59 research outputs found

    Ability of Visual Analogue Scale to predict Oswestry Disability Index improvement and surgical treatment decision in patients with adult spinal deformity

    Get PDF
    Adult spinal deformity; ScoliosisDeformidad espinal en adultos; EscoliosisDeformitat espinal en adults; EscoliosisIntroduction The effect of pain on HRQoL scores in ASD patients is not well studied. Disability is a major factor on decision and outcomes. On the other hand, little is known about the effect of perceived and reported pain on these parameters, especially in the elderly population. We hypothesized that baseline back and leg pain would not affect the treatment decision whereas may have a negative effect on outcomes. Research question To determine the correlation between preoperative ODI and VAS scores; and to identify the effect of baseline VAS score on treatment decision and ODI improvement following treatment. Material and methods In this retrospective study, patients with a follow-up duration of minimum 2 years were enrolled from a prospective multicentric ASD database. Pearson and Spearman correlation tests were used to evaluate the correlation between ODI and VAS scores; univariate binary logistic regression method was used to analyze the effect of VAS on treatment decision as well as the outcomes. Results 1050 patients (mean age 48.2) were analyzed. Baseline ODI and back, leg pain VAS scores were significantly correlated (P ​70 years old, one-unit increase in baseline leg pain VAS score increased the probability of deciding on surgical treatment by 1.121 times (p ​= ​0.016). Discussion and conclusions Preoperative back and leg pain VAS scores were found to be significantly correlated with the preoperative ODI scores. Additionally, preoperative baseline back and leg pain VAS scores were useful in predicting the improvement in disability as assessed by ODI. Another important finding was that, higher baseline leg pain (but not back pain) VAS scores increased the rate of elderly patients preferring surgical treatment

    Investigation of musculoskeletal system injuries in athletes doing bodybuilding and fitness sportsVücut geliştirme ve fitness sporu yapanlarda, kas, iskelet sistemi sakatlıklarının belirlenmesi

