52 research outputs found

    TSMK’da bulunan III. Murad tuğrasının desen ve renk yönünden incelenmesi

    Get PDF
    Osmanlı Devleti’nin simgesi ve arması olan tuğra, padişahın imzası niteliğindedir. Ferman, berat, nâme-i hümâyun gibi resmî belgelerin üzerine çekilen tuğra, ilerleyen kültür ve sanat anlayışı ile birlikte hem yazı hem de tezhip bakımından sanatsal bir mahiyet kazanır. Tuğrada ilk tezyinî uygulamalar Fatih Sultan Mehmed döneminde yazıda altın ve lacivert rengin kullanılmasıyla başlar. II. Bayezid döneminde tuğra formunun iç kısmı, XV. yüzyılın sonuna doğru yazının üst bölümü de tezhiplenir. XVI. yüzyılda istisnai bir şekilde levha olarak tasarlandığı görülür. Bu dönemde Kara Memi’nin yarı stilize üslubuyla gül, lale, karanfil ve sümbül gibi çiçekler kullanılır. Levha olarak tasarlanan III. Murad Tuğrası da aynı tezyinî özelliklerle süslenir. Bu üslup saray nakkaşhanesinde tasarlanan kalem işi, çini gibi farklı malzeme üzerindeki desenlerde de kullanılır. Devrin önde gelen sanatkârları tarafından pek çok eser telif edilir. Eski eserler yeniden yazılarak tezhip ve minyatürleri yapılır. Böyle başyapıt niteliğindeki eserlerin hazırlanıyor olması sanatı ve sanatkârı destekleyen bir sultanı (III. Murad) işaret etmektedir. III. Murad’ın hat levhaları, Muradî mahlasıyla yazdığı dîvânı ve Fütühatü’s- Sıyâm isimli bir de kitabı vardır. “TSMK’da Bulunan III. Murad Tuğrası’nın (GY 1392) Desen ve Renk Yönünden İncelenmesi” başlıklı bu tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde tuğranın tanımı, tarihçesi ve tezyinî özellikleri yüzyıllara göre görseller üzerinden anlatıldı. İkinci bölümde, III. Murad’ın sanatsal yönü, dönemin sanatkârları ve eserlerin tezyinî özelliklerinden bahsedildi. Son bölümde ise III. Murad Tuğrası’nın çizimleri ve eserin kompozisyon, motif ve renk değerlendirmeleri yapıldı

    Yeşil kimya ile iletken polimer sentezi ve elektrokromik özellikleri

    Get PDF
    Thanks to their interesting optical and electrical properties, conductive polymers are one of the materials to have highest potential utility in technological applications. But theirs usage in practical applications are limited due to poor solubility, cannot be easily processed and lack of good mechanical strength and stability. In this work synthesis of conductive polymer was achieved in environmentally friendly aqueous dispersion of polystyrene sulfonic acid instead of harmful organic solvent (dichloromethane, acetonitrile, chloroform,). Thus, a water-insoluble monomer was polymerized in an aqueous medium instead of organic solvents which are harmful to environment and human health. Also, conductive polymer obtained in aqueous medium has superior optical and electrical properties than the conductive polymer obtained in the presence of organic solvents. This paper has been shown that other conductive polymers synthesized in hazardous organic solvents can be synthesized in aqueous media with superior optic and electrical properties which is important for the technological application

    The association of anti-CCP antibodies with disease activity in rheumatoid arthritis

