyen, uygun bir siber güvenlik altyapısı bulunmayan kurbanları etkilemektedir. 30 yıl önce ortaya çıkmasına karşın, son yıllarda gelişen otomasyon seviyesi, bilişime olan bağımlılığın vazgeçilmez hale gelmesi ile birlikte önem derecesini zirveye taşımış ve zirvedeki yerini korumayı sürdürmüştür. Dünya çapında milyarlarca kullanıcıyı etkileyen ve milyarlarca dolarlık kayıp ve hasara neden olan fidye yazılımları, küresel suç örgütleri için silah ya da uyuşturucu ticareti gibi lokomotif iş alanlarından biri haline gelmiştir. Günümüze kadar fidye yazılımı saldırıları halen kayda değer etkisini devam ettirerek gelmiş, gelecek için de ciddi tehdit oluşturacağının sinyallerini vermiştir. Bu yazılımların, kurumlar ve bireyleri potansiyel hedef kitlesi olarak aldığı ve toplam cihaz sayısının milyarlarca olduğu düşünüldüğünde, bu konunun araştırmaların ve yatırımların merkezinde olması yadsınamaz bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tezde, fidye yazılımlarının gelişimi gözetilerek, fidye yazılımlarındaki ortak ve sıra dışı yöntemler incelenerek geleceğin fidye yazılım dünyası için ön analiz gerçekleştirilmiştir. Bu tez, geleceğin teknoloji dünyasında kurumsal şirketlerin, kamu kuruluşlarının ve bireylerin, bu zararlı etkiler nedeniyle nelere dikkat etmeleri ve neleri dikkate alacak şekilde geleceklerini şekillendireceklerine ışık tutmak amacıyla kaleme alınmıştır. Ayrıca, gelecekte yapılacak akademik çalışmalar açısından da literatür ihtiyaçlarını açığa çıkaracaktır. Bunların yanı sıra, bugüne kadar fidye yazılımlarına, kayıtsız kalan bireylerin ve kurumların bu konunun yıkıcı sonuçlarından dolayı dikkatlerini de çekmeyi hedeflemektedir. ix Tezde, birinci bölümde fidye yazılımları ile ilgili genel bilgilere, ikinci bölümde etkilerine, üçüncü bölümde fidye yazılımlarının geleceğine, dördüncü bölümde alınabilecek önlemlere ve son bölümde ise genel değerlendirme ve önerilere yer verilmiştir.Ransomware has emerged as a global threat that has significantly affected both institutions and individuals in recent years. This type of software, also known as blackmail software, is defined as malicious software used by cyber intruders who say that they can give their victims in exchange for a certain fee by deciphering their machines by encrypting, locking, and decoding the key. In particular, ransomware affects victims who do not have an appropriate cyber security infrastructure, especially if they are not performing the appropriate update and backup procedures. Although it emerged 30 years ago, the level of automation developed in recent years, with the dependence on cognition becoming indispensable, carried the importance level to the top and continued to maintain its place in the top. Ransomware, which affects billions of users worldwide and causes billions of dollars of loss and damage, has become one of the locomotive business fields for global criminal organizations such as weapons or drug trafficking. Until now, ransomware attacks have continued to have a considerable impact and have signaled that it will pose a serious threat to the future. Considering that these softwares take the institutions and individuals as their potential target audience and the total number of devices is billions, it is an undeniable reality that this issue is at the center of research and investments. In this thesis, by considering the development of ransomware, common and extraordinary methods in ransomware were examined and preliminary analysis was carried out for the future of the ransomware world. This thesis has been written in order to shed light on what the corporate companies, public institutions and individuals in the future of the future will shape their future by taking into account what these harmful effects are and what they will take into consideration. It will also reveal the needs of literature in terms of future academic studies. In addition to this, the aim is to draw attention to the ransomware and the indifferent individuals and institutions to the attention of the devastating consequences of this issue. In the thesis, general information about ransomware in the first section, the effects of the second part, the future of ransomware in the third part, the measures that can be taken in the fourth section and the final evaluations are given in the last section

