Yaratıcı Yazma ile Bütünleştirilmiş Dijital Öyküleme Çalışmalarının Yaratıcı Yazma, Dijital Öykü Yazma ve Dijital Okuryazarlık Becerilerine Etkisi

Stories are literary texts that human beings have used from the past to the present in order to ensure effective and permanent learning in education. With the rapid development of technology in the last century, stories have gained a new place for themselves and have become digital stories. It is important to investigate the qualities of digital stories, which are expected to help students learn effectively and permanently, and their roles in the process. The aim of the study is to determine the effect of digital storytelling activities integrated with creative writing on creative writing, digital story writing and digital literacy skills. Within the scope of the research, convergent parallel design has been utilized in the mixed method. In the quantitative dimension of the study, a quasi-experimental design with pretest-posttest control group was used, while in the qualitative dimension, students were interviewed. In order to collect the quantitative data of the study, the Digital Literacy Scale for Primary School Students (DLS) prepared by Şahin, Özkan, and Turan (2022); the Scale for the Evaluation of Creative Writing Products (CEWP) prepared by Kasap and Kırmızı (2019) and the Digital Storytelling Rubric (DIÖR) within the scope of the thesis has been used. In order to collect qualitative data, semi-conducted interviews consisting of open-scope questions within the scope of the thesis has been used. The study has been conducted with 66 students (36 in the experimental group and 30 in the control group) attending the fourth grade in a primary school affiliated to the Ministry of National Education in Denizli province. Experimental studies have been carried out for 10 weeks in the second semester of the 2022-2023 academic year. Writing activities have been carried out with the students in the control group in accordance with the 2019 Turkish Curriculum. With the students in the experimental group, digital storytelling activities integrated with creative writing have been carried out in the Turkish lesson. In line with the findings obtained from the creative writing activities carried out by the experimental and control groups before and at the end of the process, it has been seen that the perceptions of the 4th grade primary school students participating in the study group regarding their creative writing skills at the end of the process increased. When the development of digital literacy skills of the experimental group and the control group were evaluated, it has been revealed that there was a permanent positive and significant difference in the digital literacy levels of those in the experimental group who received digital storytelling training integrated with creative writing. It was determined that the qualitative findings of the study have been compatible with the quantitative findings and confirmed the quantitative results. Primary school 4th grade students who participated in the study stated that they enjoyed the digital storytelling activities integrated with creative writing and that the activities had positive effects on their lessons. In addition, the students stated that the training increased their ability to use technology and improved their imagination. Some students stated that they had difficulties in using programs and creating animations in the process of creating digital stories.Öyküler, geçmişten günümüze kadar eğitimde etkili ve kalıcı öğrenmeyi sağlamak için kullanılmıştır. Teknolojinin son yüzyılda hızlı bir şekilde gelişmesi ile öyküler de kendine yeni bir yer edinerek dijital öyküler haline gelmiştir. Öğrencilerin etkili ve kalıcı öğrenmelerine yardımcı olması beklenilen dijital öykülerin, niteliklerinin ve süreç içerisindeki rollerinin araştırılması önem taşımaktadır. Araştırmanın amacı yaratıcı yazma ile bütünleştirilmiş dijital öyküleme çalışmalarının yaratıcı yazma, dijital öykü yazma ve dijital okuryazarlık becerilerine etkisini belirlemektir. Araştırmada karma yöntemde yakınsayan paralel deseninden yararlanılmıştır. Araştırmanın nicel boyutunda ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılırken, nitel boyutunda ise öğrenciler ile görüşmeler yapılmıştır. Çalışmanın nicel verilerini toplamak için Şahin, Özkan ve Turan (2022) tarafından hazırlanan İlkokul Öğrencilerine Yönelik Dijital Okuryazarlık Ölçeği (DOÖ); Kasap ve Kırmızı (2019) tarafından hazırlanan Yaratıcı Yazma Ürünlerini Değerlendirme Ölçeği (YARYÜDÖ) ve tez kapsamında geliştirilen Dijital Öyküleme Rubriği (DİÖR) kullanılmıştır. Nitel verileri toplamak için de tez kapsamında geliştirilen açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılmıştır. Çalışma, Denizli ilinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir ilkokulda, dördüncü sınıfa devam eden 36'sı deney, 30'u kontrol grubu olan 66 öğrenciyle yürütülmüştür. Deneysel çalışmalar 2022-2023 öğretim yılının ikinci yarıyılında 10 hafta boyunca sürdürülmüştür. Kontrol grubundaki öğrencilerle 2019 Türkçe Dersi Öğretim Programına uygun bir şekilde yazma çalışmaları yapılmıştır. Deney grubundaki öğrencilerle de Türkçe dersinde yaratıcı yazma ile bütünleştirilmiş dijital öyküleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Deney ve kontrol grupları tarafından süreç öncesi ve sonunda yapılan yaratıcı yazma çalışmalarından elde edilen bulgular doğrultusunda, çalışma grubuna katılan ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin süreç sonundaki yaratıcı yazma becerilerine ilişkin algılarının arttığı görülmüştür. Deney ve kontrol grubunun dijital okuryazarlığa yönelik becerilerinin gelişimleri değerlendirildiğinde, yaratıcı yazma ile bütünleştirilmiş dijital öyküleme çalışması eğitimi alan deney grubu öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeylerinde istatistiksel olarak olumlu yönde, anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Araştırmanın nitel bulgularının, nicel bulgularla uyumlu olduğu ve nicel sonuçları doğruladığı belirlenmiştir. Araştırmaya katılan ilkokul 4. sınıf öğrencileri yapılan yaratıcı yazma ile bütünleştirilmiş dijital öyküleme çalışmalarından keyif aldıklarını ve çalışmaların derslerine olumlu etkilerinin olduğunu belirtmiştir. Ayrıca öğrenciler yapılan eğitimin teknoloji kullanma becerilerini arttırdığını ve hayal güçlerini geliştirdiğini ifade etmiştir. Bazı öğrenciler ise dijital öykü oluşturma sürecinde program kullanma ve animasyon oluşturmaya yönelik zorluklar yaşadıklarını belirtmiştir

