4 research outputs found

    ÖRGÜTLERDEKİ YALNIZ KALPLER: YALNIZ ÇALIŞANLARIN SİNİK TUTUMLARI ÜZERİNDE ALGILANAN YÖNETİCİ DESTEĞİNİN ARACILIK ROLÜ

    Get PDF
    Yalnızlık örgütte, çalışanların karşılaşabileceği acı veren sosyal bir durumdur. Teknolojinin gelişmesi ve bunun yanında bireyselliğin artması işyerlerinde kendini yalnız hisseden insanların sayısını her geçen gün arttırmakta ve bazı bireyler sürekli, bazı bireyler ise zaman zaman kendini yalnız hissetmektedir. Örgüt içerisinde yakın ya da destekleyici ilişkileri olmayan çalışanların kendilerini yalnız hissetmeleri ve bununla bağlantılı olarak örgüte karşı negatif tutum ve davranışlar içerisine girmeleri beklenebilir. Yöneticilerin çalışanların tutum ve davranışlarında belirleyici bir etkisinin olması itibariyle yönetici desteğinin yalnızlık ve sinizmi azaltıcı bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu çalışma, çalışanların iş yaşamında karşılaştıkları yalnızlık ile örgütsel sinizm arasındaki ilişkiyi araştırarak, bu ilişkide algılanan yönetici desteğinin üstlendiği rolü ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında, bir kamu kuruluşunda görev yapmakta olan 150 çalışandan anket aracılığıyla veri toplanmıştır. Araştırmanın hipotezlerini test etmek amacıyla Cronbach Alfa güvenilirlik analizi, korelasyon ve regresyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, çalışanların işyerinde yalnızlık ile örgüte yönelik sinik tutumların arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Algılanan yönetici desteği ile işyerinde yalnızlık ve sinizm arasında negatif yönde bir ilişki olduğu elde edilen bir diğer sonuçtur. Son olarak işyerinde yalnızlık ile çalışanların örgüte karşı sinik tutumları arasındaki ilişki üzerinde algılanan yönetici desteğinin aracılık etkisinin olduğu bulunmuştur. Bu sonuca göre yönetici desteği algılamayan çalışanın, yalnızlık duygusunun örgüte yönelik sinik tutumunu daha az etkilemektedir. İşyeri yalnızlığı literatürde nispeten az ilgi görmüş konulardan biridir, bu bağlamda çalışmanın literatüre katkısı olacağı düşünülmektedir

    Öz-Yeterlik Algısı ve Örgütsel Sinizm İlişkisi: Algılanan Yönetici Desteğinin Aracılık Rolü

    Get PDF
    Bu çalışmada, çalışanların öz-yeterlik algıları ve örgütsel sinizm arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ayrıca bu ilişki üzerinde algılanan yönetici desteğinin aracılık etkisi incelenmiştir. Çalışma kapsamında farklı kamu kuruluşlarında görev yapan 150 kişiyle anket yapılmıştır. Araştırma modelini test etmek için korelasyon analizi, doğrusal regresyon analizi ve hiyerarşik regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, öz-yeterlilik algısı ile çalışanların örgüte karşı sinik tutumları arasında aynı yönde ilişki olduğu ve bu ilişki üzerinde algılanan yönetici desteğinin tam aracılık etkisine sahip olduğu bulunmuştur