    Siblings with Ethylmalonic Encephalopathy: Case Report

    Get PDF
    Deficiency of mitochondrial sulfur dioxygenase (ETHE1) causes a rare inborn error of metabolism, ethylmalonic encephalopathy, which is characterized by early-onset encephalopathy, chronic hemorrhagic diarrhea, recurrent petechiae, orthostatic acrocyanosis, defective cytochrome C oxidase because of hydrogen sulfide accumulation and death in the first years of life. Biochemical hallmarks of the disease are high level of lactate, C4-C5-acylcarnitines in blood and markedly elevated urinary excretion of methylsuccinic and ethylmalonic acids. We report on two siblings who were admitted to a pediatric metabolic unit with acrocyanosis, chronic diarrhea and psychomotor retardation later diagnosed as ethylmalonic encephalopathy. Molecular analyses revealed a homozygous for p.R163Q (c.488 G>A) mutation in ETHE1 gene

    Vadeli işlem piyasaları ve Türkiye'de uygulanabilirliği

    No full text

    An analysis of the play prefaces at the beginning of the Turkish theatre and its results (1859-1923)

    No full text
    Bu tez, 1859-1923 yılları arasında, Türk tiyatrosunun gelişiminde belirleyici olan yazarların, tiyatro sanatına ilişkin görüşlerini, tiyatromuzda oluşan kuramsal bilgileri, oyun önsözleri çerçevesinde, sistematik bir biçimde düzenleyip incelemeyi amaçlamaktadır. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi oyun yazarlarımızın çoğunun, öykündükleri Fransız romantiklerinin yapıtlarına yazdıkları önsözlerin benzerlerini, tiyatro görüşlerini, oyunlarının başına "mukaddime, ifade-i meram" gibi başlıklar altında yazdıklarını görüyoruz. Gerçekte, bir "manifesto / bildirge" niteliği taşıyan bu önsözlerin, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde, oyunların dışında, romanların, şiir kitaplarının başında da yer aldığını bilmekteyiz. Bugüne değin tiyatromuzda, tiyatro bilgisine / kuramına ilişkin bilgilerin, tarihsel bir süreçte, ayrıntılı bir biçimde incelenmediğini gördük. Amacımız, 1859-1923 yılları arasında yazılan oyunların önsözlerinden yararlanarak tiyatro kuramına yönelik bilgimizin gelişimine katkıda bulunmaktır. Bu tez ile bugüne değin, Osmanlıca'dan yeni Türk alfabemize çevrilmemiş, tiyatro biliminin ölçütleriyle yorumlanmamış oyun önsözleri incelenmiş, Türk tiyatro tarihine ilişkin kuramsal bilgilerin açığa çıkarılması ve Türk tiyatrosunun kuramsal bilgi birikimine yönelik çalışmalara bir temel oluşturulması amaçlanmaktadır. This thesis aims to analyse and arrange systematically the writers who appear as leading figures in Turkish theatre, their opinions on art of theatre, institutional information which came out in our theatre under the light of forewords written on the plays between the years 1859 and 1923. We observe similar forewords written for French romantics' works, which most of the Reorganization and Constitutional Monarchy period playwrights' imitated and their views of the theatre could be observed as introduced under the titles like ‘preface, declaration of purpose'. In reality, we know that these kinds of forewords are qualified as ‘manifests / declarations' and take place in novels and poetry likewise in plays. Until today, we have seen that the knowledge and theory of theatre has not been analyzed in detail in an historical process. Our aim is to contribute to the development of our knowledge in regards to the theory of theatre by means of the forewords of the plays written between the years 1859-1923. In the context of this thesis; the forewords of the plays that had not been translated from the Ottoman language to our new Turkish alphabet were analyzed, and we aim to reveal the theoretical information about the history of Turkish theatre and constructing a base related to the theoretical knowledge

    Stratejik yönelimlerin eşbiçimliliği; Vakıf Üniversitelerine üzerine bir araştırma

