Mısır koçanından film üretimi.

Renewable biopolymer resource, lignocellulosic biomass, has emerged as an alternative raw material to petroleum-based resources for the sustainable production of materials, fuels and chemicals. In this study, the main focus was to constitute a novel and eco-friendly process to fabricate films from low value lignocellulosic agricultural residues in the absence of any additional film-forming compounds. In this scope, raw lignocellulosic biomass, namely corn cobs, was turned into films using the ionic liquid 1-ethyl-3 methylimidazolium acetate ([EMIM][Ac]) as solvent. Solution preparation conditions were 140°C dissolution temperature at 1 h dissolution time. Films were also fabricated from the fractions (cellulose and hemicellulose rich portions) of corn cob. Resultant corn cob based films were evaluated and compared in terms of their morphological and physical properties. Nodular, layered and macrovoid-free structure throughout the whole cross-section of the films was observed via SEM. Films were essentially transparent, hygroscopic and absorbed significant amount of moisture, which ranged from 46% to 104% in 100% relative humidity environment. Water sensitivity of the films was reduced by heat treatment performed at 200°C. On the other hand, heat treatment was found to decrease optical transparency and increase the stiffness of the films. Among the films, the lowest water vapor permeability (WVP) value (3×10-12g.m-1.Pa-1.s-1) was measured for the corn cob film coagulated in ethanol/water mixture. The ultimate tensile strength, elastic modulus and elongation at break values of the films were in the range of 36.9-56.0 MPa, 1700-3449 MPa and 1.4-3.8%, respectively.M.S. - Master of Scienc

Social representation of events in world history: crosscultural consensus or Western discourse? How Turkish students view events in world history

Özer, Serap (Dogus Author) -- Ergün, Gökçe (Dogus Author)The perceptions of historical events are considered to be an important cultural, political, and social psychological variable. Earlier studies have shown a crosscultural consensus on historical events that are considered to be important. It has been indicated that a strong Western-Christian European template dominates the view of which events are considered to be important events in history, by many samples across the world. It was the aim of this study to test this finding with a Turkish sample, which would represent some unique characteristics in that it is Muslim, comes from an Empire background, and has undergone a recent nation-building process. College students (n = 372) responded to a questionnaire that was utilized in seven other countries. It was shown that Turkish students were not Eurocentric as expected by the literature: They were highly sociocentric; they gave importance to events related to Turkish history. They were similar to their European counterparts in that war and violence were given primary importance when selecting events as important in history. However, they did not behave as predicted by earlier literature: They did not see Western European events as having a primary importance in history but gave at least equal importance to events that originated from Ottoman Empire roots. The results were discussed in terms of the unique cultural and historical variables that contribute to the identity and social psychological attributions of Turkish students. Further research should focus on not only which events are considered as important historical events but also the reasons behind these. © 2013 Copyright International Union of Psychological Science

Polimer ve Polimer Kompozitlerin Üç Boyutlu (3D) Baskı Yöntemi ile Üretilmesi

Günümüzde ekleyerek üretmenin en yaygın formu termoplastik filamentlerin 3 boyutlu nesne üretiminde ana malzeme olarak kullanımına dayanan Eriyik Yığma Modellemedir (Fused Deposition Modeling- FDM). “Fused Deposition Modeling” tekniği düşük fiyatlı baskı cihazları ve termoplastik malzemeler ile endüstriyel üretim için de uygun bir seçim olarak gösterilmektedir. Bu yöntemde, camsı geçiş sıcaklığı yada erime sıcaklığı üzerinde olan termoplastik polimer filamenti obje geometrisini simule edecek şekilde hareket ettirilen nozülden ekstrude edilerek katmanlar halinde tablaya yığılır ve üç boyutlu obje üretilmiş olur.Hammadde olarak sadece sınırlı sayıda bazı termoplastik ve mühendislik plastiklerinin kullanılabiliyor olması ve üretilen parçaların mekanik özeliklerinin yetersiz olması bu teknolojinin uygulanabilirliğini kısıtlayan önemli etkenlerden biridir. Önerilen projenin amacı, uygulama alanlarını genişletebilmek için FDM teknolojisine dayalı 3D baskı platformları ile uyumluluk gösterecek çeşitli fiziksel özelliklere sahip yeni kompozit malzemelerin üretilmesidir

