40 research outputs found

    THE EFFECTS OF UNDER GRADUATE STUDENTS' MENTAL (PSYCHOLOGİCAL) TOUGHNESS ON THE LEADERSHİP LEVEL

    Get PDF
    The aim of this research is to determine the relationship between mental endurance and leadership levels of the candidates who are studying in Erciyes University School of Physical Education and Sports Inspection. The student's universe consists of 436 students of Physical Education and Sports. As means of data collection in the survey were used Mental (psychological) endurance scale, Leadership orientation scale and Personal information form. Statistical analyzes were performed with the SPSS 20.0 package of data obtained from Personal Information Form, Mental (Psychological) endurance and Leadership orientation scale. The personal information and inventory total scores and factor scores for the candidates were determined by determining frequency (f) and percent (%) values. Multiple regression analysis was applied to determine whether Pearson Moments Multiplication Correlation analysis (r) and their scores were predictive in order to reveal the relationship between scores obtained from the scales. (Β). While there is a low level of positive relationship between self-confidence and human resources framework and negative environmental and structural environmental scores, there was no significant relationship between attention control, visualization, level of motivation, positive energy and attitude control scores, structural environment, human resources framework, political environment and symbolic environmental scores. The model presents a meaningful relationship between negative energy and leadership orientations. When the t-test results on the significance of the regression coefficient are examined, structural environment leadership orientation, mental stability and 13% of the total variance. There was no significant relationship between self-confidence, attention control, visualization, motivation level, positive energy and attitude control, and leadership orientation, and mental stability was not predictive of leadership orientations. As a result; It is thought that the individuals with high mental stability show effective leadership behaviors and the positive attitudes and behavioral behaviors demonstrated by the leadership strengthen the mental endurance of the individuals

    ntrakranial Menenjioma Olgularının Değerlendirilmesi: 72 Hastanın Analizi

    Get PDF
    Amaç: Kliniğimizde 2012–2018 yıllarında ameliyat olmuş ve menenjiom tanısı almış olan 72 hasta retrospektif olarak klinik, radyolojik ve patolojik bulgularıyla incelenerek literatür eşliğinde tartışıldı. Yöntemler: Hastaların yaşları, cinsiyetleri, klinik bulguları, radyolojik görüntüleri, yerleşim yerleri, ameliyat kayıtları ve patolojik olarak aldıkları tanıları incelendi. Bulgular: 72 intrakranial menenjiomalı hastanın 47 (%65,3)’i kadın, 25 (%34,7)’i erkektir. Kadın/Erkek oranı: 1.88’dir. Olgular 19-78 yaş aralığında olup, yaş ortalaması 44.7’dir. Sıklık sırasına göre başvurma nedenleri ve nörolojik muayene bulguları: Baş ağrısı (%72,2), bulantı-kusma (%37,5), epilepsi (%25,0), motor defisit (%20,8)’dir. En sık yerleştikleri lokalizasyonlar: konvexite 17 (%23,7), parasagital 14 (%19,5), sfenoid kanat 9 (%12,59 bölgesidir. Cerrahi tedavideki rezeksiyonumuzun Simpson klasifikasyonuna göre; hastaların 57 (%79,2)’i grade I, 8 (%11,1)’i grade II, 2 (%2,8)’i grade III, 4 (%5,5)’i grade IV ve 1 (%1,4)’i grade V olarak değerlendirilmiştir. Histopatojik tanıları ise sıklık sırasına göre; 29 (%40,3) meningotelyomatöz, 13 (%18,1) fibröz, 9 (%12,5) transisyonel, 6 (%8,3) oranında psammomatöz tip şeklinde tespit edildi. Sonuç: İntrakranial menenjiomalar malign tipleri dışında; genellikle benign karekterde yavaş büyüyen, erken tanı konup, total çıkarıldığında tam kür sağlanan, rekürrens oranı çok düşük olan tümörlerdir. Menenjiomalarda cerrahi kararın verilmesinde ve sürvide; hastaların yaşı, preoperatif performans skalası, tümörün lokalizasyonu, büyüklüğü, rezeksiyon derecesi, histopatolojik özellikleri gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Asemptomatik, küçük boyutta, ameliyata uygun olmayan, yaşlı, kafa tabanı, kavernöz sinüs gibi ulaşılması zor lokalizasyonlarda bulunan hastalarda seri görüntülemelerle yakın takip ve radyocerrahi tercih edilebilir. MRG takibi 3. ay, 6. ay ve sonrasında yıllık takipler şeklinde ve takipte gerek görülürse, büyüme olursa cerrahi/radyocerrahi önerilir. Genç olan ve kalsifikasyonu bulunmayanlarda hızlı büyüme riski nedeniyle cerrahi düşünülmelidir

