Synthesis, Characterization, and Cyclopolymerization of a Functional Non-Symmetric Divinyl Monomer

A non-symmetric divinyl monomer with terminal carboxylic acid functionality was readily synthesized from the reaction of ethyl α-hydroxymethylacrylate (EHMA) with maleic anhydride. The new monomer (EHMA–MA) was homopolymerized in both bulk and ethyl acetate using AIBN as an initiator to give cyclopolymers. The synthesis of the monomer and cyclopolymers were followed by 13C NMR, 1H NMR, and FTIR. 1H NMR was also utilized to obtain the degree of cyclization of the polymers, which were found to be 95% or higher in all cases. The molecular weights of the cyclopolymers were around 40–60,000 g/mol as estimated by SEC. The cyclopolymers were thermally stable up to 150 °C. Although the cyclopolymers obtained were not water-soluble; they were soluble in aqueous 1 M NaOH solution. In addition to the carboxylic acid functionality present, the cyclopolymers also had an ethyl ester and a lactone moiety. These functional groups were reacted with hexylamine to obtain a polymer with imide and amide moieties

Concentrations of metal residues in domestically produced and imported milk in Kosovo

The aim of this study was to investigate the concentration of metal residues in cows??? milk and the health risks to humans from its consumption. In total 37 milk samples were analysed, namely 32 raw milk samples from domestic rural milk collection centres, and 5 imported sterilized milk samples from markets. The concentrations of chromium (Cr), manganese (Mn), nickel (Ni), and copper (Cu) in the milk samples were from 0.06 to 20.3 ??g/kg, 4.7 to 64.8 ??g/kg, 2.16 to 65.99 ??g/kg and 0.21 to 44.7 ??g/kg, respectively. Concentrations of iron (Fe), zinc (Zn), arsenic (As), cadmium (Cd), mercury (Hg), and lead (Pb) ranged from 157.52 to 989.95 ??g/kg, 1429.63 to 5718.71 ??g/kg, 0.12 to 2.01 ??g/kg, 0.22 to 2.28 ??g/kg, 0.00 to 0.29 ??g/kg, and 0.17 to 4.29 ??g/kg, respectively. The concentrations of Mg, Fe and Zn were slightly higher in domestic milk samples than in imported milk. The concentrations of Cr, Ni, Cu, As, Cd, Hg, and Pb were higher in imported milk samples than in the samples of domestic milk. Overall concentrations of minor elements had good nutritional values and the levels of the heavy toxic metals including As, Cd, Hg, and Pb were lower than the recommended limits and did not pose any threat to consumers

Fuzzy bipolar soft topological spaces

Topological structures on soft, fuzzy soft, bipolar soft sets and etc. Were studied by several researchers. In this paper, we define topological space on fuzzy bipolar soft sets and investigate the main results. We define fuzzy bipolar soft point and then we give the definition of fuzzy bipolar soft interior and closure points. Also we search properties of fuzzy bipolar soft interior and closure of fuzzy bipolar soft set.Publisher's Versio

