45 research outputs found

    THE EVALUATION OF ETIOLOGICAL FACTORS IN URTICARIA

    Get PDF
    Amaç: Urtikarya sık görülen, tanısı kolay konulabilen ancak oldukça değişken etyolojik faktörlerin saptanmasının zor olduğu bir dermatozdur. Bu çalışmada kliniğimizde urtikarya tanısıyla izlenmiş olan hastalarda saptanan etyolojik faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Bu retrospektif çalışmada 2000-2007 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Kliniği'nde yatarak tedavi gören urtikarya tanısı almış 127 olguda saptanan etyolojik etmenler araştırılmıştır. Bulgular: Ayrıntılı anamnez ve etyolojiye yönelik yapılan tetkikler sonucunda özellikle gıdalar, ilaçlar ve infeksiyonlar olmak üzere 92 (%72,4) hastada en az 1 veya daha fazla olası tetikleyici etken saptanırken, 35 (%27,6) hastada tetikleyici etken saptanamamıştır. Sonuç: Çalışmada elde edilen bulgular ışığında; urtikaryalı olguların değerlendirilmesinde infeksiyonlar, ilaçlar ve gıdalar başta olmak üzere olası tetikleyici faktörlerin alınacak ayrıntılı anamnezde yer almasının önemi vurgulanmıştır. Objective: Urticaria is a common skin disease which is easily diagnosed. In contrast to the ease of its diagnosis, the underlying etiologic factors are often difficult to determine. In the present study, we aimed to evaluate the etiologic factors in patients with urticaria who were followed-up by our clinic. Material and method: In this retrospective study; 127 in-patients with urticaria who were followed up in Dokuz Eylül University Medical School Department of Dermatology between the years 2000-2007 were re-evaluated to outline the established etiologic factors. Results: Detailed anamnesis and laboratory investigations revealed at least one etiological factor in 92 (72.4%) patients, especially foods, drugs and infections. On the other hand 35 (27.6%) patients had no associating triggering factors. Conclusion: In this study, the importance of a detailed history regarding triggering factors such as infections, drugs and foods in the evaluation of patients with urticaria was emphasized

    Dört bacaklı robotlar için önizlemeli kontrol ile sıfır moment noktası tabanlı yürüme yörüngesi sentezi

    Get PDF
    Bacakları üzerinde hareket eden robotların engel aşma konusunda önemli avantajları söz konusudur. Özellikle dört bacaklı robotların değişken arazi yapıları üzerinde birçok uygulamaları düşünülmektedir. Bu çalışmada, dört bacaklı bir robotun düz zemin üzerinde hızlı yol almasına yönelik tırıs türü ilerleme üzerinde durulmaktadır. Sıfır Moment Noktası (SMN) karalılık kriterine ve Doğrusal Ters Sarkaç Modeli’ne (DTSM) dayalı bir yürüme referansı sentez yöntemi sunulmaktadır. Tırıs ilerleme için bir SMN referans yörüngesi önerilmiş, bu yörüngeden, önizlemeli kontrol yaklaşımı ile Robot Ağırlık Merkezi (RAM) için bir referans yörünge elde edilmiştir. Oluşturulan ağırlık merkezi yörüngesi ters kinematik yöntemi ile bacak eklemlerinin konum referanslarının hesaplanmasında kullanılmıştır. Önerilen referans sentezi yöntemi, 16 serbestlik dereceli bir robot modeli ile üç boyutlu ve tam dinamikli bir simülasyon ortamında denenmiştir. Simülasyon sonuçları sunulan yaklaşımın başarılı olduğunu göstermektedir

    Investigation of the Prognostic Values of the Shock Index and Modified Shock Index in Predicting the Clinical Outcomes in Elderly Hospitalized Patients with Coronavirus Disease-2019

