1,189 research outputs found
Firma büyüme performansının dinamikleri
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Firma büyümesi ülke ekonomisinin sergilediği performansın önemli bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Günümüzün dinamik ve rekabetçi iktisadi ortamında firmaların hayatta kalmaları ve başarıları firma büyümesinin bir zorunluluk olarak değerlendirilme-sini gerektirmektedir. Firmalar açısından büyüme stratejilerinin zamanlaması, doğru büyüme oranı ve büyüme kanalının belirlenmesi oldukça karmaşık organizasyonel değerlendirme süreçlerini içermektedir. Dolayısıyla firma yöneticileri farklı türden zorluklarla karşı karşıya kalmakta ve bu zorluklar çeşitli farklı beceriler gerektirmektedir. Bu çalışmada Türkiye'de sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmaların büyüme performansları üzerinde etkili olan temel dinamikler incelenmektedir. Firmalara özgü ayırt edici faktörler bağlamında büyüme olgusunun ele alınmasıyla mukayeseli bir yaklaşım geliştirilmektedir. Firma büyüme performansının çeşitli seviyelerinde büyüme dinamiklerinin etkilerinin analiz edilmesi suretiyle büyüme olgusuna daha kuşatıcı bir yaklaşım geliştirmek amaçlanmaktadır. Firma büyüme performansını etkileyen temel dinamikler çeşitli ekonomik testlere tabi tutularak analiz edilmektedir. Bu çalışma büyüme performansının temel dinamiklerinin firmaları ayırt edici faktörlere göre farklı yapısal özellikler arz ettiğini ve büyüme performansının çeşitli seviyelerinde farklı dinamiklerin etkilerini ortaya çıkarmaktadır. Bu bakımdan başta firmaların büyüme stratejilerinin şekillendirilmesinde olmak üzere devlet kurumlarına, finansal kuruluşlara ve yerel yönetimlere firma büyümesini teşvik edici politika geliştirmede destek sağlayabilecek ampirik bulgular sağlamaktadır.Firm growth is regarded as an important indicator of a country's economic performance. In today's dynamic and competitive economic environment firms' survival and success requires firm growth to be considered indispensable. The timing of growth strategies, determination of the true growth rate and the growth channels involve highly complex organizational assessment processes. Therefore firm managers face different kind of challenges and these challenges require a variety of different set of skills. In this study, the fundamental dynamics affecting the growth performances of the firms operating in Turkish industrial sector are analysed. A comparative approach is developed by examining the firm growth phenomenon within the context of distinguishing firm-specific-factors. An overarching approach to firm growth phenomenon is intended to be developed by analysing the effects of growth dynamics on several levels of the growth rate distribution. Fundamental dynamics of firm growth are analysed by utilizing several econometric models and tests. This study reveals the fact that fundamental growth dynamics affecting firm growth performance display different structural characteristics depending on the firm specific distinguishing factors and that at various levels of firm growth rate distribution different dynamics affect firm growth performance. In this regard, particularly in shaping firm growth strategies, this study provides firms, state institutions, financial institutions and local governments with valuable empirical evidence that may support the development of policies encouraging firm growth activities
Uticaj perioda istiskivanja mleča na parametre kvaliteta sperme kalifornijske pastrmke (oncorhynchus mykiss)