Ratlarda Cisplatinin Oluşturduğu Karaciğer Hasarında Beyaz Çayın Etkisi

Abstract: The aim of this study was to investigate the reduction or elimination of cisplatin-induced liver damage in chronic white tea-fed rats. For this purpose, 24 female Sprague Dawley rats from 3 groups of 8 were used. Only tap water was given to the control group, white tea + cisplatin group was given 0.5% (w/v) white tea extract drinking water for 4 weeks. At the end of the 4th week, a single dose of 7 mg/kg cisplatin was administered intraperiotenal to both the white tea + cisplatin group and cisplatin groups. At the end of the 5th day, liver tissue and blood samples were taken from anesthetized rats for evaluation biochemical, histopathological and immunohistochemical parameters and kept in suitable environments. Serum AST, ALT values and tissue MDA, GSH values were determined to determine cisplatin-induced cell damage and oxidative stres. They were photographed for histopathological and immunohistochemical evaluation of the blocked tissue samples with necessary staining. When the biochemical findings were examined, significant increases were observed in cisplatin groups compared to the control groups (p ?0.05). Decreases were observed in white tea + cisplatin groups, although not statistically significant. When histopathological and immunohistochemical findings were examined, apoptic cells, vascular congestion and sinusoidal dilatations were observed in cisplatin groups compared to control group. Reductions in these negative conditions were observed in white tea + cisplatin treatment groups compared to cisplatin group. As a result, we can say that the effect of white tea on cisplatin-induced liver damage is positive.Bu çalışmanın amacı kronik beyaz çay ile beslenen ratlarda cisplatin kaynaklı karaciğer hasarının azalması veya yok edilmesinin araştırılmasıdır. Bu amaçla 8’erli 3 ayrı gruptan toplamda Sprague Dawley cinsi 24 dişi rat kullanıldı. Kontrol grubuna sadece çeşme suyu verildi, beyaz çay + cisplatin grubuna ise 4 hafta boyunca %0,5 (w/v) oranında beyaz çay ekstreli içme suları verildi. 4. hafta sonunda hem beyaz çay + cisplatin grubuna hem de cisplatin grubuna tek doz 7 mg/kg cisplatin intraperiotenal olarak uygulandı. Beşinci günün sonunda, biyokimyasal, histopatolojik ve immünohistokimyasal parametrelerin değerlendirilmesi için anestezi uygulanmış ratlardan karaciğer dokusu ve kan örnekleri alındı ve uygun ortamlarda muhafaza edildiler. Cisplatin kaynaklı hücre hasarını belirlemek için serum AST, ALT değerleri ve oksidatif stresi belirlemek için doku MDA, GSH değerleri belirlendi. Gerekli boyamalar yapılarak bloklanan doku numunelerinin histopatolojik ve immünohistokimyasal değerlendirilmeleri için fotoğraflandılar. Biyokimyasal bulgulara bakıldığında, kontrol gruplarına göre cisplatin gruplarında anlamlı artışlar (p?0,05) görüldü. Beyaz çay + cisplatin gruplarında istatiksel olarak anlamlı olmasada düşüşler gözlendi. Histopatolojik ve immünohistokimyasal bulgulara bakıldığında kontrol grubuna göre cisplatin gruplarında apoptik hücreler, vasküler konjesyon ve sinüzoidal dilatasyonlar gözlendi. Cisplatin grubuna göre beyaz çay + cisplatin tedavi gruplarında bu olumsuz durumlarda azalmalar gözlendi. Sonuç olarak beyaz çayın cisplatin kaynaklı karaciğer hasarlarına etkisini olumlu olarak söyleyebiliriz

Arifiye turbasının O2 ve N2 ile etkileştirilmesiyle elde edilen humik asitlerin karakterizasyonu

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Turba yatakları bakımından Türkiye, özellikle de Sakarya'daki Sapanca gölü çevresi, büyük bir zenginliğe sahiptir. Teknolojik ve tarımsal uygulamalarda turbaya giderek artan bir ilgi mevcuttur. Arifiye turbası yeni bir kaynaktır. Bu kaynağın kimyasal ve fiziksel özelliklerinin aydınlatılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tez çalışmasında üç aşamalı bir süreç izlenmiştir. Tezin ilk bölümünde Arifiye Turbasındaki humik asitler fiziko-kimyasal ve enstrümantal analiz teknikleri ile karakterize edilmiştir. Arifiye turbasının "Sedge Turba" türüne benzediği SEM görüntüleri ile teyit edilmiştir. İkinci bölümde ise Arifiye turbası, humik madde ve azot miktarının arttırılması maksadıyla O2/N2 gazları ile etkileştirilmiştir. Etkileşme öncesi ve sonrası ayrıştırılan humik asitlerin fiziko-kimyasal ve enstrümantal analiz sonuçları araştırılmıştır. Özellikle, etkileşimde azot artışı üç katı kadar yüksek olmuştur. Buna mukabil, humik madde miktarı fazla artmamıştır Son bölümde ise O2/N2 gazları ile etkileştirilmeden önceki ve sonraki ekstraksiyon ürünleri (humik maddeler) sera şartlarında mısır bitkisinde uygulanmıştır. Ekstraksiyon sonucu oluşan her iki humik maddeli ürünün mısır bitkisi üzerine etkileri çalışılmıştır. Gazlar ile etkileşim sonucu elde edilen humik maddeler, içeriğindeki azotun yüksekliği sebebi ile de mısır bitkisinin gelişimine olumlu bir etki sağladığı gözlemlenmiştir.There is a fortune of the peat resources in Turkey, particularly around Lake Sapanca in Sakarya. There has been increasingly attention to peatlands in technological uses and agricultural applications. The Arifiye peat is a new resource. It needs to be elucidated by characterization of its chemical and physical properties. For this reason, a process with three steps was followed in this study. In the first part of the study, the Arifiye Peat was characterized by the physico-chemical and instrumental analysis techniques. It was confirmed that Arifiye Peat resembles a "Sedge Peat" type with SEM photograph. In the second part, the Arifiye peat was interacted by O2/N2 gases to increase humic substances and nitrogen amounts. The extraction results before and after the interaction was detected by techniques in the first part. Especially, nitrogen amounts increased three times of the original one in the interaction. On the other hand, humic substances increased slightly throughout the extraction. In the last part, the products (humic substances) before and after the interaction by O2/N2 gases was applied to maize (Zea mays L.) in the greenhouse condition. Both humic substances produced by the extractions was investigated how they affected maize during the vegetation. The humic substances obtained by the interaction of O2/N2 gases provided a positive effect to the growth of maize due to nitrogen in their content