    Get PDF
    Bu araştırmanın konusu, sayıları her geçen gün artan vakıf üniversitelerinin rekabet stratejilerini neye göre belirlediklerini irdelemek ve rekabet ortamında yaşanan sürdürülebilirlik mücadelesinde, vakıf üniversitelerinin stratejik tercihlerinde seçenek olan eşbiçimlilik eğilimlerini ortaya koymaktır. Teknik ve sosyal bir olgu olarak araştırmacılar tarafından pek çok kez mercek altına alınan örgütler, son yıllarda kurumsalcı (institutional) yaklaşım görüşü ekseninde buluşmuşlardır. Bu görüşe göre, kurumsallaşma süreci sosyal bir olgu ve toplumun vazgeçilmez bir unsurudur. Kurumsalcı yaklaşım, örgütlerin yapı ve süreçlerine ait özellikler ile çevre özellikleri arasında bir benzerlik veya paralellik olduğunu ileri sürmektedir. Adına eşbiçimlilik denilen bu benzeşim, örgüt ile örgüt dışı dünya arasındaki ilişkiyi kurma bakımından son derece belirleyici olmaktadır. Bu bağlamda, aynı iş kolunda faaliyet gösteren kurumlar benzer çevresel zorlamalarla karşılaştıklarında, çevrenin beklentilerine uygun bir form alarak rakiplerine benzeme eğilimine girmektedir. Bu durum eşbiçimlilik kavramını ortaya çıkarmakta ve neticede bütün kurumlar benzer tercihlere yönelme eğilimi göstereceğinden, kurumsal eşbiçimlilik meydana gelmektedir. Kurumların maruz kaldığı çevresel baskılar, toplumda kabul gören sosyal beklentiler, devletin düzenlemeleri veya yönlendirmesi, sektörde baskın yöntem ve uygulamalar, çevre tarafından kabul görmüş biçimsel yapılar, kurumların eşbiçimli olmasında adeta itici bir güç görevi görmektedir. Kurumlar, kurumsallaşmış modelleri örnek alarak faaliyet gösterdikleri alandaki verimliliklerini arttırmak istiyormuş izlenimi verseler de, meşruiyet kazanmak ve ayakta kalma şanslarını artırmak için eşbiçimli olma eğilimini benimsedikleri de düşünülmektedir.Vakıf üniversitelerinin rekabetçi avantaj elde etmek için ortaya koydukları stratejileri ve bu stratejileri uygulama açısından ne kadar paralellik gösterdiklerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma, dört bölüm olarak tasarlanmıştır. İlk bölümde araştırmanın kuramsal çerçevesini oluşturan kurumsal kuram ve bu kuramın yazına kazandırdığı eşbiçimlilik ve meşruiyet kavramları ile son yıllarda vakıf üniversitelerinin sayısında gözlemlenen artışın incelenmesine olanak sağlayan örgütsel ekoloji yaklaşımı yazını anlatılmıştır. İkinci bölümde strateji, strateji ile ilgili kavramlar ve stratejik yönetim süreci yazını incelenmiştir. Üçüncü bölümde vakıf üniversitelerinin nitelik ve niceliksel olarak yükseköğretim sistemindeki durumuna yer verilmiştir. Son bölümde ise vakıf üniversitelerinin stratejik yönelimlerinin eşbiçimliliği nitel analiz ile incelenmiştir. Nitel araştırma ana kütlesi 76 vakıf üniversitesinden oluşmaktadır. Son bir yıl içerisinde kurulmuş olan dört vakıf üniversitesi web sayfalarının aktif olmaması ve üniversiteler hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamaması sebebiyle araştırmanın kısıtını oluşturmuş ve araştırma dışı bırakılmıştır. Araştırma örneklemini 72 vakıf üniversitesi oluşturmuştur. Örneklem, 2000 yılı ve öncesinde kurulan vakıf üniversiteleri, 2001 ve 2010 yılları arasında kurulan vakıf üniversiteleri ile son olarak 2010 ve 2015 yılları arasında kurulan vakıf üniversiteleri olarak kuruluş yılı itibariyle üç kategoride ele alınarak incelenmiştir. Çalışmanın sonunda, vakıf üniversitelerinin en fazla "Eğitim-Öğretim Hizmetlerine Yönelik Anlayış Teması" altında "Bilimsel çalışmalarda yer almak" mesajına vurgu yaptıkları ve stratejik yönelim ifadelerinin en çok bu konuda benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Yazın taramasında vakıf üniversitelerinin stratejik yönelimlerinin benzerliğine ilişkin kapsamlı bir çalışmanın varlığına rastlanmamıştır. Bu yönüyle tez çalışmasının yazına katkı sağladığı ve özgün olduğu düşünülmektedir. The subject of this study is to reveal how the foundation universities determine their competition strategies and to address isomorphism orientations preferred by the foundation universities as a strategic tool in order to preserve their sustainability. Organizations, which are frequently analyzed by researchers as a technical and social fact have recently been elaborated through the prism of institutional theory. According to this theory, institutionalization process is a social fact and an indispensable element of the society. The institutional theory claims that there is a similarity or analogy between the characteristics of the structures and processes of organizations and environmental features. This similarity called isomorphism plays a highly deterministic role in terms of correlating an organization with the world outside the organization. In this context, when they are faced with similar environmental challenges, organizations operating in the same line of business tend to resemble their competitors by taking a form that is in line with the expectations of the environment. This brings along the concept of isomorphism and since all organizations will display the tendency to gravitate towards similar choices after all, institutional isomorphism comes into existence. The environmental pressures which organizations are exposed to, social expectations widely acknowledged by the community, the government’s arrangements or direction, the dominant methods and practices of the sector and morphological structures recognized by the environment serve as driving forces for the isomorphism of organizations. Although organizations give the impression that they are willing to increase their efficiency and enhance their competitiveness in their respective fields of business by taking the institutionalized models as an example, it is figured out that they indeed have a tendency to become isomorphic to ensure their legitimacy and improve the odds for survival. The research sample consists of 72 foundation universities. The sample is addressed under three categories based on Foundation University’s year of establishment as: foundation universities founded on and before the year 2000, foundation universities founded between the years 2001 and 2010, and finally foundation universities founded between the years 2010 and 2015. The study has concluded that private universities lay the greatest emphasis on the message of "taking part in scientific studies" as part of the "Theme of Understanding on Academic Services" and the way they express their strategic orientations have so much in common particularly in this respect