    Get PDF
    Introduction:Advanced age is an independent risk factor for increased mortality in coronavirus disease-2019 (COVID-19). However, the best method for estimating mortality in elderly patients with COVID-19 is still under debate. We performed this study to assess the shock index (SI) and the modified shock index (MSI) for the abovementioned problem.Methods:A retrospective study was conducted including elderly cases (≥65 years) confirmed with COVID-19 who admitted to a tertiary university hospital between March-December 2020. The SI and MSI at the time of the emergency department visits were used to evaluate the intensive care unit admission, ventilator support, septic shock, and 30-day mortality in all patients. The receiver operating characteristic and area under the curve (AUC) were used to measure the overall ability of SI and MSI to predict clinical outcomes.Results:We recruited 334 consecutive COVID-19 patients with a mean age of 75.2±7.3 and an almost equal gender distribution [170 males (50.9%)]. In deceased and surviving patients, the SI was 0.66±0.16 and 0.6±0.1 (p=0.014), while the MSI was 0.95±0.22 and 1.09±0.34 (p=0.003), respectively. In predicting mortality, the AUC of the SI and MSI were 0.590 [95% confidence interval (CI): 0.535 to 0.643] and 0.608 (95% CI: 0.553 to 0.660), respectively.Conclusion:Increased SIs and MSIs are associated with 30-day mortality. SI and MSI can benefit the triage of elderly patients hospitalized for COVID-19. However, it was found that there is no single cut-off value of SI or MSI with optimum accuracy for predicting COVID-19-related clinical outcomes

    Blood products effect and cost effect at the patients with septic shock in Trakya University Medical Faculty (Edirne, Turkey) hospitalized intensive care unit