Arifiye turbasının O2 ve N2 ile etkileştirilmesiyle elde edilen humik asitlerin karakterizasyonu

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Turba yatakları bakımından Türkiye, özellikle de Sakarya'daki Sapanca gölü çevresi, büyük bir zenginliğe sahiptir. Teknolojik ve tarımsal uygulamalarda turbaya giderek artan bir ilgi mevcuttur. Arifiye turbası yeni bir kaynaktır. Bu kaynağın kimyasal ve fiziksel özelliklerinin aydınlatılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tez çalışmasında üç aşamalı bir süreç izlenmiştir. Tezin ilk bölümünde Arifiye Turbasındaki humik asitler fiziko-kimyasal ve enstrümantal analiz teknikleri ile karakterize edilmiştir. Arifiye turbasının "Sedge Turba" türüne benzediği SEM görüntüleri ile teyit edilmiştir. İkinci bölümde ise Arifiye turbası, humik madde ve azot miktarının arttırılması maksadıyla O2/N2 gazları ile etkileştirilmiştir. Etkileşme öncesi ve sonrası ayrıştırılan humik asitlerin fiziko-kimyasal ve enstrümantal analiz sonuçları araştırılmıştır. Özellikle, etkileşimde azot artışı üç katı kadar yüksek olmuştur. Buna mukabil, humik madde miktarı fazla artmamıştır Son bölümde ise O2/N2 gazları ile etkileştirilmeden önceki ve sonraki ekstraksiyon ürünleri (humik maddeler) sera şartlarında mısır bitkisinde uygulanmıştır. Ekstraksiyon sonucu oluşan her iki humik maddeli ürünün mısır bitkisi üzerine etkileri çalışılmıştır. Gazlar ile etkileşim sonucu elde edilen humik maddeler, içeriğindeki azotun yüksekliği sebebi ile de mısır bitkisinin gelişimine olumlu bir etki sağladığı gözlemlenmiştir.There is a fortune of the peat resources in Turkey, particularly around Lake Sapanca in Sakarya. There has been increasingly attention to peatlands in technological uses and agricultural applications. The Arifiye peat is a new resource. It needs to be elucidated by characterization of its chemical and physical properties. For this reason, a process with three steps was followed in this study. In the first part of the study, the Arifiye Peat was characterized by the physico-chemical and instrumental analysis techniques. It was confirmed that Arifiye Peat resembles a "Sedge Peat" type with SEM photograph. In the second part, the Arifiye peat was interacted by O2/N2 gases to increase humic substances and nitrogen amounts. The extraction results before and after the interaction was detected by techniques in the first part. Especially, nitrogen amounts increased three times of the original one in the interaction. On the other hand, humic substances increased slightly throughout the extraction. In the last part, the products (humic substances) before and after the interaction by O2/N2 gases was applied to maize (Zea mays L.) in the greenhouse condition. Both humic substances produced by the extractions was investigated how they affected maize during the vegetation. The humic substances obtained by the interaction of O2/N2 gases provided a positive effect to the growth of maize due to nitrogen in their content

Arifiye turbasının O2 ve N2 ile etkileştirilmesiyle elde edilen humik asitlerin karakterizasyonu

