239 research outputs found

    A Needs-Based Partial Theory of Human Injustice: Oppression, Dehumanization, Exploitation, and Systematic Inequality in Opportunities to Address Human Needs

    Get PDF
    The article presents an original needs-based partial theory of human injustice and shows its relationship to existing theories of human need and human liberation. The theory is based on an original typology of three social structural sources of human injustice, a partial theorization of the mechanisms of human injustice, and a needs-based theorization of the nature of human injustice, as experienced by individuals. The article makes a sociological contribution to normative social theory by clarifying the relationship of human injustice to human needs, human rights, and human liberation. The theory contends that human injustice is produced when oppression, mechanistic dehumanization, and exploitation create systematic inequality in opportunities to address human needs, leading to wrongful need deprivation and the resulting serious harm. In one longer sentence, this needs-based party theory of the sources, mechanisms, and nature of human injustice contends that three distinct social systemic sources—oppression, mechanistic dehumanization, and exploitation—produce unique and/or overlapping social mechanisms, which create systematic inequality in opportunities to address universal human needs in culturallyspecific ways, thus producing the nature of the human injustice theorized here: wrongfully unmet needs and serious harm

    3 ile 5 yıl arasında takibi yapılan dental implant başarısının geriye dönük olarak değerlendirilmesi

    Get PDF
    Objectives: Dental implant treatment is a common procedure for the rehabilitation of partially or fully edentulous patients.   The aim of this study is to evaluate dental implant success retrospectively. Materials and Methods: 549 dental implants in 168 patients, who were treated between the years 2006 and 2008, were included in this study. The success rate of implant therapy was evaluated considering the site of implant placement, primary stability (PS), bone quality (BQ), one-stage (OS) or two-stage (TS) surgery, and the number of lost implants. Results: 549 dental implants were applied to 168 (72 Male: 96 Female)patients. The mean age was 44. 16,5% of 549 dental implants (n:91) were applied to mandible anterior(MA), 34% (n:187)were applied to mandible posterior(MP), 18,5%(n:102) were applied to maxilla anterior (MaxA) and 30,7% (n:169) were applied to maxilla posterior(MaxP). There were only three lost implants. Two of the lost implants were applied to MP and the other one was applied to MaxP. Conclusions: According to the results of this study, dental implant treatment has a high success rate. ÖZET Amaç: Dental implant uygulamaları tam ve kısmi diş eksikliklerinin tedavisinde sıklıkla uygulanan bir tedavi seçeneğidir. Bu çalışmanın amacı 2006-2008 yılları arasında kliniğimizde uygulanan kemik içi implant uygulamasının başarının geriye dönük olarak değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: 2006-2008 yılları arasında Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalına başvuran 168 hastaya 549 adet kemik içi dental implant (Straumann, Bazel, İsviçre) uygulaması yapıldı ve sonuçlar implant uygulanan bölge, primer stabilite (PS), kemik kalitesi (KK), cerrahinin tek aşama (TAC) ve çift aşama(ÇAC)  olması ve kayıp implantlar açısından ayrı ayrı değerlendirildi. Bulgular: Yaş ortalaması 44 olan 168 hastaya (72 Erkek: 96 Bayan ) 549 adet kemik içi dental implant uygulanmıştır. 549 dental implantın %16,5’i (n:91) alt çene anteriora (AÇA), %34’ü (n:187) alt çene posteriora (AÇP), %18,5’i (n:102) üst çene anteriora (ÜÇA) ve %30,7’si (n:169) de üst çene posteriora (ÜÇP) yerleştirilmiştir. Yerleştirilen 549 implantın 3 tanesinde kayıp yaşanmıştır. Kayıp implantların iki tanesi AÇP’ ye, bir tanesi ÜÇP’ ye yerleştirilmiştir. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçlarına göre dental implant tedavisi, başarı oranı yüksek bir tedavi seçeneğidir. Anahtar Kelimeler: Dental implant, retrospektif

    Umbilikal pilonidal sinüs hastalığında farklı tedavi yöntemlerinin karşılaştırılması