    Psikolojik ve sosyal yönleriyle kurban

    No full text
    THE SACRIFICE THROUGH ITS PSYCHOLOGICAL AND SOCIALSIDES The aim of this thesis called the sacrifice through its psychological and social sides is to determine the social and economic factors that influence on today's human's behaviours of killing animals as a sacrifice and their attitudes to these animals. The work studied on the field of religion psychology consistsof five parts. 1. In the first part as introduction, it is given detail information about the applications of the sacrifice in different culturs and its historical development. 2. In the second part there is information that forms the theoretical frames of the subject. Also the definitions that determine the limits of the subject are considered in this part. 3. In the third part it is given information about the methods of the research. In that part, after givin information about the preparing and application of the pool, that is a form of getting information, the characteristics of the subjects are explained. 4. In the forth part the discoveries about the research are declared as tables. 5. And in the last part, some discussions and comments about these discoveries are mentioned. In the end, it is understood that the sacrifice is a worship and has been carried out from the primitive man up to now. When it is considered of the factors that influence on this worship through its deep history, it is mentioned that there is a significant relation among these below: "Age, occupation, district, whether the house rented or not, salary, comprehension of religiousness, ideas about the Pilgrimage (Hajj), performing the Prayer (Salat), fasting, Welfaring money" for the poor and behaviours of killing animals. Also one of the aims of this research is, comparing the groups, to determine "the attitudes" of the different groups to the sacrificial animals. After studying, in details, of demographic properties through the attitudes to the sacrificial animals, in other words, the state of the independent changeables in that research can be realized like that: Acording to the discoveries of the research, while independent changeables like "age, occupation, education, sexuality, and in come" do not influence of people's attitudes to the sacrificial animals, on the other hand, independent changeables like "district and comprehension of religiousness, ideas about the Pilgrimage (Hajj) -one of the basic worships- and performing the Prayer (Salat)" influence on attitudes to the sacrificial animals. Whether is there any relation or not bitween "the death anxiety" and "the attitudes to the sacrificial animals" is studied in details and the analysis demonstrates that there is no relation between "the deat anxiety" and "the attitudes to the sacrificial animals. PSİKOLOJİK VE SOSYAL YÖNLERİYLE KURBAN "Psikolojik ve Sosyal Yönleriyle Kurban" adlı bu tezin amacı, günümüz insanlarının "kurban kesme davranışları" ve "kurbana karşı tutumlarına" etki eden sosyo-ekonomik faktörleri tespit etmektir. Din psikolojisi alanında yapılan bu çalışma beş bölümden oluşmaktadır. I. Bölüm olan "giriş"te kurbanın değişik kültürlerde uygulanışı ve tarihi gelişimi verilmiştir. II. Bölümde konunun teorik çerçevesini oluşturan bilgiler yer almaktadır. Konunun sınırlarını belirleyen tanımlar da bu bölümde ele alınmıştır. III. Bölümde araştırmanın metodolojisi hakkında bilgi verilmiştir. Bu bölümde bilgi toplama formu olan anketin hazırlanış ve uygulanışı hakkında bilgi verildikten sonra deneklerin nitelikleri açıklanmıştır. IV. Bölümde araştırma ile ilgili elde edilen bulgular tablolar halinde verilmiştir. V. Ve "sonuç" bölümünde ise elde edilen bulgular çerçevesinde yapılan tartışma ve yorumlara yer verilmiştir. Sonuç olarak kurbanın, ilk insandan günümüze kadar bütün toplumlarda uygulana gelen bir ibadet olduğu görülmüştür. Derin geçmişe sahip olan bu ibadete etkisi olan faktörlere bakıldığında "yaş, meslek, oturulan semt, oturulan evin kira olup olmaması, aylık gelir, dindarlık algısı, hac konusundaki kanaatler, namaz kılma durumu (sıklığı) oruç tutma, zekat verme durumları" ile "kurban kesme davranışı" arasında manidar bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmanın amaçlarından biri de gruplar arası karşılaştırmalar yaparak farklı grupların "kurbana karşı tutumlarını" tespit etmektir. Kurbana karşı tutumları bakımından incelenen demografik özelliklerin yani bu araştırmadaki bağımsız değişkenlerin durumu şöyle değerlendirilebilir: Araştırma bulgularına göre "yaş, meslek, eğitim, cinsiyet, gelir" gibi bağımız değişkenler halkın "kurbana karşı tutumlarını" etkilemezken, "oturulan semt ve dindarlık algısı, temel ibadetlerden hac konusundaki kanaatler ve namaz kılma durumu" gibi bağımsız değişkenler "kurbana karşı tutumları" etkilemektedir. Bir alt problem olarak "ölüm kaygısı" ile "kurbana karşı tutumlar" arasında bir bağıntı olup-olmadığı incelenmiş, yapılan analiz (korelasyon), "ölüm kaygısı" ile "kurbana karşı tutumlar" arasında bir bağıntının olmadığını ortaya çıkarmıştır