    Get PDF
    The aim of this research is to investigate the musculoskeletal system injuries in athletes doing bodybuilding and fitness sports.The population of the study consists of 143 female (34.5%) and 272 (65.5%) male participants aged between 16-60 (26.16 ± 8.83) doing body building and fitness training in the gymnasiums located in İzmir, Denizli, Aydın, Manisa and Muğla. The "Extended Nordic Musculoskeletal System Questionnaire (ENMSQ)" was used to question musculoskeletal disorders. ENMSQ asks yes / no whether there is pain, pain or discomfort in the nine body regions up to now, within the last 12 months, within the last four weeks, and on the day the assessment is made. The Nordic Musculoskeletal The data obtained from ENMSQ was calculated at a significance level of 0.05 in the 95% confidence interval by the SPSS 22.0 package program.In the study, it was found that there was no significant difference between individuals in terms of getting injured according to variables such as gender, sports training, warming exercises before training (p>0.05); There was a statistically significant difference (p<0.05) between individuals in the knee region according to age variable; on shoulder and knee regions according to BMI values, elbow, hand-wrist and forearm and foot-to-foot area according to frequency of weekly training.In the study, it was concluded that increase in the likelihood of getting injured in the knee and shoulder regions due to increase in age and BMI values for the athletes doing body building and fitness sports. Therefore, doing regular physical activity, adequate and     balanced diet should be regulated the body weight according to height in order to avoid injuries in knee and shoulder areas. In addition, the study found that as the frequency of weekly training decreased in those engaged in body building and fitness, there were increases in elbows, hand-wrists and injuries to the forearms and foot-to-foot areas of them. Therefore, the likelihood of getting injured in the elbow, hand-wrist and forearm and foot-ankle regions can be reduced by increasing the frequency of weekly training and broadening its scope.Extended English abstract is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. ÖzetBu araştırmanın amacı vücut geliştirme ve fitness sporu yapanlarda görülen, kas-iskelet sistemi sakatlıklarının belirlenmesidir.Araştırmanın örneklemini İzmir, Denizli, Aydın, Manisa ve Muğla illerinde bulunan spor salonlarında vücut geliştirme ve fitness antrenmanlarına katılan, yaşları 16-60 (26.16±8.83) arasında değişen, 143’ü kadın (%34.5) ve 272‘si erkek (%65.5) olmak üzere 415 gönüllü kişi oluşturmuştur. Kas iskelet sistemi rahatsızlıklarını sorgulamak amacıyla “Genişletilmiş Nordic Kas İskelet Sistemi Anketi (GNKİSA)” kullanıldı. GNKİSA, dokuz vücut bölgesinde şimdiye kadar, son 12 ay içinde, son dört hafta içinde ve değerlendirmenin yapıldığı gün, acı, ağrı veya rahatsızlık olup olmadığını evet/hayır şeklinde sorgular. GNKİSA’dan elde edilen veriler SPSS 22.0 paket programında %95 güven aralığında 0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi.Yapılan istatistiki analizlerde yaş değişkenine göre diz bölgesinden; BKİ değerlerine göre omuz ve diz bölgelerinden; haftalık antrenman yapma sıklığına göre dirsek, el-el bileği ve ön kol ile ayak-ayak bileği bölgelerinden sakatlık geçiren ve geçirmeyen bireyler arasında anlamlı bir farklılığın olduğu görüldü (p<0.05).Araştırmada vücut geliştirme ve fitness sporuyla uğraşanlarda yaş ve BKİ değerlerinin artışına bağlı olarak diz ve omuz bölgelerinde sakatlıklarının görülme oranında artışların olduğu sonucuna ulaşıldı. Bu nedenle diz ve omuz bölgelerinde sakatlıklarla karşılaşmamak için düzenli fiziksel aktiviteye katılım, yeterli ve dengeli beslenme ile boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığının denetimi sağlanmalıdır. Buna ek olarak, araştırmada vücut geliştirme ve fitness sporuyla uğraşanlarda haftalık antrenman sıklığı azaldıkça dirsek, el-el bileği ve ön kol ile ayak-ayak bileği bölgelerinde görülen sakatlıklarda artışların olduğu ortaya konuldu. Bundan dolayı haftalık antrenman sıklığının arttırılması suretiyle kapsam genişletilerek dirsek, el-el bileği ve ön kol ile ayak-ayak bileği bölgelerinde sakatlık görülme olasılığı azaltılabilir

    Organik Sultani Çekirdeksiz Üzüm Yetiştiriciliği

    Get PDF
    Bu projede, organik ürün olarak, talebi oldukça fazla Sultani Çekirdeksiz kuru üzüm üretimi ele alınmıştır. Çalışma, iki alt projeden oluşturulmuştur. I. Alt projede organik tarımda istenen minimum toprak işlemesi yanında ülkemizde bulunan ve birçok olumlu özelliklere sahip Zeolit (Klinoptilolitie mineral [Agro-clıno (NMF 900)]) kullanımı da denemede yer almıştır. II. Alt proje de ise Ege Bölgesi bağlarının ana hastalığı olan külleme mücadelesinde NaHCO3’ (içme sodasının) mevcut koşullardaki kullanım olanakları projede ele alınmıştır Bağlardaki ana zararlı da salkım güvesi olup her iki alt projede, salkım güvesi mücadelesinde tuzaklar asılarak zararlının ergin populasyonu bu tuzaklarla ilk ergin çıkışından uçuşlar sona erinceye kadar haftalık olarak izlenmiştir. Uçuş eğrileri ile tahmin-uyarı istasyonlarından elde edilen meteorolojik veriler ışığında gerekli uygulamalar yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda, KULTIVATOR ile toprak işleme sisteminin toprağa olumsuz etkisinin de en az düzeyde olduğu da dikkate alınarak önerilebileceği ortaya çıkmıştır. Yeşilyurt yöresi topraklarındaki mikrobiyal aktiviteyi arttırmada malç uygulaması önerilmesine karşın, bu uygulama diğer disiplinler tarafından uygun görülmediğinden alternatif olarak KULTIVATOR uygulaması tercih edilmektedir. Kükürt ve içme sodası uygulanan parsellerde külleme hastalık şiddeti konvansiyonel olan şahit parsele göre istatistiki öneme sahip düzeyde azalma kaydetmiştir. Konvansiyonel koşullardaki hastalığın daha fazla görülmesini uygun koşulları yaratacak yoğun vejetatif gelişmenin yaratmış olduğu düşünülmektedir. Kükürdün zararlıları baskılayıcı etkisi de bilindiğinden organik yetiştiricilikte Külleme mücadelesinde içme sodasına nazaran özellikle kükürdün tercih edilmesi uygun bulunmaktadır. Denemenin başladığı 2003 yılı baz alındığında Zeolit (Klinoptilolitie mineral [Agro-clıno (NMF 900)]) uygulamalarında verim ve kalite kriterlerinde artış olduğu tespit edilmiştir. Toprak işleme uygulamalarından toprağı çizerek işleme salkım sayısı ve verim bakımından önemli bulunurken pulluk+ diskharow ile işleme salkım ağırlığını; malç uygulamasının ise kuru maddeyi ve tane tutumunu arttırdığı görülmektedir. Yaprak alma uygulamalarından, 6 adet yaprak alınması kontrole nazaran verim, salkım sayısı ve salkım ağırlığını nispeten arttırmıştır. Proje konusu çalışma birimleri itibarıyla değerlendirildiğinde toprağın çizilerek işlenmesi (KULTIVATOR sistemi) ön plana çıkmaktadır

