Epidemiological and Clinical Characteristics of Anterior Shoulder Dislocation Patients in Emergency Departments in Turkey: A Single-Center Experience

Objective: This study evaluated the general epidemiological and clinical characteristics of patients admitted to the emergency department with shoulder dislocation. Methods: This single-center retrospective cross-sectional study, which included patients with anterior shoulder dislocation, was conducted as a chart review at the Emergency Department of the Tekirdag State Hospital between 01 January 2018 to 31 December 2019. Results: A total of 165 patients (median age 50 years and 60% of males) with anterior shoulder dislocation were included. The most common mechanism was traumatic dislocation (65.5%), the primary reduction technique was traction/countertraction (80.6%). Two-thirds of the patients had right shoulder dislocation, traumatic dislocation, and sedoanalgesia was not required. Age was lower in men, but spontaneous dislocation was more common. The diagnosis was made with an x-ray at a rate of 99%. Emergency physicians were 96% successful. Conclusions: Direct radiography successfully makes the diagnosis of anterior shoulder dislocation. Anterior dislocation management by emergency physicians is highly successful. It should be considered that atraumatic dislocations are more common in young male patients

Sabahattin Ali ve Oktay Rifat...Onlar yine sevenleriyle birlikte

Taha Toros Arşivi, Dosya No: 4-Sabahattin Aliİstanbul Kalkınma Ajansı (TR10/14/YEN/0033) İstanbul Development Agency (TR10/14/YEN/0033)İnsanın elinden tutan bir şair:Oktay RifatMuhalif bir yazar:Sabahattin Al

Branding the city through culture: Istanbul, European Capital of Culture 2010

As cities compete on an international scale to attract visitors, investors, talented people and inhabitants city branding is gaining much more interest. The European Capital of Culture (ECoC) is a city designated by the European Union for a period of one calendar year during which it is given a chance to showcase its cultural life and cultural development. Istanbul (Turkey), one of the most important cities both in the Middle East and Europe, was the ECoC 2010 along with Pécs (Hungary) and Ruhr (Germany). This paper aims to go into the cultural reflections of ECoC 2010 Istanbul with a semiological approach, focusing on the extent to which the city is represented through cultural facilities and events. After looking at the historical and socio-political background of Istanbul, official ECoC Web site and programme book of the city are analyzed. Themes, logos, slogans and the content of the programme are questioned from a critical point of view, with the objective of unveiling the symbolic cultural elements in differentiating city brand. What kinds of associations are based on its urban culture and heritages? Furthermore, the study questions if these cultural elements point the public a specific city portrait drawn by an understanding of culture overlapping with the idea of the authorities holding the political power and dominating the current ideology

Geleceğin Sağlık Profesyonellerinin Afet Tıbbı Bilgi Düzeyi ve Eğitim Yaklaşımlarının Değerlendirmesi

Amaç: Bu çalışma, afet müdahalesinin önemli faktörleri olan sağlık öğrencilerinin afet tıbbı bilgi düzeylerini ve afet tıbbına yönelik eğitim yaklaşımlarını belirlemeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: Bu kesitsel tanımlayıcı tasarım çalışması, Türkiye’de Tekirdağ Namık Üniversitesi’ndeki Hemşirelik Bölümü, Acil Yardım ve Afet Yönetimi (AYAY) Bölümü ve Tıp Fakültesi son sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Veriler yüz yüze uygulanan anket yoluyla toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan 159 kişiden %49’u (n=78) afet tıbbı eğitimi almıştır. AYAY öğrenci grubunun bilgi düzeyi ortalaması (78,96±10,5) hemşirelik (65,49±12,84) ve tıp (72,33±10,56) öğrenci gruplarına göre daha yüksek bulunmuştur. Bilgi düzeyi yüksek olan öğrencilerin büyük kısmı (n=56, %58,9) afet tatbikatına katılmıştır. Kişisel koruyucu ekipman (KKE) (n=30, %18,8), dekontaminasyon (n=52, %32,7) ve triyaj (n=60, %37,7) konularına ait sorular sırasıyla en düşük oranda doğru yanıtlanan sorular olarak tespit edilmiştir. Afet tıbbı eğitimi almayan öğrenciler (n=82, %92,1) afet tıbbı eğitimi almak istediklerini belirtmiş ve çoğu öğrenci (n=115, %72,3) afet tıbbı derslerinin acil tıp uzmanları tarafından verilmesini tercih etmiştir. Sonuç: Sağlık mesleklerinin temel müfredatında KKE kullanımı, dekontaminasyon prosedürleri ve triyaj gibi konulara özel vurgu yapılan afet tıbbı derslerine yer verilmeli ve öğrenme çıktıları afet tatbikatları ile pekiştirilerek öğrencilerin afet tıbbı konusundaki kişisel bilgi ve yeterlilik algıları desteklenmelidir

