13 research outputs found

    WC-Co TOZUNUN DÜŞÜK KARBONLU ÇELİK YÜZEYİNE GAZ TUNGSTEN

    Get PDF
    Bu çalışmada, WC-Co tozu Gaz Tungsten Ark (GTA) yöntemi kullanılarak düşük karbonlu çelik yüzeyine alaşımlandırılmıştır. Yüzey alaşımlama işlemi, kullanılan GTA yönteminde farklı akım değerleri (110 A, 120 A, 130 A) seçilerek gerçekleştirilmiştir. Alaşımlanan numunelerin mikroyapı incelemesi için optik mikroskopta mikroyapı resimleri çekilmiş ve sertlik değerleri ölçülmüştür. Farklı akım değerleri ile yüzeyi alaşımlanan numuneler incelendiğinde, akım değerinin artmasıyla dendrit gövdesinin irileştiği ve buna bağlı olarak ta sertliğin arttığı tespit edilmiştir

    SÜRTÜNME KARIŞTIRMA KAYNAK YÖNTEMİ İLE BİRLEŞTİRİLEN AA6061/AA7075 ÇİFTİNDE KARIŞTIRICI UÇ OMUZ GENİŞLİĞİNİN MEKANİK ÖZELLİKLER ÜZERİNE ETKİSİ

    Get PDF
    Bu çalışmada farklı özelliklere sahip AA6061 ve AA7075 alüminyum alaşım plakaları, alın pozisyonunda sürtünme karıştırma kaynak (SKK) yöntemiyle birleştirilmiştir. Yapılan birleştirmelerde sabit devir ve ilerleme hızları kullanılarak aynı uç geometrisinde, üç farklı omuz genişliklerine sahip (16mm, 20mm, 24mm) özel yapım karıştırıcı uçlar kullanılmıştır. Kaynak esnasında yüzeyde meydana gelen sıcaklık değişimleri lazer pirometre yardımıyla kaydedilmiştir. Kaynaklı bağlantıların mekanik özelliklerini belirlemek amacıyla numunelere çekme testi ve mikrosertlik testleri uygulanmıştır. Çekme ve mikrosertlik testleri sonunda, 16 mm omuz genişliğine sahip karıştırıcı uç ile yapılan birleştirme işleminde en iyi sonuç alınmıştır

    Changes in the etiology of chronic liver disease by referral to a FibroScan center: Increasing prevalence of the nonalcoholic fatty liver disease

    Get PDF
    Background and Aim: Chronic liver disease (CLD) is a leading cause of morbidity and mortality worldwide with a wide etiological spectrum. Fi-broScan (R) is used for follow-up of fibrosis and steatosis. This single -cen-ter study aims to review the distribution of indications by referral to Fi-broScan (R).Materials and Methods: Demographic characteristics, CLD etiolo-gies, and FibroScan (R) parameters of the patients who were referred to our tertiary care center between 2013 and 2021 were retrospectively evaluated.Results: Out of 9345 patients, 4946 (52.93%) were males, and the medi-an age was 48 [18-88] years. Nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD) was the most common indication (N=4768, 51.02%), followed by hepa-titis B (N=3194, 34.18%) and hepatitis C (N=707, 7.57%). Adjusting for age, sex, and CLD etiology, the results revealed that patients with old-er age (Odds ratio (OR)=2.908; confidence interval (CI)=2.597-3.256; p<0.001) and patients with hepatitis C (OR=2.582; CI=2.168-3.075; p<0.001), alcoholic liver disease (OR=2.019; CI=1.524-2.674, p<0.001), and autoimmune hepatitis (OR=2.138; CI=1.360-3.660, p<0.001) had increased odds of advanced liver fibrosis compared to NAFLD.Conclusion: NAFLD was the most common indication for referral to FibroScan (R)

