38 research outputs found

    Periodic Buried Object Approach For Solving Scattering Problems Related To Periodic Rough Surfaces

    Get PDF
    Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2008Bu tez çalışmasında, elektromanyetik dalgaların periyodik engebeli dielektrik yüzeylerden saçılmasına yönelik yeni bir yöntem ele alınmıştır. Ele alınan yöntem, Periyodik Gömülü Cisim Yaklaşımı, sonsuz uzunluktaki engebeli yüzeylerden saçılma problemini cözen Gömülü Cisim Yaklaşımı’nın periyodik yüzeylere uygulanmasıyla elde edilmiştir. Gömülü Cisim Yaklaşımı, engebeli yüzeylerden saçılma problemini düzlemsel arayüz ile ayrılan iki boyutlu uzayda yer alan silinidirik cisimlerden saçılma şeklinde varsayarak modeller. Bu sayede, periyodik Green’s fonkisiyonun yardımıyla problem ikinci tür bir Fredholm integral eşitliği probleminin çözümüne indirgenir. İki boyutlu uzayın periyodik Green’s fonksiyonu efektik yöntemler kullanılarak sayısal hesaplamları yapılan Floquet mod açılımıyla hesaplanır. Tezde alınan Periyodik Gömülü Cisim Yaklaşımı,aynı zamanda sonsuz uzunukta olup bölgesel engebeye sahip yüzeylerden saçılma problemlerinin çözümünde de kullanılabilir. Sayısal simülasyonlar, yeni olan bu yöntemin rasgele dağılıma sahip yüzeyler için efektif ve doğru sonuçlar verdiğini göstermektedir.In this study, a new approach for the scattering of electromagnetic waves from periodic dielectric rough surfaces is addressed. The method is an extension of the buried object approach (BOA), which is developed for rough surfaces of infinite extend, to the present problem. The BOA allows modeling the original problem as the scattering of electromagnetic waves from cylindrical objects located in a two half spaces medium with planar interface. Then, the problem is reduced to the solution of a Fredholm integral equation of second kind through the periodic Green s function of two half space medium. The periodic Green s function of two-half spaces medium is calculated via Floquet mode expansion, whose numerical evaluation can be accelerated by using effective methods. The method can also be used to solve the scattering problems of rough surfaces of infinite extend and having a localized roughness. Numerical simulations show that the method yields effective and accurate results for surfaces of arbitrary variation.Yüksek LisansM.Sc

    Aneurysm of the bilateral external jugular vein

    Get PDF
    Eskiden sporadik olarak literatürde yer bulurken bugün laringeal ve servikal cerrahideki ve invaziv olmayan tanısal görüntüleme metodlarındaki gelismeler ile daha sık izlenir olan juguler ve servikal venöz sistemin flebektazisi terimi venin izole sakküler veya fuziform dilatasyonunu tanımlamaktadır Etyolojisinde venin anatomik anomalisi, kompresyonu, superiör mediastinal radyasyon, travma, idiopatik veya ven duvarındaki konjenital yapısal defektlerin sorumlu olabilecegi düsünülmektedir. Genellikle çocuklarda izlenmekle beraber eriskinlerde de görülebilecegi bildirilmistir. Sagda daha sık izlenmekle birlikte bizim olgumuzda oldugu gibi nadiren bilateralde görülebilmektedir. Bu yazıda juguler venlerin dilatasyonu için predispozan faktörlere sahip olan ancak bu dilatasyonun belirgin olarak eksternal juguler venlerde anevrizmatik genisleme seklinde kendini gösterdigi eriskin bir hasta juguler venöz dilatasyona örnek olarak sunulmustur.As a rare anomaly, jugular venous phelebectasia (JVF) identifies fuzzy form dilatation or isolated saccular aneurisms of the jugular vein. Seen sporadicaly in the past, this anomaly has been more commonly reported recently. The various etiological factors of JVF include anatomical anomaly or compression of the vein, superior mediastinal radiation, trauma, idiopatic or congenital structural defects of the vein wall. More frequently seen in children, it may rarely be seen in adults. It is usually seen in right side, but it can be bilateral as in our case.We present an adult patient with bilateral JVF who had predisposing factors and showed aneurismatic expansion in external jugular veins

