17.9 MeV’lik enerjide (p,α) tesir kesiti verileri üzerine sistematik bir inceleme

Nuclear cross section data are needed in various applications such as radiation therapy, astrophysics, radioisotope production, fusion and fission. The systematics play a very important role in determining cross sections on neutron- and proton-induced reactions at incoming energies of which there are no experimental values. So, empirical systematics have been extensively used at present in the studies on cross section calculations. In this paper, we proposed empirical cross section formulas considering Q–value dependence on (p,α) reactions at proton energy of 17.9 MeV. The present formulas including Coulomb and odd-even effects are based on the statistical theory. In addition, these formulas are a modification to the Levkovskii’s original asymmetry parameter formulas for neutron induced reactions and the Tel et al.’s empirical formulas for proton reactions. Fitting parameters of formulas were determined by least-squares fitting to experimental excitation function data. It is seen that new empirical formulas give good fits with (p,α) experimental cross section values in the literature at 17.9 MeV.Radyasyon tedavisi, astrofizik, radyoizotop üretimi, füzyon ve fisyon gibi çeşitli uygulamalarda nükleer tesir kesiti verilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Sistematikler, deneysel değeri olmayan gelme enerjilerde nötron ve protonla oluşturulan reaksiyon tesir kesitlerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu yüzden, ampirik sistematikler günümüzde tesir kesiti hesaplamaları üzerine çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, 17.9 MeV'lik proton enerjisinde (p,α) reaksiyonları üzerine Q-değeri bağımlılığını göz önünde bulundurarak ampirik tesir kesiti formülleri önerdik. Coulomb ve tek-çift etkileri dahil eden mevcut formüller istatistiksel teoriye dayanmaktadır. Ek olarak, bu formüller, Levkovskii'nin nötron kaynaklı reaksiyonlar için orijinal asimetri parametre formüllerinin ve Tel ve arkadaşlarının proton kaynaklı reaksiyonlar için ampirik formüllerinin bir modifikasyonudur. Formüllerin fit parametreleri deneysel uyarılma fonksiyonu verilerinin en küçük kareler fit işlemi tarafından belirlendi. Yeni ampirik formüllerin, 17.9 MeV'de literatürdeki (p,α) deneysel tesir kesiti değerleri ile iyi uyum sağladığı görülmektedir

Measurement of spring constant by means of Arduino: A STEM teaching proposal

This study advances a STEM teaching proposal and aims to determine spring constant of a spring pendulum by means of an Arduino microprocessor. The measurements are managed by simply letting the spring pendulum to oscillate freely and recording the distance perceived by the distance sensor-Arduino system as a function of time. The mean periods are estimated by using displacement-time plots of the harmonic motion and the results are used to estimate the spring constant. The spring constant is also determined conventionally by employing Hooke's law a number of times. The relative error rate between the two results is found to be about % 6.00 which is pretty acceptable. This approach is important in the sense that it is inexpensive and also encourages students to learn how to use the Arduino microprocessor. The approach adds to physics education efforts due to creating an enjoyable and beneficial teaching-learning environment

Belvermeye dayalı nano konumlandırıcının simulasyon tabanlı yapısal analizi

Nano konumlandırıcılar günümüzde giderek artan bir hızla, bir çok alanda kullanılan ve ihtiyaç duyulan cihazlardır. Nano konumlandırıcıların üretiminde kullanılan mevcut üretim sistemleri birden fazla parçanın montajına dayalı karmaşık yapıların kullanılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle üretilen konumlandırıcıların duyarlılığı üretimdeki aşamalara ve montajın hassasiyetine doğrudan bağlıdır. Bu boyutlardaki uygulamalarda montajın hassasiyeti çok ciddi sorunlar teşkil etmektedir

İnvestigation Of Reaction Cross Sections Of 10,11B With Protons And Neutrons Of 0 – 30 Mev İncoming Energy Using Nuclear Models

Boron, plays an extremely important role in nuclear technology, comprised of 20% 10B and 80% 11B abundance rate in nature. Abundance of Turkey’s boron reserves makes these isotopes valuable in science and economy. In this work, for neutrons and protons in the 0 – 30 MeV energy range, cross section calculations of nuclear reactions with target 10B and 11B were obtained using different nuclear reactions codes as TALYS1.2, ALICE-ASH and CEM03. In preequilibrium calculations, Cascade Exciton Model is used. In equilibrium calculations, Weisskopf-Ewing model is used. Nuclear model calculation results were compared with experimental cross sections taken from Experimental Nuclear Reaction Data (EXFOR/CSISRS) library

Do the Age of Implantation, the Widths of Internal Acoustic Canal and Bony Cochlear Nerve Canal Affect the Auditory Performance of Primary School Children with Bilateral Cochlear Implants?