    Economic mentality and religious discourse: The example of Sabri Ülgener

    No full text
    Bu çalışma, Sabri F. Ülgener’in iktisat zihniyeti üzerine yapmış olduğu araştırmalardan hareket ederek, bu çabayı Michel Foucault’un söylem kavramı çerçevesinde değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu noktadan hareketle Ülgener’in iktisadi zihniyet üzerine yapmış olduğu çalışmalarda, temel hedefinin yerli burjuvazi yaratmak olduğu iddia edilmektedir. Ülgener bu hedef doğrultusunda, Max Weber ve Werner Sombart’ın kapitalist piyasa ekonomisi ve din arasında kurmuş olduğu bağlantıyı kullanmıştır. Bu noktada Ülgener zihniyet tartışmasında, İslam ve kapitalizm arasında olumlu bir ilişki kurabilmiştir. Bu çalışmada, Ülgener’in yürüttüğü zihniyet tartışmasının, 1980’den sonra İslamcı burjuvazinin yaratılmasında etkili olduğu gösterilmek istenmiştir.This work, by moving through researches had been carried out by Sabri F. Ülgener, for which were economic mentality, aims at evaluate this endovour in the terms of Michel Foucault’s discourse concept. In this way, it is claimed that Ülgener’s main target was in the creation of native bourgeoisie in his studies for economic mentality. In line with this target, Ülgener used the connection that Max Weber and Werner Sombart had established between the capitalist market economy and religion. Herein Ülgener was able to establish a positive relationship between the Islam and the capitalism in mentality debate. In this work, it is aimed to demonstrate that the mentality debate carried out by Ülgener was effective in the creation of the Islamist bourgeoisie after 1980

    Effect of season on health and welfare of broiler chickens

    No full text
    Araştırma Uşak İl Merkezi ile bağlı ilçelerinde bulunan ve entegre broiler tavukçuluk yapan ticari işletmelerde Kış, İlkbahar, Yaz ve Sonbahar mevsimlerinde yetiştirilen 80 adet broiler sürüsünde yürütülmüştür. Hayvan materyali Ross 308 hibrid piliçlerden oluşmuştur. Mevsim gruplarında, her sürü 0- 42 gün döneminde performans, hayvan sağlığı ve refahı yönünden incelenmiştir. Her sürüye ait canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, ölüm oranı ve sürü sağlık skoru haftalık olarak ve 0-21, 22-42 ve 0-42 gün dönemlerinde incelenmiştir. Ticari koşullardaki broiler piliç sürülerinde canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, ölüm oranı, hayvan sağlığı ve hayvan refahı özellikleri mevsim ile önemli ölçüde etkilenmiştir. Sürülerin teknik performansı Kış ve Yaz mevsimlerine göre İlkbahar ve Sonbahar mevsiminde daha yüksek gerçekleşmiştir. Hastalık skoru Kış sürülerinde en yüksek iken İlkbahar ve Sonbahar gruplarında sağlıklı sürü oranı daha yüksek bulunmuştur. Ayak tabanı yangısı ve diz eklemi yangısı görülen piliç oranları Kış sürülerinde en yüksek iken Yaz sürülerinde en düşük bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar broiler endüstrisinin ekonomik verimliliği, piliç eti üretim kapasitesi ile ürün kalitesi ve hayvan refahı bakımından mevsimin doğrudan veya diğer çevre faktörleri ile birlikte etki meydana getirdiğini ortaya koymuştur. Broiler yetiştiriciliğinde sürü idaresinde çevre faktörlerinin yönetiminin başarısı bakımından her mevsimin ayrı ele alınmasının yararlı olacağı sonucuna varılmıştır.The study was conducted in 80 broiler flocks raised in Winter, Spring, Summer, and Autumn in commercial broiler enterprises contracted to big commercial companies in Uşak city center and its districts. The animal material consisted of Ross 308 hybrid broiler birds. In season groups, each flock was investigated for 0-42 days for the traits related to performance, animal health, and animal welfare. Body weight, weight gain, feed intake, feed conversion ratio, mortality rate, and herd health score were analyzed weekly and for periods 0-21, 22-42, and 0-42 days. The season significantly affected to the body weight gain, feed consumption, feed efficiency, mortality, animal health, and food pad dermaditis of the broiler birds raised unders commercial conditions. The technical performance of the broiler flocks was higher in Spring and Autumn compared to Winter and Summer seasons. The percentage of healthy flocks was higher in the Spring and Autumn groups, while the disease score was highest in the Winter flocks. The ratios of birds with food fad dermatitis and huck burn were highest in Winter flocks and lowest in Summer flocks. The results revealed that the season has a direct or combined effect with other environmental factors on the economic efficiency of the broiler industry, broiler meat production capacity, product quality, and animal welfare. It is concluded that each season should be considered separately for the success of management of environmental factors in flock management in broiler breeding

