52 research outputs found

    A phenomenological analysis of the relationship between death and euthanasia from the nurse’s perspective

    Get PDF
    Bu çalışmada hemşirelerin ölüm, ötanazi ve ölümcül hasta kavramları hakkındaki düşünce ve deneyimleri üzerinden ölüm ve ötanazi arasındaki ilişkiyi sosyolojik bir perspektif ile anlamak ve anlamlandırmak amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji yöntemi üzerine kurulan bu çalışmada, kartopu örnekleme yoluyla 20 hemşireye ulaşılmış, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiş ve elde edilen veriler analiz edilmiştir. Çalışmada hemşirelerin ötanazi algısının çoğunlukla “istemli ötanazi” yönünde olduğu, ötanazinin uygulanması konusundaki düşüncelerinin çoğunlukla olumlu ancak yine de ötanazinin uygulama zeminine karşı tereddütlü oldukları belirlenmiştir. Çalışmada, hemşirelerin ölümü “son”, ölümcül hastayı “terminal dönem hastası ve kanser gibi ağır hastalar”, ötanazi ile ölmeyi ise “doğal ve yapay ölüm ayrımı” üzerinden tanımladığı görülmüştür. Araştırmadan elde edilen, hemşirelerin ölüm, ötanazi ve ölümcül hastaya ilişkin fikirleri ve deneyimleri üzerine veriler, çalışma kapsamında, Foucault’nun kuramsal çerçevesinden, biyopolitika, tıbbi bakış, tıbbileştirme kavramları temelinde tartışılmıştır.This study aimed to understand and make sense of the relationship between death and euthanasia from a sociological perspective. This relationship was assessed through the analysis of thoughts and experiences of nurses about the concepts of death, euthanasia and the terminally ill. The phenomenological methodological approach, as one of the qualitative research methods, was used in this research. Snowball sampling was used to reach 20 nurses, in-depth interviews were conducted using a semi-structured interview form, and the data were analyzed. In the study, it was seen that the nurses’ perception of euthanasia fell mostly within the category of “voluntary euthanasia”, and their thoughts on the implementation of euthanasia were mostly positive. However, the participants were hesitant about the practice of euthanasia. In the study, it was seen that nurses defined death as an “end”, terminally ill patients as “terminal-period patients and severe patients such as cancer”, and death by euthanasia through the “distinction between natural and artificial death”. The data gathered in this research regarding nurses’ thoughts and experiences about death, euthanasia and the terminally ill were analyzed within the theoretical framework of Foucault and the discussion was built on concepts of biopolitics, medical gaze, and medicalization

    HEGEMONİK ERKEKLİĞİN İNŞASI: İZMİR’DE ‘DAHA’ ERKEKLİK

    Get PDF
    Bu çalışmada hegemonik erkeklik kavramsallaştırması temelinde, farklı erkeklik deneyimlerini ve erkekliğin hangi ön kabuller ve mekanizmalar aracılığıyla inşa edildiğini anlamlandırmak amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak yürütülen çalışmada, kartopu örnekleme yoluyla İzmir’de doğup büyüdüğü saptanan 14 katılımcı ile yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışmadan elde edilen erkeklik kurgusuna ilişkin araştırma verileri, farklı illerde gerçekleştirilen çalışmalar ışığında analiz edilmiştir. Diğer çalışmalarda, erkekliğin kurulması yolunda geçilen aşamalardan biri olarak askerliğe yapılan vurgunun, bu çalışma kapsamında söylem düzeyinde kendini göstermediği fakat erkekliğin inşasında ailedeki diğer erkeklerin ve özellikle babanın başat rolünün bu çalışma kapsamında da erkeklik için geçerli olduğu görülmüştür. Çalışmada İzmirli erkek olmanın, centilmenlik, kibarlık, eğitimli olma, kadınlara ‘saygı’ gösterme, zeki olma gibi özellikler üzerine kurulduğu belirlenmiştir. Farklı çalışmalarda hegemonik erkekliğin gelenekler ve milliyetçilik üzerine kurulmuş olduğu görülürken bu çalışmada ‘modernlik’ üzerine kurulduğu fakat yine de bir ‘ayrıcalık’ olarak deneyimlendiği saptanmıştır. </p

