84 research outputs found
Mobil bankacılıkta müşteri deneyim kalitesinin müşteri tatmini ve müşteri sadakati üzerine etkisine yönelik bir alan araştırması: Edirne örneği
Hizmet işletmelerinde çok önemli hale gelen müşteri odaklı pazarlama anlayışı ve yaklaşımları son yıllarda tüm dünyada ön plana çıkmıştır. İşletmeler sadece hizmet ve ürün kalitesinin değil, aynı zamanda müşteri deneyimi ve kalite kavramını içeren müşteri deneyimi kalitesinin de müşteriler için önemli olduğunu fark etmişlerdir. Hizmet işletmelerinin bir türü olan ve rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı günümüz bankacılık sektörü için müşteri portföyünün korunabilmesi ve artırılabilmesi büyük öneme sahiptir. Bankalar sürekli geliştirerek müşterilerin beğenisine sundukları mobil uygulamalarla müşteri deneyim kalitesinin kesintisiz bir şekilde ölçülebilmesinin önemini fark etmişlerdir. Bu araştırma, mobil bankacılık uygulamasını kullanan banka müşterilerinin deneyim kalitesinin, müşterilerin tatmini ve müşteri sadakati üzerine etkisinin olup olmadığını ortaya koyma amacıyla yapılmıştır. Müşteri deneyim kalitesini belirlemek için Klaus ve Maklan tarafından geliştirilen dört boyutlu EXQ ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçek 2019 yılında Türkiye'nin Edirne ilinde uygulanmıştır. Araştırmanın bulguları sonucunda mobil bankacılıkta müşteri deneyimi kalitesi “İçsel Huzur”, “Sonuç Odaklılık” ve “Karar Anı" olarak üç boyutta toplanmıştır. Bu boyutların müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakati üzerinde olumlu etkisinin olduğu ve müşteri sadakati üzerindeki etkisinde müşteri memnuniyeti değişkeninin aracılık rolü olduğu doğrulanmıştır
What is the margin of error of surgeons and radiological imaging in diagnosing acute appendicitis?
Background: Acute appendicitis is the most common emergency requiring surgical intervention in general surgery. Negative appendectomy is defined as the removal of a pathologically normal appendix. Aim: In this study, we aimed to show our negative appendectomy rate. Materials and Methods: This study was carried out among 2990 patients who were operated on for appendicitis between 2015-2020 at the Health Sciences University, Istanbul Kanuni Sultan Suleyman Training, and Research Hospital. Accrual and historical records of the patients were analyzed using NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007 Statistical Software (Utah, USA) package program. The results were evaluated at the significance level of P < 0.05. Results: The mean age of all patients was 33. Of the patients, 1011 were women and 1979 were men. 27 of the women patients were pregnant. We requested a blood test (WBC count) and an abdominal ultrasound for all our patients who came with the complaint of abdominal pain in the right lower quadrant. Negative appendectomy was performed with ultrasonography in 622 patients with pathological diagnoses of lymphoid hyperplasia and fibrous obliteration (20.8%). We had abdominal computerized tomography (CT) for 285 patients and abdominal magnetic resonance imaging (MRI) for 16 of 27 pregnant women (59.25%) due to unclear clinical picture. Diagnostic laparoscopy was performed in 36 of the patients who underwent CT and 4 of the patients who underwent MRI since the diagnosis could not be made. We performed unnecessary appendectomy in 21.2% of the patients. Conclusion: With the increasing clinical follow-up experience of surgeons and developing technology in radiology, our aim is to minimize the negative appendectomy rate as much as possible
Palaeopathologic analysis of the Çatak (Van) skeletonsÇatak (Van) iskeletlerinin paleopatolojik analizi
