13 research outputs found
D Vitamini Yetersizliği ve Depresyon: Ne Yapabiliriz?
Vitamin D deficiency is known to be widely in Western populations. The implications of this in terms of bone
health are increasingly understood, yet its impact on other health areas, particularly mental health, is unclear.
Although recent data shown that vitamin D has an important impact on pathophysiology and progression of
serious chronic illness, vitamin D deficiency may be common, especially in the risk groups who utilize limited
sunshine such as elderly, pregnant and children. Low vitamin D levels are associated with depression, poor mood
and other mental disorders. Most important data about relationship between vitamin D and depression is
determination of vitamin D receptors at most area in brain and immüno reactivity of 1-alpha-hydroxylase that
convert to 1.25(OH)D from 25(OH). Although there are a number of trials that have suggested a role on lower
serum vitamin D level and pathophysiology of depression, more studies were need about vitamin D
supplementation on treatment of depression. Vitamin D deficiency is still major public health problem for our
country. Primarycare patients with a history of depression may be an important target for assessment of vitamin
D levels
The effect of high and recommended amount protein diet on body composition and performance with strength exercises
Amaç: Bu çalışmada, vücut geliştirme amacıyla kuvvet egzersizi yapan genç erkek bireylere verilen yüksek ve önerilen miktarda proteinli diyetin, vücut bileşimi ve performans üzerindeki etkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Sekiz hafta boyunca kuvvet egzersizleri yapan, 18-35 yaş arası, Beden Kütle İndeksi (BKİ) 30 kg/m²’den az olan, 26 gönüllü erkek birey çalışmaya alınmış ve katılımcıların 11’i önerilen miktarda proteinli diyet, 15’i yüksek proteinli diyet tüketmiştir. Bulgular: Önerilen miktarda protein içeren diyet grubu 1. hafta 1,97 g/kg/gün, 8. hafta 1,98 g/kg/gün, yüksek proteinli diyet grubu ise 1. hafta 2,63 g/kg/gün, 8. hafta 2,58 g/kg/gün protein tüketmiştir. Çalışmada katılımcılardan performanslarının değerlendirilmesi için; 900 Çömelme, mekik (sit-ups), şınav (push-ups), barfiks (pull-ups) ve bench press testini (1-RM) çalışmanın başında ve sonunda tekrarlaması istenmiştir. Bireylerin protein alımlarına bağlı olarak kas kütlelerindeki, çalışma başlangıç ve sonundaki farklar önerilen miktarda proteinli diyet ve yüksek proteinli diyet grubunda sırayla; 1,08±0,71 kg ve 1,35±0,60 kg, yağ kütlelerindeki farklar; -1,26±1,92 kg ve -2,66±1,75 kg, vücut yağ yüzdelerindeki farklar -1,07±1,78 ve -3,01±1,90’dir. Yüksek proteinli diyet grubunda vücut yağ yüzdesi düşüşü istatistiksel olarak önemli (p=0,006; p<0,05), kas kütlesinde artış olmasına karşın bu artış istatistiksel olarak önemsiz, 900 çömelme testi (p=0,032; p<0,05) ile şınav (push up) (p=0,024; p<0,05) testlerinde görülen fark ise istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Sonuç: Kuvvet egzersizi ile birlikte diyete kaliteli protein kaynaklarının eklenmesi ile vücut kas kütlesinin korunduğu ve yağ kütlesinin azalmasına yardımcı olduğu belirlenmiştir.Objectives: Aim of this study is to evaluate the effect of high protein and recommended amount protein diet given to young male who do strength exercise for bodybuilding on body composition and performance. Materials and Methods: Twenty-six volunteers who did strength exercises for 8 weeks, were included in the study and 11 of the participants were on recommended amount protein, 15 of them were on high protein diet. Results: The recommended amount protein group protein consumption is 1.97 g/kg/day in the 1st week, 1.98 g/kg/day in the 8th week, and the high protein diet group protein consumption is 2.63 g/kg/day in the 1st week and 2.58 g/kg/day in the 8th week. In order to evaluate the performance of the participants; they were asked to repeat 900 squats, sit-ups, push-ups, pull-ups and bench press tests (1-RM) at the beginning and the end of the study. The depending on the protein intake, the differences in muscle mass, at beginning and end of the study were found in the recommended amount protein and high protein diet groups, respectively; 1.08±0.71kg and 1.35±0.60kg, differences in fat mass; -1.26±1.92kg and -2.65±1.75kg, and the differences in body fat percentages were - 1.07±1.78 and -3.01±1.90. The decrease in body fat percentage in the high protein diet group was statistically significant (p=0.006; p<0.05), although the increase in muscle mass was statistically insignificant, the difference in the 900 squat (p=0.032; p<0.05) and push ups (p=0.024; p<0.05), was found to be statistically significant. Conclusion: It has been determined that increasing quality protein sources to the diet with strength exercise protects body muscle mass and helps reduce fat mass
Being a vegetarian athlete; how should food consumption be shaped?