Objective:To reveal the correlation between implantation age, the internal acoustic canal (IAC) width, bony cochlear nerve canal (BCNC) width, and auditory performance in primary school children with bilateral cochlear implantation (CI).Methods:Preoperative IAC and BCNC widths of 57 pre-lingually deaf children aged 7–11 years who had previously undergone bilateral CI in our institution were reviewed and cut-off values were calculated. Twenty-four patients who had additional problems and could not attend school and those who refused to participate in the study were excluded. The remaining 33 were invited to the hospital, and their speech perception tests, and language development scores were analyzed (16 of 33 patients had been operated on before the age of 24 months).Results:The cut-off values calculated from the 114 ears of 57 patients were 3.86 mm for IAC width and 1.56 mm for BCNC width. The auditory performances of the 33 patients after CI were not significantly different in the narrow and normal width groups. However, speech perception test results, and language development scores of patients implanted before the age of 24 months were significantly higher.Conclusion:There are some studies showing that children with bilateral sensorineural hearing loss have narrower IAC and BCNC widths. However, we concluded that the widths of the IAC and the bone cochlear nerve canal did not affect auditory performance. We found that implantation age is the single most important determinant of speech-language development after CI

Toplumsal cinsiyete dayalı meslek seçimi ölçeğinin geliştirilmesi- kız öğrenci formu

Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim düzeyindeki kız öğrencilerin toplumsal cinsiyete dayalı meslek seçimi tutumlarını ölçen bir ölçek geliştirmektir. Çalışma gereği, Ankara’da farklı sosyo-ekonomik düzeydeki liselerde 9-12. sınıfta okuyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden kız öğrencilerden veri toplanmıştır. Öncelikle, 259 öğrenciden veri toplanarak pilot uygulama gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin geçerlik çalışmaları kapsamında açımlayıcı faktör analizi ve doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonuçları Toplumsal Cinsiyete Dayalı Meslek Seçimi Tutum Ölçeğinin (TCDMSTÖ) toplam varyansın % 60.019’unu açıklayan, 24 maddelik, 7 faktörlü bir yapıya sahip olduğunu ortaya koymuştur. Doğrulayıcı faktör analizi sonuçları 7 faktörlü yapıyı desteklemiştir. Ölçeğin güvenirliği iç tutarlık katsayısı ve test tekrar test teknikleri ile değerlendirilmiştir. Ölçeğin iç tutarlık katsayısı .853 olarak bulunmuştur. Testin tekrarı yoluyla iki uygulamadan elde edilen veriler arasındaki korelasyon .812 olarak bulunuştur. Çalışma sonucunda, ölçeğin ortaöğretim düzeyindeki kız öğrencilerin

Toplumsal cinsiyete dayalı meslek seçimi ölçeği’nin geliştirilmesi- erkek formu

Bu çalışmanın amacı, erkek lise öğrencilerinin toplumsal cinsiyete dayalı meslek seçimi tutumlarını ölçebilen bir ölçek geliştirmektir. Çalışmaya, Ankara’da farklı sosyo-ekonomik düzeydeki liselerde 9-12. sınıfta okuyan 387 öğrenci katılmıştır. Çalışmada öncelikle, 243 öğrenciden toplanan veriler üzerinde açımlayıcı faktör analizi (AFA) gerçekleştirilmiştir. AFA sonuçları Toplumsal Cinsiyete Dayalı Meslek Seçimi Tutum Ölçeği’nin (TCDMSTÖ) 14 maddelik, 3 faktörlü bir yapıya sahip olduğunu ve toplam varyansın % 55.56’sını açıkladığını ortaya koymuştur. Çalışmada ikinci olarak, ölçeğin güvenirliğini test etmek üzere 144 öğrenciden veri toplanmıştır. Ölçeğin güvenirliği iç tutarlık katsayısı ve testi yarılama teknikleri ile değerlendirilmiştir. İç tutarlık katsayısı .893 olarak bulunmuştur. Testi yarılama ile tek ve çift maddeler olarak ayrılmış; ölçeğin iki ayrı formu arasındaki korelasyon .775 olarak bulunuştur. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonuçları, açımlayıcı faktör analizinden elde edilen 3 faktörlü yapıyı desteklemektedir. Çalışma sonucunda, ölçeğin erkek lise öğrencilerinin toplumsal cinsiyete dayalı meslek seçimi tutumlarını geçerli ve güvenilir olarak ölçebildiği sonucuna varılmıştır