    The effects of combination of verapamil and MK-801 on rat neuropathic pain model

    No full text
    N-Metil-D-Aspartat reseptörü kalsiyum ile aktif hale gelmektedir. Kalsiyum antagonisti verapamil ve N-metil-D-aspartat antagonisti MK-801'in sıçanlarda kronik sinir hasarı modelinde termal nosisepsiyona olan etkileri bilinmektedir. Bu çalışmada her iki ilacın birlikte uygulanmasının analjezik etkinliğinin araştırılması amaçlandı. Çalışma, ağırlıkları 180-220 g arasında değişen Sprague Dawley cinsi 30 erkek sıçanda gerçekleştirildi. Barbitürat anestezisi altında sağ siyatik sinirleri bulunarak 4/0 kromik katgüt ile gevşek şekilde bağlandı. İlaçlara ameliyatı takiben başlandı ve beş gün süre ile uygulandı. Tedavi protokolünde: ilk dört gün intraperitoneal 10 mg kg-1 verapamil uygulandı; beşinci gün ise 20 dakikalık ara ile verapamil 1 mg kg-1 MK-801 ile kombine edildi. Nosiseptif testler 46.5°C'de Hot Plate Test ile 120 dakika boyunca her 30 dakikada bir ölçüm yapılarak gerçekleştirildi. Opere bacağın çekilme zamanı reaksiyon süresi olarak belirlenerek kaydedildi. Nöropatik ağrı modelinde kronik verapamil veya tek başına MK-801 uygulaması nosisepsiyonu belirgin ölçüde azalttı. İki ilacın kombinasyonu ile tek başına gözlenen antinosiseptif etkinin altında değerler elde edildi. Kalsiyum antagonisti ön tedavisi nöropatik ağrı mode-linde N-metil-D-aspartat reseptörüne olan duyarlılığı azaltmaktadır. N-metil-D-aspartat reseptöründe kalsiyum antagonistleri ve MK-801'in bağlanma bölgeleri birbirine yakın olabilir. Bu nedenle, birlikte uygulandıklarında reseptör duyarlılığını azaltarak ve/veya bağlanma düzeyinde etkileşerek antagonist etkinin görülmesine neden olduklarını düşünmekteyiz.N-methly-D-aspartate receptor is activated by calcium. The effects of a calcium antagonist verapamil and N-methly-D-aspartae receptor antagonist MK-801 on thermal nociception in rat model of chronic nerve injury was well known. We aimed to study the analgesic effects of combination of two drugs using the same model. The present study was constituted on 30 male Sprague Dawley rat weighing 180-220 g. The right common sciatic nerve was exposed and ligated loosely with 4/0 chromic gut under anaesthesia with a barbiturate. The administration of drugs were started after the operation and continued through five days. According to the treatment protocol, verapamil 10 mg kg-1 was administered for four days and on the fifth day MK-801 1 mg kg-1 was combined. The drugs were given with 20 mi-nutes' intervals through intraperitoneal route. Nociceptive tests were performed by Hot Plate Test at 46.5°C throughout a 120 minutes' period at every 30 minutes. The time of withdrawal of the operated limb was accepted as reaction time. Chronic administration of verapamil or MK-801 admi-nistration as a sole drug was substantially reduced nociception on neuropathic pain model. The antinociceptive effects of the combination of drugs was found to be lower than values obtained from each drug individually. Pretreatment with a calcium antagonist reduced the sensitivity to N-methyl-D-aspartate receptor on neuropthic pain model. It was concluded that, the binding sites of calcium antagonists and MK-801 on N-methyl-D-aspartate receptors can be close to each other, therefore antagonism may be seen by reducing receptor sensitivity or a reaction during binding

    Isolated single umbilical artery: Implications for pregnancy

    No full text
    © 2020, Yuzuncu Yil Universitesi Tip Fakultesi. All rights reserved.This study aimed to evaluate whether the presence of an isolated single umbilical artery (iSUA) is associated with a dverse perinatal outcomes. Fifty-one patients with iSUA and 54 controls were enrolled in the case-control study. Demographic characteristics and perinatal outcomes were recorded. All patients had normal umbilical artery (UMA) Doppler findings, and their de tailed ultrasound weeks were between 18 and 23 weeks. The birth weights of the babies in the iSUA group were significantly lower than the control group (2898.82±434.56 g vs 3143.70±419.09 g, p=0.004). In the iSUA group, oligohydramnios (7.8% vs 0%), preterm premature rupture of membranes (PPROM) (3.9% vs 0%), preterm delivery (9.8% vs 3.7%), small for gestational age (SGA) (11.8% vs 3.7%) and neonatal intensive care unit (NICU) (2% vs 0%) admission rates were higher than control group, but there was no statistical significance (p>0.05). But the total adverse pregnancy outcomes were observed in 35.3% (18/51) of cases with iSUA is higher than controls 7.4% (4/54) (p=0.001). In our study, iSUA is found to be associated with low newborn weight. In the iSUA group, oligohydramnios, PPROM, preterm delivery, SGA, and NICU admission rates were high, but there was no statistical significance. But the total adverse pregnancy outcomes were higher in the iSUA group. These results indicate that close follo w-up is essential to prevent and manage adverse perinatal outcomes in iSUA patients
    corecore