    Kişilik özellikleri ve dinsel yönelimler üzerine bir araştırma

    No full text
    Anahtar Kelimeler : Din, Dindarlık, Kişilik, Kişilik Teorileri, Big Five KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE DİNSEL YÖNELİMLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Dindarlık ve kişilik olgularını konu edinen bu araştırmada, bireylerin dini tutum ve davranışları ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki ve etkileşimleri incelenmiştir. Bununla beraber cinsiyet, yaş, eğitim durumu, medeni durum ve unvan gibi değişkenlerle dindarlık ve kişilik arasındaki ilişkiler irdelenmiştir. Bu araştırma, İstanbul’un yedi ilçesinde görev yapan 727 katılımcı üzerinde gerçekleştirilen bir ampirik uygulamayla ele alınmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli ve anket tekniğinden yararlanılmıştır. “Dindarlık Ölçeği” ve “Big Five Kişilik Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler SPSS paket programı ile değerlendirilmiştir. Bulguların değerlendirilmesinde, faktör ve iç tutarlık, t-test, ANOVA, Pearson Korelasyon ve Çoklu Regresyon analiz teknikleri kullanılıştır. Araştırma sonucunda, Türk toplumunun genel olarak dindar olduğu, erkeklerin kadınlara nazaran daha dindar olduğu, evlilerin dindarlığın bilgi/ibadet ve sosyal etki boyutlarında kadınlara nazaran daha yüksek puan aldıkları, Yüksek Lisans ve üzeri eğitim seviyesine sahip katılımcıların dindarlığın bilgi/ibadet boyutunda diğer eğitim seviyesindeki katılımcılardan anlamlı şekilde farklılaştığı, unvan değişkeninin dini düşünce ve davranışlar üzerinde fark oluşturan bir etken olduğu, yöneticilerin dindarlığın bireysel etki boyutu haricinde tüm boyutlarda öğretmenlerden daha olumlu dini tutum ve davranışa sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Genel kişilik eğilimleri bakımından Türk toplumunun; dışadönüklük ve özdisiplin (sorumluluk) özelliklerinin öne çıktığı, deneyime açıklık ve uyumluluk özelliklerinden yüksek puan alırken nörotik eğilimlerinin düşük olduğu bulgulanmıştır. Kadınların dışadönüklük ve özdisiplin, erkeklerin ise uyumluluk ve nörotiklik eğilimlerinin öne çıktığı, 18-25 yaş grubunun dışadönüklük ve nörotiklik özellikleri bakımından diğer yaş gruplarından anlamlı şekilde farklılaştığı, evlilerin bekarlara nazaran daha özdisiplinli olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada dindarlık ile kişilik olgularının ilişki ve etkileşim içinde olduğu bulgulanmıştır. Buna göre; dışadönüklük ve özdisiplin dindarlığın inanç boyutu ile negatif, bireysel etki boyutu ile pozitif; nörotizm sosyal etki göstergesi ile pozitif, inanç alt göstergesi ile negatif; deneyime açıklık sosyal etki ve bilgi/ibadet boyutları ile pozitif, inanç boyutu ile negatif; uyumluluk, inanç alt boyutu ile negatif, sosyal etki alt boyutu ile pozitif yönde ilişkilidir. Genel dindarlık eğilimi kişiliğin özdisiplin özelliği ile pozitif, uyumluluk özelliği ile negatif ilişki ve etkileşim içerisindedir. Keywords : Religiosity, Big Five, Personality, Personality Theories ABSTRACT An Empiric Study on Personality Traits and Religious Orientations This research that contains phenomena as personality and religiosity has been carried out for determining relationship and encounter between personality, and religiosity. In this context role of religious attitudes and behaviors on personality traits was examined. Moreover, relations between socio-demographic features of Subjects (gender, age, place, social-economic status, profession and marital status etc.), and personality traits on the one hand, Religiosity on the other hand have been researched. The sample of this study consisted of 727 subjects from different region of Istanbul. In this research, survey method and questionnaire technique was used. “Religiosity Scale” and “Big Five Personality Scale” was performed to Subjects. The data obtained through the measures were analyzed by a statistical program called SPSS. In the evaluation of data analysis of factor and reliability and t-test and Pearson correlation and multiple regression was used. The findings of this study indicated that there is an important and forceful relationship religiosity and personality traits. According to the multiple regression analysis results, general religiosity factor have a considerable positive effect on conscientiousness, and negative effect on agreeableness. Namely, when level of religiosity increases, the level of conscientiousness increases as well. But when level of religiosity increases, the level of agreeableness decreases

    Yalnızlıkla Başa Çıkma: Yalnızlık, Dini Başa Çıkma, Dindarlık, Hayat Memnuniyeti Ve Sosyal Medya Kullanımı