Öğretmenlerin hesap verebilirlik algıları

Bu çalışmada, öğretmenlerin hesapverebilirlik algıları ve bunun öğretmenlerin kişisel özelliklerine göre farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır. Araştırma nicel tarama modelinde yapılmıştır. Eleman örnekleme yöntemiyle Denizli metropol ilçelerindeki resmi ortaokullarda görev yapan 377 öğretmene ulaşılmıştır. Öğretmenlerin hesapverebilirlik algılarını ölçmek için Cerit, Kadıoğlu-Ateş ve Kadıoğlu (2017) tarafından uyarlanan “Öğretmen Hesapverebilirlik Eğilimi Ölçeği” kullanılmış ve elde edilen veriler, parametrik testlerle analiz edilmiştir. Araştırmada öğretmenlerin hesapverebilirlik algılarının dışsal hesapverebilirlik bağlamında orta düzeyde iken içsel hesapverebilirlik ve genel hesapverebilirlik bağlamında yüksek düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin hesapverebilirlik algıları kıdem ve eğitim düzeyine göre benzer iken cinsiyet, yaş, kariyer basamağı ve medeni duruma göre farklılık göstermektedir. Erkek öğretmenlerin dışsal hesapverebilirlik ve genel hesapverebilirlik algılarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin yaşları arttıkça hesapverebilirlik düzeylerinde de bir artışın olduğu; “öğretmen” unvanlı öğretmenlerin hesapverebilirlik algılarının “uzman öğretmen” unvanlı öğretmenlere göre daha yüksek olduğu ve sonucuna ulaşılmıştır

What Is the Predominant Etiological Factor for Merkel Cell Carcinoma in Turkey: Viral Infection or Sun Exposure

Karstarli Bakay, Ozge Sevil/0000-0002-1523-3187BackgroundMerkel cell carcinoma (MCC) is a rare, aggressive neuroendocrine skin carcinoma. The pathogenesis involves Merkel cell polyomavirus (MCPyV) and ultraviolet radiation exposure. Studies on MCC in Turkey are scarce, with essential data on local etiopathogenic and prognostic factors still lacking. We aimed to analyze the clinical and histopathologic features, biomarkers, and to evaluate these findings alongside Turkish literature to infer the etiopathogenesis, prognosis, and possible treatment options for the disease.MethodsWe analyzed the clinicopathologic features of 7 MCC patients diagnosed at the Pathology Department of Pamukkale University between 2003 and 2024 in this retrospective study. Clinical data was retrieved from the hospital's electronic records. Formalin-fixed, paraffin-embedded tumor specimens stained with hematoxylin-eosin were examined microscopically. MCPyV, Retinoblastoma 1 (RB1), p53, PRAME, PD-L1, and MMR proteins were evaluated immunohistochemically. Research on MCC from Turkey was sourced from Turkish databases (ULAKBIM, Turkiye Atif Dizini, DergiPark, Turk Medline) and international databases (Pubmed, Google Scholar, Scopus, Embase). The literature review identified original research, case reports, theses, and conference presentations.ResultsThe patients in our series, all aged over 50 (mean age 76.1 +/- 14.8), with a slight predominance of one gender (F: M = 1.33:1). During a mean follow-up of 16.1 months, 42.9% (3/7) had lymph node metastases, and 57.1% (4/7) showed distant metastases. PRAME was positive in 42.9% of the cases (3/7). The total number of MCC cases reported from Turkey was estimated at 227 +/- 46, with MCPyV status available in a subset, showing a positivity rate of 70.3%. PD-L1 expression was observed in the tumor microenvironment in 55% of virus-positive MCC cases from Turkey.ConclusionsThe 9% incidence of gluteal localization in Turkish MCC cases, considering its geographical significance, is noteworthy. Notably, all MCC cases from Turkey in which microsatellite instability status has been assessed were found to be microsatellite stable. PRAME should be investigated in larger series for its potential role in the shared oncogenic pathways of MCC