    No full text
    Tıpta Uzmanlık TeziÇalışmamızda yoğun bakım ünitemizde septik şok tanısı almış 'Surviving Sepsis Campaign 2013' rehberine göre kan ve kan ürünü verilen hastalar ile verilmeyen hastalarda mekanik ventilatörde kalış süresi, yoğun bakım ünitesinde kalış sürelerini, mortalite ve maliyeti karşılaştırmayı amaçladık. Yoğun bakım ünitesine yatırılan hastalarda, yattığı süre boyunca hastaların akut fizyolojik ve kronik sağlık değerlendirme skoru II (APACHE II), sepsise bağlı organ yetmezliği değerlendirme verilerinin (SOFA skoru), hemodinamik parametreler, santral venöz basınç ölçümleri, biyokimya tetkikleri (karaciğer enzimleri, üre, kreatin), hemotolojik parametreler (hemoglobin, hemotokrit, trombosit, aktivite ve lokosit),uluslararası normal oran, kan gazı değerleri (Ph, PO2, PCO2, SPO2, BE) kaydedildi. Sedasyon, vazopresor ve inotrop ajan ihtiyacı olan hastalar kaydedildi. Hastaların yoğun bakım ünitesinde kaldığı süre boyunca mekanik ventilatörde kaldığı süre, mortalite ve maliyet kaydedildi. Çalışmamız, 01/08/2011–31/01/2013 tarihleri arasında, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Bilim Dalı bünyesindeki Cerrahi Yoğun Bakım ve Reanimasyon Yoğun Bakım'ında 24 saatten uzun süre tedavi gören 313 septik şok tanısı almış hastaları içeren prospektif bir çalışmadır.Hastalar 'The Surviving Sepsis Campaign 2013' rehbere göre kan ve kan ürünü replasmanı yapılanlar (n=83) ve yapılmayanlar (n=230) olarak iki gruba ayrıldı. Hemodinamik ve biyokimyasal değerler arasında iki grup arasında anlamlı bir fark saptanmamış olup; APACHE değerleri (28,64±10,81 ile 18,42±5,65 p<0,001), SOFA skorları (12,29±4,02 ile ,6,62±2,53 p<0,001) transfüzyon yapılan grupta daha yüksek değerler saptanmıştır, kan gazı değerlerinden BE değerleri transfüzyon yapılmayan grupta anlamlı yüksek saptanmıştır (2,4±4,1 ile -4,6±5,6 p<0,01). Her iki grup arasında karşılaştırılan santral venöz oksijen saturasyon değerleri (% 78,02 ±7,51 ile % 63,25±7,41 p< 0,001), hemoglobin değerleri (12,01 ± 1,54 gr/dl ile 8,04 ± 0,88 gr/dl p=0,01), hemotokrit değerleri (% 35 ±5 ile % 24,9 ±3,21 p<0,001), trombosit değerleri (268439,1×10 ±90778,8 mm3/UL ile 231487,9×10 ±141556,97 mm3/UL p<0,001), Aktivite değerleri (%80,99±7,75 ile %63,89±13,56 p<0,0001) transfüzyon yapılmayan grupta daha yüksek saptanmıştır. Her iki grupta karşılaştırılan uluslararası normal oran (1,14±0,18 ile 1,19±0,68 p<0,001), sedasyona ihtiyaç duyan hasta sayısı (% 81,6 ile % 64,9 p<0.0001) transfüzyon yapılan grupta daha yüksek saptanmıştır. Her iki grupta da vazopresor ve inotrop ihtiyacı olan hasta sayısı benzerdir. Her iki grupta karşılaştırılan mekanik ventilatörde kalış süreleri (16,78±12,55 gün ile 10,43±11,13 gün p<0,05), yoğun bakım ünitesinde kalış süreleri (18,21 ± 7,49 gün ile 28,72 ± 7,88 gün p<0,001), mortalite sayısı (%74,69 ile %61,73 p<0,0001) transfüzyon yapılan grupta daha yüksek değerler saptanmıştır. Her iki grupta karşılaştırılan kan ürünü maliyet (219,27 ±137,55 TL ile 0 p <0,01) ve yoğun bakım total maliyet karşılaştırıldığında (25700,13 ±18976,25 TL ile 12100,26 ±11147,62 TL p<0,0001) transfüzyon yapılan grupta daha yüksek değerler saptanmıştır. Transfüzyon yapılan hastalarda, sedasyon ihtiyacı, APACHE II, SOFA skorları, yoğun bakımda kalış, mekanik ventilatörde kalış süresi, mortalite ve maliyet