    No full text
    Günümüzde hızla yayılan, insanların hayat kalitesini ve mutluluğunu olumsuz olarak etkileyen yalnızlık, özellikle Amerika ve Avrupa’da en önemli toplumsal sorunlardan birine dönüşmüştür. İngiltere’de yalnızlıktan sorumlu bakanlık kurulmasına kadar varan bu olgunun, Türkiye’de özellikle genç nesli temsil eden üniversite öğrencilerinde ne düzeyde olduğu, bu araştırmanın temel araştırma konularından birini oluşturmaktadır. Bu araştırma, Ordu üniversitesinin değişik fakültelerinde öğrenim gören 416 öğrenci örneklemi üzerinde yürütülmüştür. Anket formunda; UCLA yalnızlık ölçeği, dini başa çıkma ve hayat memnuniyeti ölçekleri kullanılmıştır. Ayrıca katılımcıların bireysel dindarlık algıları ve sosyal medya kullanım düzeylerini belirlemeye yönelik sorular oluşturulmuştur. SPSS istatistik programıyla yapılan analizler sonucunda; dindarlık algısı ile yalnızlık, olumsuz dini başa çıkma, sosyal medyada görünürlük düzeyi ve kullanılan sosyal medya sayısı arasında negatif yönde; dindarlıkla olumlu dini başa çıkma arasında ise pozitif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca öznel dindarlık algısı cinsiyet üzerinde farklılığa açmazken, hayat memnuniyeti üzerinde farklılığa yol açtığı anlaşılmıştır. Yalnızlık ile olumlu dini başa çıkma, hayat memnuniyeti ve mesajlaşma arasında negatif yönde ilişki ve etkileşim tespit edilirken, hayat memnuniyeti ile olumlu dini başa çıkma arasında pozitif, olumsuz dini başa çıkma arasında negatif yönde ilişki ve etkileşimin varlığı bulgulanmıştır. Bu çalışma birçok değişkenin birbiri ile ilişki ve etkileşimini ele alması bakımından önemlidir.Özet: Bu çalışmada temel olarak, yalnızlık ile öznel dindarlık algısı, dini başa çıkma, hayat memnuniyeti, internet ve sosyal medya kullanıma yönelim arasındaki ilişki ve etkileşimler konu edilmektedir. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar hiçbir çalışma yalnızlık, dindarlık algısı, dini başa çıkma, internet ve sosyal medya kullanımı arasındaki ilişki ve etkileşimi bir bütün olarak incelememiştir. Bu yüzden bu çalışmanın amacı, Türkiye’de devlet üniversitesinde öğrenim gören öğrencilerin kendi perspektifinden yalnızlık düzeylerini yukarıda belirtilen diğer faktörleri inceleyerek bu araştırma boşluğunu doldurmaktır.Bu çalışma tarama modeliyle yapılmıştır. Veriler anket tekniği ile toplanmıştır. Araştırmaya, bir devlet üniversitesinde İlahiyat, Ziraat, Tıp, Eğitim, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültelerinde öğrenim gören 416 (238’i kadın, 178’i erkek) öğrenci katılmıştır.Araştırma modeline uygun olarak geliştirilen anket formunun ilk bölümünde demografik değişkenlerin yanında katılımcıların öznel dindarlık algısını belirlemeye yönelik “dinî bağlılık açısından kendinizi nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu bulunmaktadır. Katılımcıya kendi hakkındaki değerlendirmesini yapması bakımından 1-7 arası bir skala sunulmuştur. Puanların 7’ye yaklaşması, öznel dindarlık algısının yüksek olduğunu, 1’e yaklaşması ise düşük olduğunu göstermektedir.İkinci bölümde ise sırasıyla; araştırmaya katılanların yalnızlık düzeylerini belirlemeye yönelik, 1978’de Russell Peplau ve Ferguson tarafından geliştirilen, daha sonra 1980’de Russell, Peplau ve Cutrona tarafından psikometrik özellikleri yeniden gözden geçirilen “UCLA Yalnızlık Ölçeği” (University of California Los Angeles, Loneliness Scale) kullanılmıştır (α=.881). Bununla beraber, katılımcıların zor ve sıkıntılı durumlarda yöneldikleri başa çıkma etkinliklerini ve bu etkinliklere başvurma sıklığını tespite yönelik olarak, Pargament, Koenig ve Perez tarafından geliştirilen Dini Başa Çıkma Ölçeği’nden yararlanılarak Ali Ayten tarafından oluşturulan “Dini Başa Çıkma Ölçeği” kullanılmıştır (α =.883). Ayrıca, katılımcıların hayatından memnuniyet düzeylerini belirleyebilmeye imkan sağlayan, Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen, Ali Ayten tarafından Türkçe’ye tercüme edilerek geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan beş ifadeden oluşan “Hayat Memnuniyeti Ölçeği” kullanılmıştır (α =.818). Son olarak da, kullanıcıların sosyal medya ile meşgul olma süreleri ve sosyal medya üzerinde yaptıkları etkinlikleri sorgulayan anket formu ile bilgiler toplanmıştır.Birkaç çıkarımsal istatistiksel analiz (t-test, ANOVA, korelasyon, ve regrasyon) uygulanarak gruplar arasındaki ilişki ve etkileşimler incelendi. Sonuçlar ele alındığında istatistiki bakımdan, anlamlı bir farklılık söz konusu olmasa da  (p>,05) erkeklerin (ort. 4,42, S. 1,57) öznel dindarlık algısının kadınlara (ort. 4,31, S. 1,17) oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Öznel dindarlık algıları ile yalnızlık arasında uygulanan korelasyon analizi, bu iki değişken arasında negatif yönde bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur (p<,001, r= -,20). Dindarlık ile olumlu, olumsuz ve genel dini başa çıkma yönelimleri arasında yapılan korelasyon analizinde de dindarlık algısı ile dini başa çıkma yönelimleri arasında ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Dindarlık algısı ile olumlu dini başa arasında pozitif (p=,000, r=,52), olumsuz dini başa çıkma ile negatif (p=,001, r= -17), genel olarak dini başa çıkma yönelimiyle de pozitif (p=,000, r=,46) ilişki bulgulanmıştır. Dindarlık algısı ile sosyal medyada görünürlük düzeyi (p=,007, r= -14) ve kullandığı sosyal medya sayısı (p=,015, r= -,12) arasında da anlamlılık düzeyinde negatif yönde korelasyon tespit edilmiştir. Öznel dindarlık algısının hayat memnuniyeti üzerinde farklılığa yol açıp açmadığı ANOVA analizi ile incelenmiştir. 6. düzeyde kendilerini dindar görenlerin hayatlarından memnun olmak bakımından 2. ve 3. düzey kendilerini dindar görenlerden anlamlı bir şekilde farklılaşmıştır (p<,05).Olumlu dini başa çıkma ile yalnızlık arasında yapılan korelasyon analizinde iki değişken arasında istatistiki bakımdan anlamlı negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir (p=,000, r= -,20). Olumlu ve olumsuz dini başa çıkma yönelimleri ile hayat memnuniyeti arasında yürütülen korelasyon analizinde ise, hayat memnuniyeti ile olumlu dini başa çıkma arasında pozitif (p<,01, r= ,18), olumsuz dini başa çıkma ile negatif (p<,01, r= -,26) yönde ilişki tespit edilmiştir.Yalnızlık ile hayat memnuniyeti arasında yapılan korelasyon analizinde ise aralarında negatif yönde anlamlı bir ilişki elde edilmiştir (p=,000, r= -,44). Bağımlı değişken olarak alınan mesajlaşma ile bağımsız değişken olarak alınan yalnızlık arasında ilişki ve etkileşimin nasıl olduğuna dair enter metoduyla yapılan regrasyon analizinde iki değişken arasında ilişki ve etkileşimin olduğu tespit edilmiştir (p=,005, ΔR2=,02, β= -,14).Bu bulgular doğrultusunda, olumsuz bir duygu olan yalnızlığın azaltılması bununla birlikte, depresif eğilimlerin karşı kutbunda bulunan hayattan memnuniyetin artırılması için dini duygu ve düşüncelerin desteklenmesi, dini eğitimlerin daha etkin ve verimli hale getirilmesi güçlü ve sağlıklı bir toplum için önem arz ettiği söylenebilir. Ayrıca toplumun ruh sağlığı üzerinde önemli bir tehdit haline dönüşmüş sosyal medya kullanımı üzerinde de dindarlığın önemli tesirleri söz konusudur. Gözetleme aracı haline dönüşen sosyal medyada, gizlilik diğer bir adıyla mahremiyet üzerinde dindarlığın etkisi bu çalışmayla tespit edilmeye çalışılmıştır. Birey dindarlaştıkça, sosyal medya hesaplarında gizlilik düzeyini artırarak mahremiyetini daha yakın çevresiyle paylaşma eğilimi gösterdiği araştırma sonuçlarına göre söylenebilir. Ayrıca dindarlık algısının, kullanılan sosyal medya aracı sayısını azaltıcı tesiri, toplum hayatında hızla yer eden ve toplumun önemli ve kıymetli olan vaktini alan bu araçların birey hayatındaki tesirini de düşüreceği anlamını taşımaktadır. Yine bu araştırmanın bulguları doğrultusunda, olumlu dini başa çıkma becerilerini yeteri kadar kullanıp, olumsuz dini başa çıkmadan uzaklaşan bireylerin hayat memnuniyetlerinin artacağı söylenebilir. Bununla birlikte bireyin yalnızlık hissiyatı azaldıkça hayat memnuniyetinin de artacağı anlaşılmaktadır. Birey yalnızlığını mesajlaşma ile giderme yoluna gidebileceği varsayımı üzerine yürütülen analizde, yalnızlığın mesajlaşma üzerinde olumlu bir yordayıcı olduğu, ancak açıklama yüzdesinin düşük olduğu görülmektedir

