6 research outputs found

    Effects of alfentanil or fentanyl added to propofol for sedation in colonoscopy on cognitive functions: Randomized controlled trial

    Get PDF
    Background/Aims: To assess the effect of propofol supplemented with alfentanil or fentanyl on cognitive functions for sedation during elective colonoscopy. Materials and Methods: Patients (n=150, 18-65 years old, American Society of Anesthesiologists risk group I-III) scheduled undergo elective colonoscopy were included. They were randomized into three groups using the closed envelope methodpropofol-alfentanil (Group A), propofol-fentanyl (Group F), and propofol only (Group P).Group A patients were given an alfentanil (10 mcg/kg)-supplemented propofol bolus infusion and 5 mcg/ kg alfentanil when necessary. Group F patients were given fentanyl (1 mcg/kg)-supplemented propofol and 0.5 mcg/kg fentanyl when necessary. Group P patients were given 1 mg/kg propofol and 0.5 mg/kg propofol when necessary. Vital signs, depth of sedation, recovery parameters, and patient and endoscopist satisfaction were recorded. Trieger dot test (TDT) and Digit Symbol Substitution Test (DSST) were performed post procedure. Results: Demographic data were similar among all patients in the groups. Bispectral index values were lower in Group P (p<0.001). DSST scores were higher in Group A (p=0.004). TDT scores and Facial Pain Scale scores were higher in Group P (p<0.005). Apnea incidence (p=0.009) and Observer’s Assessment of Alertness/Sedation Scale scores (p=0.002) were also higher in Group P. Patient satisfaction and endoscopist satisfaction were similar among all patients. Conclusions: Compared with propofol-alfentanil and propofol-fentanyl, propofol alone is associated with an increased incidence of apnea, drug consumption, and reported pain. Propofol-alfentanil has a less negative effect on cognitive functions than propofol alone or propofol-fentanyl

    Yoğun Bakımda Vitamin D Düzeyi ile Sepsis-Mortalite İlişkisi

    No full text
    Amaç: Bu çalışmanın amacı vitamin D düzeyi ile sepsis, prognoz ve mortalite arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma 01.01.2018-31.12.2018 tarihleri arasında yoğun bakım ünitesine kabul edilen hastalarda retrospektif olarak yapılmıştır. Hastaların yaşı, cinsiyeti, kilo ve boyu, yatış tanıları, komorbiditeleri, mekanik ventilatörde kalış süresi, yoğun bakım ünitesinde ve hastanede kalış süresi, Akut Fizyoloji ve Kronik Sağlık Değerlendirmesi (APACHE II) ve Sepsis İlişkili Organ Yetmezliği Değerlendirmesi (SOFA) skorları, vitamin D düzeyi ve sepsis göstergeleri (beyaz küre, C-reaktif protein (CRP) ve prokalsitonin düzeyleri) değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 241 hastanın yaş ortalaması 69,9±13,7 yıldır. Vakaların %65,6’sı erkek (n=158), %34,4’ü kadın (n=83), %19,5’i obezdi (n=47). Hastaların %83,8’inde (n=202) ciddi düzeyde D vitamini eksikliği mevcuttu. Çalışmada APACHE II ve SOFA değerleri arasında pozitif, güçlü istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. D vitamini ciddi düzeyde eksik olan grup ile normal grup arasında APACHE II, SOFA, Charlson Komorbidite İndeksi (CCI), Vücut Kitle İndeksi (VKİ), mekanik ventilasyon süresi, yoğun bakım ve hastane yatış süresi, inotropik ilaç kullanımı arasında istatistiksel anlamlı ilişki olmadığı gibi sepsis göstergeçleri (beyaz küre, CRP, prokalsitonin) ve 28 günlük mortalite yönünden de istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır. Çalışmada Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) olan hastalarda, malign ya da interstisyel akciğer hastalığı olanlara göre D vitamini eksikliği istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Sonuç: Yoğun bakımda yatan KOAH hastalarının yetersiz beslenme ve azalmış fiziki aktivite nedeniyle vitamin D rezervleri oldukça düşüktü ancak vitamin D ile sepsis, prognoz ve mortalite arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır
    corecore