Vejetaryen sporcu sayısı her geçen gün artış göstermekte ancak bu artışa paralel olarak sporculara referans olabilecek literatür sayısı oldukça sınırlı kalmaktadır. Vejetaryen bireyler çoğunlukla ani şekilde, sağlık kontrolü geçirmeden ve diyetisyen desteği almadan besin tüketimlerini değiştirmektedirler. Vejetaryen olmaya karar veren bir sporcunun diyetinden hayvansal besinleri çıkarması ile günlük gereksinmesi olan enerji, protein, B12 vitamini, demir, çinko, kalsiyum, iyot, D vitamini ve n-3 yağ asitleri gibi besin ögelerini yetersiz alması olasıdır. Sporcu bu besin ögelerinin bitkisel kaynaklarını diyetine eklemediği takdirde spor performansının azalmasının yanı sıra sağlık problemleri yaşama riski artmaktadır. Bu yeni beslenme düzeninin antrenman/müsabaka sürecine adapte edilmesi ise büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra vejetaryenliğin spor performansı üzerine etkisi ile ilgili kesin net sonuçlar belirtmek mümkün değildir. Ancak şuan ki veriler ile iyi planlanmış besin tüketimi ve destekleri ile spor performansının olumsuz etkilenmediğini söylemek mümkündür. Bu derleme yazıda vejetaryen sporcuların performans ve besin tüketimi üzerine yapılmış olan güncel literatür bilgisi değerlendirilmiş ve sunulmuştur. Konuya dikkat çekilmesi ve daha fazla yayın yapılmasının teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır.The number of vegetarian athletes is increasing nowadays, but in parallel with this increment, the number of literature can be very limited. Vegetarian individuals often change their food consumption suddenly, without undergoing health checks and without dietitian consultation. By removing animal foods from the diet of an athlete who decides to become a vegetarian, it is possible that their daily energy and some nutrient intakes can be insufficient such as; protein, vitamin B12, iron, zinc, calcium, iodine, vitamin D, and n-3 fatty acids. If the plant sources of these nutrients were not added to athletes’ diet, the risk of health problems experience increases as well as reduced sports performance. The adoption of this new diet to the training/competition process has great importance. In addition to this, it is not possible to state certain clear results about the effect of vegetarianism on sports performance. However, with the current data, it is possible to say that sports performance is not adversely affected by well-planned food consumption and supplements. In this review article, the current literature on the performance and food consumption of vegetarian athletes has been evaluated and presented. Drawing attention to the issue and encouraging more publications is important for vegetarian athletes
Enerji içeceklerinin gücü nedir?