Understanding Primary Charge Separation and Revealing Fermi's Golden Rule in the Heliobacterium Modesticaldum Reaction Center

We investigate the spectroscopic properties and charge transfer (CT) processes in the homodimeric reaction center of Heliobacterium modesticaldum (HbRC), for which we report the first-principles calculation of Fermi's golden rule (FGR) for the first time in the literature. HbRC is the simplest known analogue to other photosystems and consists of the SPP molecule, the adjacent Acc, and key amino acid residues (His537 and Gln458), along with two water molecules. We identify intrapair CT processes within the SPP molecule, which acts as the donor for the simplified model used in this study. We also examine the SPP+Acc- CT processes, where we demonstrate, in agreement with experimental findings, symmetric hole-electron delocalization across both Acc monomers. The calculated forward CT states are lower in energy than the bright states, facilitating electron transfer through a downhill CT reaction pathway. To explore the influence of surrounding molecular pigments on the electronic structure and FGR rate, we use augmented models incorporating nonsymmetrized molecular orientations. Most FGR rates are found to be on the order of picoseconds (ps). All electronic parameters are derived using an optimally tuned screened range-separated hybrid functional within a polarizable continuum model (SRSH-PCM), considering different dielectric constants.Turkiye Bilimsel ve Teknolojik Arastirma Kurumu [123Z591, TUBITAK 1001]; Scientific and Technological Research Council of Turkiye (TUBITAK); TUBITAKThis study was supported by the Scientific and Technological Research Council of Turkiye (TUBITAK) under Grant Number 123Z591 (TUBITAK 1001). Authors M.E. and H.A. thank TUBITAK for their support. The authors are thankful to Canakkale Onsekiz Mart University Faculty of Science for computing facilities and making the resources available to complete the reported research

Beta kesirli türev içeren bazı matematiksel modellerin analitik çözümleri

Bu tez çalışması dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kesirli türev kavramı, gelişimi, kesirli türev ile ilişkili bazı özel fonksiyonlar, çeşitli kesirli türev tanımları ve bu türev kavramı ile ilgili literatürde yer alan çalışmalara değinilmiştir. İkinci bölümde, Beta kesirli türev içeren bazı matematiksel modellerin analitik çözümlerini bulmak için önemli rol oynayan homojen denge prensibi açık bir şekilde ifade edilmiş ve Modifiye Kudryashov yöntemi ele alınmıştır. Üçüncü bölüm tezin orijinal kısmını içermektedir. Dört farklı beta kesirli mertebeden denklemden ilki Chafee-Infante ve diğerleri Geophysical KdV, Sığ su dalgası, Gilson–Pickering denklemleridir. Burada denklemlerin tam çözümleri Modifiye Kudryashov yöntemi kullanılarak elde edilmiş ve elde edilen çözümlerin üç boyutlu grafiklerine her çözümün altında yer verilmiştir. Dördüncü bölümde ise sonuç ve öneriler yer almaktadır.This thesis study consists of four chapters. In the first chapter, the concept of fractional derivative, its development, some special functions related to fractional derivative, various definitions of fractional derivative, and the studies in the literature regarding this derivative concept are mentioned. In the second part, the principle of homogeneous balance technique, which plays an important role in finding analytical solutions of some mathematical models containing Beta fractional derivatives, is clearly expressed, and the Modified Kudryashov method is discussed. The third part contains the original part of the thesis. The first of the four different beta fractional order equations is Chafee-Infante and the others are Geophysical KdV, shallow water wave, Gilson–Pickering equations. Here, the exact solutions of the equations were obtained using the Modified Kudryashov method, and three-dimensional graphs of the obtained solutions are included under each solution. In the fourth part, conclusions and recommendations are given

Multi-Criteria Decision Making for Ranking Innovation Levels of G8 Countries With Extended Gii: an Integrated Bayesian Bwm and Topsis Methodology