    Get PDF
    Antibodies to citrullinated proteins have been described in patients with rheumatoid arthritis (RA) and these appear to be the most specific markers of the disease. Our objective was to determine the frequency of antibodies to cyclic citrullinated peptides (CCPs) in patients with RA and the association of anti-CCP antibodies with disease activity, radiological erosions and HLA DR genotype. Forty patients with RA and 38 patients with fibromyalgia were included in this study. Serum samples were collected from both patient groups with RA and fibromyalgia. Anti-CCP was measured by the corresponding enzyme-linked immunosorbent assay. Additionally, erythrocyte sedimentation rate (ESR), C-reactive protein (CRP), rheumatoid factor (RF), disease activity score (DAS), visual analog scala (VAS), HLA genotype and radiographic information were determined in patients with RA. The rate of sensitivity and specificity of anti-CCP reactivity for the diagnosis RA were measured (sensitivity 50%, specificity100%). There is no significant difference between anti-CCP (+) and anti-CCP (−) RA patients for DAS28, VAS, ESR, CRP, disease duration, HLA genotype, and radiological assessment of hand. However, there was a significant difference between anti-CCP (+) and anti-CCP (−) RA patients for RF and the radiological assessment of left and right wrists (respectively, P < 0.05, P = 0.04, P = 0.01). There was no significant correlation between anti-CCP antibody and ESR, CRP, VAS, DAS 28 or radiological assessment. A small but significant correlation was found between RF and anti-CCP antibody (P = 0.02, r = 0.35)

    Klinik Metisiline Dirençli Staphylococcus Aureus İzolatlarında Daptomisin Etkinliğinin İncelenmesi

    No full text
    Amaç: Tüm dünyada ve Türkiye’de metisiline dirençli stafilokoklara bağlı infeksiyonlar tedaviye yanıtsızlık ve maliyet artışı gibi önemli sorunlara neden olmaktadır. Daptomisin Gram pozitif hücre zarına bağlanarak dirençli suşlara karşı hızlı bakterisidal etki gösteren bir antibiyotiktir.Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza laboratuvarımıza gönderilen klinik örneklerden izole edilen 26 metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) suşu dahil edilmiştir. Daptomisin için minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri E-test (AB Biodisk, Solna, Sweden) yöntemiyle belirlenmiş ve Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) önerileri doğrultusunda değerlendirilmiştir. MİK değeri ≤ 1 μg/ml olarak tespit edilen izolatlar daptomisine duyarlı kabul edilmiştir. İzolatların diğer antibiyotiklere duyarlılıkları ise CLSI önerileri doğrultusunda Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle saptanmıştır.Bulgular: Çalışılan tüm MRSA suşları daptomisine duyarlı olarak bulunmuştur. MİK50 ve MİK90 değerleri sırasıyla 0.125 μg/ml, 0.25 μg/ml olarak saptanmıştır.Sonuç: Çalışmamızda, daptomisinin MRSA suşlarında in vitro etkinliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Daptomisin, MRSA suşları ile gelişen enfeksiyonların tedavisinde alternatif bir tedavi seçeneği olarak düşünülebilir.Anahtar kelimeler: Daptomisin, E test, MİK, MRSA, Staphylococcus aureu

    Kırmızı Dev Kolu Yıldızlarından İtibaren Güneş Civarındaki Yaş-Metal Bolluğu İlişkisi

    No full text
    Bu çalışmada kırmızı dev kolu (KDK) yıldızlarının tayfsal ve astrometrik verileri kullanılarak Güneş civarındaki evrimleşmiş yıldızlar için yaş-metal bolluğu ilişkisi araştırılmıştır. Tayfsal veriler SDSS DR14’ün APOGEE-2 kataloğundan, astrometrik veriler Gaia DR2’den sağlanmıştır. KDK yıldızlarının seçiminde, yıldızların etkin sıcaklıkları (Teff) ve yüzey çekim ivmeleri (log g) için, sırasıyla, 3550 ≤ Teff (K) ≤ 5600 ve 0.5 ≤ log g (cm/sn2 ) ≤ 3.5 aralıkları dikkate alınmıştır. Diğer sınırlandırmalar rölatif paralaks hatalarına (σπ/π ≤ 0.1) ve toplam uzay hızı hatalarına (Serr ≤ 9.2 km/sn) uygulanmıştır ve yıldız sayısı 62928 olmuştur. Analizlerde KDK yıldız örneğinin, Galaksi merkezine uzaklıkları (Rgc), α ile Fe bollukları ve Galaktik düzleme uzaklıkları (z) esas alınarak, yaş-metal bolluğu ilişkisi araştırılmıştır. İnce ve kalın disk KDK yıldızları için yaşla beraber metal bolluğunda belirgin bir değişimin olduğu görülmüştür