    Kendiliğinden İyileşmenin Jeopolimer Bağlayıcılı Kompozitlerin Mekanik Özellikleri Üzerine Etkileri

    No full text
    Engineered geopolymer composites (EGC), is emerged through a combination of the geopolymer material developed as an alternative to Portland cement (PC), whose usage is increasing day by day with the growing population around the world and which is responsible for 8% of human-induced carbon dioxide (CO2) emission, together with the engineered cementitious composite (ECC) technology that is hundreds of times more ductile than conventional concrete by exhibiting strain hardening response and multiple micro-crack formation. As the rate of usage of Portland cement increases with each day, the harm to the environment also increases. For this reason, new generation environmentally friendly materials developed as an alternative to PC, obtained by activating aluminosilicate-based industrial by-products such as fly ash and metakaolin, with alkaline solutions are called geopolymers. Although the geopolymer material stands out with its high strength, thermal resistance, and environmental friendliness, it is a brittle material by nature, just like concrete. For this reason, the ductility problem must be eliminated to ensure the applicability of the geopolymer material, which is currently not very suitable for large-scale field applications. In addition, ECC, which can able to make high levels of deflection thanks to its micro-mechanical based design approach, has been used for years in dams, bridge-deck slabs, and large-scale field applications with various special requirements through its high strength and durability features and its applicability have been proven. For this reason, it is very important to develop engineered geopolymer composites due to the sustainability, protection of natural resources, and to meet the requirement for high strength and durability with the developing industry and technology. Construction demolition wastes (CDW) is one of the growing problems with the effect of the increasing population worldwide. Construction demolition wastes that emerged with the development of infrastructural systems, urban transformation, construction/demolition, and repair processes, constitute a serious problem due to the storage, pollution of natural resources, mixing with lean drinking water and soil. Therefore, rational solutions are required to eliminate this problem. In this thesis study, it is planned to recycle and reuse of CDW, which constitutes the majority of the wastes currently available worldwide, with the geopolymerization technique. Since it is an aluminosilicate source and easy to obtain, it is thought that CDWs are very suitable for geopolymerization. Cracks may occur in concrete due to infrastructure problems, difficulties in applications, and harsh environmental factors, and sometimes the properties of the material cannot be recovered as these cracks negatively affect both strength and durability. In this case, it is necessary to intervene as quickly as possible and begin the maintenance and repair processes. However, traditional maintenance and repair processes do not eliminate the problems, and in some cases, no maintenance and repair can be made due to structural constraints. Fast repair mortars and other repair materials produced by the developing technology also cause the result to be ineffective in terms of the high cost. For this reason, the self-repairing of the material without any external intervention eliminates cost/labor and increases the service life of the material. Although self-healing is observed in almost all types of Portland cement, it becomes very effective with the ECC material that can form multiple micro-cracks. Thanks to the researches in the literature, the effect of self-healing on the properties of concrete has been proven. However, a comprehensive study has not been performed in geopolymer systems yet, and therefore the functioning of the self-healing mechanism in geopolymer material is not fully known. The main purpose of this master's thesis study is to produce environmentally friendly engineered geopolymer composites that are obtained from 100% construction demolition wastes, exhibit high mechanical performance, can make high deflection by demonstrating strain hardening, can create multiple micro-crack damages, and to examine the effects of the self-healing behavior that have not found a chance to be studied much in the literature, on the mechanical properties of engineered geopolymer composites. To examine the composite development and autogenous self-healing behavior, which are the main points of the thesis, it is aimed to investigate the microstructure of the composites obtained by chemical analysis such as SEM-EDX, XRD, and FTIR, as well as comprehensive laboratory studies.Tasarlanmış jeopolimer bağlayıcılı kompozitler, hali hazırda dünya genelinde artan nüfus ile birlikte kullanımı gün geçtikçe çoğalan