Analysis of atmospheric pollen grains in Dursunbey (Balıkesir), Turkey

In this study, airborne pollen grains in the atmosphere of Dursunbey (Balıkesir, Turkey) were collected using a gravimetric method. The pollen grains were investigated by light microscopy and a total of 6265 pollen grains per cm2 were counted. 42 different pollen types were identified of which 24 belonged to the arboreal plants (86.17% of the annual pollen index) and 18 to non-arboreal plants (13.16% of the annual pollen index). A small portion of the pollens (42 grains, 0.67%) were not identified. The most frequent pollen types, which constituted more than 1% of annual pollen count were regarded as the predominating pollen types for the region. The predominating group was determined to be consisted of pollens of Pinus L. (48.23%), Cupressaceae Rich. ex Bartl./Taxaceae Gray (16.74%), Poaceae Barnhart (8.32%), Quercus L.(5.31%), Acer L. (4.07%), Platanus L. (3.10%), Juglans L. (2.26%), Abies Mill. (1.75%), Plantago L. (1.25%), Amaranthaceae Juss. (1.22%) and Olea europaea L. (1.16%). The highest pollen count was determined in May and it is striking that most of the determined predominant pollen types have previously been reported as main causes of pollinosis.Bu çalışmada, Dursunbey (Balıkesir, Türkiye) atmosferindeki polenler gravimetrik yöntem kullanılarak toplanmıştır. Toplanan polenler ışık mikroskobu ile incelenmiş ve cm2 başına toplam 6265 polen sayılmıştır. 24 tanesi odunsu bitkilere (yıllık polen indeksinin % 86,17’si), 18 tanesi ise otsu bitkilere (yıllık polen indeksinin %13,16’sı) ait olan toplam 42 farklı polen tipi tanımlanmıştır. Polenlerin az bir kısmı ise (42 polen, %0.67) tanımlanmamıştır. Sıklıkla rastlanılan ve yıllık toplam polen sayısının %1'inden fazlasını oluşturan polen tipleri bölge için dominant polen tipleri olarak kabul edilmiş olup Pinus L. (%48,23), Cupressaceae Rich. ex Bartl./Taxaceae Gray (%16,74), Poaceae Barnhart (%8,32), Quercus L. (%5,31), Acer L. (%4,07), Platanus L. (%3,10), Juglans L. (%2,26), Abies Mill. (%1,75), Plantago L. (%1,25), Amaranthaceae Juss. (% 1,22) ve Olea europaea L. (%1,16) polenleri atmosferik polen spektrumunun ana bileşenleri olarak kaydedilmiştir. Atmosferdeki en yüksek polen miktarı Mayıs ayında tespit edilmiş olup, belirlenen dominant polen tiplerinin çoğunun daha önce polinosisin ana nedenleri olarak rapor edilmeleri dikkat çekicidir