U istraživanju su praćeni parametri kvaliteta sperme mužjaka kalifornijske pastrmke (Oncorhynchus mykiss) kojima je istiskivan mleč u januaru, februaru i martu. Rezultati nisu pokazali značajnu razliku u vrednostima koncentracije i gustine spermatozoida, pH, zapremine i spermatokrita mleča, kao i trajanje pokretljivosti spermatozoida ispitivanih muških matica (P>0.05). Statistički značajna razlika utvrđena je za vrednosti pokretljivosti spermatozoida u različitim periodima (P<0.05). Utvrđeno je opadanje svih parametara kvaliteta od januara do marta
Bazı ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) genotiplerinin alveograf hamur parametrelerinin tespiti ve değerlendirilmesi
Alveograph analysis has long been one of the important methods in determination of breadmaking quality of wheat genotypes. Sixty-four bread wheat genotypes were analyzed for fivealveograph parameters including alveograph energy (W, 10-4joule) (AE), dough strength (P,mm), elasticity (L, mm) index of swelling (G, cm3), alveograph configuration ratio (P/L),protein content (PC) and hardness (HRD). Genotype means of AE ranged from 155.4 x10-4 Jto 444.7 x10-4 J. Ocoroni86/Pewit3 reached the highest AE value with 444.7 x10-4 J.Pamukova-97 was in the same statistical group with 426.5 x10-4 J AE value. Genotype meansof P ranged from 50.0 mm to 162.9 mm. Aköz/Galil had the highest P value with162.9 mm.Genotype means of L ranged from 40.6 mm to 180.8 mm. Sunco/Pastor had the highest Lvalue with 180.8 mm. Genotype means of G ranged from 14.35 cm3to 29.98 cm3.Sunco/Pastor had the highest G value with 29.98 cm3. Genotype means of P/L ranged from0.29 to 3.77. Aköz/Galil had the highest P/L rate with 3.77. The genotype means of proteincontent (PC) ranged from 10.6% to 14.2%. Genotypes with 13% or more PC in this studywere Pamukova-97/Arostor, Pewit-3, Aldane and Ocoroni-86/Pewit-3. The mean HRD valuesof the genotypes ranged from 46.5% to 68.0. The sisters of Adana-99/Sultan-95 (Genotypes 16and 17) and Pamukova-97/Sönmez were the hardest grained genotypes in the study. Theproduced information will be useful for bread wheat breeding programs attempting to improvehigh quality bread wheat cultivars.Buğday genotiplerinin ekmek yapım kalitesinin belirlenmesinde alveografik analizler uzun süredir önemli yöntemlerden biri olmuştur. Alveograf enerjisi (W, 10-4 joule) (AE), hamur mukavemeti (P, mm), esneklik (L, mm), şişme indeksi (G, cm3 ), alveograf dahil olmak üzere beş alveograf parametresi için altmış dört ekmeklik buğday genotipi analiz edilmiştir. Alveograf konfigürasyon oranı (P/L), protein içeriği (PC) ve sertlik (HRD). AE genotip ortalamaları 155.4 ile 444.7x10-4 J arasındadır. Ocoroni86/Pewit3, 444.7 x10-4 J ile en yüksek AE değerine ulaşmıştır. Pamukova-97, 426.5 x10-4 J AE değeriyle aynı istatistik grubunda yer almıştır. P genotip ortalamaları 50.0 mm ile 162.9 mm arasındadır. Aköz/Galil, 162.9 mm ile en yüksek P değerine sahip bulunmuştur. L genotip ortalamaları 40.6 mm'den 180.8 mm'ye kadar değişmiştir. Sunco/Pastor, 180.8 mm ile en yüksek L değerine sahip olmuştur. G genotip ortalamaları 14.35 cm3 ile 29.98 cm3 arasındadır. Sunco/Pastor 29.98 cm3 ile en yüksek G değerine sahip bulunmuştur. P/L oranı genotip ortalamaları 0.29 ila 3.77 arasında belirlenmiştir. Aköz/Galil 3.77 ile en yüksek P/L oranına sahip bulunmuştur. Protein içeriğinin (PC) genotip ortalamaları % 10.6 ile % 14.2 arasında belirlenmiştir. Bu çalışmada % 13 veya daha fazla PC içeren genotipler, Pamukova-97/Arostor, Pewit-3, Aldane ve Ocoroni86/Pewit-3 olmuştur. Genotiplerin ortalama HRD değerleri % 46.5 ile 68.0 arasında değişmektedir. Kardeş hatlar Adana-99/Sultan-95 (Genotipler 16 ve 17) ve Pamukova97/Sönmez çalışmadaki en sert genotipler olarak belirlenmiştir. Elde edilen bilgiler, yüksek kaliteli ekmeklik buğday çeşitlerini geliştirmede yoğun çaba harcayan buğday yetiştirme programları için çok yararlı olacaktır