    Jejunoileal diverticulosis: a case report

    Get PDF
    Ince barsak divertikülleri çok nadirdir ve genellikle asemptomatiktir. Bu nedenle tanıları genellikle bizim hastamızda oldugu gibi ince barsak pasaj grafilerinde veya operasyonlarda tesadüfen konulmaktadır. Bulantıkusma, karın agrısı gibi nonspesifik semptomlar da olusturabilen bu divertiküller nadiren barsak tıkanması, gastrointestinal kanama,perforasyon, divertikülit gibi ciddi komplikasyonlara da neden olabilmektedirler.Ancak jejunoileal divertiküllerin yol açabilecegi nonspesifik semptomlar ve ciddi akut komplikasyonlar konusunda uyanık davranılması durumunda erken tanı konulabilir ve jejunoileal divertiküllere baglı morbidite ve mortalite oranları düsebilir Biz bu yazıda 5-6 yıldır devam eden kronik karın agrısı ve buna zaman zaman ilave olan ishal sikayetleri arastırılırken jejeunoileal divertikülleri saptanan bir olgu ile önemi yeterince bilinmeyen bir durumu gözden geçirdik.Small bowel diverticulosis are very rare and they are usually asemptomatic. Because of that, as it has been done in our case, they are mostly diagnosed with small bowel follow through examination or during the operation by chance. These diverticulosis which can cause nonspesific semptoms such as nausea and vomiting and abdominal pain and they not so common can cause serious complications such as diverticulitis, gastrointestinal bleeding, perforation, intestinal obstructions. In this article we discuss a case whose jejenoileal diverticulosis has been found while it has been searched for chronic diarrhea and abdominal pain. Only if we be aware about the nonspesific symptoms and acute severe complications jejunoileal diverticulosis can cause, it can be diagnosed early and also morbidity and the mortality ratios of jejenoileal diverticulosis can be reduced by this way. In this article ,we had a look at a case who had chronic abdominal pain attacks for 5-6 years and sometimes had diarrhea besides aching attacks. While case was searched for these symptoms, jejunoileal diverticulosis have been found which had an unknown importance before

    Ülkemizdeki Adli Vakalarda Palinolojinin Kullanımı ve Yararları

    No full text
    Today, while forensic events continue at an increasing rate, the development of multidisciplinary approaches with the contribution of technology are of great importance in illuminating the events. Forensic palynology, which is used both alone and with other branches of science to analyse the connection between people or objects with certain places or times, helps to illuminate forensic events. Each region has its own unique flora and pollen signature, which allows inferences regarding its geographical location. In particular, the fact that palynological specimens are invisible to the naked eye, that they have different structures, and that they are resistant to decay and can be found on almost any surface, enable them to be considered as fingerprints of plants. Based on these features, in this study, 12 different events such as illegal excavation, child murder, animal theft, murder, possession and breeding of drugs, damage to property, extortion, drug use and possession, which took place at different times in different regions of Turkey, and a total of 60 different materials such as clothes, shoes, sacks, pieces of fabric, soil, plant remains, animal hair, animal feces and tobacco were studied. The washing method, which is considered to be more suitable in terms of cost and time, was used, and palynological examinations were made on the preparations prepared based on the Wodehouse method. As a result of the investigations, 8508 pollen grains were counted, 27 families and 36 genera were determined. The palynological data obtained were evaluated and the expert reports prepared in detail were sent to the relevant authorities. This study conducted in Turkey has shown that forensic palynology can be used in the analysis of forensic events and a great contribution can be made to the justice system.Günümüzde adli olaylar artan oranda devam ederken, teknolojinin de katkılarıyla birlikte çok disiplinli yaklaşımların geliştirilmesi, olayların aydınlatılmasında büyük önem taşımaktadır. İnsan veya nesnelerin belirli yerler veya zamanlarla arasındaki bağlantıyı çözümleyebilmek için, hem tek başına hem de diğer bilim dallarıyla birlikte kullanılan adli palinoloji, adli olayların aydınlatılmasına yardımcı olur. Her bölgenin coğrafi konumuna ilişkin çıkarımlara izin veren kendine özgü bir florası ve polen imzası vardır. Özellikle palinolojik örneklerin çıplak gözle görülmemesi, birbirinden farklı yapıda olmaları, çürümeye karşı dirençli olmaları ve hemen hemen her türlü yüzeyde bulunabilmeleri, onların bitkilerin parmak izi olarak nitelendirilmesini sağlar. Bu özelliklerinden yola çıkılarak yapılan bu çalışmada, Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı zamanlarda gerçekleşen kaçak kazı, çocuk cinayeti, hayvan hırsızlığı, adam öldürme, uyuşturucu kullanma ve bulundurma, 2313 sayılı kanuna muhalefet, mala zarar verme, gasp gibi birbirinden farklı 12 olay ve giysi, ayakkabı, çuval, bebek bezi, kumaş parçaları, toprak, bitki kalıntıları, hayvan kılı, hayvan dışkısı ve tütün gibi birbirinden farklı 60 materyal ile çalışılmıştır. Maliyet ve zaman açısından daha uygun olduğu değerlendirilen yıkama yöntemi kullanılmış, Wodehouse yöntemi baz alınarak hazırlanan preparatlarda palinolojik incelemeler yapılmıştır. İncelemeler sonucu 8508 adet polen sayılmış, 27 familya ve 36 cins belirlenmiştir. Elde edilen palinolojik veriler değerlendirilip, detaylı bir şekilde hazırlanan bilirkişi raporları ilgili makamlara gönderilmiştir. Türkiye’de yapılan bu çalışma, adli olayların çözümlenmesinde adli palinolojiden yararlanılabileceğini ve adalet sistemine büyük katkı sağlanılabileceğini göstermiştir

