11 research outputs found

    Cultural Approach for Labor Pain

    Get PDF
    Doğum ağrısı, kadınların hayatındaki en ağrılı deneyim olarak ele alınabilir. Doğum ağrısı fizyolojik, psikososyal, kültürel ve çevresel faktörlerin etkileşimini içeren subjektif bir deneyimdir. Ayrıca kültürel değerler ve öğrenilmiş davranışlar da ağrıyı algılamayı ve ağrıya verilen cevabı etkilemektedir. Kültürel faktörler, beklenen hemşirelik girişimleri açısından önemlidir ve bireysel bakım planına dahil edilmelidir. Hemşireler, doğumdaki kadının bakımında geleneksel ve profesyonel bakımı birlikte uyguladıklarında, kadını daha iyi teşvik edebilmekte, kültürel çatışma önlenebilmekte, anksiyete azalmakta ve gevşeme sağlanabilmektedir. Hemşirenin ağrı konusundaki duyarlılığı, kültürel inanışlara duyarlılığı ve iletişim kurma becerisi, hastanın sorununu ortaya çıkarmada, tedavi yönteminin doğru seçiminde ve hemşirelik bakımının etkin planlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Labor pain could be estimated as the most painful experience for women. Labor pain is a subjective experience that includes physiologic, psycho-social, cultural and environmental interactions. In addition, cultural values and learned behaviors affect the answer to that pain perception and pain. Cultural factors are important for nursing interventions and should be included in patient care plan. If nurses apply traditional and professional care simultaneously, it reduces anxiety, prevents cultural conflict and it is also helpful for personal relief. The sensitivity of the nurse about pain, cultural sensitivity and ability to communicate beliefs, revealing the patient's problem, the correct choice of treatment method, and plays an important role in efficient planning of nursing care

    Prenatal dönemdeki kadınların sağlık davranışlarının kültürel yaklaşımla irdelenmesi

    No full text
    Etnografik bir yaklasım olan Ethnonursing arastırma yöntemi ile yapılan çalısmanın amacı, kadınların prenatal döneme iliskin saglık davranıslarının kültürel yaklasımla irdelenmesi, saglık davranısları ve kültürleri arasındaki baglantıyı açıga çıkarmaktır. Bu çalısmada nitel arastırma yöntemlerinin örnekleme yönteminden olan amaçlı örnekleme kullanılmıs olup toplam 19 gebe kadın örneklem grubunu olusturmustur. Arastırma verileri, Bornova Toplum Saglıgı Merkezi’ne baglı Kızılay Aile Saglık Merkezi bölgesinde Kasım 2007-Agustos 2008 tarihleri arasında toplanmıstır. Arastırmada veriler kadınlara ait tanıtıcı bilgilerin oldugu bir “Bilgi Formu” ve yarı yapılandırılmıs “Görüsme Formu” ile toplanmıs olup, formlar arastırmacı tarafından literatür dogrultusunda olusturulmustur. Görüsme formu, aile yapısı, kültürü, saglık, hastalık tanımları, prenatal döneme iliskin saglık davranısları, prenatal bakım alma ve saglık hizmetlerini kullanma durumları ile ilgili sorulardan olusmaktadır. Kadınlarla yapılan görüsmeler derinlemesine görüsme teknigi kullanılarak yüz yüze yapılmıstır. Görüsme formu kullanılarak sorulan sorular, yarı yapılandırılmıs görüsme (1-1.30 saat) ile ses kayıt cihazına kaydedilmistir. Görüsmeler kadınların kendi ev ortamlarında gerçeklestirilmistir. Görüsmelerden sonra kaydedilen kayıtlar bilgisayar ortamında Microsoft Word belgesi haline getirilmis, veriler kodlanıp temalara göre sınıflandırılmıs, yorumlanarak rapor haline getirilmistir. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıstır. Arastırma sonucunda Aile, Sosyal Ögrenme-Gelenek Aktarımı, Algılar ve Davranıssal Degisiklikler olmak üzere dört ana tema belirlenmistir. Arastırmada gruplar arasında aile yapılarında farklılıklar oldugu ve bunun sonucunda ailede degerler, aile içi fonksiyonlar, aile içi etkilesim temalarında farklılıklar ortaya çıktıgı belirlenmistir. Gruplar arasında geleneklerin algılanması ve gelenek aktarımı, algılar konusunda ve davranıssal degisiklikler temasında kültür yapılarında, davranıslarda ve tutumlarda farklılıkların oldugu ve bu farklılıkların gebe kadınların yasamı ve saglıgı üzerindeki farklı etkileri oldugu ortaya konulmustur. Sonuçlara göre saglık çalısanlarının, bireylere bakım verirken kültürel farklılıkların hakkında bilgi sahibi olması gerektigi, duyarlı davranması ve farklı kültürdeki bireylerin özelliklerini bilmeleri ve bu dogrultuda girisimlerini planlamaları önerilmektedir

