77 research outputs found

    21. yüzyılın ilk on yılında estetik cerrahinin yükselişi: ABD örneği

    Get PDF
    Plastik cerrahinin bir alt dalı olan estetik cerrahi, insanın kendini bedensel olarak da yeniden yaratmasını mümkün kıldı. Herkes estetik cerrahinin vadettiği, popüler kültürün ve medyanın her gün yüzlerce kanaldan sergilediği ideal güzelliğe ulaşmaya çalışıyor. Estetik cerrahinin hızlı yükselişinin değerlendirildiği bu çalışmanın temel argümanlarından biri seksüel seçilim yasasıdır. Seksüel seçilim olgusu göz ardı edilirse 21. yüzyılın ilk on yılında estetik cerrahinin hızlı yükselişinin nedenlerini açıklama çabası eksik kalacaktır. Vücutta cerrahi estetik operasyonların yoğunlaştığı bölgeler bunun göstergesidir. ABD’deki estetik operasyonlara ilişkin istatistikî veriler, beden konusunda geniş bir kitle tarafından kabul edilen estetik ölçütlerin varlığını desteklemektedir. 21. yüzyılda estetik cerrahinin yarattığı mucize, seksüel seçilimin en önemli parametrelerinden biri olan yaş olgusunu ciddi biçimde göreceli hâle getirmiştir

    Efficacy of platelet-rich fibrin matrix on viability of diced cartilage grafts in a rabbit model

    Get PDF
    Objectives/Hypothesis: The objective of this study was to compare the viability of cartilage grafts embedded in platelet-rich fibrin matrix (PRFM) wrapped with no material (bare diced cartilage grafts), oxidized methylcellulose (Surgicel), or acellular dermal tissue (AlloDerm). Study Design: Experimental study. Methods: In this study, six New Zealand rabbits were used. Cartilage grafts including perichondrium were excised from each ear and diced into 2-mm-by 2-mm pieces. There were four comparison groups: 1) group A, diced cartilage (not wrapped with any material); 2) group B, diced cartilage wrapped with AlloDerm; 3) group C, diced cartilage grafts wrapped with Surgicel; and 4) group D, diced cartilage wrapped with PRFM. Four cartilage grafts were implanted under the skin at the back of each rabbit. All rabbits were sacrificed at the end of 10 weeks. The cartilages were stained with hematoxylin-eosin, Masson’s Trichrome, and Orcein. After that, they were evaluated for the viability of chondrocytes, collagen content, fibrillar structure of matrix, and changes in peripheral tissues. Results: When the viability of chondrocytes, the content of fiber in matrix, and changes in peripheral tissues were compared, the cartilage embedded in the PRFM group was statistically significantly higher than in the other groups (P<0.05). Conclusion: We concluded that PRFM has significant advantages in ensuring the chondrocyte viability of diced cartilage grafts. It is also biocompatible, with relatively lesser inflammation and fibrosis

    Targeting apoptosis through FOXP1, and N-cadherin with glatiramer acetate in chick embryos during neural tube development

    Get PDF
    AIM: To demonstrate the effect of glatiramer acetate (GA) in chick embryos on neural tube (NT) development, and to explore its effects of FOXP1, apoptosis, and N-cadherin. MATERIAL and METHODS: One hundred fertile, specific pathogen free eggs were divided into 5 groups for this study. The eggshell was windowed specifically at 24 hours of incubation. The embryos in Group 1 (n=20) were treated with 10 mu l physiological saline; in Group 2 the embryos (n=20) were given 10 mu l GA (equal to daily human therapeutic dose); 20 mu l GA (equal to twice daily human therapeutic dose) was injected to embryos in Group 3 (n=20); in Group 4 and 5, 30 mu l and 40 mu l GA were administered to the embryos (n=20) (equal to x3 and x4 daily human therapeutic dose, respectively). Each egg was re-incubated for 24 hours more. Then, histological and immunohistochemical evaluation of the subjects were done. RESULTS: The embryos with NT defect showed FOXP1 expression without N-cadherin or staining with N-cadherin in another location in our study. We interpreted this result as GA leading to an NT closure defect by increasing FOXP expression. Moreover, we also showed the reverse relation between FOXP1 and N-cadherin at the immunohistochemical level for the first time. CONCLUSION: GA affects the spinal cord development through FOXP in the chick embryo model at high doses