Bee Products as Functional Food
The studies that reveal the impact of the bee products on overall health are accompanied by new researches every year, and the importance of these researches are gradually on the rise. Bee products that are used as food and food supplements and drug concentrations in the historic process are drawing the attention with their marvellous characteristic features. The search for nourishment of the body on behalf of healthy living is currently being searched by many people. Therefore, the consumption of products that protect the health appears as the primary preference of people. In the light of this recent tendency, food sector is now offering well-supported products that are suitable for this preference. At this point, bee products such as honey, pollen, bee bread, royal jelly and propolis gain importance as functional food with their nutritious features that help in protecting the health. In this article, within the consideration of the researches that evaluate bee products as functional food, we aim to introduce the prominence of bee products in our nourishment and overall health
Ali Rifat Çağatay ve Şarkılarında Kullandığı Güfteler
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, OsmanlıTürk Müziği Araştırma Grubu OTMAG olarak, Ali Rifat Çağatay 1869-1935 ’ın özel arşivinden bazıyazmalar üzerinde çalışmamız sonucu ortaya muhteşem bir envanter çıktı. Bu yazmalarda çağının pek çok bestekârının eserleri birinci elden tespit edilmiştir. Bunlar arasında Çağatay’ın da 60 kadar bestesi mevcuttur. Bu bestelerin söz tespiti, vezin ve açıklamalarıbenim payıma düştü. Klasik musikimizin ustalarıgüfte olarak, yine içerisinde vezinleri, ses ahengi, kafiyeleri, redifleri ile bir ritim, bir müzik barındıran şiirleri seçmişlerdir. Bu bakımdan güfteler de şarkılar için son derece önemli ve üzerinde durulmaya değer söz varlıklarıdır. Çalışmamızda Ali Rifat Çağatay’ın bestelediği güftelerin yazarları, vezinleri, bunlara uygun olarak kullanılan makam ve usuller üzerinde duruldu. Daha önce Cinuçen Tanrıkorur’un yaptığıaraştırma ile Çağatay’ın tercih ettiği vezin ve usuller karşılaştırıldı. Farklıolanlar belirtildi. Şarkıların şairleri araştırıldı, doğum ve ölüm tarihleri belirlendi. Edebiyat dönemlerine göre sınıflandıve bir edebî gruba ait olmayanlar ayrıca belirtildi. Ali Rifat Çağatay’ın bestekârlık hayatı, güftelerden hareketle klasik ve modern dönem olmak üzere iki devreye ayrılır. Birinci devrede Fuzuli, Neylî, Mihrî, Şeyhülislam Yahya gibi klasik dönem şairlerinden, ikinci dönemde ise daha güncel ve toplumsal konulara yönelmişMehmet Akif, Süleyman Nazif, Orhan Seyfi, Nazım Hikmet gibi şairlerden güfteler almıştır. Bilindiği üzere güftelerin anlamlarıgerek icracılar, gerekse dinleyiciler için son derece önemlidir. Bu itibarla burada aşağıda sunulan Çağatay’ın bestelediği güfteler de açıklandı. a Kıl sabâ gönlüm perîşân olduğum cânana arz Fuzulî b Anlayan yok nâr-ıaşkın şiddet-i buhrânını Samih Rifat c Dâussıla Süleyman Nazif d Ordunun Duası Mehmet Akif e Zâr oludu gönül nazra-i sûzişeserinden Ali Rıfat Çağatay f Gördüm yine bir âfet-i nâdîde edâyı Enderunlu Vasıf g Bana bak hey avanak Nazım Hikmet Çağatay’ın; “Bülbül, Dâüssıla gibi uzun şiir besteleri; marşları, “Köse İmam” opereti, Ud Triosu üç ud bestesi gibi, Batıtarzıbesteleri çağdaşlarına göre önemli yeniliklerdir. Batı’dan getirdiği bir başka yenilik de bazı şarkılarına Ana Türküsü, Bülbül, Dâüssıla, Kâğıthane Havası, Kız Türküsü, Yadigâr gibi özel isimler vermesidir
Urban water demand forecasting based on climatic change scenarios
Water resources projects, are designed to serve for many years to meet water needs.