    Kişilik özellikleri ve dinsel yönelimler üzerine bir araştırma

    No full text
    Anahtar Kelimeler: Din, Dindarlık, Kişilik, Kişilik Teorileri, Big FiveÖZETKİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE DİNSEL YÖNELİMLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMADindarlık ve kişilik olgularını konu edinen bu araştırmada, bireylerin dini tutum ve davranışları ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki ve etkileşimleri incelenmiştir. Bununla beraber cinsiyet, yaş, eğitim durumu, medeni durum ve unvan gibi değişkenlerle dindarlık ve kişilik arasındaki ilişkiler irdelenmiştir. Bu araştırma, İstanbul’un yedi ilçesinde görev yapan 727 katılımcı üzerinde gerçekleştirilen bir ampirik uygulamayla ele alınmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli ve anket tekniğinden yararlanılmıştır. “Dindarlık Ölçeği” ve “Big Five Kişilik Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler SPSS paket programı ile değerlendirilmiştir. Bulguların değerlendirilmesinde, faktör ve iç tutarlık, t-test, ANOVA, Pearson Korelasyon ve Çoklu Regresyon analiz teknikleri kullanılıştır.Araştırma sonucunda, Türk toplumunun genel olarak dindar olduğu, erkeklerin kadınlara nazaran daha dindar olduğu, evlilerin dindarlığın bilgi/ibadet ve sosyal etki boyutlarında kadınlara nazaran daha yüksek puan aldıkları, Yüksek Lisans ve üzeri eğitim seviyesine sahip katılımcıların dindarlığın bilgi/ibadet boyutunda diğer eğitim seviyesindeki katılımcılardan anlamlı şekilde farklılaştığı, unvan değişkeninin dini düşünce ve davranışlar üzerinde fark oluşturan bir etken olduğu, yöneticilerin dindarlığın bireysel etki boyutu haricinde tüm boyutlarda öğretmenlerden daha olumlu dini tutum ve davranışa sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Genel kişilik eğilimleri bakımından Türk toplumunun; dışadönüklük ve özdisiplin (sorumluluk) özelliklerinin öne çıktığı, deneyime açıklık ve uyumluluk özelliklerinden yüksek puan alırken nörotik eğilimlerinin düşük olduğu bulgulanmıştır. Kadınların dışadönüklük ve özdisiplin, erkeklerin ise uyumluluk ve nörotiklik eğilimlerinin öne çıktığı, 18-25 yaş grubunun dışadönüklük ve nörotiklik özellikleri bakımından diğer yaş gruplarından anlamlı şekilde farklılaştığı, evlilerin bekarlara nazaran daha özdisiplinli olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada dindarlık ile kişilik olgularının ilişki ve etkileşim içinde olduğu bulgulanmıştır. Buna göre; dışadönüklük ve özdisiplin dindarlığın inanç boyutu ile negatif, bireysel etki boyutu ile pozitif; nörotizm sosyal etki göstergesi ile pozitif, inanç alt göstergesi ile negatif; deneyime açıklık sosyal etki ve bilgi/ibadet boyutları ile pozitif, inanç boyutu ile negatif; uyumluluk, inanç alt boyutu ile negatif, sosyal etki alt boyutu ile pozitif yönde ilişkilidir. Genel dindarlık eğilimi kişiliğin özdisiplin özelliği ile pozitif, uyumluluk özelliği ile negatif ilişki ve etkileşim içerisindedir.Keywords: Religiosity, Big Five, Personality, Personality TheoriesABSTRACTAn Empiric Study on Personality Traits and Religious OrientationsThis research that contains phenomena as personality and religiosity has been carried out for determining relationship and encounter between personality, and religiosity. In this context role of religious attitudes and behaviors on personality traits was examined. Moreover, relations between socio-demographic features of Subjects (gender, age, place, social-economic status, profession and marital status etc.), and personality traits on the one hand, Religiosity on the other hand have been researched. The sample of this study consisted of 727 subjects from different region of Istanbul. In this research, survey method and questionnaire technique was used. “Religiosity Scale” and “Big Five Personality Scale” was performed to Subjects. The data obtained through the measures were analyzed by a statistical program called SPSS. In the evaluation of data analysis of factor and reliability and t-test and Pearson correlation and multiple regression was used. The findings of this study indicated that there is an important and forceful relationship religiosity and personality traits. According to the multiple regression analysis results, general religiosity factor have a considerable positive effect on conscientiousness, and negative effect on agreeableness. Namely, when level of religiosity increases, the level of conscientiousness increases as well. But when level of religiosity increases, the level of agreeableness decreases

    Yalnızlıkla Başa Çıkma: Yalnızlık, Dini Başa Çıkma, Dindarlık, Hayat Memnuniyeti ve Sosyal Medya Kullanımı