    Entomopatojen Fungus Beauveria Bassiana ve Paecilomyces Fumosoroseus Sporlarının Bazı Vektör Sinekler Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi

    No full text
    Turkey is located in a region has appropriate environmental conditions for diseases transmitted by mosquitoes. In the fight against mosquito vectors; many methods are used such as chemical, physical or biological. In recent years, entomopathogenic fungi which is one of the microbial control agents has been extensively studied. In this study, it came to the fore with the vector features to be combatted; Culex quinquefasciatus and Aedes aegypti (Diptera:Culicidae) larvae were selected. From various provinces of Turkey, 150 soil samples were collected and by using the soil dilution method, entomopathogenic fungi were isolated from these soils. According to the results of isolation, 65 Beauveria bassiana and 6 Paecilomyces fumosoroseus strains were found respectively. The total of 10 different strains of these species and 1 standard strain were tested on mosquitoes.Türkiye, sivrisinekler aracılığıyla bulaşan hastalıklar için uygun çevresel koşullar içeren bir coğrafyada bulunmaktadır. Vektör sivrisineklerle mücadelede; kimyasal, fiziksel veya biyolojik birçok yöntem kullanılmaktadır. Son dönemlerde mikrobiyal mücadele ajanlarından biri olan entomopatojen funguslarla yoğun olarak çalışılmaktadır. Bu tez çalışmasında mücadele için vektör özellikleriyle ön plana çıkmış; Culex quinquefasciatus ve Aedes aegypti (Diptera: Culicidae) larvaları seçilmiştir. Türkiye’ nin çeşitli illerinden, 150 toprak örneği toplanmış ve bu topraklardan toprak seyreltme yöntemiyle entomopatojen funguslar izole edilmiştir. İzolasyon sonucunda 65 adet Beauveria bassiana ve 6 adet Paecilomyces fumosoroseus bulunmuştur. Rastgele seçilen 10 suş ile 1 standart suş sivrisinekler üzerinde denenmiştir. Denenen suşlar başarılı mortalite göstermiştir. Bu tez çalışması sonuçlarının, sivrisinek türleriyle sahada yapılacak mücadele çalışmalarına faydalı olacağı düşünülmektedir

    Çocuklar için Bir E-Kitap Uygulaması: TRT Çocuk Kitaplık

    No full text
    Amaç: E-kitap uygulamaları kullanıcıların kitaplara daha kolay ulaşabilmelerini sağlamalarının yanı sıra etkileşim içerme, güncellenebilme ve çoklu ortam özellikleri taşıma gibi avantajlara sahiptir. Ancak özellikle çocuklara yönelik uygulamalarda reklam yoğunluğu, erişim sorunları ve yaş düzeyine uygun olmama gibi özellikler görülebilmektedir. Araştırmada, Türkiye’nin en kapsamlı dijital çocuk kitaplığı olma amacıyla Türkiye RadyoTelevizyon Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 3-7 yaş grubu çocuklar için geliştirilen TRT Çocuk Kitaplık uygulamasının ve uygulamada okul öncesi dönem çocuklarına yönelik sunulan e-kitapların incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu, TRT Çocuk Kitaplık uygulaması ve uygulamada yer alan 3-5 yaş grubu çocuklara yönelik sunulan 172 etkileşimli e-kitaptan oluşmaktadır. Veriler, araştırmacılar tarafından alan yazına dayalı olarak oluşturulan “Etkileşimli E-Kitap Uygulaması Değerlendirme Kriterleri Kontrol Listesi” kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Bulgular: Uygulamanın; kontrol listesinde yer alan 41 kriterden 29’unu karşıladığı, 8 kriterin geliştirilebilir nitelikte olduğu, 4 kriterin ise uygulamanın özellikleri arasında yer almadığı görülmüştür. Etkileşimli e-kitapların konularına göre beş kategoride sunulduğu, yaş gruplarına göre sınıflandırıldığı, çoğunun orijinal dilinin Türkçe olduğu ve kitapların sonunda hikâyeyle ilgili çoktan seçmeli soruların ve etkileşimli oyunların yer aldığı saptanmıştır. Uygulamanın ve uygulamada yer alan e-kitapların bazı özelliklerinin kriterler doğrultusunda geliştirilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Sonuç: Araştırmada, TRT Çocuk Kitaplık uygulamasının genel ve teknik özellikleri, etik uygunluk, kullanım özellikleri, telif hakları ve ekonomiklik özellikleri bakımından değerlendirildiğinde çoğunlukla istenen niteliklere sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak özellikle okul öncesi dönem düşünüldüğünde, uygulamanın ve uygulamada yer alan kitapların bazı özelliklerinin geliştirilmesinin ve uygulamaya birtakım yeni özelliklerin eklenmesinin gerekli olduğu anlaşılmış, söz konusu noktalarla ilgili öneriler sunulmuştur