artmaktadır. Transfüzyonun; risk ve yararları düşünülerek endikasyanu hasta bazında belirlenmelidir.abstractIn our study, our aim was to assess the effects of transfusion on the duration of intensive care stay, duration of mechanical ventilation, mortality and cost analysis in septic shock patients. Acute Physiology and Chronic Health Evaluation II (APACHE II) , the Sequential Organ Failure Assessment (SOFA) scores, hemodynamic parameters, central venous O2 saturation (ScvO2), biochemical parameters (liver enzymes, urea, creatinine), hematologic parameters (haemoglobin, haematocrit, active count, platelet and leukocyte counts), internasyonel normalized ratio, blood gas parameters (pH, PO2, PCO2, SpO2, BE) were recorded during intensive care stay. The number of patients used sedation, vasopressor and inotropics were all recorded. The duration of stay in the intensive care and duration of mechanical ventilation, mortality and cost analysis were recorded. 313 patients staying in department of Anesthesiology and Reanimation intensive care unit for more than 24 hours, between 11 August 2011- 31 January 2013 were included into this prospective study. Patients was randomly divided to tranfusion group (n=83) and nontransfusion group (n=230). The Surviving Sepsis Campaign 2013 transfusion guidelines were used for the transfusion practice. The APACHE II and SOFA scores were higher in transfusion group to non-transfusion group (28,64±10,81 vs 18,42±5,65 p<0,001 and 12,29±4,02 vs 6,62±2,53 p<0,001). Hemodynamic and biochemical parameters were similar between the two groups. BE values were significantly greater in the transfusion group (2,4±4,1 vs -4,6±5,6 p=0,01). The ScvO2 values (78,02 ±7,51 % vs 63,25 ±7,41 % p< 0,001), haemoglobin count (12,01 ± 1,54 gr/dl vs 8,04 ± 088 gr/dl p<0,01), haematocrit count (35 ±5 % vs 24,9 ± 3,21% p<0,001), platelet count (268439,1 ±90778,8 x10 mm3/UL vs 231487,9 ±141556,97 x10 mm3/UL p<0,001), active count (80,99±7,75 % vs 63,89±13,56 % p<0,0001) were higher in transfusion group than the non-transfusion grup. In transfusion group, the number of patients used sedation (81,6 % vs 64,9 %, p<0.0001) were higher than non-transfusion group. The number of patients given vasopressor and inotropic were similar between both groups. It was found that the duration of mechanical ventilation (16,78±12,55 days vs 10,43±11,13 days p<0,05), the duration of intensive care unit stay (28,72 ± 7,88 days vs 18,21 ± 7,49 days p<0,001), mortality (74,69 % vs 61,73 % p<0,0001) were higher in transfusion group than non-transfusion grup. The blood products costs were 84,33±52,90 intransfusiongroupand0innontransfusiongroup,andtotalintensivecarecostswere9884,66±7298,55 in transfusion group and 0 in nontransfusion group, and total intensive care costs were 9884,66 ±7298,55 in transfusion group and 4653,94 ±4287,54 $ in non-transfusion group. Statistically significant difference was detected between groups on cost analysis (p<0,0001). Transfused patients increases sedation requirement, APACHE II scores, SOFA scores, intensive care unit stay, duration of mechanical ventilation, mortality, and cost. The most appropriate point should be determined regarding risks and benefits of transfusion. We should regard patients individual compensation and tolerance capacities and determine transfusion indication