Energy drinks are hypertonic and popular drinks since 1990s. Consumption of energy drinks can significantly improve physical and mental performance. Unfortunately, the body of literature is limited and it is not known whether these improvements are due to the caffeine other herbal ingredients, or as a result of the combination of the ingredients found in a beverage. Also, energy drink use in population to compare reported risk taking behaviours and negative health consequances within combined users, and to investigate differences between men and women on reported risk taking behaviours. Resulths indicated that combined users consumed significantly more alcohol than people used alcohol only. Also, indicated that men took significantly more risks than women drinking alcohol only and combining. Literature knowledge of affects and ingredients of energy drinks and report cases take place in this article.Enerji içecekleri 90’lı yıllardan beri popüler olan, fiziksel ve mental performansı geliştirdiği düşünülen hipertonik içeceklerdir. Enerji içeceklerinin bilişsel performans (hafıza, dikkat…) üzerine etkisi, içerdiği kafeinden kaynaklanmaktadır. Enerji içeceklerinde bulunan taurin, glukoronolakton gibi ögelerin uyarıcı etkileri ve birbirleriyle etkileşimleri ile ilgili çalışmalara gerek duyulmaktadır. Aynı zamanda, enerji içeceklerinin alkolle tüketiminin popüler hale geldiği ve riskli davranışların kazanıldığı bilinmektedir. Yapılan araştırma sonuçları, enerji içecekleri ile birlikte alkol tüketenlerin, sadece alkol tüketenlere oranla, 2 kat daha fazla alkol kullandıklarını ortaya koymaktadır. Ayrıca erkeklerin kadınlara göre, daha çok risk aldıkları belirlenmiştir. Bu yazıda, enerji içeceklerinin içeriği ve etkileri ile ilgili literatür bilgileri ve olgu sunumlarına yer verilmiştir
Gut microbiota and endurance exercise
Barsak mikrobiyotası; hormonal nitelikte çeşitli sinyal molekülleri üreterek, kan dolaşımı ile vücudun farklı bölgelerine ulaşabilen mikroorganizma kümeleridir. Mikrobiyota günümüzde birçok hastalıkla ilişkilendirilen güncel sağlık konularından birisidir. Mikrobiyotanın, egzersiz dâhil olmak üzere, çeşitli çevresel koşullar (beslenme, egzersiz, stres, doğum şekli) tarafından düzenlendiğine ait günümüzde giderek artan kanıta dayalı bilgiler vardır. Son yıllarda ise, mikrobiyotanın egzersiz performansını olumlu etkilediği belirtilmektedir. Özellikle egzersiz süresinin uzun ve yoğun olduğu dayanıklılık sporlarında sporcunun sağlıklı mikrobiyotaya sahip olmasının, enerji metabolizması, oksidatif stres ve hidrasyon durumu gibi kritik öneme sahip metabolizmaları olumlu etkilediği bildirilmiştir. Aynı zamanda, yorucu ve uzun süreli egzersize bağlı sporcuların sıklıkla yaşadıkları immün sistem baskılanmasında da iyileştirici etkilerinin olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde sporcuların üst solunum yolu enfeksiyonu ve gastrointestinal sistem rahatsızlıklarının sıklık ve süresini azalttığına dair kuvvetli bilimsel veriler bulunmaktadır. Probiyotik kullanılması ile oluşan mikrobiyota değişiminin, inflamasyon ve redoks düzeylerini kontrol edebileceği, egzersiz yapan kişiler ve sporcuların; genel sağlık, performans ve enerji kullanılabilirliğini iyileştirmek için önemli bir beslenme stratejisi olabileceği belirtilmiştir. Mikrobiyotanın dayanıklılık egzersizi performansını etkilemesinin yanı sıra egzersiz yapımının da mikrobiyota zenginleştirilmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Önümüzdeki yıllarda egzersiz, immün sistem ve mikrobiyota ilişkisine odaklanan daha fazla araştırmanın yapılmasına gerek vardır. Bu derleme yazının amacı dayanıklılık egzersizi ve mikrobiyota ilişkisini inceleyen güncel literatür çalışmalarının özetlenmesidir.Gut microbiota; are hormonal clusters of microorganisms capable of producing various signaling molecules and reaching different