Innovation is vital in today's economies and its effects extend beyond economic growth to enhancing social welfare. Technological advances achieved through innovation increase social benefit by providing solutions that improve the quality of life. Therefore, innovation should be seen as an important tool that increases the general welfare of society. Yet, the relationship between innovation and human development remains one of the least researched topics in the literature. The aims of this paper are twofold: to introduce an extended GII with only 8 key criteria based on innovation, and to rank the G8 countries’ extended GII scores using the Bayesian Best Worst Method (BWM) and Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution (TOPSIS). It then compares the proposed formulation scores with the original GII scores and Human Development Index (HDI) scores. According to the findings of this paper, policymakers need to take action on research and development expenditure (% of GDP), industrial design applications (per million people) and patent applications (per million people) in order to achieve high GII score. Furthermore, the top three countries with the highest scores are Germany, Japan, and the United Kingdom, respectively. The results from the paper reveal a higher level of correlation between innovation and human development compared to that found in the relevant literature. The findings demonstrate that the integration of Bayesian BWM and TOPSIS can be effectively used to evaluate the G8 countries in terms of innovation scores. © The Author(s), under exclusive license to Springer Nature Switzerland AG 2025

Analysis of the 1961 Constitution in the Pendulum of Democracy and Guardianship in Turkey

The 1961 Constitution of Turkey, established after the 1960 military coup, represents a pivotal moment in the country's political history, oscillating between democracy and tutelage. While it expanded fundamental rights, strengthened judicial independence, and introduced the concept of a social state, it simultaneously institutionalised military and bureaucratic oversight through mechanisms such as the Senate of the Republic and the National Security Council. This study systematically analyses the 1961 Constitution's dual structure using the PRISMA method for literature review, and AMOS 22 for content analysis of expert opinions from YouTube videos. Findings indicate that the constitution fostered pluralistic democracy while reinforcing military influence, limiting civil authority. The research highlights how the balance between democracy and tutelage shaped Turkish governance, and argues for strengthening democratic institutions to eliminate residual tutelary structures

Bor zenginleştirme proses atığı içeren nanokompozit katkılı çevre dostu kabloların üretilmesi

Dünya’da en zengin bor yataklarına sahip ülkemizde bor mineralleri üretimi esnasında yıllık ortalama 600.000 ton atık ortaya çıkmaktadır. Bu atıklardan elde edilen bor nanokilin (BNK) değerlendirilmesi hem çevre sorunlarının azaltılmasına hem de kablo sektöründe kullanılarak katma değeri yüksek ürün eldesine imkan sağlayacaktır. Bor atıklarının farklı alanlarda kullanımına yönelik birçok çalışma bulunmaktadır. Ancak bu atıklardan nano bor elde edilmesi ve bunun kablo imalatında kullanımına yönelik çalışma ilk olacaktır. BNK katkılı kablo üretimi ile başta yanmazlık olmak üzere, mukavemet, oksijen ve termal indeksi gibi özelliklerinin iyileştirilmiş çevre dostu, sürdürülebilir, düşük maliyetli, rekabetçi ve uluslararası standartları karşılayan bir kablo üretilmesi amaçlanmaktadır.In our country, which has the richest boron deposits in the world, an average of 600,000 tons of waste is generated annually during the production of boron minerals. Evaluation of boron nanoclay (BNK) obtained from these wastes will enable both to reduce environmental problems and to obtain products with high added value by using it in the cable industry. There are many studies on the use of boron wastes in different areas. However, the study on obtaining nano boron from these wastes and its use in cable manufacturing will be the first. With the production of BNK additive cable, it is aimed to produce a cable that is environmentally friendly, sustainable, low cost, competitive and meets international standards with improved features such as inflammability, strength, oxygen and thermal index

Medical oncologists’ dance with international guidelines and national reimbursement: insights from a survey in Türkiye

Tanriverdi, Ozgur/0000-0002-0598-7284Background: This study explores Turkish medical oncologists' perceptions of integrating international treatment guidelines with national reimbursement policies, considering local legal, economic, and healthcare constraints. Research design and methods: A cross-sectional online survey was conducted from March 24-31, 2024, targeting all 1,096 active oncologists registered with the Turkish Medical Oncology Association, as these specialists are exclusively authorized to prescribe anticancer drugs under national regulations. The survey included 25 questions on demographics, perceptions of guidelines, and integration preferences. Statistical analyses, including chi-square tests and logistic regression, identified factors influencing guideline preferences. Results: Among 337 respondents (31%), 94% found international guidelines essential, but 62% noted a lack of clear real-world algorithms. Significant predictors for preferring national guidelines included working in public institutions (OR: 3.90, p 0.001), concerns about pharmaceutical industry influence (OR: 4.38, p = 0.017), legal challenges (OR: 5.89, p 0.001), and variability among clinical research centers (OR: 2.95, p = 0.019). Despite these challenges, 57% favored national guidelines for their compatibility with local healthcare policies. Conclusions: The findings highlight the need for hybrid models that merge the evidence-based rigor of international frameworks with local healthcare priorities. Such models can enhance equitable and effective cancer care in T ; uuml;rkiye by addressing both global standards and national realities