The purpose of this study is to present the findings of the palaeopathological analysis of a skeletal sample from Çatak (Van). A total of 18 skeletons, 9 male, 7 female, and 2 adolescences were examined throughout study. These individuals are suffered from a variety of ailments including cribra orbitalia, and porotic hyperostosis, cranial fractures, degenerative joint diseases such as osteoarthritis of the knee joint and temporomandibular joint osteoarthritis. Porotic hyperostosis and cribra orbitalia has a consistently high frequency in all skeletons. Also, anemia (due to malaria) was observed. Other prevalent diseases in the skeletons are osteoarthritis of the knee joint, temporomandibular joint osteoarthritis and cranial fractures. The pattern of traumatic cranial injuries indicates that they were likely sustained as a result of accidents. The occurrence of osteoarthritis in the temporomandibular joint could be a result of consuming dry or hard food. According to the result of this study, Çatak skeletons expose to high stress (malaria) during growth and development (cribra orbitalia and porotic hyperostosis), low physical activity in the limbs and accidental injuries. ÖzetBu çalışmanın amacı, Çatak (Van) iskeletlerinde görülen paleopatolojik verilerin analizlerini ortaya koymaktır. Çalışmada 9 erkek, 7 kadın ve 2 adolesan olmak üzere, toplam 18 birey incelenmiştir. Bireylerde cribra orbitalia, porotic hyperostosis, cranium kırıklar, dejeneratif eklem hastalıkları temporomandibular eklem osteoartrit ve osteoartrit rahatsızlıklar görülmüştür. İskeletlerde en sık rastlanılan cribra orbitalia ve porotic hyperostosisdir. Bu çalışmada ayrıca sıtmanın neden olduğu aneminin varlığı da görülmüştür. Tespit edilen diğer rahatsızlıklar ise osteoartritis, temporomandibular eklem osteoartritisi ve kafatası kırıklardır. Travmalar büyük olasılıkla kaza sonucu meydana gelmiş yaralanmalardan kaynaklandığı, temporomandibular eklem osteoartritisi ise sert ya da kuru yiyeceklerin tüketilmesi sonucu olmuş olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmanın sonucunda Çatak iskeletlerinin düşük fiziksel aktivite ve kaza sonucu yaralanmalar ile büyüme ve gelişme boyunca yüksek strese (sıtma) (cribra orbitalia ve porotic hyperostosis) maruz kaldıkları görülmüştür
2-Benzoylmethyl-4-[(2-benzylideneethylidene)amino]-5-(2-thienylmethyl)-2H-1,2,4-triazol-3(4H)-one
In the molecule of the title compound, C24H20N4O2S, the dihedral angle between the triazole and thiophene rings is 66.80 (4)° and the dihedral angle between the two benzene rings is 63.37 (4)°. An intramolecular C—H⋯O interaction results in the formation of a six-membered ring. A π⋯π contact between the benzene rings, [centroid–centroid distance = 3.918 (2) Å] may stabilize the structure. Weak C—H⋯π interactions are also present. The S, C and H atoms of the thiophene ring are disordered over two positions and were refined with occupancies of 0.654 (3) and 0.346 (3)
Density of the crystalline lens in obese and nonobese children reply
Abstract Not Availabl
Current approaches to the treatment of gastric varices: Glue, coil application, TIPS, and BRTO
Gastric varices are less common than esophageal varices, and their treatment is quite challenging. Gastric varix bleedings (GVB) occur less frequently than esophageal varix (EV) bleedings and represent 10% to 30% of all variceal bleedings. They are; however, more severe and are associated with high mortality. Re-bleeding may occur in 35% to 90% of cases after spontaneous hemostasis. GV bleedings represent a serious clinical problem compared with esophageal varices due to their location. Sclerotherapy and band ligation, in particular, are less effective. Based on the anatomic site and location, treatment differs from EV and is categorized into two groups (i.e., endoscopic or radiologic treatment). Surgical management is used less frequently. Balloon-occluded retrograde transvenous obliteration (BRTO) and cyanoacrylate are safe but there is a high risk of re-bleeding. Portal pressure elevates following BRTO and leads to worsening of esophageal varix pressure. Other significant complications may include hemoglobinuria, abdominal pain, fever, and pleural effusion. Shock and atrial fibrillation are major complications. New and efficient treatment modalities will be possible in the future
Abbasi ihtilali'nde Türkler