    Kadınların sezaryen/vajinal doğuma ilişkin bakış açılarının kalitatif analizi

    No full text
    Objective: The aim of this study was to describe women;amp;#8217;s feelings, attitudes, beliefs and values about mode of birth. Methods: In this research, a qualitative design was used. This research was conducted at obstetrics clinics of Obstetrics Hospital in Isparta between November 2010-August 2011. In this study, purposeful sampling was used. The sample consisted of 38 women who have given birth by normal or cesarean delivery methods. It was used for data collection in face-to-face interviews with the women after birth. In the study, all data were collected from ;amp;#8220;Information Forms;amp;#8221; that have introductory information belongs to women and semi-configured Interview Forms. All interviews with women were done face to face by using deeply interviewing technique. Interviews were recorded by a voice recorder. After interviews, recorded voices were converted into written document. For analysis of open-ended questions, a content analysis method, which is one of analysis methods of qualitative research design, was used. Results: It was stated that positive attitudes of some of the women towards the normal delivery. It was stated that unlike other women in the Turkish woman's more well understood sense of motherhood with a normal birth, normal birth was moved gynecological disorders from body. Some of the women have some concerns about normal birth and therefore preferred by cesarean birth. Conclusion: In this study, existence of diversity of attitudes and belief about birth was observed.Amaç: Bu çalışmanın amacı, kadınların doğum biçimiyle ilgili duygu, tutum, inanç ve değerlerini tanımlamaktır. Yöntem: Bu çalışmada niteliksel yöntem kullanılmıştır. Bu çalışma Kasım 2010- Ağustos 2011 tarihleri arasında Isparta’da bir doğum hastanesinde yapılmıştır. Araştırmada, amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Normal ya da sezaryen yöntemiyle doğum yapan 38 kadın örneklemi oluşturmuştur. Veri toplamada yüz yüze görüşme tekniği kullanılmıştır. Veriler, kadınlara ait bilgilerin olduğu bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanmıştır. Kadınlarla yapılan bütün görüşmeler derinlemesine görüşme tekniği ile yapılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiştir. Görüşmeden sonra kayıtlar yazılı doküman haline getirilmiştir. Açık sonlandırılmış soruların analizi içerik analizi yöntemiyle yapılmıştır. İçerik analizi niteliksel araştırma tasarımının analiz yöntemlerinden biridir. Bulgular: Kadınların bazılarının normal doğuma yönelik olumlu tutumlarının olduğu belirtilmiştir. Türk kadının diğer kadınlardan farklı olarak normal doğumla birlikte annelik duygusunun daha iyi hissedileceği ve bazı jinekolojik rahatsızlıkların vücuttan uzaklaşacağı düşüncesi mevcuttur. Bazı kadınların ise normal doğumla ilgili bazı endişelerinin olduğu ve bundan dolayı sezaryen ile doğumu tercih ettikleri belirtilmiştir. Sonuç: Bu çalışmada doğum biçimine yönelik tutum ve inançlarda farklılıkların olduğu gözlenmiştir

    Üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerde hasta güvenliği kültürünün incelenmesi