regions of the body through blood circulation. Microbiota is one of the current health issues associated with many diseases today. There is increasing evidence-based knowledge that microbiota is regulated by a variety of environmental conditions (nutrition, exercise, stress, pregnancy ...), including exercise at the present time. In recent years, it has been reported that microbiota has a positive effect on exercise performance. It has been reported that the athlete has a healthy microbiota especially in the long and intense endurance sports during the exercise period, positively affecting metabolism with critical prescription such as energy metabolism, oxidative stress and hydration state. At the same time, intense and long-term exercise-based athletes have often been shown to have positive effects on immunosuppression. In this way there is strong scientific evidence that athletes reduce the frequency and duration of upper respiratory tract infections and gastrointestinal system disorders. The use of probiotics to control microbial alteration, inflammation and redox levels, exercise practitioners and sportsmen; it may be an important nutrition strategy to improve overall health, performance and energy availability. In addition to affecting the endurance exercise performance of microbiota, exercise production has also been reported to contribute to microbiota enrichment. Further research is needed in the years to focus on exercise, the immune system and the microbiota relationship. Purpose of this review is summarize current literature studies that examine the relationship between endurance exercise and microbiota
Ankara İlinde Yaşayan Yaşlı Bireylerde Mevsimsel Değişimin Beslenme Durumu, Fiziksel Aktivite Düzeyi ve Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi
Seasonal variations affect health and nutritional status, and mortality and/or morbidity in elderly. This study was conducted with 31 patients, over 65 years old, who applied to Geriatrics Department of Gülhane Military Medical Academy (GATA) in Ankara. Data was taken four times in every 3 months between May 2014 and February 2014. In each season, assessmet of food consumption, physical activity status, anthropometric measurements and some blood parameters (some carotenoids, Vitamin A, Vitamin D, Vitamin C, folic acid and parathyroid hormone) were aimed. It was found that, solid fat consumption in winter and fruits consumtion in autumn were higher than the other seasons in males. Also, females consumed more egg and bread in winter (p<0.05). Daily energy intake was found 577kcal/day in males and 343 kcal/day in females and these were lower in summer than winter (p<0.05). Carbohydrate, vegetable protein, n-3 fatty acid and sodium intake of male were decreased in winter and n-6/n-3 ratio increased in summer (p<0.05). Dietary fibre and sodium intake in winter (p<0.05); vitamin C, iron and zinc in spring; cholesterol, retinol, vitamin D and niacin intake in autumn were found more than the other seaseons (p<0.05). Physical activity levels were the highest in autumn and summer (respectively 43.6±41.4 and 41.2±47.5 minutes). Also, significantly decreases was seen in winter (23.5±19.0 minutes) (p<0.05). In winter serum PTH level increased, while plasma retinol and D vitamin levels were increased in autumn (p<0.05). In males serum folic acid level increased in winter and vitamin C level in female increased in summer. Also, there was no seasonal change in the retinol level for all gender (p<0.05). Seasonal variations affected food consumption, and frequency and duration of physical activity levels in elderly. Also, depending on these changes blood parameters were changed. It’s concluded that, food consumption and serum parameters shoud be monitored periodically, especially one of every three months, for developing nutritional plan and programmes, which increase quality of life and delay pathogenesis/ progression of diseases in over 65 years old people, who are risk groups of the population.ONAY SAYFASI iii
YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI iv
ETİK BEYAN v
TEŞEKKÜR vi
ÖZET vii
ABSTRACT viii
İÇİNDEKİLER ix
SİMGELER ve KISALTMALAR xi
ŞEKİLLER xiii
TABLOLAR xiv
1. GİRİŞ 1
1.1. Kuramsal yaklaşımlar 1
1.2. Amaç ve Kapsam 3
2. GENEL BİLGİLER 5
2.1. Yaşlının besin tüketimine mevsimsel değişikliklerin etkisi 7
2.2. Yaşlı bireylerin günlük enerji harcamasına mevsimsel değişikliklerin etkisi 10
2.3. Yaşlının fiziksel aktivite durumuna mevsimsel değişikliklerin etkisi 12
2.4. Yaşlının vücut ağırlığı ve vücut bileşimine mevsimsel değişikliklerin etkisi 13
2.5. Yaşlının kan parametrelerine mevsimsel değişikliklerin etkisi 14
2.5. Mevsimsel değişikliklerin kronik hastalıklar üzerine etkisi 15
2.5.1. Kardiyovasküler hastalıklar 15
2.5.2. Kemik sağlığı 17
2.5.3. Diyabet 17
2.6.4. Diğer hastalıklar 18
3. GEREÇ VE YÖNTEM 19
3.1. Araştırmanın Genel Planı 19
3.2.Araştırma Verilerinin Toplanması ve Değerlendirilmesi 21
4. BULGULAR 28
4.1. Yaşlı Bireylerin Genel Özellikleri 28
4.2. Yaşlıların mevsimlere göre besin tüketim durumu 35
4.3. Yaşlıların mevsimlere göre fiziksel aktivite durumu 47
4.4. Yaşlıların mevsimler göre antropometrik ve biyofizik ölçümleri 53
4.5. Yaşlıların mevsimlere göre bazı kan parametreleri 56
5. TARTIŞMA 58
5.1. Yaşlı bireylerin genel özellikleri 58
5.2. Yaşlıların mevsimlere göre besin tüketim durumu 62
5.2. Yaşlıların mevsimlere göre fiziksel aktivite durumu 72
5.3. Yaşlıların mevsimlere göre antropometrik ve biyofizik ölçümleri 75
5.4. Yaşlıların mevsimlere göre kan parametreleri 77
5.4.1. A vitamini (Retinol), karotenoidler (β-karoten, Laykopen, Lutein/Zeaksantin, β-kriptoksantin) ve C vitamini 77
5.4.2. D vitamini ve PTH 79
5.4.3. Folik asit 82
6. SONUÇLAR 84
6.1. Öneriler 86
7. KAYNAKLAR 88
8. EKLER
EK 1 Tez Çalışması ile İlgili Etik Kurul İzinleri
EK 2. BAP Birimi Proje Kabul Belgesi
EK 3. Tez Çalışmasında Kullanılan Anketler
EK 4. MNA formu
EK 5. Araştırma amaçlı çalışma için aydınlatılmış onam formu
9. ÖZGEÇMİŞMevsimsel değişimlerin yaşlı bireylerin beslenme ve sağlık durumlarını etkilediği, morbidite ve/veya mortalite üzerine etkili olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma, Ankara’da yaşayan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Geriatri Bilim Dalı Polikliniğine başvuran, 65 yaş ve üzeri 31 hastada yürütülmüştür. Çalışma verileri Mayıs 2013 ve Şubat 2014 tarihleri arasında üçer aylık periyotlarla, 4 kez toplanmıştır. Her mevsim döneminde yaşlı bireylerin besin tüketimleri, fiziksel aktivite durumları, antropometrik ölçümleri ve bazı kan parametreleri (bazı karotenoidler, A vitamini, D vitamini, C vitamini, folik asit ve paratriod hormon) değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yaşlı erkeklerde kış mevsiminde katı yağ, sonbaharda meyve, kadınlarda ise kış mevsiminde yumurta ve ekmek tüketimlerinin diğer mevsimlere göre daha fazla olduğu saptanmıştır (p<0.05). Günlük enerji alımının yazın kış mevsimine göre erkeklerde 577 kkal/gün, kadınlarda 343 kkal/gün daha az olduğu görülmüştür (p<0.05). Kış mevsiminde erkeklerin karbonhidrat, bitkisel protein, n-3 yağ asitleri ve sodyum alımları artarken, yaz mevsiminde n-6/n-3 oranının arttığı belirlenmiştir (p<0.05). Kadınlarda kış mevsiminde diyetle posa ve sodyum alımı, ilkbaharda C vitamini, demir, çinko alımı ve sonbahar mevsiminde ise kolesterol, retinol, D vitamini ve niasin alımları diğer mevsimlere göre daha fazla bulunmuştur (p<0.05). Yaşlıların en çok sonbahar (43.6±41.4 dk) ve yaz (41.2±47.5 dk) aylarında fiziksel aktivite yaptıkları ve kış aylarında (23.5±19.0 dk) fiziksel aktivite süresinde ciddi düşüşler olduğu saptanmıştır (p<0.05). Kan analizi sonuçlarına göre; her iki cinsiyette