Lignoselülozik Biyokütleden Membran Üretimi

Membranlı ayırma işlemleri günümüzde bir çok alanda geleneksel ayırma işlemlerinin yerini almaktadır. Ancak üretim hacminin yüksek olduğu durumlarda, membran akılarının düşüklüğü, bu sebepten dolayı da istenen üretim hacmini sağlayabilecek membran ve modül kurulum fiyatlarının yüksekliği nedeniyle membran prosesleri çoğunlukla ekonomik olmamaktadır. Günümüzde ticari olarak kullanılan membranların çoğu polimerlerden yapılmaktadır. Selüloz, membran yapımında sıklıkla kullanılan polimerlerden biridir. Bu çalışmada selüloz, hemiselüloz ve ligninden oluşan lignoselülozik biyokütleden membran üretilmesi hedeflenmektedir. Bununla başlangıçta membran üretiminde kullanılan hammadde giderinin azaltılması hedeflenmektedir. Çalışmanın başlangıcında öncelikle faz değişimi yöntemiyle membran üretimine uygun bir biyokütle-çözücü-çözmeyen sistemi seçilecek, ardından çeşitli üretim parametrelerinin membran özelliklerine etkisi incelenecektir. Membranlar morfoloji, mekanik özellikler, geçirgenlik ve seçicilik açısından karakterize edilecek, referans olarak selüloz membranlarla kıyaslanacaktır

MANUFACTURE OF FIRED CLAY BRICKS CONTAINING AN INDUSTRIAL WASTE (BOTTOM ASH)

Sanayi tesislerinde taban külü, kömürün yanması ile ortaya çıkan endüstriyel bir artıktır. Söz konusu artığın kullanım alanın çok kısıtlı olması nedeni ile çevresel bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır. Bu nedenle, kömür yakan tesislerde artık miktarının azaltılması ve mevcut artıkların değerlendirilmesi için birçok araştırma yapılmaktadır. Özellikle söz konusu artıkların yapı teknolojisinde kullanılabilirliği yönünde ümit verici gelişmelerin olduğu bilinen bir gerçektir. Bu çalışmada; %20'ye varan oranlarda yanmamış karbon içeren, Niğde Bor Şeker Fabrikasının taban külünün tuğla üretiminde katkı maddesi olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. Sonuçta, söz konusu taban külünün, tuğla üretiminde katkı malzemesi olarak kullanılabileceği ve atığın değerlendirilmesinde iyi bir alternatif olduğu belirlenmiştir.Bottom ash is an industrial waste produced by the combustion of coal in industrial plants. These wastes are still under discussion as an environmental issue because of the very restricted field of use. Therefore, numerous studies have been getting performed to reduce the amount of wastes and to reuse the current residues produced by the coal-powered plants. It is a known fact that, there are hopeful developments on usability of industrial wastes in construction technology. In this study, use of bottom ash-obtained at Bor Sugar Factory as by-product, Niğde-Turkey, which contains unburned carbon by about 20% in production of brick as an additive was investigated. The results showed that bottom ash could be used as an additive in producing bricks and this process was found to be a good alternative for recycling such wastes

Solarmeter Design for High Solar Radiation Measurement and Experimental Validation