A mild form case of poland syndrome

Poland sendromu, baslıca pektoralis majör kasının tek taraflı yoklugu, ipsilateral degisken derecelerde üst ekstremite deformiteleri ve gögüs ön duvarının çesitli malformasyonları ile karakterize konjenital bir sendromdur. Insidansı yaklasık olarak 30.000 canlı dogumda bir olan bu sendrom, erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür. Çogunlukla vücudun sag hemitoraksını tutar. Daha önce bildirilen olgular saf Poland sendromu olmayıp, Poland sendromuna ilaveten genellikle farklı oranlarda baska organ anomalileri veya tümörlerle birlikte olan olgulardır. Biz, burada daha önce herhangi bir sikayeti ve hastalıgı olmayan sag hemitoraks'ı hipoplazik görünen ve palpasyonla pektoral kas grubunun hipoplazisi saptanan, magnetik rezonans görüntüleme(MRG)de ise sagda pektoral kas grupları izlenemeyen diger organlarda anomalisi ve fonksiyon bozuklugu olmayan 'hafif form Poland sendromu' tanısı konulan 13 yasındaki erkek hastayı sunmayı amaçladık.Poland syndrome is a congenital syndrome which is characterized by absence of unilateral pectoralis major muscle, ipsilateral upper extremity deformations and several other anterior chest wall malformations. Its incidence is approximately one in 30 000 delivery and males are affected more than females. Generally right hemithorax affected. Previous reports of Poland syndrome were not pure syndrome, they were generally associated with other organ abnormalities or tumors.We report here in a previously healthy 13 year-old male with right hemithorax hypoplasia and absence of right pectoralis major muscle detected by palpation. Right pectoralis muscles were not seen on his magnetic resonance imaging. He did not display any abnormality or dysfunction of other organs. He was diagnosed as a mild form Poland syndrome

Depremler ve Medikal Etkileri

Depremler günümüzde, nerede ve ne zaman oluşacakları kesin olarak bilinemeyen, önlenemeyen doğal olaylardır. Depremler yaşam ve mal kayıplarına neden olan doğal afetlere neden olabilirler. Bu afetlerde ortaya çıkan medikal etkiler karmaşık, çeşitli şekillerde görülebilir. Uygun hazırlık ve etkili müdahale için, depremler sonrasında ortaya çıkan medikal etkilerin iyi bilinmesi, sağlık profesyonellerinin bu durumlara uygun hazırlıklarının olması ve toplum sakinlerine kendilerini depremin medikal etkilerinden korumaları için eğitimler verilmesi son derece önemlidir. Bu makalede depremlerden, depremlerin medikal etkilerinden korunmak için halka verilecek bilgilerden ve depremlerin en sık medikal etkilerinden bahsedilmektedir

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna tüketimin evrimi ve Türkiye’deki yansımaları

This study handles the fact of consumption, exhibiting acceleration as from the industrial revolution, with its different dimensions and evaluates its reflections in Turkey. Consumption norms, peculiar to industrial society, are being widespread among all social classes through mass media, while the information age has increased the consumption facilities through individual-focused communication methods. Consumption has become the individual’s reason for existence. Being one of the remarkable customers for global brands, Turkey maintains the consumption attitudes by getting into debt, despite imbalances in income distribution and gradually declining standard of life.  Bu çalışmada sanayi devriminden başlayarak ivme kazanan tüketim olgusu, farklı boyutlarıyla ele alınmakta ve Türkiye’deki yansımaları değerlendirilmektedir. Sanayi toplumuna özgü tüketim normları, kitle iletişim araçlarıyla tüm toplumsal sınıflar arasında yaygınlaşırken bilgi çağı, bireye odaklı iletişim yöntemleriyle tüketim olanaklarını çoğaltmıştır. Tüketim, bireyin varoluş nedeni haline gelmiştir. Küresel markaların önemli bir müşterisi olan Türkiye, gelir dağılımındaki dengesizliklere ve yaşam standardının giderek düşmesine karşın borçlanarak tüketmeyi sürdürmektedir

INVESTIGATION OF THE EFFECT OF NeuROPLAY METHOD ON DEVELOPMENTAL PROCESSES OF CHILDREN WITH AUTISM SPECTRUM DISORDERS AND PARENTAL INTERACTIONS

This study was conducted to examine the effect of neuroPLAY on the developmental processes and parental interactions of children with autism spectrum disorder. A mixed method was used in the study. In the quantitative dimension of the study, 41 children with an autism spectrum disorder age 18-42 months, and in the qualitative dimension five children and their parents with autism spectrum disorder were included. The qualitative dimension of the study was used and the observation method was carried out in the institutional environment through individual participant and unattended and video recordings in the home environment. Observation was conducted both to determine the developmental process of the child and the parental interaction and to monitor the process of applying the parent/caregiver's neuroPLAYy method. In the quantitative dimension, experimental design is used. The experimental training period lasted at least 3 months as neuroPLAY. Prior to the start of the experimental training period, five days of training were given to parents and caregivers, and the experts provided feedback on the parent/caregiver through the process of observation. The results of the research show that neuroPLAY has positive effects on developmental processes and parental interactions of children with autism spectrum disorder