    Acil Serviste Aspirasyon Pnömonisi Tanısı Alan Hastaların Sosyodemografik, Klinik Özellikleri ve Tedavi Modaliteleri

    No full text
    Nowadays, rise in the population of elderly seeking for health care increased rate of emergency department visits due to aspiration pneumonia (AP). In this study, patients treated by antibiotics for AP were retrospectively analyzed. The socio-demographic and clinical features together with treatment modalities of 115 patients admitted to the emergency department between January 1, 2008 and September 30, 2012 were recorded. 57% of the patients (n:66) were male and average age was 67 years. The most common symptom at the admission was the deterioration of health status with a rate of 44.3%. In 47 % of the patients at least one neurological disease was present at admission. 74.8% of patients had been fed orally before admission. According to the CURB-65 scoring system 37,4% of the patients ranked 3 points. On the other hand, according to the PSI scoring system the 63,5% of the patients were at stage 5 group. According to culture results the most common isolated microorganism was Pseudomonas aeruginosa with a rate of 28%. The most common preferred antibiotics were moxifloxacin (20%) and combination ampicillin-sulbactam+clarithromycin (20%). The length of stay in the emergency department was 13,3 days (1-97) while their total hospitalization period was 17,1 days (1-97) . 51.3% of patients died; there was a strong relationship between CURB-65 & PSI and the mortality rate. There was no relationship between the mortality rate and both the detected microorganism and the antibiotic resistance. We conclude that aspiration pneumonia is a disease with high mortality which is not related to the age of the patient, the isolated organism and the antibiotic resistance.Günümüzde yaşlı ve bakıma muhtaç popülasyondaki artış, aspirasyon pnömonisi (AP) nedeni ile acil servise başvuru oranını arttırmaktadır. Bu çalışmada acil serviste AP tanısı alarak antibiyotik tedavisi uygulanan hastalar retrospektif olarak incelendi. 1 Ocak 2008-30 Eylül 2012 tarihleri arasında acil servise başvuran 115 hastanın sosyodemografik ve klinik özellikleri ile tedavi modaliteleri kaydedildi. Hastaların %57 (n:66) si erkek ve yaş ortalaması 67 olarak bulundu. Genel durum bozukluğu %44,3 ile en sık başvuru şikayeti idi. Hastaların %47’ sinde eşlik eden en az bir nörolojik hastalık vardı. Hastaların %74,8’ inin başvuru öncesinde oral yoldan beslendiği saptandı. CURB-65 kriterlerine göre 3 puan alan hasta oranı %37,4; pnömoni şiddet indeks (PSI) skoru açısından incelendiğinde ise evre 5 hasta grubu oranı %63,5 idi. Kültür üremelerinde en sık saptanan mikroorganizma %28 ile Pseudo monas aeruginosa iken en sık tercih edilen antibiyotiklerin moksifloksasin (%20) ve ampisilin-sulbaktam+klaritromisin (%20) olduğu görüldü. Acil serviste kalış süresi 13,3 (1-97 ) gün iken; hastanede yatış süresi 17,1 (1-97) gün idi. Hastaların %51,3’ ünün eksitus olduğu; CURB-65 ve PSI skoru ile mortalite arasında anlamlı ilişki olduğu saptandı. Ancak üreyen mikroorganizma ve antibiyotik direnci ile mortalite arasında istatistiksel fark bulunmadı. Bu çalışma ile aspirasyon pnömonisinin yaş, etken mikroorganizma ve tedavide kullanılan antibiyotikten bağımsız olarak yüksek mortalite oranına sahip bir hastalık olduğu tespit edildi