    Türk diş hekimliği fakültesi öğrencilerinde gece yeme sendromu ve ağız sağlığı ilişkileri üzerine çok merkezli araştırma

    Get PDF
    Objective: Night eating syndrome (NES) is a common eating disorder in which the circadian timing of food intake disturbs. The aim of the present study is to determine the prevalence of NES among dental school students and evaluate its association with body mass index (BMI), smoking status, alcohol consumption, and oral health status. Material and Methods: Night eating questionnaire consisting of 14 questions was conducted on dental school students at 3 universities and a total of 30 points and higher was determined as a cutpoint for NES diagnosis. Demographic status, medical status, BMI, smoking/alcohol consumption, carious/filled teeth, and interval of brushing are recorded. Results: Twelve (3.5%) of the study group among 346 attendants revealed NES diagnosis. Students with NES showed significantly higher average body weight values (p0.05). Smoking rates (91.7%) and alcohol consumption (83.3%) were significantly higher in students with NES (p0,05). GYS olan öğrencilerde sigara içme oranları (%91,7) ve alkol tüketimi (%83,3) anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). GYS tanılı kişilerde çürük dişlerin sayısı daha fazla, ağız sağlığı durumu ve diş fırçalama alışkanlığı daha kötü bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışma, diş hekimliği öğrencilerinde GYS tanısının nispeten düşük olduğu sonucunu göstermiştir. GYS, özellikle sigara içme alışkanlığı ve alkol tüketimi olanlarda bozulmuş ağız hijyeni için bir risk faktörü olabilir. Ağız hijyen bilgisi ve tutumları gece yeme alışkanlıklarının azalmasına katkıda bulunabilir

    Torsion of term gravid uterus with a large leiomyoma

    Get PDF
    Torsion of gravid uterus is a rare obstetric event and it is almost always diagnosed during cesarean section. Leiomyomas and previous cesarean sections are predisposing risk factors. We report a case of 180 degree torsion of a term gravid uterus with only symptom of hematuria

    2-(4-Meth­oxy-2-methyl­anilino)-1,2-diphenyl­ethanone

    Get PDF
    The title compound, C22H21NO2, was synthesized from 4-meth­oxy-2-methyl­aniline and 2-hy­droxy-1,2-diphenyl­ethanone. In the title compound, the C—C—C—N—C backbone adopts an all-trans conformation. The crystal structure is stabilized by weak inter­molecular C—H⋯O hydrogen-bond inter­actions

    Synthesis of hydroxy benzoin/benzil analogs and investigation of their antioxidant, antimicrobial, enzyme inhibition, and cytotoxic activities

    Get PDF
    In this study, hydroxy benzoin (1-7), benzil (8-14), and benzoin/benzil-O-beta-D-glucosides (15-25) were synthesized to investigate their biological activities. An efficient method for synthesizing hydroxy benzoin compounds (1-7) was prepared from four different benzaldehydes using an ultrasonic bath. Then, antioxidant (FRAP, CUPRAC, and DPPH), antimicrobial (3 Gram (-), 4/6 Gram (+), one tuberculosis and one fungus), and enzyme inhibition (acetylcholinesterase, butyrylcholine esterase, tyrosinase, alpha-amylase, and alpha- glucosidase) for the all synthesized compounds (1-25) were evaluated. And also, four most active compounds (4, 12, 18a+b, and 25) from each group were evaluated to the human cervical cancer cell line (HeLa) and anticancer screening tests against the human retinal normal cell line (RPE). Compound 4 showed HeLa and RPE cancer cell activities as much as cisplatin. The synthesized compounds were characterized by spectroscopic methods (NMR, FT-IR, UV, LC-QTOF-MS) and the ACD NMR program's help

    Çevrimiçi iletişimde disinhibisyon etkisi: pilot çalışmanın psikometrik bulguları