Integrated database model design by evaluation of wetlands within the scope of water framework directive

Su, evrende yaşam kaynaklarının başında gelmektedir. Suyun her formu, içerisinde yaşama dair bildiğimiz veya bilmediğimiz birçok zenginlik barındırmaktadır. Son yıllarda ve geleceğe dair öngörülerde su kaynaklarına dair bilim insanları ve konu ile çalışan başlıca kurumlarımız olumsuz senaryolar türetmekte ve bu senaryolarla gelecek nesillerimizin karşı karşıya kalma ihtimalleri ise gün geçtikçe artmaktadır. Bu noktadan bakıldığında su kaynaklarının gelecek nesillere miras bırakılması yaşam döngüsünün devamı açısından son derece önemlidir. Su kaynaklarının korunması için ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok kongre yapılmakta, rapor ve çalışma sunulmaktadır. Su Çerçeve Direktifi (SÇD), Avrupa ve Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin sürdürülebilir su kullanımı ve yönetiminin sağlanması için oldukça önemlidir. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknikleri su kaynaklarının izlenmesi, yönetilmesi ve korunması için eylem ve analiz imkânları sunmaktadır. Günümüzde ekosistem devamlılığı için oldukça önemli bir su kaynağı olan sulak alanların korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması büyük bir önem kazanmıştır. Bu kapsamda sulak alanların korunması ve yönetimi için CBS tekniklerinin ve sulak alanlara ait verilerin entegrasyonu ile veritabanlarının oluşturulması gündeme gelmektedir. Bu çalışmada Türkiye’nin göller bölgesi olarak adlandırılan Burdur havzası, SÇD gözetilerek tasarlanmış dinamik bir entegre veritabanı ile izlenmiş, sınıflandırılmış ve kayıt altına alınmıştır. Bu entegre veritabanının kullanılması ve daha da geliştirilmesi ile karar vericilerin, politikacıların ve araştırmacıların sulak alanlar hakkında geleceğe dair bilgi edinmesi ve politika oluşturulmasına katkı sağlanılması düşünülmektedir.Water is one of the life-giving in the universe. Each form of water contains much affluence that we know or do not know about life in it. In recent years and in predictions about the future, scientists on water resources and our institutions working on this issue are creating negative scenarios, and the verisimilitude that our future generations will face these scenarios is increasing every day. From this point of view, the inheritance of water resources to future generations is highly important for the continuation of the life cycle. Many congresses are held at the national and international levels for the protection of water resources, reports and studies are presented. The Water Framework Directive (WFD) is crucial for ensuring sustainable water use and management in Europe and the member states of the European Union. The Geographic Information Systems (GIS) techniques provide action and analysis opportunities for monitoring, administrate, and protecting water resources. Ensuring the protection and sustainability of wetlands, which are a crucial source of water for ecosystem continuousness today, has gained enormous significance. In this context, GIS techniques for the protection and management of wetlands and the creation of databases with the integration of wetlands data are on the agenda. region of Turkey, was monitored, classified, and recorded with a dynamic integrated database designed with WFD considered. Through the use and further development of this integrated database, decision-makers, politicians, and researchers will be able to inform about the future status of wetlands and contribute to policy-making

Erişkinde iki taraflı primer reflüksif ve obstrüktif olmayan megaüreter: Çok nadir bir olgu

Reflüksif ve obstrüktif olmayan megaürter genellikle yeni doğanlarda teşhis edilir. Yetişkinlerde çok nadirdir. Bu olgu sunumunda makroskopik hematüri ile başvuran 45 yaşındaki bir erkek hasta sunuldu. Klinik değerlendirmelerden sonra primer reflüksif ve obstrüktif olmayan megaüreter teşhisi kondu. Buna ek olarak, bu çok ender vaka eşliğinde mevcut literatürü gözden geçirdik.Non-refluxing and non-obstructive megaureter is usually diagnosed in neonates. It is very rare in adults. Herein we presented a 45 year-old man with macroscopic hematuria. He was diagnosed primary non-refluxing non-obstructive megaureter after clinical evaluations. In addition we reviewed current literature in the light of this very rare condition