29 research outputs found

    Obtaining and analysis of gluten-free toothpaste from acorn for celiac patients

    Get PDF
    Günümüzde giderek yaygınlaşan çölyak hastalığı ile ilgili araştırmalara bakıldığında glütensiz yiyeceklerin ön planda olduğu görülmektedir. Çölyak hastalığı ve glüten duyarlılığı olan bireylerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için beslenmelerinde olduğu gibi kişisel bakım ürünlerinde de glüten bulunmamalıdır. Meşe palamudu, meşe ağacının (Quercus) çeşitli türlerinden biridir. Ülkemiz, meşe ağacı cinsinin yayılış ve tür dağılımı bakımından en zengin merkezlerden birini oluşturmaktadır. Meşe ağacının meyvesine halk arasında palamut denilmektedir. Palamut, pelit ve kadeh (kupula) olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Meşe palamudunun antioksidan özelliği vardır ve glütensiz olması önemli özelliklerindendir. Bu araştırma kapsamında çölyak hastalarının kullanımına uygun glütensiz diş macunu formülasyonunun geliştirilmesi için ham madde olarak meşe palamudu kullanılmış, elde edilen diş macununun glütensiz olduğu analiz ile kanıtlanmış ve antibakteriyel etki göstermesi incelenmiştir.When the researches on celiac disease, which are becoming more and more common today, are examined, it is seen that gluten-free foods are at the forefront. In order for individuals with celiac disease and gluten sensitivity to lead a healthy life, gluten should not be present in personal care products as well as in their diets. The acorn is one of the several species of the oak tree (Quercus). Our country is one of the richest centers in terms of the species distribution of the oak tree genus. The fruit of the oak tree is called acorn among the people. Acorn consists of two parts: valonia and cup. Having antioxidant properties and being gluten-free is one of acorns’ important features. Within the scope of this research, the use of acorn as a raw material for the development of gluten-free toothpaste formulation suitable for the use of celiac patients, the proof that the obtained toothpaste is gluten-free with analysis and its antibacterial effect were examined

    Real-world efficacy and safety of Ledipasvir plus Sofosbuvir and Ombitasvir/Paritaprevir/Ritonavir +/- Dasabuvir combination therapies for chronic hepatitis C: A Turkish experience

    Get PDF
    Background/Aims: This study aimed to evaluate the real-life efficacy and tolerability of direct-acting antiviral treatments for patients with chronic hepatitis C (CHC) with/without cirrhosis in the Turkish population.Material and Methods: A total of 4,352 patients with CHC from 36 different institutions in Turkey were enrolled. They received ledipasvir (LDV) and sofosbuvir (SOF)+/- ribavirin (RBV) ombitasvir/paritaprevir/ritonavir +/- dasabuvir (PrOD)+/- RBV for 12 or 24 weeks. Sustained virologic response (SVR) rates, factors affecting SVR, safety profile, and hepatocellular cancer (HCC) occurrence were analyzed.Results: SVR12 was achieved in 92.8% of the patients (4,040/4,352) according to intention-to-treat and in 98.3% of the patients (4,040/4,108) according to per-protocol analysis. The SVR12 rates were similar between the treatment regimens (97.2%-100%) and genotypes (95.6%-100%). Patients achieving SVR showed a significant decrease in the mean serum alanine transaminase (ALT) levels (50.90 +/- 54.60 U/L to 17.00 +/- 14.50 U/L) and model for end-stage liver disease (MELD) scores (7.51 +/- 4.54 to 7.32 +/- 3.40) (p<0.05). Of the patients, 2 were diagnosed with HCC during the treatment and 14 were diagnosed with HCC 37.0 +/- 16.0 weeks post-treatment. Higher initial MELD score (odds ratio [OR]: 1.92, 95% confidence interval [CI]: 1.22-2.38; p=0.023]), higher hepatitis C virus (HCV) RNA levels (OR: 1.44, 95% CI: 1.31-2.28; p=0.038), and higher serum ALT levels (OR: 1.38, 95% CI: 1.21-1.83; p=0.042) were associated with poor SVR12. The most common adverse events were fatigue (12.6%), pruritis (7.3%), increased serum ALT (4.7%) and bilirubin (3.8%) levels, and anemia (3.1%).Conclusion: LDV/SOF or PrOD +/- RBV were effective and tolerable treatments for patients with CHC and with or without advanced liver disease before and after liver transplantation. Although HCV eradication improves the liver function, there is a risk of developing HCC.Turkish Association for the Study of The Liver (TASL