    No full text
    Aim: This research was planned to assessment nurses;amp;#8217; that works at university hospital attitudes and behaviors towards patient safety culture and perception of patient safety culture. Method: The study was descriptive and cross-sectional. Random sample of (n=148) nurses was recruited from December 2009 through December 2010 in the Ege University Faculty of Medicine Hospital. Data collection tool as a means of ;amp;#8220;Hospital Patient Safety Culture Survey;amp;#8221; (HGKHA);amp;#8221; was used. Data were analyzed using the Statistical Package for the Social Sciences (SPSS version 15.00 for Windows). The obtained data were analyzed for the numerical and percentage distribution, average, standard deviation, t-tests. Results: It was looked that nurses;amp;#8217; comment about medical mistake/incident reporting, 83.1% of them reported that incident was not written at all units of the last 12 months. In this study, 37.8% of the nurses;amp;#8217; percent (n = 56) the degree of patient safety of works unit is very good, 43.3% (n = 65) is acceptable, 11.5% (n = 17) assessed as weak. In this study, the positive responses HGKHA percent of the general average was found as 39.6 ;plusmn; 1.39 (min-max: 23.4-64.4). Conclusion: In the hospital that research was conducted, deficiencies were identified for nurses;amp;#8217; awareness and the pa- tient safety culture.Amaç: Çalışma, üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin hasta güvenliği kültürünü algılama düzeylerini ve hasta güvenliği konusundaki tutum ve davranışlarını değerlendirmek amacıyla yapıldı. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlandı. Araştırma, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kliniklerinde Aralık 2009-Aralık 2010 tarihleri arasında yürütüldü. Basit rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 148 hemşireye ulaşıldı. Araştırmada, veri toplama aracı olarak “Hasta Güvenliği Kültürü Hastane Anketi (HGKHA)” kullanıldı. Araştırma verileri, SPSS 15.00 paketiyle analiz edilmiş olup; sayısal değerler, sayı ve yüzde dağılımı, ortalama, standart sapma, t testi kullanıldı. Bulgular: Hemşirelerin tıbbi hata/olay raporlama ile ilgili yorumlarına bakıldığında, %83.1’i son 12 ayda birimlerinde olay raporunun hiç yazılmadığını belirtti. Araştırmada, hemşirelerin %37.8’si (n=56) çalıştıkları birimin hasta güvenliği derecesini çok iyi, %43.3’ü (n=65) kabul edilebilir, %11.5’i (n=17) zayıf olarak değerlendirdi. Araştırmada, HGKHA pozitif yanıtların genel yüzde ortalaması 39.6±1.39 (Min-Max: 23.4-64.4) olarak bulundu. Sonuç: Araştırmanın yapıldığı hastanede, hasta güvenliği kültüründe ve hemşirelerin farkındalıklarında yetersizlikler saptandı

    Body mass index and complications following major gastrointestinal surgery: A prospective, international cohort study and meta-analysis

    Get PDF
    Aim Previous studies reported conflicting evidence on the effects of obesity on outcomes after gastrointestinal surgery. The aims of this study were to explore the relationship of obesity with major postoperative complications in an international cohort and to present a metaanalysis of all available prospective data. Methods This prospective, multicentre study included adults undergoing both elective and emergency gastrointestinal resection, reversal of stoma or formation of stoma. The primary end-point was 30-day major complications (Clavien\u2013Dindo Grades III\u2013V). A systematic search was undertaken for studies assessing the relationship between obesity and major complications after gastrointestinal surgery. Individual patient meta-analysis was used to analyse pooled results. Results This study included 2519 patients across 127 centres, of whom 560 (22.2%) were obese. Unadjusted major complication rates were lower in obese vs normal weight patients (13.0% vs 16.2%, respectively), but this did not reach statistical significance (P = 0.863) on multivariate analysis for patients having surgery for either malignant or benign conditions. Individual patient meta-analysis demonstrated that obese patients undergoing surgery formalignancy were at increased risk of major complications (OR 2.10, 95% CI 1.49\u20132.96, P < 0.001), whereas obese patients undergoing surgery for benign indications were at decreased risk (OR 0.59, 95% CI 0.46\u20130.75, P < 0.001) compared to normal weight patients. Conclusions In our international data, obesity was not found to be associated with major complications following gastrointestinal surgery. Meta-analysis of available prospective data made a novel finding of obesity being associated with different outcomes depending on whether patients were undergoing surgery for benign or malignant disease
    corecore