    Yeşil kimya ile iletken polimer sentezi ve elektrokromik özellikleri

    No full text
    İletken polimerler ilginç optik ve elektriksel özellikleri sayesinde teknolojik uygulamalarda kullanım potansiyeli en yüksek malzemelerden biridir. Fakat iletken polimerlerin zayıf çözünürlüğü, kolayca işlenememesi, mekanik dayanımının ve stabilitesinin iyi olmaması gibi nedenler pratik uygulamalarda kullanımını sınırlandırmaktadır. Bu çalışmada iletken polimerler organik çözücüler (diklorometan, asetonitril, kloroform vb.) yerine polistirensülfonikasit yardımıyla hazırlanan sulu dispersiyonunun elektrokimyasal olarak polimerleştirilmesiyle elde edilmiştir. Böylelikle suda çözünmeyen bir monomer, çevre ve insan sağlığına zararlı organik çözücüler yerine sulu ortamda polimerleştirilmiştir. Ayrıca sulu ortamda elde edilen iletken polimerin organik çözücü varlığında elde edilen iletken polimere göre optik ve elektriksel özelliklerinin daha üstün olduğu saptanmıştır. Bu makale ile çevre ve insan sağlığına zararlı organik çözücülerde sentezlenen diğer iletken polimerlerin de sulu ortamda sentezlenebileceği ve elde edilen polimerlerin teknolojik uygulamalarda kullanımı için çok önemli olan optik ve elektriksel özelliklerinin daha üstün olabileceği gösterilmiştir

    Synthesis of conducting polymer with green chemistry and its electrochromic properties

    No full text
    İletken polimerler ilginç optik ve elektriksel özellikleri sayesinde teknolojik uygulamalarda kullanım potansiyeli en yüksek malzemelerden biridir. Fakat iletken polimerlerin zayıf çözünürlüğü, kolayca işlenememesi, mekanik dayanımının ve stabilitesinin iyi olmaması gibi nedenler pratik uygulamalarda kullanımını sınırlandırmaktadır. Bu çalışmada iletken polimerler organik çözücüler (diklorometan, asetonitril, kloroform vb.) yerine polistirensülfonikasit yardımıyla hazırlanan sulu dispersiyonunun elektrokimyasal olarak polimerleştirilmesiyle elde edilmiştir. Böylelikle suda çözünmeyen bir monomer, çevre ve insan sağlığına zararlı organik çözücüler yerine sulu ortamda polimerleştirilmiştir. Ayrıca sulu ortamda elde edilen iletken polimerin organik çözücü varlığında elde edilen iletken polimere göre optik ve elektriksel özelliklerinin daha üstün olduğu saptanmıştır. Bu makale ile çevre ve insan sağlığına zararlı organik çözücülerde sentezlenen diğer iletken polimerlerin de sulu ortamda sentezlenebileceği ve elde edilen polimerlerin teknolojik uygulamalarda kullanımı için çok önemli olan optik ve elektriksel özelliklerinin daha üstün olabileceği gösterilmiştir.Thanks to their interesting optical and electrical properties, conductive polymers are one of the materials to have highest potential utility in technological applications. But theirs usage in practical applications are limited due to poor solubility, cannot be easily processed and lack of good mechanical strength and stability. In this work, synthesis of conductive polymer was achieved in environmentally friendly aqueous dispersion of polystyrene sulfonic acid instead of harmful organic solvent (dichloromethane, acetonitrile, chloroform,). Thus, a water-insoluble monomer was polymerized in an aqueous medium instead of organic solvents which are harmful to environment and human health. Also, conductive polymer obtained in aqueous medium has superior optical and electrical properties than the conductive polymer obtained in the presence of organic solvents. This paper has been shown that other conductive polymers synthesized in hazardous organic solvents can be synthesized in aqueous media with superior optic and electrical properties which is important for the technological application

    Güneydoğu Anadolu'daki işçi popülasyonları için toprak ve su kaynaklı paraziter enfeksiyonlar sağlık riski oluşturur mu?