    Two Novel Techniques in the Treatment of Corneal Alkaline Burns: Platelet-Rich Fibrin Membrane and Concentrated Growth Factor Membrane: A Rabbit Model

    No full text
    Trombositten zengin fibrin membran (PRFM) ve konsantre büyüme faktörü membranın (CGFM) kornea alkali yanıklarının iyileşmesi üzerindeki etkisini araştırmak. 24 Yeni Zelanda tavşanı eşit olarak dört gruba ayrıldı. Her gruptaki tavşanların her birinin korneasında alkali yanık oluşturuldu. Grup I: Olguların tam kan örneklerinden elde edilen PRFM, korneayı kaplayacak şekilde alt ve üst konjonktivaya sabitlenerek tarsorafi uygulandı. Grup II: Olguların tam kan örneklerinden elde edilen CGFM, korneayı kaplayacak şekilde alt ve üst konjonktivaya sabitlenerek tarsorafi uygulandı. Grup III: Korneada alkali yanık oluşturulduktan sonra tarsorafi uygulandı. Grup IV: Korneada alkali yanık oluşturuldu ve göz açık bırakıldı. Tüm gruplardaki deneklere floresein boyama uygulandı ve rebound tonometre kullanılarak göz içi basınçları ölçüldü. 10. günün sonunda gruplardaki tüm hayvanlar öldürüldü. Histopatolojik boyama yapıldı ve bu gruplar arasında karşılaştırıldı. Klinik muayeneler sonucunda en fazla iyileşme sırasıyla Grup I ve Grup II'de görüldü. Epitel rejenerasyon oluşumu açısından değerlendirildiğinde histopatolojik incelemelerin de klinik muayene sonuçlarını desteklediği görülmüştür. Bu çalışma kornea alkali yanıklarının PRFM ve CGFM ile tedavisinin iyileşme sürecine olumlu katkı sağladığını ortaya koymuştur.</p

    The psychologıcal contract and the effects of the psychologıcal contract on the organızatıonal commıtment from employee relatıonshıp perspectıve: a study on fourfıve stars hotels

    No full text
    Son on yılda birçok örgüt; iĢ dünyasındaki küreselleĢme ve artan rekabet ortamı tarafından rekabetçi kalabilmek adına yeniden yapılanma ve küçülme gibi maliyet azaltma yollarına zorlanmıĢtır. Bu sürecin bir sonucu olarak örgütler; zarar gören istihdam iliĢkilerini, iĢgören davranıĢlarına odaklanarak yenilemeye çalıĢmaktadır. Psikolojik kontrat; iĢgörenlerin zihinlerinde Ģekillenen ve örgüt ile kendileri arasında var olduklarına inandıkları yükümlülükleri ve beklentileri kapsayan, yazılmayan ve üstü kapalı kontratlar olarak tanımlanmaktadır. Ve bu kavram iĢgören davranıĢlarını anlamada önemli bir yol gösterici olabilmektedir. Diğer taraftan örgütsel bağlılık ise genel olarak bireyin örgüte karĢı hissettiği duygusal ve iĢlevsel bağ olarak görülmektedir. Bu tez; iĢgörenin psikolojik kontratı ile örgütsel bağlılığı arasındaki iliĢkiyi ve iĢgörenin algıladığı iĢveren yükümlülüklerinin yerine getirilmemesinin düĢük örgütsel bağlılığa yol açma olasılığını incelemeyi amaçlamaktadır. ĠĢgörenlerin; iĢverenin yükümlülükleri ve iĢverenin yükümlülüklerini karĢılama düzeyi hakkındaki algıları ve örgütsel bağlılıklarının ölçülmeye çalıĢıldığı bu araĢtırmada, veriler Antalya‘da faaliyet gösteren 4-5 yıldızlı otuz adet otel iĢletmesinde çalıĢan 177 iĢgörenden toplanmıĢtır. AraĢtırmadan elde edilen sonuçlar; yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin düĢük örgütsel bağlılığa yol açma olasılığına sahip olduğunu destekler niteliktedir.During the last decade, many organizations have been forced, by increased competition and by the globalization of business world, to seek to remain competitive by cuting costs like organizational restructuring or downsizing. As a result of this progress, organizations tried to renew the damaged employment relations with focused on employee behaviours. The psychological contract defined as the unwritten implicit contract that forms in the minds of employees and contains the obligations and expectations that they believe exists between themselves and the organization. And this concept would be an important guidance in understanding employee behaviour. On the other hand, organizational commitment generally refers to the attachment, emotionally and functionally, to one‘s place of work. This thesis aimed to examine whether there is a relationship between of employees‘ psychological contract and organizational commitment, failed to fulfil of obligations by employer mediates lower organizational commitment. The questionnaire which is about employer‘s obligations to perception of employee, fullfilment of employer‘s obligations to employee and organizational commitment was applied to a total of 177 tourism employees from 30 four-five stars hotel organizations in Antalya. Results supported the view that, as failed to fulfill of the obligations could probably cause weaker organizational commitment