de kış mevsiminde serum paratiroid hormon düzeyi, sonbaharda D vitamini düzeyleri artmıştır (p<0.05). Kışın erkeklerde folik asit düzeyi ve ilkbaharda kadınlarda C vitamini düzeyi artmış, retinol düzeyinde ise cinsiyete göre mevsimsel bir değişim olmamıştır (p<0.05). Mevsimsel değişimler yaşlı bireylerin besin tüketimlerini, fiziksel aktivite süresi ve sıklığını etkilemiştir. Yine bu değişimlere bağlı olarak kan parametreleri de değişim göstermiştir. Toplumda risk grubu içerisinde bulunan 65 yaş ve üzeri bireylerin beslenme plan ve programları yapılırken; besin tüketimi ve kan parametrelerinin belirli periyotlarda, yaklaşık üçer aylık dönemlerde izlenmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır. Böylece yaşlı bireylerde yaşam kalitesinin arttırılması, hastalık oluşum riskinin azaltılması ve ilerlemesinin geciktirilmesi kolaylaştırılabilecektir
Assessment of nutrition status of Turkish elite young male soccer players in the pre-competition period
Background: Follow up of the nutrition consumption of young soccer players is of great importance not only for their sport performance, but also for the protection of health, physical growth and development. Aim: The objective of this study was to evaluate the nutritional sufficiency status of elite young male athletes in the pre-competition period. Methods: Three-day food consumption and anthropometric measurements of the elite young athletes in the pre-competition period were recorded for 26 male voluntary athletes from a pro-professional soccer team based in Ankara Turkey. Results: The mean height of the athletes were calculated as 175.2 +/- 6.8 cm, weight 67.3 +/- 5.9 kg, body mass index (BMI) as 21.9 +/- 1.3 kg/m(2) and body fat percentage 6.2 +/- 1.7. It was determined that the athletes received an average of 3225 +/- 692 kcal energy daily whereas their mean energy expenditures per day were 3322 +/- 240 kcal. The ratios of energy received from carbohydrate, protein and fats were 53.6%, 16.2%, and 30.2%, respectively. Carbohydrate and protein consumption/day/kg body weight were 6.3 +/- 1.7 g and 1.9 +/- 0.5 g, respectively. It was determined that vitamin D consumption was inadequate for 92.3% of the athletes and calcium consumption was inadequate for 50% of the athletes. On the other hand, all of the athletes consumed vitamins B-2, B-6 and B-12 as well as phosphorus, iron and zinc above recommended quantities. Conclusions: Nutrient consumption of young athletes at the beginning of their professional life must be monitored by a qualified dietitian and each athlete must have an individual dietary plan. Nutrition education must be arranged and the athletes' families must be included in these trainings
Determination of some nutritional and quality properties of eggshell powder added cookies Properties of eggshell powder added cookies
Due to its low cost and high bioavailability, eggshell powder can be used as an additional calcium source in the diet. The purpose of the research is, to provide regain of the eggshell waste with eggshell powder added cookies that are made with a reliable method to remove microbiological contamination and examining the nutritional value and sensory properties of said cookies. The research; includes the sterilization of eggshell, adding the obtained eggshell powder from eggshell into cookies different proportions (3%, 6% and 9%), one of which is control (0%), determining the nutritional value of the cookies, and taste test of the cookies. As a result of the research, microbial growth was prevented on the eggshell surface. When eggshell powder was added to cookies with the proportions 0%, 3%, 6% and 9%, it was shown that the amount of calcium in 100 g were 17.3, 655.3, 1022.8 and 1607.7 mg respectively and the difference between the groups were statistically significant (p > 0.05). To determine the sensory properties, 30 female individuals were subjected to taste test. It has been shown that adding different proportions of eggshell powder causes small changes in the texture and sensory properties of the cookies (p > 0.05). Considering the texture, sensory properties and calcium content of the cookies, it was determined that the best proportion of using eggshell powder was to add 6% to the cookie, and it would be beneficial to add eggshell powder prepared with nano technology to the diet of risky groups