In this study, a solar meter was designed to measure high solar radiation. The solar meter uses the characteristic properties of a solar cell in order to measure solar radiation. In this way, measurements can be carried out without any limitations. The solar radiation equation was entered into the ARDUINO microcontroller in the solar meter, and the results were compared through another commercial solar meter. These results were entered into STATGRAPHIC software and three different functions with high regression values were obtained. These three functions were entered into the Arduino microcontroller and the experiments were repeated. According to the comparisons made using commercial device, R2 values were determined as 0.944, 0.936, 0.938, and 0.986 for the first equation and for three different functions, respectively. Based on the values obtained, it has been determined that the solar meter can make highly accurate measurements and after the development of appropriate functions, it can be employed especially in high solar radiation concentrated systems.Yapılan bu çalışmada, yüksek güneş ışınımını ölçmek için bir solar metre tasarlanmıştır. Solar metre bir solar hücrenin karakteristik özelliklerini kullanarak güneş ışınımı ölçebilmektedir. Bu sayede herhangi bir sınırlama olmadan ölçüm yapılabilmektedir. Güneş ışınımı eşitlikleri ARDUINO mikro kontrol kartı aracılığıyla tasarlanan solar metreye girilmiştir ve başka bir ticari solar metre ile karşılaştırılmıştır. Bu sonuçlar STATGRAPICH programına işlenerek yüksek regresyon oranına sahip 3 farklı fonksiyon elde edilmiştir. Bu 3 fonksiyon tekrar ARDUINO mikro kontrol kartına girilerek deneyler tekrarlanmıştır. Ticari cihaz ile karşılaştırıldığında elde edilen R2 değerleri birinci eşitlik için 0.944 ve 3 farklı fonksiyon içinse sırasıyla 0.936, 0.939 ve 0.986 olarak tespit edilmiştir. Elde edilen değerlere dayanarak, tasarlanan solar metrenin oldukça hassas ölçümler yapabileceği ve uygun fonksiyonların geliştirilmesinden sonra, özellikle yüksek güneş radyasyonlu yoğunlaştırıcılı sistemlerde kullanılabileceği belirlenmiştir

Ultrasound İşleminin Pastörize Keçi Sütündeki Antioksidan Kapasitesi Üzerine Etkisi

Süt, birçok antioksidan madde içermektedir; keçi sütününise diğer hayvan türlerinden daha yüksek düzeyde antioksidaniçerdiği bildirilmiştir. Antioksidanlar, serbest radikallerin zararlıetkilerini nötralize ederek hücrelere zarar vermelerini önleyenmaddelerdir. Gıdalara uygulanan yeni teknolojilerden biri olanultrasound işlemi, biyoaktif bileşenlerde minimum azalmasağlayarak ürünün gıda güvenliğini artıran bir uygulamadır. Buçalışmada; pastörize keçi sütüne uygulanan ultrasoundişleminin sütün antioksidan kapasitesi üzerindeki etkilerinigözlemlemek amaçlanmıştır. Ultrasound işlemi, 45±5ºCsıcaklıkta %20 ve %60 genlikte, 1, 3 ve 5 dakika boyuncauygulanmıştır. Uygulama sonrasında 2.2-difenil-1-pikrilhidrazil(DPPH) yöntemi kullanılarak, spektrofotometrede 517 nm dalgaboyunda ölçüm yapılmış ve antioksidan kapasitesi % olarakhesaplanmıştır. Pastörize keçi sütünün antioksidan kapasitesi%14.82 olarak tespit edilirken, tüm sonuçlar incelendiğinde,pastörize edilmiş keçi sütlerine ultrasound uygulandığındaantioksidan kapasitesi sonuçlarının, ultrasound uygulanmayanpastörize keçi sütüne oranla daha yüksek olduğu görülmüştür.En yüksek antioksidan değeri ise %60 genlikte 5 dakika boyuncaultrasound uygulanan pastörize keçi sütünde %23 olarak tespitedilmiş ve ultrasound uygulanmayan keçi sütüne oranlaantioksidan kapasitesi açısından anlamlı bir farklılık olduğubulunmuştur (p&lt;0.05). Sonuç olarak; yapılan çalışmadaultrasound uygulamasının keçi sütünün antioksidan kapasitesiniartırdığı ve dolayısıyla besin kalitesini iyileştirdiği tespitedilmiştir</p

Effects of genetic family on judgment bias.

<p>Latency to probe as a function of stimulus valence for each of the 8 genetic families. Families FH6 and P11 contained 3 birds and the other families contained 4 birds. Data are mean ± 1 s.e. latency to probe in the judgment bias test trials. The dotted lines show the mean speed for each family (the mean of the mean latencies to probe POS and NEG). The top row of families were ‘pessimists’, meaning that their mean latencies to probe ambiguous stimuli were predominantly greater than the mean speed and more similar to NEG, whereas the bottom row were ‘optimists’, meaning that their mean latencies to probe ambiguous stimuli were predominantly less than the mean speed and more similar to POS.</p