    No full text
    Günümüzde hızla yayılan, insanların hayat kalitesini ve mutluluğunu olumsuz olarak etkileyen yalnızlık, özellikle Amerika ve Avrupa’da en önemli toplumsal sorunlardan birine dönüşmüştür. İngiltere’de yalnızlıktan sorumlu bakanlık kurulmasına kadar varan bu olgunun, Türkiye’de özellikle genç nesli temsil eden üniversite öğrencilerinde ne düzeyde olduğu, bu araştırmanın temel araştırma konularından birini oluşturmaktadır. Bu araştırma, Ordu üniversitesinin değişik fakültelerinde öğrenim gören 416 öğrenci örneklemi üzerinde yürütülmüştür. Anket formunda; UCLA yalnızlık ölçeği, dini başa çıkma ve hayat memnuniyeti ölçekleri kullanılmıştır. Ayrıca katılımcıların bireysel dindarlık algıları ve sosyal medya kullanım düzeylerini belirlemeye yönelik sorular oluşturulmuştur. SPSS istatistik programıyla yapılan analizler sonucunda; dindarlık algısı ile yalnızlık, olumsuz dini başa çıkma, sosyal medyada görünürlük düzeyi ve kullanılan sosyal medya sayısı arasında negatif yönde; dindarlıkla olumlu dini başa çıkma arasında ise pozitif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca öznel dindarlık algısı cinsiyet üzerinde farklılığa açmazken, hayat memnuniyeti üzerinde farklılığa yol açtığı anlaşılmıştır. Yalnızlık ile olumlu dini başa çıkma, hayat memnuniyeti ve mesajlaşma arasında negatif yönde ilişki ve etkileşim tespit edilirken, hayat memnuniyeti ile olumlu dini başa çıkma arasında pozitif, olumsuz dini başa çıkma arasında negatif yönde ilişki ve etkileşimin varlığı bulgulanmıştır. Bu çalışma birçok değişkenin birbiri ile ilişki ve etkileşimini ele alması bakımından önemlidir.Özet: Bu çalışmada temel olarak, yalnızlık ile öznel dindarlık algısı, dini başa çıkma, hayat memnuniyeti, internet ve sosyal medya kullanıma yönelim arasındaki ilişki ve etkileşimler konu edilmektedir. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar hiçbir çalışma yalnızlık, dindarlık algısı, dini başa çıkma, internet ve sosyal medya kullanımı arasındaki ilişki ve etkileşimi bir bütün olarak incelememiştir. Bu yüzden bu çalışmanın amacı, Türkiye’de devlet üniversitesinde öğrenim gören öğrencilerin kendi perspektifinden yalnızlık düzeylerini yukarıda belirtilen diğer faktörleri inceleyerek bu araştırma boşluğunu doldurmaktır.Bu çalışma tarama modeliyle yapılmıştır. Veriler anket tekniği ile toplanmıştır. Araştırmaya, bir devlet üniversitesinde İlahiyat, Ziraat, Tıp, Eğitim, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültelerinde öğrenim gören 416 (238’i kadın, 178’i erkek) öğrenci katılmıştır.Araştırma modeline uygun olarak geliştirilen anket formunun ilk bölümünde demografik değişkenlerin yanında katılımcıların öznel dindarlık algısını belirlemeye yönelik “dinî bağlılık açısından kendinizi nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu bulunmaktadır. Katılımcıya kendi hakkındaki değerlendirmesini yapması bakımından 1-7 arası bir skala sunulmuştur. Puanların 7’ye yaklaşması, öznel dindarlık algısının yüksek olduğunu, 1’e yaklaşması ise düşük olduğunu göstermektedir.İkinci bölümde ise sırasıyla; araştırmaya katılanların yalnızlık düzeylerini belirlemeye yönelik, 1978’de Russell Peplau ve Ferguson tarafından geliştirilen, daha sonra 1980’de Russell, Peplau ve Cutrona tarafından psikometrik özellikleri yeniden gözden geçirilen “UCLA Yalnızlık Ölçeği” (University of California Los Angeles, Loneliness Scale) kullanılmıştır (α=.881). Bununla beraber, katılımcıların zor ve sıkıntılı durumlarda yöneldikleri başa çıkma etkinliklerini ve bu etkinliklere başvurma sıklığını tespite yönelik olarak, Pargament, Koenig ve Perez tarafından geliştirilen Dini Başa Çıkma Ölçeği’nden yararlanılarak Ali Ayten tarafından oluşturulan “Dini Başa Çıkma Ölçeği” kullanılmıştır (α =.883). Ayrıca, katılımcıların hayatından memnuniyet düzeylerini belirleyebilmeye imkan sağlayan, Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen, Ali Ayten tarafından Türkçe’ye tercüme edilerek geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan beş ifadeden oluşan “Hayat Memnuniyeti Ölçeği” kullanılmıştır (α =.818). Son olarak da, kullanıcıların sosyal medya ile meşgul