    Chalcogeno ureas derived from bis(1,3-diazepan-2-ylidene)

    No full text
    A series of new electron rich olefins (=CNR(CH2)4NR)2(=CNR(CH_2)_4NR)_2, 3, (a; R = CH2C6H5CH_2C_6H_5, b; R = CH2C6H4CH_2C_6H_4-OMe-p, c; R = CH2C6H4NMe2pCH_2C_6H_4-NMe_2-p) was generated via the condensation of RNH(CH2)4NHRRNH(CH_2)_4NHR with Me2.NCH(OMe)2Me_2.NCH (OMe)_2. the C=C bond cleavage reactions of 3 with S8 and Se provide a simple and straight-forward method for the synthesis of 1,3-diazepan-2-chalcogenones 4 and 5, respectively

    An Approach to Route Optimization for Sampling in Water Quality Monitoring Networks and Application to Gediz River Basin

    Get PDF
    Havzalarda su kalitesi gözlem ağlarının işletilmesinde numune alma ve örnekleme çalışmaları büyük bir önem arz etmektedir. Örnekleme çalışmaları esnasında belirlenmiş su kalitesi istasyonlarından numunelerin elde edilmesi ve laboratuvar analizleri için merkeze götürülmesi belirli fiziksel ve ekonomik kısıtlar dahilinde gerçekleştirilmek zorundadır. Örnekleme işleminin aynı gün içinde bitirilmesi ve laboratuvara ulaştırılması diğer taraftan gözlem sıklığını da etkilemektedir. Yapılan çalışmada bu kısıtları gözeterek aylık örnekleme sıklığına sahip bir ağda örnekleme çalışması yapacak ekiplerin en az masraf ile hangi rotaları izlemeleri gerektiği sorusuna cevap aranmıştır. Problem, Gezgin Satıcı Problemine uyarlanarak En Yakın Komşu algoritması ile çözülmeye çalışılmıştır. Ortaya çıkan metodoloji Gediz Havzasında var olan su kalitesi gözlem ağına uygulanmış ve sonuçta örnekleme çalışmalarının yedi gün içinde tamamlanabileceği bir rota tavsiyesi elde edilmiştir.Sampling works in river basin water quality monitoring networks have a big importance in operation. Extraction of samples from assigned monitoring stations and transfer of samples to laboratories for further analysis should be realized regarding some certain physical and economic constraints. Extraction of samples and their transfers to laboratories are due to be accomplished within a day and this situation affects the sampling interval of monitoring stations. The presented study seeks an answer to the question “which travel routes are to be followed in a monthly observed network in order to maintain minimum costs?” with the consideration of physical and economic constraints. Traveling Salesman Problem with a Nearest Neighbour algorithm approach is utilized to find a solution to the problem. The adapted methodology is applied to Gediz River Basin’s current water quality monitoring network and a traveling route proposition, which carries out the sampling work in seven days, is obtained

    2-(4-Pyridyl)-1,3-di(4-picolyl)imidazolidine

    No full text
    The title compound was prepared by treatment of N,N’-di(4-picolyl¬amino)ethane with N,N-dimethylformamide dimethylacetal in toluene and it was characterized by elemental analysis, 1H NMR and 13C NMR
    corecore