    No full text
    Amaç: Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde toprak ve su kaynaklı paraziter enfeksiyon oranı yüksektir. Göçmen işçiler, bu paraziter enfeksiyonlara daha fazla maruz kalmaktadırlar ve işçilerdeki bu enfeksiyonlardan dolayı ölümler görülmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada Türkiye'nin güneydoğusundaki Gaziantep Organize Sanayi Bölgesindeki toprak ve su ile bulaşan parazit varlığını araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nden (kış ve yaz) iki farklı mevsimde toplam 25 çevre örneği (7 su örneği ve 18 toprak örneği) alınmıştır. Örneklerin hepsi mikroskobik inceleme, kültür yöntemleri ile parazit varlığı açısından incelendi. Parazitler polimeraz zincir reaksiyonu ve DNA dizi analizi ile genotiplendirildi. Bulgular: Yaz mevsiminde alınan toprak ve su örneklerinde %52 (13/25) oranında parazit tespit edilirken, kış mevsiminde alınan örneklerde parazit bulunmadı. Toprak örneklerinde %22,3 (4/18) Acanthamoeba (genotype 4); %16,6 (3/18) Ascaris lumbricoides, %11,1 (2/18) Strongoides stercoralis ve su örneklerinde %14,3 (1/7) Acanthamoeba (T4), %42,9 (3/7) Blastocystis (subtip3) bulundu. Sonuç: Göç eden işçi dalgaları, Gaziantep şehrinin etnik bileşimini ve halk sağlığı sorununu her zaman şekillendirmiştir. İklim değişikliği, parazit dağılımını etkileme potansiyeline sahiptir ve bizim çalışmamız yaz aylarında parazit prevalansının arttığını göstermektedir. Önümüzdeki yıllardaki global hedefimiz işçi popülasyonlarındaki toprak ve su kaynaklı paraziter enfeksiyonlara bağlı ölümleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Böylece ülkemizdeki parazit enfeksiyonlarının hastalıklarının dağılımını önlemiş oluruzObjective: The soil and waterborne parasitic infections rate is high degree in developed and developing countries. Migratory workers have greater exposure to these parasitic infections and a lot of morbidity due to these infections in workers. For this reason, we aimed to investigate the presence of soil and waterborne parasites in the Gaziantep Organized Industrial Zone of southeast Turkey. Methods: A total of 25 environmental samples (18 soil samples and 7 water samples) were taken from The Gaziantep Organized Industrial Zone, in two different seasons (summer and winter). All of the samples were screened for parasites using microscopic examination and culture methods. The parasites were genotyped with polymerase chain reaction and DNA sequencing analysis. Results: The prevalence of soil and water transmitted parasites was found to be positive 52% (13/25) in summer while there is no any parasites in winter. It was found 22.3% (4/18) Acanthamoeba (genotype4), 16.6% (3/18) Ascaris lumbricoides, 11.1% (2/18) Strongoides stercoralis in soil samples and 14.3% (1/7) Acanthamoeba (genotype 4), 42.9% (3/7) Blastocystis (subtype3) in all of water samples. Conclusion: The migratory worker waves have always shaped the ethnic composition and public health problem of the province of Gaziantep. Climate change has the potential to influence prevalence of parasite and our study has shown that increased prevalence of parasite in summer. The global target for the coming years should be to remove the deaths from earth and waterborne parasitic infections in the worker populations. Thus, we prevent the distribution of parasitic infections in our countr
    corecore