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmada amaç; üç farklı tedavi yönteminin karşılaştırılması ve sistemik antibiyotik verilmesinin gerekliliğinin araştırılmasıdır. Yöntem: Elazığ Eğitim Araştırma Hastanesi genel cerrahi polikliniğinde çalışmanın yazarları tarafından Ocak 2007- Aralık 2011 tarihleri arasında tedavi edilen umbilikal pilonidal sinus olgularının kayıtları retrospektif olarak incelenerek, hastalar uygulanan tedavi yöntemlerine göre 3 gruba ayrılmıştır. Yalnızca lokal debritman, pansuman ve antibiyotikli pomad uygulanan olgular grup I , sistemik antibiyotik ve lokal debritman uygulanan olgular grup II ve yalnız sistemik antibiyotik uygulanan olgular grup III olarak sınıflandırıldılar. Bulgular: Toplam 53 hasta değerlendirmeye alındı. Kadınların oranı 10 % 18,9 idi. Hastaların ortalama yaşı 22,2 olup, kadınların ortalama yaşı 21,5 erkeklerin ortalama yaşı ise 22,4 idi. Grup 1’deki hastalarda hiç nüks görülmedi fakat tedaviye yanıt alınamaması üzerine 1 % 6 hastaya cerrahi uygulandı. Grup 2 deki hastalarda da nüks izlenmedi fakat tedaviye yanıt alınmaması üzerine 2 % 6 kadın hastaya cerrahi tedavi uygulandı. Grup 3 hastalardan ise 4’ünde % 60 nüks görülerek diğer tedavi yöntemlerine geçildiği görüldü. Sonuç: Umbilikal pilonidal sinus tedavisinde komplike olmayan vakalarda yalnızca lokal debritman, pansuman, umbilikal hijyen ve antibiyotikli pomad uygulanarak cerrahi tedaviye gerek kalmadan etkin bir tedavi sağlandığını düşünmekteyiz. Bunun yanında yalnız sistemik antibiyotik verilen ve lokal debritman yapılmayan olgularda tedavi başarı oranı düşüktür bu nedenle tüm umbilikal pilonidal sinus olgularında lokal tedavinin gerekli olduğu kanaatindeyi

    Relationship between organizational culture and the EFQM excellence model; Ministry of Health in a connected four different maternity hospital on application

    No full text
    Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde işletmeler, performanslarını geliştirme, üretkenliklerini arttırma, yönetsel etkinliği sağlama, karlarını maksimize etme, rekabette öne geçme gibi amaçlara ulaşmak için değişik yollar aramaya başlamıştır. Bu nedenle kurumda hakim olan örgüt kültürünü tanımak ve özdeğerlendirme yapmak önemlidir. Çalışmamız kapsamında, idari yapısı, personel sayısı, yönetim şekli ve anlayışı gibi birbirinden farklı özelliklere sahip ikisi İzmir, diğerleri Aydın ve Eskişehir'de bulunan, toplam dört kadın doğum branş hastanesi incelenmiştir. Hastane çalışanlarına, Cameron ve Quinn'in geliştirdiği, Örgüt Kültürü Değerlendirme Ölçeği ve EFQM Mükemmellik Modeli kriterlerini içeren, yapılandırılmış anket tekniği uygulanmıştır. Hastanelerdeki örgüt kültürü ve örgüt kültürü ile EFQM Mükemmellik Modeli kriterleri arasındaki ilişki irdelenmiştir. Genel olarak tüm hastanelerde hiyerarşi kültürünün öne çıktığı, mükemmellik bileşenleri ile birlikte incelendiğinde ise, istenen örgüt kültürü tipinin klan kültürü olduğu görülmüştür. Hastanelerin örgüt kültürü puanları ve mükemmellik modeli bileşenleri karşılaştırıldığında, özellikle Eskişehir Doğumevi ile diğer hastaneler arasında, istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Bunun nedenleri arasında Eskişehir Doğumevi'nin 2001 yılından beri EFQM Mükemmellik Modelini benimsemiş olması sayılabilir. Yapılan analizler sonucu, klan kültürüne sahip işletmelerin, daha olumlu bir örgüt iklimine ve daha kaliteli bir sisteme sahip olacağı, hiyerarşi kültürüne sahip işletmelerin ise mükemmelliğe daha kolay ulaşabileceği söylenebilir. In the last quarter of 20th century, business enterprises began to look for different ways of achieving improved performance, increased productivity, higher managerial effectiveness, profit maximization and competitive advantage. For this, it is important to get to know the organizational culture of the business enterprise and make critical evaluations. In our study, four maternity hospitals with varying properties in terms of administrative structure, number of personnel, management style and philosophy have been examined, two in Izmir, one in Aydin and one in Eskisehir. The personnel of these hospitals have been subjected to a structured interview technique containing EFQM Excellence Model criteria and Organizational Culture Assessment Scale that have been devoloped by Cameron and Quinn. Organizational culture and the relationship between the organizational culture and EFQM Excellence Model criteria at these four hospitals have been studied. It has been observed that in general all the hospitals had a culture of hierarchy and when examined together with the elements of excellence, the desired type of organizational culture was clan culture. When organizational culture scores and elements of excellence model were compared, statistically significant differences were found between, Eskisehir Hospital and the other three hospitals. One of the reasons for this may be the fact that Eskisehir Hospital had adopted EFQM Excellence Model in 2001. As a result of the analysis performed, it may be concluded that the enterprises that have clan culture are likely to achieve a more positive organizational culture and a system of higher quality whereas those that have culture of hierarchy are likely to achieve excellence more easily