    Ortaokul Öğrencilerinin Sayı Örüntülerine Dayalı Olarak Oluşturdukları Şekil Örüntülerinin Yapılarının Analiz Edilmesi

    No full text
    Örüntü matematik eğitiminde her düzeyde en önemli konulardan biridir. Bazı araştırmacılar örüntünün matematiğin kalbi ve ruhu olduğunu belirtmektedirler. Öğrencilerin bir çok becerisi ve matematiksel bilgisi örüntü etkinlikleri ile geliştirilebilir. Bu çalışmada öğrencilerin sayı örüntülerine bağlı olarak oluşturdukları şekil örüntülerinin yapıları analiz edilmiştir. Çalışmaya toplam 474 ortaokul öğrencisi (254 kız ve 220 erkek) katılmıştır. Çalışmanın verileri lineer ve lineer olmayan sayı örüntülerinin bulunduğu örüntü görevi ile toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler iki düzeyde analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara bakıldığında katılımcıların 18 lineer yapı ve 33 lineer olmayan yapı lineer sayı örüntüsü için, 13 lineer yapı ve 20 lineer olmayan yapı quadratik örüntüler için üretmişlerdir. Örüntü oluşturma sırasında katılımcılar daire, üçgen ve kare gibi geometrik şekiller kullanmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca, katılımcıların 3, 5, 7, 9, 11,..  sayı örüntüsü için oluşturdukları şekiller, 2, 6, 12, 20, 30,..sayı örüntüsü için oluşturdukları şekillerden daha fazladır.  Katılımcılardan bazıları şekil örüntüsü oluştururken örüntü olmayan yapılar oluşturma, yanıt verememe, ilgisiz örüntü oluşturma ve örüntüyü devam ettirme gibi sorunlar yaşamışlardır

    Çoklu Zeka Kuramının Amerikan Okullarındaki Uygulamaları Üzerine Bir Çalışma (Sumit Projesi)

    No full text
    Bu çalışmanın amacı Türk eğitimcilerine Howard Gardner'm Çoklu Zeka Kuramının Amerikan okullarındaki uygulamalarını inceleyen SUMIT projesi hakkında bilgi vermektir. SUMIT Projesinin amacı, Çoklu Zeka Kuramım uygulayan Amerika genelindeki 41 okuldaki çalışmaların önemli noktalarını tespit etmek ve bunları kaynak dokümanlar haline getirmektir. Projeden elde edilen veriler öğrencilerin standart testlerdeki başarısında, disiplininde, ailelerin okul etkinliklerine katılımında ve öğrenme yeterlilikleri farklı öğrencilerin öğrenmelerinde artış olarak yorumlanmıştır. Ayrıca okullarla yapılan gözlem ve görüşmeler sonucu Çoklu Zeka Kuramını uygulayan veya uygulamayı düşünen okulların başarısına katkıda bulunmak amacıyla altı temel unsur belirlenmiştir. Elde edilen veriler genel anlamda değerlendirilirse kuramı uygulayan okullar sonuçlardan oldukça memnundur denebilir.The purpose of this article is to provide information about SUMIT Project which researched applications of Multiple Intelligence Theory(MI) in American Schools. The purpose of the SUMIT Project was to identify, document and promote effective implementations of MI for the benefit of schools which plan to imply MI theory into their schools. Project's data were interpreted as increases in student work, attandance, behavior, and/or parent participation to school activities. Furthermore, six compass points which were routes that others using the theory have takeaand which appear to work were identified. It can be concluded that schools applied MI theory into their curriculum highly satisfied from the results