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Turba yatakları bakımından Türkiye, özellikle de Sakarya'daki Sapanca gölü çevresi, büyük bir zenginliğe sahiptir. Teknolojik ve tarımsal uygulamalarda turbaya giderek artan bir ilgi mevcuttur. Arifiye turbası yeni bir kaynaktır. Bu kaynağın kimyasal ve fiziksel özelliklerinin aydınlatılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tez çalışmasında üç aşamalı bir süreç izlenmiştir. Tezin ilk bölümünde Arifiye Turbasındaki humik asitler fiziko-kimyasal ve enstrümantal analiz teknikleri ile karakterize edilmiştir. Arifiye turbasının "Sedge Turba" türüne benzediği SEM görüntüleri ile teyit edilmiştir. İkinci bölümde ise Arifiye turbası, humik madde ve azot miktarının arttırılması maksadıyla O2/N2 gazları ile etkileştirilmiştir. Etkileşme öncesi ve sonrası ayrıştırılan humik asitlerin fiziko-kimyasal ve enstrümantal analiz sonuçları araştırılmıştır. Özellikle, etkileşimde azot artışı üç katı kadar yüksek olmuştur. Buna mukabil, humik madde miktarı fazla artmamıştır Son bölümde ise O2/N2 gazları ile etkileştirilmeden önceki ve sonraki ekstraksiyon ürünleri (humik maddeler) sera şartlarında mısır bitkisinde uygulanmıştır. Ekstraksiyon sonucu oluşan her iki humik maddeli ürünün mısır bitkisi üzerine etkileri çalışılmıştır. Gazlar ile etkileşim sonucu elde edilen humik maddeler, içeriğindeki azotun yüksekliği sebebi ile de mısır bitkisinin gelişimine olumlu bir etki sağladığı gözlemlenmiştir.There is a fortune of the peat resources in Turkey, particularly around Lake Sapanca in Sakarya. There has been increasingly attention to peatlands in technological uses and agricultural applications. The Arifiye peat is a new resource. It needs to be elucidated by characterization of its chemical and physical properties. For this reason, a process with three steps was followed in this study. In the first part of the study, the Arifiye Peat was characterized by the physico-chemical and instrumental analysis techniques. It was confirmed that Arifiye Peat resembles a "Sedge Peat" type with SEM photograph. In the second part, the Arifiye peat was interacted by O2/N2 gases to increase humic substances and nitrogen amounts. The extraction results before and after the interaction was detected by techniques in the first part. Especially, nitrogen amounts increased three times of the original one in the interaction. On the other hand, humic substances increased slightly throughout the extraction. In the last part, the products (humic substances) before and after the interaction by O2/N2 gases was applied to maize (Zea mays L.) in the greenhouse condition. Both humic substances produced by the extractions was investigated how they affected maize during the vegetation. The humic substances obtained by the interaction of O2/N2 gases provided a positive effect to the growth of maize due to nitrogen in their content

Düşük sıcaklık alaşımlarının radyasyon zırhlama özellikleri

Solder alloys are significant for many applications. In addition to the physical electrical and magnetic properties of solders, it is of great importance to determine the shielding properties of the materials in order to prevent the harmful effects of radiation on human health if they are used in systems containing radiation. In this study, the shielding properties of some low temperature solder alloys were investigated. The alloy samples were tested by the gamma-ray emitted from 241Am radioactive source 59.5 keV energy settled into HpGe detector. The highest mass attenuation coefficient and the lowest HVL and MFP values were determined for studied samples. The results showed that SDO-4 with the lowest shielding parameters, it is much more suitable for the radiation shielding among the studied sample.Lehimler birçok uygulama için önemlidir. Lehimlerin fiziksel elektrik ve manyetik özelliklerinin yanı sıra bunların radyasyon içeren sistemlerde kullanılması durumunda radyasyonun insan sağlığına zararlarını önlemek açısından malzemelerin zayıflatma özelliklerinin tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, bazı düşük sıcaklık süperiletken lehim alaşımlarının zırhlama özellikleri araştırıldı. Alaşım numuneleri, HpGe dedektörüne yerleştirilen 241Am radyoaktif kaynaktan 59.5 keV enerjisiyle yayılan gama ışını ile uyarılmıştır. En yüksek kütle soğurma katsayısı ve en düşük HVL, MFP değerleri belirlendi. Sonuçlar, en düşük ekranlama parametrelerine sahip SDO-4'ün, çalışılan örnek arasında radyasyon kalkanı için çok daha uygun olduğunu göstermiştir

Antibacterial Fluoromicas: A Novel Delivery Medium

Antibacterial fluoromicas were prepared by ion-exchanging fluoromicas with different antibacterial agents including various quaternary ammonium compounds, AgNO3, and norfloxacin. Antibacterial activities of the ion-exchanged fluoromicas were determined against Staphylococcus aureus and Escherichia coli. Minimum inhibitory concentration (MIC) and zone of inhibition (ZOI) tests were performed to determine both antibacterial effectiveness and mode of action associated with the fluoromicas. All treated fluoromicas showed excellent antibacterial activities against both types of bacteria. The antibacterial activities of treated fluoromicas were found to be either better than or the same as those of neat antibacterial agents. The repeated antibacterial activity tests demonstrated the extended activity of these systems. © 2007 Elsevier B.V. All rights reserved