    Gürcistan’da yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin dil öğrenme ihtiyaçları ile motivasyon engelleri arasındaki ilişki

    No full text
    Tez (Yüksek Lisans) -- Kırıkkale Üniversitesi119989

    The relationship between the language learning needs and motivational challenges of learners of Turkish language as a foreign language in Georgia

    No full text
    YÖK Tez ID: 532408Bu çalışma; Tiflis YEE'de yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin dil öğrenme ihtiyaçları ve motivasyon engellerinin cinsiyet, yaş, meslek, eğitim durumu, daha önce Türkiye'ye gidip gitmeme vb. durumlara göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini incelemek ve Türkçe öğrenenlerin dil öğrenme ihtiyaçları ile motivasyon engelleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek amacıyla hazırlanmıştır. Araştırma Tiflis YEE'de 2018 yılında A2, B1, B2, C1 ve C2 düzeylerinde olan 108 kursiyer üzerinde yapılmıştır. Araştırmanın verileri Iwai vd. (1998) tarafından "Japanese Language Needs Analysis" isimli çalışmada kullanılan ve Çangal (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan Türkçe Öğrenme İhtiyaçları Ölçeği ile Kikuchi ve Sakai (2009) tarafından geliştirilen, Altunkaya ve Boylu (2018) tarafından Türkçeye uyarlanan Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenenlere Yönelik Motivasyon Engelleri Anketi kullanılarak toplanmıştır. Çalışmada genel tarama yöntemlerinden biri olarak kabul edilen ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Verilerin analizinin yapılabilmesi için öncelikli olarak Kolmogorov Smirnov testi sonuçları, çarpıklık-basıklık değerleri ve histogram grafikleri ile verilerin dağılımına bakılmıştır. Normal dağılım göstermediğinin anlaşılması üzerine verilerin analizi için betimsel istatistik sonuçlarıyla birlikte non-parametrik testlerden Kruskal Wallis-H testi, Mann Whitney-U testi ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır. Yapılan bütün analizlerde SPSS 25 paket programından yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda Tiflis YEE'de Türkçe öğrenen kursiyerlerin dil öğrenme ihtiyaçları "Ticaret Yapma, Eğitim ve İş İmkânı, Bireysel İlgi ve İhtiyaçlar ile Sınıf İçi İletişim Kurma" olmak üzere toplam dört alt boyutta ele alınmıştır. Kursiyerlerin dil öğrenme ihtiyaçları sırasıyla Sınıf İçi İletişim Kurma, Eğitim ve İş İmkânı, Ticaret Yapma ile Bireysel İlgi ve İhtiyaçlar olarak belirlenmiştir. Bunlardan Sınıf İçi İletişim Kurma ile Eğitim ve İş İmkânı alt boyutundan elde edilen puan ortalaması yüksek düzeydedir. Ticaret Yapma alt boyutunun ortalaması orta; Bireysel İlgi ve İhtiyaçlar alt boyutunun ortalaması ise zayıf düzeyde çıkmıştır. Ölçek genelinden elde edilen sonuçlara göre Tiflis YEE'de Türkçe öğrenen kursiyerlerin dil öğrenme ihtiyaçları yüksek düzeydedir. Tiflis YEE'de Türkçe öğrenen kursiyerlerin motivasyon engelleri "Öğrencilerin Hisleri ile İlgili Engeller, Yetersiz Materyal Kullanımı, İletişim Engelleri, Öğretmenlerin Yetkinliği ve Öğretim Stilleri" olmak üzere toplam dört alt boyutta incelenmiştir. Öğrencilerin motivasyon engellerinin hem ölçek genelinde hem de ölçeğin alt boyutlarında düşük düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum, kursiyerlerin motivasyonlarının yüksek olduğu şeklinde yorumlanabilmektedir. Kursiyerlerin dil öğrenme ihtiyaçları ile motivasyon engelleri arasındaki ilişki incelendiğinde pozitif yönlü ancak zayıf düzeyde bir ilişki bulunmuştur. Bu durum dil öğrenme ihtiyacı arttıkça motivasyon engellerinin de arttığı anlamına gelmektedir. Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe öğretimi, ihtiyaç, motivasyon, Yunus Emre EnstitüsüThe purpose of this research is to examine whether the language learning needs and motivational challenges of learners of Turkish language in the YEI of Tbilisi reveal a significant difference based on gender, age, occupation, educational background, having been to Turkey etc. and to determine the relationship between the language learning needs and motivational challenges of learners of Turkish Language. The research was conducted among 108 trainees at A2, B1, B2, C1 and C2 levels of Turkish language proficiency during 2018 year in the YEI of Tbilisi. The data were collected by utilizing the Turkish Language Needs Analysis which was used by Iwai, et al. (1998) in the study titled "Japanese Language Needs Analysis" and adapted to Turkish by Çangal (2013) and Motivational Challenges Questionnaire of Learners of Turkish Language as a Foreign Language which was developed by Kikuchi and Sakai (2009) and adapted to Turkish by Altunkaya and Boylu (2018). In this study, relational screening method – which is accepted as one of the general screening methods – was utilized. In order to analyze data; Kolmogorov Smirnov Test results, skewness-kurtosis values and histogram graphs were examined together with distribution of data. After having realized that data had not revealed normal distribution; non-parametric Kruskal Wallis-H test, Mann Whitney-U test and Spearman Correlation Analysis were used together with descriptive statistical results for the analysis of data. The SPSS 25 package program was used in all analyzes. As a result of this research, the learning language learning needs of trainees who learn Turkish in the YEI of Tbilisi were approached in four sub-dimensions; "Trade, Educational and Job Opportunities, Individual Attention and Needs and Communication in The Classroom". Language learning needs of trainees were identified as Communication in The Classroom, Educational and Job Opportunities, Trade and, Personal Needs and Communication Respectively. The average score obtained from Communication in The Classroom and Educational and Job Opportunities sub-dimensions is high. While the average score of Trade sub-dimension is medium; it is at a low level for Trade sub-dimension. According to the overall results obtained from the scale, the language learning needs of the trainees who learn Turkish at the YEI of Tbilisi is at a high level. The motivational challenges of learners of Turkish Language in the YEI of Tbilisi were categorized in four sub-dimensions: " Challenges Related to The Feelings of Students, Use of Inadequate Materials, Communication Barriers, Competence of Teachers and Teaching Sytles". It is concluded that the motivational challenges of the students are low in both overall scale and sub-dimensions of the scale. This result could be interpreted as the high motivation of trainees. When the relationship between the language learning needs of learners and motivational challenges was examined; a positive, however, a weak relation was found. This means that, as the need for language learning increases, the motivationals challanges increase as well. Keywords: Teaching Turkish to Speakers of Other Languages, Need, Motivation