Therefore, the future water demand forecasting is of great importance for planning and
management of water resources. In this study, a multi linear regression model is built to forecast
urban water consumptions based a series of variables, namely the population served, monthly
mean temperature and monthly total precipitation. Using the extended values of the variables up
to the year 2100 based on climatic change scenarios, urban water demands are forecasted up to
2100
Clinical and Histopathological Evaluation of Eyelid Lesions: Retrospective Analysis of Tertiary Medical Center Referrals
DergiPark: 1020959tmsjAims: To clinically and histopathologically examine eyelid lesions and evaluate the consistency of clinical examination by comparing the provisional diagnoses of patients with their postoperative histopathology results. Methods: In this study, the records of 408 patients who applied to Trakya University, Department of Ophthalmology with an eyelid mass and underwent surgery between January 2000 to November 2019 were retrospectively analyzed. Patients’ data comprised age, gender, location of the mass, lesion distribution according to age and gender, provisional clinical diagnosis of the patients, and histopathological reports. Results: Out of 408 patients, 220 (54%) were female, and 188 (46%) were male. The mean age of the patients was 46.9 ± 20.17 years (range; 5-90 years). In the histopathological examination of the lesions, 318 (77.9%) of them were benign, and 90 (22.1%) of them were malignant. The most common benign lesion was chalazion [112 (35.2%)], while the most common malignant lesion was basal cell carcinoma [71 (78.9%)]. The clinical pre-diagnosis and histopathological di- agnosis were found to be compatible in 81 (90%) patients with a malignant lesion. There was a statistically significant difference in age between malignant and benign lesions, where malignant lesions were found more in older patients. The histopathological examination ended up being malignant in 2.2% of the lesions with a benign provisional diagnosis. Conclusion: In conclusion, even though most common eyelid lesions in our study were found to be benign, some lesions diagnosed as benign in clinic were found to be malignant after histopathological examination. Hence all excisions should be evaluated histopathologically to achieve a better clinical outcome in all patients with an eyelid lesion
Determination of rhodamine b in cosmetics, candy, water, and plastic by a novel multiwalled carbon nanotube (mwcnt)@zinc oxide@magnetite nanocomposite for magnetic solid-phase extraction (mspe) with spectrophotometric detection
A new magnetic solid phase microextraction method (MSPE) was developed for the preconcentration of rhodamine B from plastics, cosmetics, and environmental samples before spectrophotometric analysis. A nanocomposite adsorbent containing ZnO nanoparticles (NPs), multi-walled carbon nanotubes (MWCNTs) and Fe3O4 nanoparticles was synthesized by a hydrothermal procedure. The new magnetic nanocomposite (MWCNTs@ZnO@Fe3O4) was characterized by Fourier-transform infrared spectroscopy (FT-IR), x-ray diffraction (XRD), and scanning electron microscopy (SEM). The pH, sample volume, eluent type, adsorbent mass, influence of foreign species, and analyte-adsorbent and eluent contact times were optimized. The optimum pH was 3; adsorbent mass, 20 mg; sample volume, 50 mL; and eluent, 0.7 mL of ethanol. Recovery values exceeding 95% were obtained. The developed vortex assisted magnetic solid phase extraction method (VA-MSPE) was applied to practical analysis. The limits of detection (LOD) and quantification (LOQ) were 0.83 & mu;g L-1 and 2.77 & mu;g L-1, respectively. The addition/recovery experiments were carried on several water samples to demonstrate acceptable recoveries
- …