    İş hukukunda rekabet yasağı

    No full text
    İş ilişkisi esnasında işçi işverenin işiyle ilgili müşteri çevresi, üretim ve ticaret sırları gibi kıymetli ve gizli bilgilere ulaşabilmektedir. Bu durum işveren açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. Zira işçi bu bilgileri kendi çıkarı yahut rakip firmaların çıkarı için kullanabilir. Bu hakkaniyete aykırı sonucu önlemek için kanun koyucu bir takım kurallar öngörmüştür. Türk Borçlar Kanunu’nun 396. Maddesinde sadakat borcu düzenlenmiştir ve bu maddede işçinin çalıştığı süre boyunca üçüncü şahıslar için yahut kendi adına işvereniyle rekabet teşkil edecek bir çalışma içine giremeyeceği belirtilmiştir. Ancak sadakat borcu iş sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte sona erdiğinden, işçinin işvereniyle rekabet etmesini ve işverenin haklı menfaatlerini korumak adına, TBK m. 444-447 hükümlerine konu kurallar ve sınırlamalar kapsamında tarafların rekabet yasağı sözleşmesi yapmasına izin verilmiştir. Çalışmamızda, rekabet etmeme borcunu ve rekabet yasağı sözleşmesini datylı şekilde inceledik. İşçi ve işverenin menfaatleri arasında denge sağlayabilmek için kanun koyucu tarafından rekabet yasağı sözleşmesi için sıkı geçerlilik koşulları öngörülmüştür. İlgili hükümleri Yargı kararları ve akademik görüşler çerçevesinde inceleyerek konuyla ilgili görüş ve eleştirilerimizi sunmaya çalıştık. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır: İlk bölümde, rekabet ve rekabet yasağı kavramları ve haksız rekabet gibi ilgili kavramlar ile mevzuatımızdaki rekabete ilişkin düzenlemeler irdelenmiştir. İkinci bölümde, işçinin iş sözleşmesi esnasında rekabet etmeme borcu sadakat borcu ile bağlantılı olarak incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise, rekabet yasağı sözleşmesi incelenmiştir. Bu sözleşmenin şartları, sözleşmenin ihlalinin sonuçları, cezai koşullar ve görevli mahkeme problemi gibi hususlar ayrıntılı olarak ele alınmıştır. -------------------- During the employment relationship an employee may obtain secretive and valuable information such as customer network, manufacturing and trading secrets regarding employer’s business. This situation creates a huge risk for employer, since the employee may use such information in favor of his/her own interests or for rival companies’ interest. In order to prevent such unjust result law maker has prescribed provisions. The duty of loyalty regulated within Turkish Code of Obligations article number 396 and this article states that for the duration of the employment relationship, the employee can not work for third parties or can not be self-employed if such work is in competition with his/her employer. Since the duty of loyalty expires with the expiry of the employment contract, in order to prevent the employee competing with employer and protect the employer’s legitimate interests, it is permitted to act a non-compete agreement between employer and employee within the certain terms and limits subject to articles 444-447 of the Turkish Code of Obligations In this study, we examined the non-compete obligation and non-compete agreement throughly. In order to balance the interests of the employee and employer, law maker prescribed strict validity conditions for non-compete agreement. We tried to examine the relevant articles in light of Supreme Court decisions and academic views and submit our view and critics regarding the subject. Our study consists of three sections: In the first section, the concepts of competition and prohibition of competition, related concepts such as unjust competition and regulations about prohibition of competition in our domestic legislation are discussed. In the second section, non-compete obligation of employee during the employment contract is examined in relation with the duty of loyalty. In the third section, non-compete agreement is examined. Conditions of this agreement, results of breaching non-compete agreement, penalty clauses, jurisdiction problem etc. issues are discussed in detail
    corecore