    Probing the electronic, elastic, mechanical and anisotropic features of ZrTiX

    No full text
    Zr-Ti-X ternary alloys are striking materials of the latest technology because of their excellent and desired mechanical aspects. Therefore, electronic, elastic, mechanical and anisotropic properties of ZrTiX4 (X = Cr, Mo, W) alloys were probed in this work for the first time via density functional theory (DFT) calculations. The computed electronic band structures disclose the metallic nature of all alloys. Further, the calculated elastic stiffness constants and linking mechanical data of all alloys demonstrate mechanical stability. All surveyed alloys display ductile mechanical character where ZrTiCr4 and ZrTiMo4 alloys are found to be more ductile than ZrTiW4. On the other hand, ZrTiW4 was determined to be approximately two times harder than the ZrTiCr4 and ZrTiMo4 alloys with a Vickers Hardness value of 8.47 GPa. Both numerical and three-dimensional (3D) analyses reveal the presence of elastic anisotropy in ZrTiX4 (X = Cr, Mo, W) alloys

    İplik Eğirme Sistemi/Makinesine Bağlı Olarak, Farklı Hammadde Özelliklerindeki Lifler ile Eğrilen İpliklerin Performansının Tahmin Edilmesi

    No full text
    Tahminleme tekstilin farklı alanlarında kullanılan bir yöntemdir. Farklı tahminleme teknikleri, tekstilde farklı çıktılar bilimsel yayınlar kapsamında tahmin edilmiştir. Bunların başında iplik sektör gelmektedir. Literatür incelendiğinde, iplik alanında yapılan çalışmaların hammadde özelliklerinden yola çıkarak ipliğin kalite özelliklerini tahminden ibaret olduğu tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında elyaf özelliklerinin yanın&, iplik tipi ve iplik makinesinin de girdi olduğu bir tahmin modeli oluşturulmaya çalışılmıştır. Tahminleme modeli için yapay sinir ağı tekniği kullanılmıştır. Proje kapsamında KIPAŞ Tahlil R2 işletmesinden alınan reel veriler kullanılmıştır. Ring ipliği yerler üzerinden girdi setleri oluşturulmuştur. Seçilen girdi setleri lifin HV1 ve AFlS özellikleri, iplik eğirme parametreleri, iplik cinsi ve ipliğin eğrildiği makineden oluşturulmuştur. Çalışmanın özgün yönünü eğirmenin yapıldığı makinenin ve iplik tipinin değişen olması oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında ayrıca en verimli ağın elde edilmesi için ağ optimizasyonu yoluna gidilmiştir. Ağ kurulmasında kullanılan öğrenme algoritması ve gizli katmanlarda kullanılan nöron sayısı optimizasyonda değişken olarak kabul edilmiştir. Çatışmada çıktı olarak iplik test değerlerinden olan USTER ve Tensorapid değerleri kabul edilmiştir. Tahmin modelleri ENCOG programı kullanılarak yazılmıştır. Kurulan modeller hem test verileri ile hem de rastgele üretilen kontrol verileri ile sınanmıştır. Değerlendirme iplik tipi ve numaraya bağlı olarak geliştirilen bir tolerans sistemine göre gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, ağ kapısının model başarısı üzerinde etkisi olduğu ve iplik kalite parametrelerinin, iplik kalite özelliklerinin tahminin de etkili olduğu belirlenmiştir
    corecore