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Đslâmiyet dönemine kadar Türk-Arap ilişkileri başlamış olmakla birlikte ilk ciddi ilişkiler Hz. Ömer (634-644) döneminde ortaya çıkmıştır. Başlangıçta pek de dostça olmayan bu ilişkiler, Emevîler devrinde de Ömer b. Abdülaziz dönemi (717-720) istisna edilecek olunursa askerî boyutta olmuştur. Emevîlerin uyguladığı Arap milliyetçiliği, Türklerin de içinde bulunduğu pek çok unsurun bu devlete karşı düşmanca bir tavır benimsemesine sebep olmuştur. Gayri Arap unsurların Emevîlere karşı olan nefretlerini Abbasîler doğru olarak kullanmışlar ve bu unsurları kendi saflarına çekmeyi başarmışlardır. Abbasîlerin başlattıkları ihtilâl, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Horasan bölgesinde ortaya çıkmıştır. Horasanlılar Abbasî propagandacılarını desteklemiş ve onlara yardım etmişlerdir. Ebû Müslim’in başkanlık ettiği ihtilâle farklı kavimlerden, milletlerden insanlar katılmıştır. Bu unsurlardan birisi de Türklerdir. Türkler, Araplardan aşağıda tutulmaya, ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edilmeye tahammül edememişlerdir. Bu sebeple de Emevîlere karşı başlatılan harekette yerlerini almışlardır. Abbasî Đhtilâli’nin başarıya ulaşmasında Türklerin yapmış oldukları hizmetlerin büyük etkisi olmuştur. Emevîlerin yıkılmasından sonra yerine kurulan Abbasî Devleti zamanında gayri Arap unsurlar toplumda üstün bir statü kazanmışlardır. Türkler bu dönemde devlet yönetiminde ağırlıklarını hissettirmeye başlamışlar ve başta askerlik olmak üzere birçok alanda görevler alarak Abbasîler devrinde önem kazanmışlardır.Even though the relationship between Turkish and Arabic has been started in the Islamic Era, the first serious relationship appeared in the age of Hz. Omar (634-644). At the beginning phase this relationship was not friendly. Exceptions of the age of Omar b. Abdulaziz (717-720) the situation was not different and the base of relationship was militarily. Applying Arabic nationalism by Emevi’s to cause the hostility Turkish and other nations’ to Emevi’s. Non-Arabic nations’ hate to Emevi’s was handled by Abbasi’s in a good way. Thanks to this approach Abbasi’s created interests and sympathy on the other nations. Therefore, the Revolution of Abbasi has occurred in Horasan where the Turkish population located is. Then, Turks supported Abbasi’s propagandists and assisted them to make revolution. The Abbasi’s revolution was leaded by Abu Muslim, different tribals and nations took place in the revolution. One of the important nations of them is Turks. They didn’t tolerate the situation that having low priority then the Arabic nation. Actually, Turks didn’t want to be second raters then Arabs. For this reason, they took place the movement to against Emevi’s and played important role in the Abbasi’s revolution. Non-Arabic nations have gained high authority and status in the society and government after the collapse of Emevi’s. In the age of Abbasi’s, Turks had a great role in army and other governmental affairs
Investigation of the chemical composition of Taxus baccata (yew) growing in Uludağ in about baccatin III
Çeşitli Taxus türlerinden izole edilen Taksol, önemli bir antikanser ajanıdır. Meme, yumurtalık ve akciğer kanserlerinin tedavisinde büyük ölçüde kullanılan bir ilaçtır. Ticari olarak elde edilen Taksol, Taxus baccata' nın yapraklarında bol miktarda bulunan bakatin III' den hazırlanan yan sentetik bir bileşiktir. Bu araştırmada, Uludağ' da yetişen Taxus baccata türlerindeki bakatin III miktarı kantitatif olarak tayin edilmiştir. Preparatif yöntemlerin yanı sıra, ham Taxus baccata ekstraktlarının kalitatif analizinde HPLC yöntemleri de kullanılmıştır. İzole edilen bileşiklerin kimlikleri, erime noktalan ve IR spektrumlarının karşılaştırılmasıyla kanıtlanmıştır.Taxol is an important anticancer agent isolated from different Taxus species. It is the largely used drug for the treatment of breast, ovarian and lung cancers. The commercially available taxol is a semisynthetic compound prepared from the baccatin III available in large amounts in the needles of Taxus baccata. In this investigation the amounts of baccatin III in the Taxus baccata species growing in Uludağ was determined quantitatively. Aside the preparative methods HPLC method was also used for the qualitative analysis of the crude extracts from Taxus baccata. The identity of the isolated compounds were proved by comparing their melting points and IR spectra
Biological variation and reference change value of serum bone markers in hemodialysis patients.
