90 research outputs found

    The effect of social media use on psychological well-being in young and older adults

    Get PDF
    Günümüzde sosyal medya (SM), insanların birbirleriyle iletişim ve etkileşimde olmasını sağlayan uygulamalar olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, SM’nin bazı olumsuz etkileri de gözlenmeye başlamıştır. Yapılan çalışmalar, SM kullanım sıklığının artmasıyla gençlerde psikolojik belirtilerin de artış gösterebildiği ve bu durumun psikolojik iyi oluşu olumsuz yönde etkileyebileceği yönündedir. Diğer bir taraftan, bilgi ve iletişim teknolojisi yoluyla sosyal etkileşimin yaşlı bireylerde psikolojik iyi oluşu arttırdığı öne sürülmekle birlikte, yaşlı yetişkinlerde SM kullanımının psikolojik iyi oluş üzerindeki etkileri konusunda bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu çalışmada SM kullanım özelliklerinin genç ve yaşlı yetişkinlerin psikolojik iyi oluşları üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel bir araştırma olan bu çalışmanın örneklemini 18-25 yaşları arasındaki 112 genç ve 65-85 yaş arasındaki 76 yaşlı yetişkin oluşturmaktadır. Katılımcılara SM Kullanım Formu, Beck Anksiyete Ölçeği, Psikolojik İyi Oluş Ölçeği Kısa Formu ve Beck Depresyon Ölçeği verilmiştir. Yapılan analizler sonucunda kullanım özelliklerinin yaş grupları arasında farklılık gösterdiği ve SM kullanımının psikolojik iyi oluş ile ilişkili olduğu; fakat yaşlı yetişkinlerde ilişkili olmadığı saptanmıştır. Bulgular, SM ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkide yaşın etkili bir faktör olabileceğine işaret etmektedir. Buna ek olarak, SM kullanımının yaşlı bireylerin psikolojik iyi oluşlarını üzerinde etkisi olmayacağı fakat artmış SM kullanımının gençlerdeki psikolojik iyi oluşu olumsuz yönde etkileyebileceği öne sürülebilir.Today, social media (SM) is defined as applications that enable people to communicate and interact with each other. However, some negative effects of SM have also begun to be observed. Studies have shown that with the increase in the frequency of SM use, psychological symptoms may also increase in young people and this situation may negatively affect psychological well-being. On the other hand, although it is suggested that social interaction through information and communication technology increases psychological well-being in older individuals, there is no consensus on the effects of SM use on psychological well-being in older adults. Accordingly, in this study, it was aimed to examine the effects of SM use characteristics on the psychological well-being of young and old adults. The sample of this quantitative study consists of 112 young adults between the ages of 18-25 and 76 older adults between the ages of 65-85. SM Usage Form, Beck Anxiety Scale, Psychological Well-Being Scale Short Form and Beck Depression Scale were given to the participants. As a result of the analyzes made, it was found that the characteristics of use differ between age groups and that SM use is associated with psychological well-being; however, it was not found to be associated in older adults. The findings indicate that age may be an effective factor in the relationship between SM and psychological well-being. In addition, it can be argued that SM use will not have an effect on the psychological well-being of the elderly, but increased SM use may negatively affect the psychological well-being of young people.Publisher's Versio

    Almanca ve Türkçe' deki tamlamalarda çeviri güçlükleri ve çözüm önerileri

    No full text
    TEZ3671Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2000.Kaynakça (s. 98-100) var.vi, 101 s. ; 30 cm.

    Involvement of non-EU European Nato members in CSDP: the Turkish case

    No full text
    The European Union (EU) has been building its security and defense policy since the 1990s. The evolution of the Common Security and Defence Policy (CSDP) process has affected the non-EU European NATO members' position in the European security architecture. The differences in the compositions of NATO and EU members have created undesired issues. As a staunch NATO member and an accession country to the EU, Turkey has also been affected by the developments in the CSDP. This article takes Turkey as a case study in analyzing the state of affairs of the involvement of non-EU European NATO members in the CSDP