Evaluation of physical activity levels and anthropometric measurements in Turkish adults
Background: The aim of this study is to determine the relationship between physical activity levels and antropometric measurements of Turkish adults. Materials and Method: The data were obtained via interviews with a questionnaire from 3453 subjects, who were chosen with simple random sampling among adults. Their anthropometric measurements were taken. Physical activities done in previous week were evaluated via International Physical Activity Questionnaire (IPAQ). The statistical analyses were made in SPSS 16.0 package program. Results: 47.5% (n=1639) of the participants were female and 52.5% (n=1814) were male.71.1 % (n=2476) of male subjects were high school and below graduates and 28.3% (n=977) of them were university and higher graduates. Vigorous, moderate and walking IPAQ total scores of all group were 3465.91 met-min/ week, 960.66 met-min/week, 758.81 met-min/week respectively. %18.1 (n=626) of the participants were doing vigorous,%27.3 (n=944) of them were doing Conclusion: Gender, age, BMI (weight) and socioeconomic status have effects on physical activity level of Turkish adults
Effect of seasonal changes on nutritional status and biochemical parameters in Turkish older adults
BACKGROUND/OBJECTIVES: Available data suggest that seasonal changes may influence the nutritional status and overall health of elderly individuals. Therefore, this study was conducted to investigate the effects of seasonal changes and related factors on energy and nutrient intake of older adults.
SUBJECTS/METHODS: Individuals aged 65 years or over were prospectively enrolled in this single-center study (male: 11, female: 20). Data were collected between May 2013 and February 2014 during winter, spring, summer and autumn. Food consumption and biochemical parameters were taken during each season to assess the seasonal nutrition status of the elderly. Upon analysis of biochemical parameters (retinol, vitamin D and vitamin C), an high-performance liquid chromatography device was utilized whereas an Immulite 2000 device was utilized during analysis of serum folic acid and parathyroid hormone.
RESULTS: Fruit, fat, egg and bread consumption varied seasonally in males and females (P < 0.05). During winter, daily energy intake was found to be greater than in other seasons in males (557 kcal) and females (330 kcal) (P < 0.05). Additionally, carbohydrates, vegetable protein, n-3 fatty acid and sodium intake increased in winter, while the n-6/n-3 ratio increased in summer among males (P < 0.05). Dietary fiber and sodium intake in winter, vitamin C, iron and zinc intake in spring, and cholesterol, retinol, vitamin D and niacin intake in autumn were found to be higher in females when compared to other seasons (P < 0.05). Serum parathyroid hormone level was higher in winter, and vitamin D level was higher in autumn in both genders (P < 0.05). In males, blood folic acid level was higher in winter, while vitamin C level was higher in females, and there was no seasonal variation in retinol concentration (P < 0.05).
CONCLUSION: Food consumption and biochemical parameters showed significant seasonal variations in older adults. It is not clear if nutrition plans in older adults will benefit from consideration of seasonal changes in eating habits