ve bunun yanında insan kaynaklı karbondiksit (CO2) salınımının %8’inden sorumlu olan Portland çimentosuna (PÇ) alternatif olarak geliştirilen jeopolimer malzemesi ile, şekil değiştirme sertleşmesi özelliğinin yanında çoklu mikro-çatlak hasar oluşumu sayesinde geleneksel betondan yüzlerce kat daha sünek bir malzeme olan tasarlanmış çimento bağlayıcılı kompozit (ECC) malzeme teknolojilerinin kombinasyonu sonucu ortaya çıkmıştır. Portland çimentosu kullanım oranının her geçen gün artmasıyla birlikte, çevreye verilen zarar da artmaktadır. PÇ’ye alternatif olarak geliştirilen, uçucu kül ve metakaolin gibi alüminosilikat esaslı endüstriyel yan ürünlerin alkali çözeltilerle aktive edilmesi ile elde edilen yeni nesil çevre dostu malzemelere jeopolimer adı verilmektedir. Jeopolimer malzemesi yüksek dayanımı, ısıl direnci ve çevre dostu olması gibi özellikleriyle ön plana çıksa da, betona benzer şekilde doğası gereği gevrek bir malzemedir. Bu nedenle, halihazırda çok yönlü uygulamaları için çok elverişli olmayan jeopolimer malzemesinin tam anlamıyla uygulanabilirliğinin sağlanması için öncelikli olarak süneklik probleminin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun yanında, mikro mekanik tabanlı tasarım yaklaşımı sayesinde yüksek mertebelerde deformasyon yapabilme kapasitesine sahip olan ECC, yüksek dayanım, süneklik ve dayanıklılık özellikleri sayesinde yıllardır barajlar, köprü ayakları ve çeşitli özel gereksinim gerektiren geniş çaplı saha uygulamalarında kullanılmış ve uygulanabilirliği ispatlanmıştır. Bu nedenle, gerek sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunması gerekse gelişen sanayi ve teknoloji ile birlikte yüksek dayanım, süneklik ve durabiliteye olan ihtiyacın giderilebilmesi sebebiyle tasarlanmış jeopolimer bağlayıcılı kompozitlerin geliştirilmesi oldukça önemlidir. İnşaat yıkıntı atıkları (İYA), dünya genelinde artan nüfusun da etkisiyle büyüyen problemlerin başında gelmektedir. Altyapısal sistemlerin geliştirilmesi, kentsel dönüşüm, yapım/yıkım ve onarım işlemleri sonucunda ortaya çıkan ve miktarı gün geçtikçe artan İYA, depolanması, temiz içme sularına ve toprağa karışması ve doğal kaynakların kirlenmesi gibi sebeplerden dolayı oldukça ciddi bir problem teşkil etmektedir. Bu nedenle bu problemin ortadan kaldırılması adına akılcı çözümler gerekmektedir. Bu tez çalışmasında, jeopolimerizasyon tekniği ile hali hazırda dünya genelinde var olan atıkların çoğunluğunu oluşturan İYA’nın geri dönüştürülerek tekrar kullanımının önünün açılması planlanmaktadır. Alüminosilikat kaynağı olması ve temin edilmesinin oldukça kolay olması sebebiyle İYA’ların jeopolimerizasyon için oldukça uygun olduğu düşünülmektedir. Altyapısal problemler, uygulamalardaki sıkıntılar ve sert çevresel faktörler sebebiyle geleneksel betonda çatlaklar meydana gelebilmekte ve oluşan bu çatlaklar dayanım ve dayanıklılık özelliklerini olumsuz etkilemektedir. Çatlaklı halde bu özelliklerin iyileştirilmesi amacıyla kimi zaman hızlı müdahalede bulunup, tamir ve onarım işlemlerine başlanması gerekmektedir. Ancak, geleneksel bakım onarım işlemleri tam manasıyla sorunları ortadan kaldırmamakta, bazı durumlarda yapısal kısıtlamalar nedeniyle hiç bakım ve onarım yapılamamaktadır. Gelişen teknoloji sayesinde üretilen hızlı tamir harçları ve diğer onarım malzemeleri de maliyet açısından sonucun etkili olmamasına yol açabilmektedir. Bu nedenle dışarıdan herhangi bir müdahale olmaksızın malzemenin kendi hasarını kendisinin onarabilmesi, maliyet ve iş gücününün ortadan kaldırılması ve malzeme hizmet ömrününün arttırılması kullanışlı bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendiliğinden iyileşme davranışı, neredeyse bütün Portland çimentolu sistemlerde gözlemlense de, çoklu mikro-çatlak yapısı oluşturabilen ECC malzemesi ile birlikte oldukça efektif bir hal almaktadır. Literatürde yapılan çalışmalar ışığında kendiliğinden iyileşmenin her ne kadar geleneksel beton malzemesinin özelliklerine olan etkisi ortaya konmuş olsa da, halihazırda jeopolimer bağlayıcılı sistemlerde kapsamlı bir çalışma gerçekleştirilmediğinden kendiliğinden iyileşme mekanizmasının jeopolimer bağlayıcılı sistemlerde işleyişi tam manasıyla bilinmemektedir. Bu yüksek lisans tez çalışmasının temel amacı, %100 inşaat yıkıntı atıklarından elde edilen jeopolimer bağlayıcılı matrise sahip, çoklu mikro-çatlak hasarı göstermek suretiyle şekil değiştirme sertleşmesi davranışı sergileyerek yüksek mekanik performans gösteren çevre dostu tasarlanmış jeopolimer bağlayıcılı kompozitlerin üretilmesi ve bu kompozitlerde kendiliğinden iyileşme davranışınının kompozit malzemelerin mekanik özellikleri bakımından incelenmesidir. Tez çalışmasının odak noktaları olan kompozit geliştirme ve otojen kendiliğinden iyileşme davranışının incelenmesi adına gerçekleştirilen kapsamlı laboratuvar çalışmalarının yanında SEM-EDX, XRD ve FTIR gibi kimyasal analizler de yapılarak geliştirilen kompozitlerin mikro yapılarının araştırılması amaçlanmıştır