    Morphometry of plantaris muscle in human fetuses

    No full text
    M. plantaris ile ilgili bu detaylı fetus çalışması, erişkin ile fetus arasındaki ölçümleri karşılaştırmak ve eğitimsel anatomi disseksiyonları ile ilgili klinik prosedürlerde ek bilgi sağlaması amacıyla yapılmıştır. Çalışma, herhangi bir patoloji veya anomalisi olmayan 17-40 hafta arasındaki 24 fetusta yapılmıştır. M. plantaris’in tendon ve karın bölümünün uzunluk ve genişliği ölçülmüştür. M. plantaris bir erkek fetusta unilateral, bir kız fetusta da bilateral olarak yoktu. Fetusların çoğunda (%83) m. plantaris’in ve tendonunun şekli tipik özelliklere sahipti. İkinci trimesterde tendonun ortalama uzunluk ve genişliği sırasıyla 36.35 ve 0.43 mm, üçüncü trimesterde ise sırasıyla 65.39 ve 0.95 mm idi. İkinci trimesterde karın bölümünün uzunluk ve genişliği sırasıyla ortalama 7.48 ve 2.96 mm, üçüncü trimesterde ise sırasıyla 17.58 ve 5.82 mm idi. M. plantaris ile ilgili fetus çalışması, eğitimsel anatomi disseksiyonları ve ilgili klinik prosedürlerde yapılan cerrahi girişimler için faydalı olacaktır.This detailed fetus study about plantaris muscle was performed to compare the measurements of adults and fetuses, and to obtain additional information about clinical procedures associated with educational anatomy dissections. The study was performed on 24 fetuses with gestational ages of 17-40 weeks and without any pathology or anomaly. The length and width of the tendineous portion and muscular belly of the plantaris muscle were measured in fetuses. M. plantaris was absent unilaterally and bilaterally in a male fetus and a female fetus, respectively. Most of the fetuses (83%) had a typical shape of plantaris muscle and its tendon. Mean length and width of the tendon were 36.35 and 0.43 mm, and 65.39 and 0.95 mm, in second and third trimesters, respectively. Mean length and width of the muscular belly were 7.48 and 2.96 mm, and 17.58 and 5.82 mm in second and third trimesters, respectively. This fetus study about plantaris muscle would bu useful in surgical interventions performed in educational anatomy dissections and related clinical procedures

    First bathing time of newborn infants after birth: A comparative analysis

    No full text
    WOS:000468003300003PubMed:30887671PurposeThe study was designed as an experimental study to describe the effect of the first bathing time on the body temperature and skin moisture of a newborn after birth. Design and MethodsThe study population consisted of term newborns between January and June 2016 in the Istanbul University, Cerrahpaa Medical Faculty Hospital at Istanbul. The sample group was randomly divided into two groups according to different bathing times. The first group (39 infants) was given a bath 24hr after birth, and the second group (34 infants) was given a bath 48hr after birth. The infants in both the groups were dried with the first towel and then wrapped in a second dry towel, and a cap put to prevent hypothermia and to minimize any minor fluid loss. The body temperature and skin moisture level were measured before the bath, after the bath, and 10min after the bath. ResultsIt was determined that the 10th-minute body temperatures of the infants with the first bathing time 48hr after birth were significantly higher compared with the infants with the first bath time 24hr after birth (Z=-2.654; p=.008). Practical ImplicationsPostponing of the first bathing time of newborns to 48hr after birth was effective in preserving the body temperature of the infant. Postponing the bath to the 48thhr improved moisture, which may improve skin integrity and aid with skin development
    corecore