TEZ12136Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 83-95) var.xi, 99 s. :_rnk. res., tablo ;_29 cm.Amaç: Biyolojik varyasyon (BV), vücuttaki homeostatik süreçlerle düzenlenen bileşenlerdeki varyasyonu tanımlar. Sağlıklı bireylerde analitlerin BV’si ile ilgili kapsamlı bir literatür bulunmaktadır. Bununla birlikte, kronik böbrek yetmezliği gibi süregelen patolojik durumu olan hastalarda, analitlerin BV’si sağlıklı bireyler ile aynı olmayabilir. Bu çalışma ile hemodiyalize giren hastalarda serum kemik belirteçlerinin birey içi BV (CVI), bireyler arası BV (CVG), bireysellik indeksi (II) ve referans değişim değerlerinin (RCV) hesaplanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 30 stabil hemodiyaliz hastasının (15 kadın ve 15 erkek) her birinden bir hafta arayla toplam beş serum örneği alınmıştır. Bu hastaların serum Alkalen Fosfataz (ALP), Asit Fosfataz (ACP), Osteokalsin (OC), ?- CrossLaps (CTX), Kalsiyum (Ca+2), Fosfat (P), Paratiroid hormon (PTH) ve D vitamini düzeyleri analiz edilmiştir. Varyasyonları hesaplamak için ANOVA testleri kullanılmıştır. Bulgular: ALP, ACP, OC, CTX, Ca+2, P, PTH ve D vitamini için CVI sırasıyla %10,9, %5,6, %15,1, %1, %0,6, %1,1, %45,7, %2,4 olarak bulunmuştur. ALP, OC ve D vitamini için II 0,6 olarak bulunmuştur. Sonuç: Hemodiyaliz hastalarının renal osteodistrofi durumlarının öngörülebilmesi için RCV kavramının kullanılması, laboratuvar raporlamalarında optimizasyon sağlayarak klinik karar için değerli bir araç olabilir.Aim: Biological variation (BV) describes the variation in constituents regulated by homeostatic processes in the body. There is an extensive literature concerning BV of analytes which has been reported in healthy subjects. However, in the patients with ongoing pathological conditions such as chronic renal failure, the BV of analytes may not be the same as healthy subjects. The aim of this study was to calculate; within-subject BV (CVI), between-subject BV (CVG), index of individuality (II) and reference change values (RCV) of serum bone markers in hemodialysis patients. Materials and Methods: Totally five serum specimens were obtained from each 30 stabil hemodialysis patients (15 female and 15 male) in an interval of one week period. Serum Alkaline Phosphatase (ALP), Acid Phosphatase (ACP), Osteocalcin (OC), ?-CrossLaps (CTX), Calcium (Ca+2), Phosphat (P), Parathyroid hormone (PTH) and Vitamin D levels of these patients were analyzed. ANOVA tests were used to calculate the variations. Results: The CVI of ALP, ACP, OC, CTX, Ca+2, P, PTH and Viatamin D were found 10,9%, 5,6%, 15,1%, 1%, 0,6%, 1,1%, 45,7% and 2,4% respectively. The II of ALP, OC and vitamin D were found 0,6. Conclusion: Using RCV concept for predicting the renal osteodystrophy status of hemodialysis patients represents an optimization of laboratory reporting and could be a valuable tool for clinical decision.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: TTU-2017-9113
İletişim, Dil, Konuşma Kavramları ve Çocuklarda Gelişimi
Bu kitap bölümünde iletişim, dil ve konuşma kavramları ile birbirleriyle olan ilişkileri açıklanmaktadır. Çocuklardaki dil ve konuşma gelişimi anlatılmakta ve ebeveynlere, bu becerilerin gelişimini desteklemek için yararlanacakları ipuçları sunulmaktadır
- …