olma süreleri ve sosyal medya üzerinde yaptıkları etkinlikleri sorgulayan anket formu ile bilgiler toplanmıştır.Birkaç çıkarımsal istatistiksel analiz (t-test, ANOVA, korelasyon, ve regrasyon) uygulanarak gruplar arasındaki ilişki ve etkileşimler incelendi. Sonuçlar ele alındığında istatistiki bakımdan, anlamlı bir farklılık söz konusu olmasa da  (p>,05) erkeklerin (ort. 4,42, S. 1,57) öznel dindarlık algısının kadınlara (ort. 4,31, S. 1,17) oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Öznel dindarlık algıları ile yalnızlık arasında uygulanan korelasyon analizi, bu iki değişken arasında negatif yönde bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur (p<,001, r= -,20). Dindarlık ile olumlu, olumsuz ve genel dini başa çıkma yönelimleri arasında yapılan korelasyon analizinde de dindarlık algısı ile dini başa çıkma yönelimleri arasında ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Dindarlık algısı ile olumlu dini başa arasında pozitif (p=,000, r=,52), olumsuz dini başa çıkma ile negatif (p=,001, r= -17), genel olarak dini başa çıkma yönelimiyle de pozitif (p=,000, r=,46) ilişki bulgulanmıştır. Dindarlık algısı ile sosyal medyada görünürlük düzeyi (p=,007, r= -14) ve kullandığı sosyal medya sayısı (p=,015, r= -,12) arasında da anlamlılık düzeyinde negatif yönde korelasyon tespit edilmiştir. Öznel dindarlık algısının hayat memnuniyeti üzerinde farklılığa yol açıp açmadığı ANOVA analizi ile incelenmiştir. 6. düzeyde kendilerini dindar görenlerin hayatlarından memnun olmak bakımından 2. ve 3. düzey kendilerini dindar görenlerden anlamlı bir şekilde farklılaşmıştır (p<,05).Olumlu dini başa çıkma ile yalnızlık arasında yapılan korelasyon analizinde iki değişken arasında istatistiki bakımdan anlamlı negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir (p=,000, r= -,20). Olumlu ve olumsuz dini başa çıkma yönelimleri ile hayat memnuniyeti arasında yürütülen korelasyon analizinde ise, hayat memnuniyeti ile olumlu dini başa çıkma arasında pozitif (p<,01, r= ,18), olumsuz dini başa çıkma ile negatif (p<,01, r= -,26) yönde ilişki tespit edilmiştir.Yalnızlık ile hayat memnuniyeti arasında yapılan korelasyon analizinde ise aralarında negatif yönde anlamlı bir ilişki elde edilmiştir (p=,000, r= -,44). Bağımlı değişken olarak alınan mesajlaşma ile bağımsız değişken olarak alınan yalnızlık arasında ilişki ve etkileşimin nasıl olduğuna dair enter metoduyla yapılan regrasyon analizinde iki değişken arasında ilişki ve etkileşimin olduğu tespit edilmiştir (p=,005, ΔR2=,02, β= -,14).Bu bulgular doğrultusunda, olumsuz bir duygu olan yalnızlığın azaltılması bununla birlikte, depresif eğilimlerin karşı kutbunda bulunan hayattan memnuniyetin artırılması için dini duygu ve düşüncelerin desteklenmesi, dini eğitimlerin daha etkin ve verimli hale getirilmesi güçlü ve sağlıklı bir toplum için önem arz ettiği söylenebilir. Ayrıca toplumun ruh sağlığı üzerinde önemli bir tehdit haline dönüşmüş sosyal medya kullanımı üzerinde de dindarlığın önemli tesirleri söz konusudur. Gözetleme aracı haline dönüşen sosyal medyada, gizlilik diğer bir adıyla mahremiyet üzerinde dindarlığın etkisi bu çalışmayla tespit edilmeye çalışılmıştır. Birey dindarlaştıkça, sosyal medya hesaplarında gizlilik düzeyini artırarak mahremiyetini daha yakın çevresiyle paylaşma eğilimi gösterdiği araştırma sonuçlarına göre söylenebilir. Ayrıca dindarlık algısının, kullanılan sosyal medya aracı sayısını azaltıcı tesiri, toplum hayatında hızla yer eden ve toplumun önemli ve kıymetli olan vaktini alan bu araçların birey hayatındaki tesirini de düşüreceği anlamını taşımaktadır. Yine bu araştırmanın bulguları doğrultusunda, olumlu dini başa çıkma becerilerini yeteri kadar kullanıp, olumsuz dini başa çıkmadan uzaklaşan bireylerin hayat memnuniyetlerinin artacağı söylenebilir. Bununla birlikte bireyin yalnızlık hissiyatı azaldıkça hayat memnuniyetinin de artacağı anlaşılmaktadır. Birey yalnızlığını mesajlaşma ile giderme yoluna gidebileceği varsayımı üzerine yürütülen analizde, yalnızlığın mesajlaşma üzerinde olumlu bir yordayıcı olduğu, ancak açıklama yüzdesinin düşük olduğu görülmektedir