    Üniversite öğrencilerinde akademik erteleme ve yordayıcıların değerlendirilmesi

    No full text
    Amaç: Erteleme davranışı, olumsuz sonuçları olabileceğinin bilinmesine rağmen bir eyleme başlamayı ya da eylemi bitirmeyi geciktirmektir. Erteleme davranışı bireylerde kaygı ve rahatsızlıklara sebep olarak günlük yaşam kalitesini bozabilmektedir. Ertelemenin bir alt türü olarak akademik erteleme, özellikle öğrenciler arasında yaygındır. Bu çalışmanın amacı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri arasında erteleme davranışı gösterenlerin ortalama erteleme skorunu ve öğrencilerin genel ağırlıklı not ortalamasına (GANO) etkisini araştırmak ve bireylerin kişilik özellikleri ile erteleme davranışının ilişkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda, katılımcılara 12 adet sosyodemografik soru, Tuckman akademik erteleme ölçeği (TAEÖ), Rosenberg Öz Saygı ölçeği ve Hewitt ve Flett çok boyutlu mükemmeliyetçilik ölçeğini (HFMÖ) içeren sorular çevrimiçi olarak sorulmuştur. Bulgular: Araştırmaya, 1’den 6’ya kadar tüm sınıflardan 227 öğrenci katılmıştır. Katılımcıların %62,1’i kadınlardan oluşmaktadır. Fiziksel aktivite alışkanlığı olanların akademik erteleme davranışı daha az görülmüştür (p=0,012). Geliri yetersiz olanların sosyal odaklı mükemmeliyetçiliği daha fazla görülmüştür (p=0,033). Psikiyatrik hastalık tanısı almış katılımcıların, TAEÖ ve HFMÖ arasında da istatiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05). Sonuç: Sosyal odaklı mükemmeliyetçiliği yüksek olan katılımcıların daha fazla akademik erteleme davranışı sergiledikleri ortaya konmuştur. Öz saygı seviyesi düşük olan öğrencilerin daha çok akademik erteleme davranışı gösterdikleri ve sosyal odaklı mükemmeliyetçilik düzeylerinin yüksek olduğu gözlenmiştir. Psikiyatrik hastalık tanısı almış katılımcıların mükemmeliyetçiliğin sosyal alt boyutu ve akademik ertelemeyle ilişkisi istatistiksel olarak anlamlıdır. Katılımcıların GANO değerleri ile akademik erteleme davranışı, öz saygı ve sosyal odaklı mükemmeliyetçilik arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.Objectives: Procrastination can be described as the delay of a task despite being aware of the potential negative consequences this behaviour can create. Procrastination behavior can cause anxiety and discomfort, therefore it can disturb the life quality. Academic procrastination which is a subtype of procrastination, is common among students. Our aim is to evaluate the mean score of procrastination among students of Marmara University Faculty of Medicine, its effects on the grade point average (GPA) of the students and its relationships with personality factors. Materials and Methods: In our study a sociodemographic questionnaire including 12 questions, Tuckman academic procrastination scale (TAPS), Roseberg Self-esteem scale and the Hewitt and Flett Multidimensional Perfectionism scale (HFPS) were completed by the participants online. Results: Two hundred twenty-seven students from all classes from 1 to 6th grade participated in the study. 62.1% of the participants are women. Academic procrastination was less common in those with physical activity habits (p=0.012). Socially prescribed perfectionism was observed more in those with insufficient income (p=0.033). A statistically significant relationship was found between psychiatric illness and TAPS, HFPS (p<0.05). Conclusion: As a result, it has been revealed that participants with high socially focused perfectionism exhibit more academic procrastination behavior. Students with low self-esteem levels exhibit more academic procrastination and their socially prescribed perfectionism levels are high. It was observed that the relationship between the socially prescribed perfectionism and academic procrastination of the participants diagnosed with psychiatric illness was statistically significant. There was no statistically significant relationship between GPA and academic procrastination behavior, self-esteem and socially prescribed perfectionism