    Participation Restriction Questionnaire: A New Tool to Evaluate Participation in Children

    No full text
    Objective: This study was planned to develop the Participation Restriction Questionnaire for children based on the International Classification of Functioning, Disability and Health: Children and Youth (ICF-CY). Materials and Methods: A total of 242 children; 209 typically developing (mean age:6.82±4.22 years) and 33 with chronic diseases (mean age:74±4.98 years) and their parents were included in the study. The processes followed were literature review, item pooling based on ICF-CY, eliciting and evaluating expert opinion, scoring the scale, collecting data (with google forms), and analyzing the data. Exploratory and confirmatory factor analysis was performed for scale validity, and Cronbach α and Intraclass Correlation Coefficients (ICC) were used for scale reliability. The re-test was applied to 33 volunteer families two weeks after the first test. Results: The final version of the scale was constituted of 23 items (after removing 7 items out of 30 items) and three subscales as body structures and functions, activity and participation, and environmental factors. The model fit was found acceptable (The Root Mean Square Error of Approximation=0.084, Goodness of Fit Index=0.779, Adjusted Goodness of Fit Index=0.732, Chi-Square/degrees of freedom=2.696,

    Öğrenci Ebelerin Cinsel Eğitime ilişkin Tutumları

    No full text
    Giriş: Kadın veya erkek olsun herhangi birinin cinsellikle ilgili eğitimi insanın cinsel özelliklerini anlamadığı sürece tamamlanmış sayılmaz. Bütün bir yaş grubu için, insanın kendi vücuduyla ilgili bilgi sahibi olması, daha iyi ilişkiler geliştirmesi, kendisine olan güveni arttırması, iletişim becerisini geliştirmesi, temel değerlerini öğrenmesi ve vücuduyla barışık hissetmesi oldukça önemlidir. Cinsel eğitim, etkili iletişim ve sorumlu kararlar alma becerilerini de içeren, bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olarak cinselliğin biyolojik, sosyo- kültürel ve psikolojik boyutlarını ele alır. Amaç: Bu çalışma ile öğrenci ebelerin cinsel eğitime ilişkin tutumlarını belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipte araştırmanın evrenini Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümünde öğrenim gören 160 öğrenci oluşturmuştur. Örneklemi ise, anketin uygulandığı tarihte okulda bulunan ve gönüllü 130 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma öncesi kurum izni ve öğrencilerin sözlü onamları ile Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu onayı alınmıştır. Veriler, 14 soruluk kişisel bilgi formu ve “Cinsel Eğitime Yönelik Tutum Ölçeği (CEYTÖ)” ile toplanmıştır. Elde edilen veriler, SPSS 22.0 for Windows paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 20.61±2.52, %36.9‟u 1. sınıf, %33.1‟i 2. sınıf, %30‟u 3. sınıftır. Katılımcıların büyük çoğunluğunun (%88.5) çekirdek aileye sahip olduğu, yarıdan fazlasının ailesiyle yaşadığı, % 63.8‟inin daha önce cinsel eğitim almadığı, cinsel eğitim alanların % 66‟sının öğretmenden, %25.5‟inin sağlık personelinden eğitim aldığı belirlenmiştir. Katılımcıların CEYTÖ toplam ve alt boyut puanları değerlendirildiğinde; “cinsel eğitim ile ilgili görüşler” alt boyutu puan ortalamasının 43.69±5.39, “cinsel sağlık ile ilgili görüşler” alt boyutu puan ortalamasının 18.51±2.88 ve ölçek toplam puan ortalamasının 62.26±7.60 olduğu görülmüştür. Sonuç ve Öneriler: Araştırma sonucunda, öğrenci ebelerin cinsel eğitime yönelik tutumlarının olumlu yönde olduğu belirlenmiştir. Kadın sağlığının korunup geliştirilmesinde anahtar rol üstlenen ebelerin eğitiminde gerek seçmeli gerekse zorunlu derslerde yaşam dönemlerine özgü cinsel eğitime yer verilmesi önerilebili
    corecore