    No full text
    Çevrimiçi Disinhibisyon etkisi, yüz yüze iletişimde söz konusu olan sosyal kısıtlamaların çevrimiçi ortamlarda serbest kalması anlamına gelmektedir. Son yıllarda birçok araştırma, bireylerin çevrimiçi ortamlarda ve yüz-yüze ortamlarda farklı davranabildiğini göstermiştir. Alanyazında çevrimiçi disinhibisyon etkisini ölçen Türkçe bir ölçme aracı bulunmadığı için, bu çalışma, Lea ve Spears tarafından geliştirilen SIDE modelinden yola çıkarak bir psikolojik durum olarak kavramsallaştırarak bir ölçek geliştirmeyi amaçlamaktadır. Önçalışması üniversite öğrencileri ile yapılan çalışmaya dair psikometrik bulgular sunulacaktır. Yöntem: Ölçek geliştirme sürecinde hazırlanan madde havuzu için uzman görüşü alınmıştır. Sesli düşünme protokolü izlenerek yapılan görüşmelerde maddelerin anlaşılırlığı değerlendirilmiştir. 15 maddeden oluşan taslak ölçek, kriter olarak kullanılacak Beş Faktör Kişilik Ölçeği’nin içedönük alt ölçeği ve Gözden Geçirilmiş Cheek ve Buss Utangaçlık Ölçeği ile birlikte 130 üniversite öğrencisine (88 Kadın, 42 Erkek) uygulanmıştır. Örnek maddeler şunlardır: “Yazışırken mesajlara hemen cevap vermek zorunda olmamak iletişimi kolaylaştırıyor” “Birine hakaret içerikli mesaj yazarsam, aynısını yüz yüze söylemeye göre kendimi daha az suçlu hissederim.”. Bulgular: Açımlayıcı faktör analiz sonucunda özdeğerlerin birden yüksek olması kriterine göre, ikili faktör yapısı gözlenmiş; açıklanan toplam varyans %47,55’dir. Maddelerden biri, herhangi bir faktöre yüklenmediği için elenmiştir. Cronbach alfa katsayısı “İletişim Kolaylığı” boyutu (9 madde) için .85, “Olumsuz Sonuçların Sorumluluğunun Azalması” boyutu (5 madde) için .86’dır. Eş zamanlı geçerlik kanıtı olarak ölçek boyutlarının, içedönük kişilik özelliği ve utangaçlık ile anlamlı pozitif korelasyon gösterdiği (r =.15, .35) bulunmuştur. Tartışma: Elde edilen ön bulgular iki faktörlü yapının uygun olduğuna işaret etmektedir. “İletişim Kolaylığı” boyutundan alınan yüksek puan kişinin çevrimiçi iletişimde, yüz yüze iletişime göre kendini daha iyi ifade etmesi ve daha fazla açması anlamına gelirken, “Olumsuz Sonuçların Sorumluluğunun Azalması” boyutu bireylerin çevrimiçi iletişimde yaptığı olumsuz hareketlerin sonuçlarını daha az hissettiğini gösterir. Bir sonraki adımda, ön bulgulara dayanarak yapılabilecek değişiklikler göz önünde bulundurularak ölçek, daha geniş bir örneklem üzerinde test edilmelidir

    Anatomical and morphological assessment of nasopalatine canal in pediatric and adolescent population via cone beam computed tomography

    No full text
    Introduction: Anatomical and morphological structure of nasopalatine canal (NPC) is important for surgical techniques carried out on the maxilla. The aim of the present study was to analyze the anatomical and morphological characteristics of the NPC among pediatric and adolescent population using cone beam computed tomography (CBCT). Materials and Methods: A total of 437 cases were analyzed using CBCT images in this retrospective, cross-sectional study. Shape was analyzed as hourglass, cone, funnel, banana, cylindrical, and tree branch like. Number of foramina Stenson (FS) was evaluated through coronal, axial, and sagittal views. Landmark evaluation involved; diameter of FS, diameter of incisive foramen, diameter at the mid-canal length, NPC length, and narrowest buccal bone thickness. Pathology presence near NPC was evaluated to determine alterations on the landmark metrics. Results: Nasopalatine canal shape distribution revealed 32% hourglass, 9.6% conic, 10.8% funnel, 11.9% banana, 29.5% cylindrical and 6.2% tree branch. Number of FS (P = 0.021; P 0.05). Incidence of pathology near NPC is 20.8% and was not affected by gender (P = 0,192; P > 0.05). Conclusions: The current study demonstrates significant variations of NPC morphology among patients. Therefore, CBCT analysis is highly recommended for clinicians to reduce the complications in oral and maxillofacial surgery practices and to provide better surgical outcomes
    corecore