    Otizm ve Cimnastik

    No full text

    Tarh işlemlerinde ispat ve delil

    No full text
    M. Ü. S. B. E. MALİYE ANABİLİM DALI MALİ HUKUK BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZ ÖZETİTEZ ADI: TARH İŞLEMLERİNDE İSPAT VE DELİLHAZIRLAYAN: BURHAN HANBAYDANIŞMAN: HAKAN ÜZELTÜRKKamu giderlerini karşılamak amacıyla ve kamu gücüne dayanarak vergi toplayan devlet, sağlıklı bir vergilendirme için, mükelleflere, defter tutma, beyanda bulunma vs. gibi ödevler yüklemekte ve yetkili elemanları aracılığı ile mükelleflerin bu ödevlere uyup uymadığını, arama, inceleme, bilgi toplama ve yoklama yöntemleri ile denetlemektedir. Mükelleflere yüklenen bu ödevler, aynı zamanda mükellef kesiminde delil oluşmasını sağlamaktadır. Devletin, belirli bir mükellefin, belirli bir miktarda vergi borcu olduğunu tespit etmesi, bireysel bir idari işlem niteliğinde olan tarh işlemi ile gerçekleştirilmektedir.Vergi usul Kanunu, ideal olarak mükelleflerin kendi vergi borcunu hesaplayıp beyan etmesi esasına dayanan tarh yöntemini benimsemiştir. Ancak beyana dayanan tarh yöntemi, aksi ispat edilene kadar doğru kabul edilmekle birlikte, mükellefin vergi kaçırma kastı, hata vs. gibi sebeplerle verginin olması gerekenden az veya çok olması sonucunu doğurabileceğinden, bu beyanlar vergi idaresi tarafından yukarıda belirtilen yöntemlerle denetlenmektedir. Bu denetimler sonucunda bir matrah farkı tespit edilirse, bu matrah farkının defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanması durumunda vergi idaresi tarafından ikmalen tarh yoluna gidilmekte, bu nitelikte olmayan ve Vergi Usul Kanunun 30. maddesinde yer alan sebeplerden birisinin gerçekleşmesi durumunda ise re'sen tarh yoluna gidilmektedir. Ancak doktrinde re'sen tarh sebeplerinin tahdidi olmadığı da ileri sürülmektedir. Ayrıca ikmalen ve re'sen tarha girmeyen durumlarda, verginin idarece tarhı da vergi mevzuatımızda öngörülmüştür.Mevzuatımız vergi denetimlerinin sağlıklı bir şekilde yapılması konusunda yetersiz kalmaktadır.Sağlıklı bir vergilendirme için aşağıdaki hususlar önem taşımaktadır:Re'sen tarh sebebinin tahdidi olduğunu belirten uygulama da göz önünde tutularak mükelleflerin harcama ve tasarruflarını açıklayamamaları, re'sen tarh sebebi olarak mevzuatımızda yer almalıdır.İstihbarat arşivi geliştirilmeli, vergi mevzuatı sadeleştirilmeli ve ayrı bir vergi yargısı kanunu oluşturulmalıdır

    Otizm ve Spor

    No full text

    Etkin öğrenme modelinin ikinci yabancı dil olarak almancanın bilişsel, edimsel ve duyuşsal öğrenilmesine etkisi

    No full text
    TEZ6500Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2007.Kaynakça (s.163-174) var.xiv, 199 s. : 29 cm.Ziel dieser Arbeit ist, die Wirkung des Modells ""aktives Lernen"" auf das kognitive, pragmatische und affektive Lernen des Deutschen als zweite Fremdsprache festzustellen. Dazu ist ein empirisches Modell mit Kontroll/Vor- und Nachtests verwendet. Die Arbeit ist im Schul jahr 2006-2007 mit den Schülern aus 10. Klassen der Fatih Anadolu Lisesi (Oberschule) Adıyaman durchgeführt. Im theoretischen Teil wurden zuerst die Lerntheorien, die die Fremdsprachendidaktik beeinflusst haben, die linguistische Ansätze, die Fremdsprachenlernmethoden und der Begriff ""Zweite Fremdsprache"" erläutert. Nach den Erläuterungen des Modells ""aktives Lernen"", wurde die Gestaltung des zweiten Fremdsprachenunterricht (Deutsch) nach dem Modell ""aktives Lernen"" behandelt. Im empirischen Teil wurden die Daten aus kognitiven Vorund Nachtests, pragmatischen Lese- und Schreib-Vortests und Nachtest, affektiven Vor- und Nachtests entnommen. Neben diesen Daten wurden auch die Auskünfte der Beoachtungen des Lehrers, der den Unterricht durchgeführt hat, in Hand genommen.Bu çalışmanın amacı, etkin öğrenme modelinin ikinci yabancı dil olarak Almancanın bilişsel, edimsel ve duyuşsal öğrenilmesine etkisini belirlemektir. Bu amaçla öntest-sontest kontrol gruplu model kullanılmıştır. Çalışma, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında Adıyaman Merkez Fatih Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencileriyle yedi ay süreyle yürütülmüştür. Kuramsal bölümde yabancı dil öğretimini etkileyen öğrenme kuramlarına, dilbilimsel yaklaşımlara, yabancı dil öğretim yöntemlerine ve ikinci yabancı dil kavramına değinildikten sonra, etkin öğrenme modeline ilişkin açıklamaların ardından ikinci yabancı dil olarak Almanca dersinin etkin öğrenme modeline göre ne şekilde tasarlanması gerektiği ele alınmıştır. Görgül bölümde, veriler Almanca bilişsel alan öntest-sontesti, edimsel alanda okuma ve yazma becerilerine ilişkin sontestleri ve duyuşsal tutum ölçeği ön uygulama ve son uygulamaları ile elde edilmiştir. Bu verilerin yanında dersi yürüten öğretmenin gözlemlerinden elde ettiği bilgilere de yer verilmiştir.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No
    corecore