    Türkçe ve İngilizce Yorumların Duygu Analizinde Doküman Vektörü Hesaplama Yöntemleri için Bir Deneysel İnceleme

    No full text
    Duygu analizi, verilen bir metin belgesinin genel yargısını, metin analizi ve doğal dil işleme teknikleri kullanarak belirleme işlemidir. Bu çalışmada, İngilizce ve Türkçe dillerinde yazılmış film ve ürün yorumlarının, Destek Vektör Makineleri (DVM) sınıflayıcısı kullanarak yapılan, duygu analizi deney sonuçları yer almaktadır. Bunun yanında, farklı doküman vektör hesaplama yöntemleri karşılaştırılmakta ve bu tekniklerin duygu analizi üzerindeki etkileri gösterilmektedir. DVM türleri, kernel çeşitleri, TF veya TF*IDF gibi ağırlıklandırma yöntemleri, TF türleri, IDF türleri, öznitelik oluşturma yöntemleri, öznitelik seçme sistemleri, metin önişleme teknikleri ve vektör normalizasyon teknikleri deneysel olarak analiz edilmektedir. Oluşturduğumuz Türkçe ürün yorumları veri kümesi üzerinde, doğrusal kernel ile kullanılan C-SVC DVM türü, log normalleştirme TF* olasılıklı IDF ağırlıklandırma yöntemi, L2 vektör normalizasyonu, Ki-kare öznitelik seçme ve tekli kelime öznitelikleri kullanılarak %91.33 doğruluk ile en iyi sonuç elde edilmiştir. Ayrıca doküman vektörü hesaplama yöntemlerinin Türkçe ve İngilizce veri kümeleri üzerindeki detaylı karşılaştırmaları da çalışmada yer almaktadır.Sentiment analysis is the task of identifying overall attitude of the given text documents by using text analysis and natural language processing techniques. In this study, we present experimental results of sentiment analysis on movie and product reviews datasets that are in Turkish and English languages by using a Support Vector Machine (SVM) classifier. Moreover, we compare different document vector computation techniques and show their effects on the sentiment analysis. We empirically evaluate SVM types, kernel types, weighting schemes such as TF or TF*IDF, TF variances, IDF variances, tokenization methods, feature selection systems, text preprocessing techniques and vector normalizations. We have obtained 91.33% accuracy as the best on our collected Turkish product reviews dataset by using C-SVC SVM type with linear kernel, log normalization TF* probabilistic IDF weighting scheme, L2 vector normalization, Chi-square feature selection, and unigram word tokenization. A very detailed comparison of the document vector computation methods over Turkish and English datasets are also presented