    THE DEVELOPMENT OF HISTORICAL OF BOARDING AND PANSION PRIMARY SCHOOL CONSIST IN MINISTRY OF EDUCATION

    No full text
    Bu araştırmada, T.C. Milli Eğitim Bakanhgi\'na bagh Yatih ve Pansiyonlu İlkogretim Okullan\'nın, ortaya çıkmasında ve gelişiminde etkili olan sosyal, ekonomik ve siyasal nedenler incelenmiştir. Araştırmanın çahşma evrenini, Türkiye Cumhuriyeti eğitim tarihi içinde Yatılı ve Pansiyonlu İlkogretim Okullan oluşturmaktadır. Elde edilen sonuçlar; Cumhuriyetin ilk yıllannda yatı mektepleri adı ile açilan bu okullann ortaya çıkmasında etkili olan sosyal nedenler; iilke coğrafyası üzerinde yaşayan insanlann %80\'inin köylerde oturması ve bu nüfusun bazı bölgelerde dagimk halde yerleşmesidir. Bu dönemde bu nüfusun okuryazar oramn ç0k dusuk olması mücadele edilmesi gereken önemli bir sorun olmuştur. Bu yerleşkelerde bulunan ilkogretim çağı nüfusunun belli merkezlerde yatih ilkogretim bölge ve pansiyonlu ilkogretim okullan kurularak okutulması uygun görülmustür. Cumhuriyetin ilk yıllannda yatı mektepleri adı ile açilan bu okullann ortaya çikmasında etkili olan ekonomik nedenler; Milli Eğitim Bakanligi\'mn dagimk yerleşkelerde yaşayan ilköğretim ?ağ nüfusunun eğitim ogretim görebilmesi için okul binası, ogretmen ve eğitim araç gereçeri gibi unsurlan her köye götürebilecek ekonomik giice sahip olmamasıdır. Bu nedenle belli merkezlerde yatih ilkogretim bölge ve pansiyonlu ilkogretim okullan kurularak okutulması uygun görülmustür. Cumhuriyetin ilk yıllannda yatı mektepleri adı ile açilan bu okullann ortaya çikmasında etkili olan siyasal nedenler; Cumhuriyet yönetimi ile birlikte eski yönetim anlayısimn değişimi ile birlikte yapılan inkılâplan geniş halk kitlelerine anlatma ve bu değişikliklere uygun vatandaş eğitimi ihtiyacı doğmuştur. Bu nedenle nüfusun çogunluğunun yaşadigi köylere ilkogretimi ulaştırmak amacıyla belli merkezlerde yatih ilkogretim bölge ve pansiyonlu ilkogretim okullannın kurulması uygun görülmustür. Günümüze kadar ilkogretim uygulamasında yapılmak istenen sosyal, ekonomik ve siyasal amaçh turn reformlann geniş halk kitlelerine ulaştırmak i?in belli merkezlerde yatih ilkogretim bölge ve pansiyonlu ilkogretim okullannın kurulması uygun görülmustür.In this study, the formation causes of boarding and pansion primary school which associated with minister of education was analysed in terms of social, economics and political characteristics. The whole words of this study was boarding and pansion primary school on history of trained in Turkey. Results; The social causes; the 80,0% of the population have been lived at village and located dispersedly. The percentage of literacy was low at first year of republic period that was important problem. The child who lived at village was educated in boarding and pansion primary school was found appropriate. The economics causes; Ministry of Education didn\'t have economic potential to provide for constituent such as school building, teachers, training store for every village. For this reason, the boarding and pansion primary school was found appropriate. The political causes; the revolution sould explained to population at first year of republic period. For this reason, the boarding and pansion primary school was found appropriate. The boarding and pansion primary school was found appropriate because all the reforms that in order to social, ecomonics and political was neccesary to explain to people in mass
    corecore