    Yalnızlıkla Başa Çıkma: Yalnızlık, Dini Başa Çıkma, Dindarlık, Hayat Memnuniyeti ve Sosyal Medya Kullanımı

    No full text
    Günümüzde hızla yayılan, insanların hayat kalitesini ve mutluluğunu olumsuz olarak etkileyen yalnızlık, özellikle Amerika ve Avrupa’da en önemli toplumsal sorunlardan birine dönüşmüştür. İngiltere’de yalnızlıktan sorumlu bakanlık kurulmasına kadar varan bu olgunun, Türkiye’de özellikle genç nesli temsil eden üniversite öğrencilerinde ne düzeyde olduğu, bu araştırmanın temel araştırma konularından birini oluşturmaktadır. Bu araştırma, Ordu üniversitesinin değişik fakültelerinde öğrenim gören 416 öğrenci örneklemi üzerinde yürütülmüştür. Anket formunda; UCLA yalnızlık ölçeği, dini başa çıkma ve hayat memnuniyeti ölçekleri kullanılmıştır. Ayrıca katılımcıların bireysel dindarlık algıları ve sosyal medya kullanım düzeylerini belirlemeye yönelik sorular oluşturulmuştur. SPSS istatistik programıyla yapılan analizler sonucunda; dindarlık algısı ile yalnızlık, olumsuz dini başa çıkma, sosyal medyada görünürlük düzeyi ve kullanılan sosyal medya sayısı arasında negatif yönde; dindarlıkla olumlu dini başa çıkma arasında ise pozitif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca öznel dindarlık algısı cinsiyet üzerinde farklılığa açmazken, hayat memnuniyeti üzerinde farklılığa yol açtığı anlaşılmıştır. Yalnızlık ile olumlu dini başa çıkma, hayat memnuniyeti ve mesajlaşma arasında negatif yönde ilişki ve etkileşim tespit edilirken, hayat memnuniyeti ile olumlu dini başa çıkma arasında pozitif, olumsuz dini başa çıkma arasında negatif yönde ilişki ve etkileşimin varlığı bulgulanmıştır. Bu çalışma birçok değişkenin birbiri ile ilişki ve etkileşimini ele alması bakımından önemlidir

    The Attitudes of Academics For the Interest and Interest Free Banking

    No full text
    WOS: 000504039400010Interest is strictly prohibited in the basic sources of Islamic religion. However, in today's societies, people need financial institutions to meet their daily needs, to evaluate their savings, or to realize some of their needs and expectations. In this sense, institutions that claim to offer interest-free finance services to respond to the financial needs and demands of Muslim individuals have taken their place in Muslim societies. The purpose of this study is first to investigate the attitudes of Muslim individuals on interest and Participation Banks, whether there is a cognitive dissonance among the elements of the attitude, second, to identify and illustrate what motivations to eliminate this contradiction. A structuredinterview form was used to collect the data. The form was sent via e-mail and the responses from the participants were received by the same method. A total of 51 instructors from a different degree at state universities participated in the study. The research was designed in a qualitative design and quantified when necessary. The results showed that the participants' perceptions of religiousness were high and the majority of the participants had negative attitudes towards interest. However, it was understood that the majority of the participants did not have positive attitudes towards participation banks, while they met their financial needs and turned to financial institutions working with the interest rate system. In accordance with Festinger's theory of cognitive dissonance, it was concluded that the participants had some motivations to overcome the discrepancies among their beliefs and behavior and to achieve inner peace again
    corecore