    "En İyi Ürün" Sorgularını Destekleyen Bir Ürün Arama Motoru

    No full text
    Bu çalışmada, "verilen bir kategori için en iyi ürünleri bul" tarzındaki sorguları destekleyen özgün bir ürün arama motoru sistemi önerilmektedir. Geliştirilen ürün arama motoru sistemi, bir odaklı tarayıcı, bir kayıt eşleştirme sistemi, bir duygu analizi sistemi ve bir sorgu motoru sisteminden oluşmaktadır. Odaklı tarayıcı sistemi çeşitli e-ticaret sitelerindeki ürün bilgilerini elde etmek için kullanılmaktadır; kayıt eşleştirme sistemi farklı e-ticaret sitelerinde satılan aynı ürünleri tespit etmektedir; duygu analizi sistemi ürünlere yapılan kullanıcı yorumlarını olumlu veya olumsuz olarak sınıflandırmakta ve bu sınıflandırma hangi ürünlerin aranan kategori için en iyi ürün olduğunu belirlemek için kullanılmaktadır ve sorgu motoru ise kullanıcıların sorgusunu alıp kullanıcılara sonuçları göstermektedir. Bütün sistem C# programlama dilinde .NET 4.5 alt yapısı kullanılarak geliştirilmiştir ve veri depolamak için MS-SQL 2014 veri tabanı yönetim sistemi kullanılmıştır. Önerilen sistemin temelini artımsal olacak şekilde değiştirilmiş Hiyerarşik Aglomeratif Kümeleme algoritmasına dayanan kayıt eşleştirme sistemi oluşturmaktadır. Kayıt eşleştirme işleminin başarısını artırmak için ürün kodu eşleştirme sistemi geliştirilmiştir. Bu sistem farklı e-ticaret sitelerinde satılan ismi farklı olarak yazılmış ancak aynı ürün koduna sahip ürünleri tespit edebilmektedir. Deneysel analizlerimiz sonucunda, e-ticaret ürünlerinin kayıt eşleştirmesinde %96,25 F-ölçeği ve en alakalı ürünler aramasında %100 kesinlik elde edilmiştir. Geliştirilen sistem verilen kategori içinde en iyi ürünleri başarılı bir şekilde kullanıcıya sunabilmektedir. Önerilen sistem mevcut sistemlere göre daha başarılı bir kullanıcı deneyimi sunabilmektedirIn this study, a novel product search engine system which supports -find the best products for a given category- type queries is proposed. The product search engine system consists of a focused crawler, a record linkage system, a sentiment analyzer, and a query engine system. The focused crawler is used to crawl product information from various e-commerce sites; the record linkage system determines the identical products that are crawled from different e-commerce sites; the sentiment analyzer classifies users' reviews about the products as positive or negative so that our product search engine can decide which product is the best for a given category; and the query engine takes the user queries and displays the result. All implementations are done by using C# programming language in .NET 4.5 framework, and MS-SQL Server 2014 database management system is employed for data storage. The core of our system is the record linkage part which is based on a modified incremental Hierarchical Agglomerative Clustering algorithm. To improve the success of record linkage process we also develop a product code matching system such that if the two products from different e-commerce sites have the same product code they are considered as the same. In our experimental analysis we observe 96.25% F-measure in record linkage of E-commerce products and 100% precision in most related products search. Our system can successfully offer best products for a given category. The proposed system achieves to provide better user experience than the existing systems

    Sürtünme Karıştırma Kaynak Yöntemiyle Birleştirilen Farklı Tipteki Alüminyum Bağlantıların Tahribatlı ve Tahribatsız Muayenesi

    No full text
    Bu çalışmada farklı kimyasal ve mekanik özelliklere sahip AA 5754 (AlMg3) ile AA 5083 (AlMg4,5Mn0,7) alüminyum alaşım levhaları, günümüzde yeni geliştirilen sürtünme karıştırma kaynak (SKK) yöntemiyle birleştirilmiştir. Çalışmada farklı devir ve ilerleme hızlarının, kaynaklı bağlantıların mekanik özelliklerini belirlemek amacıyla tahribatlı (çekme, çentik darbe, ve yorulma) ve tahribatsız (floroskopik) testler uygulanmıştır. Tahribatlı testler sonucunda farklı kaynak dönme ve ilerleme hızlarının, bağlantının mekanik test sonuçlarını etkilediği belirlenmiştir. Tahribatsız test sonucunda ise düşük devir sayısının ve yüksek ilerleme hızının, kaynak bölgesinde yetersiz birleşme meydana getirmesiyle, dikiş boyunca bölgesel porozite, tünel ve boşluklu bölgelerin oluştuğu görülmüştür. En iyi mekanik test sonucunu, 1400 devir dönme hızı ve 250 mm/dak ilerleme hızı işlem parametresi ile birleştirilen numune sergilemiştir. Anahtar Kelimeler: Sürtünme Karıştırma Kaynağı, Alüminyum Alaşımları, Tahribatlı Ve Tahribatsız Muayene, Kaynak Bölges
    corecore