    Ön göğüs izolatörünün ses iletim kaybının nümerik yöntemle elde edilmesi

    Get PDF
    In-cabin acoustic comfort has an important place in the brand preference of customers today. Automotive main and sub- industry companies plan their research and development investments taking into consideration acoustic comfort. The airborne and structure-borne noise of the engine is reduced by the inner dash insulators and the acoustic comfort in the cabin is improved. As a result of today's changing needs and the ongoing competition between automotive companies, continuous development studies are carried out for insulators. The purpose of this study is to calculate the sound transmission loss of the dashboard insulators in automobiles by numerical means and to evaluate the effect of different materials used on sound transmission loss. For this purpose, to model porous materials used in insulators in finite element acoustic analysis, the parameters of the JCAL Model were obtained by using an impedance tube with a reverse characterization method. Again, the modulus of elasticity and damping ratio of viscoelastic-based materials used in insulators were determined by sound transmission loss measurements and analysis with a reverse engineering approach. With the material parameters obtained, the transmission loss was calculated by performing finite element acoustic analysis of an inner dash insulator. The effect of different material configurations on sound transmission loss was evaluated.Kabin içi akustik konfor günümüzde müşterilerin marka tercihinde önemli bir yer tutmaktadır. Otomotiv ana ve yan sanayi firmaları araştırma – geliştirme yatırımlarını akustik konforu da gözeterek planlamaktadır. Motorun hava veya yapısal kaynaklı gürültüsü ön göğüs izolatörleri vasıtasıyla azaltılmaktadır ve kabin içi akustik konforu iyileştirilmektedir. Günümüzün değişen ihtiyaçları ve otomotiv firmaları arasındaki süre gelen rekabet sonucu, izolatörler için de sürekli geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, otomobillerde ön göğüs izolatörlerinin, ses iletim kaybının nümerik yollar ile hesaplanması, kullanılan farklı malzemelerin ses iletim kaybına etkisinin değerlendirilmesidir. Bu amaçla izolatörlerde kullanılan gözenekli malzemelerin sonlu elemanlar akustik analizlerinde modellenebilmesi için tersine karakterizasyon yöntemi ile JCAL Modeli parametreleri empedans tüpü kullanılarak elde edilmiştir. Yine izolatörlerde kullanılan viskoelastik esaslı malzemelerin elastisite modülü ve sönüm oranları da tersine mühendislik yaklaşımı ile ses iletim kaybı ölçümleri ve analizleri ile belirlenmiştir. Elde edilen malzeme parametreleri ile bir ön göğüs izolatörünün sonlu elemanlar akustik analizi yapılarak iletim kaybı hesaplanmıştır. Farklı malzeme konfigürasyonlarının ses iletim kaybına etkisi değerlendirilmiştir

    Eyelid tumors in dogs: 47 cases retrospective study (2006-2017)

    Get PDF
    Çalışmada 2006-2017 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Kliniği’ne göz kapağında kitle şikayeti ile getirilen ve sağaltımları yapılan toplam 47 köpeğe ait göz kapağı tümörleri olguları retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların ayrıntılı göz muayenesi yapıldı. Kitlelerin uzaklaştırılmasında V şeklinde eksizyon yeğlenerek, tümör tam katlı olarak bölgeden uzaklaştırıldı. Yapılan histopatolojik inceleme sonucu, meibomian bezlerden köken alan neoplazmaların çoğunlukta olduğu belirlendi. Çalışma sonunda elde edilen veriler ile göz kapağı tümörü oluşumunda ırk predispozisyonu, yaşın ve cinsiyetin etkisi ile en yaygın görülen göz kapağı tümörü belirlenip, kullanılan cerrahi yöntemin rekonstruktif blefaroplastiye gerek kalmadan, kitlelerin uzaklaştırılmasında yeterli olduğu görüldü.In this study, the eyelid tumors and the treatment results of 47 dogs referred to Istanbul University Faculty of Veterinary Medicine Department of Surgery with a complaint of eyelid masses were evaluated retrospectively. Cases underwent detailed ophtalmic examination. A V-shaped excision was performed and the tumor was removed in full-thickness. Histopathological examination revealed that most of the neoplasms originating from the meibomian glands were observed. The most common eyelid tumors and formation of the eyelid tumors with respect to the race predisposition, and effects of age and sex were defined. The surgical method used were sufficient for removal of the masses without the necessity of a reconstructive blepharoplasty

    Validity and reliability of the assessment tool for Asthma (ATA) questionnaire: the ATA study

    Get PDF
    OBJECTIVES: A multicenter trial was designed to validate the “Assessment Tools for Asthma (ATA)” questionnaire, a newly developed questionnaire, which evaluates both asthma control and risk factors associated with asthma control with a single instrument. MATERIALS AND METHODS: This cross-sectional study involved 810 cases from 14 clinics in 9 Turkish cities. The ATA questionnaire and Asthma Control Test (ACT) were administered. The Visual Analog Scale (VAS) was used to evaluate the control status of 100 randomized cases. ATA is an eight-item physician-administered questionnaire. It comprises the following two sections-ATA1, assesses symptomatic control criteria, and the remaining section, queries the flre-up of asthma, control of comorbidities, treatment adherence, and inhaler technique. RESULTS: The mean scores for ATA1, ATA total, VAS, and ACT were 24.7±14.8, 53.8±19, 7.1±3, and 18.8±5.5, respectively. According to the ATA questionnaire, among all patients, 34.3% had controlled, 18.8% had partly controlled, and 46.9% had uncontrolled asthma. Furthermore, 16.6% patients had flre-ups between visits, 96.4% patients had uncontrolled comorbidity, 17% patients had irregular asthma treatment, and only 8.4% patients used the incorrect inhaler technique. The ATA questionnaire showed internal consistency (Cronbach’s alpha coeffiient=0.683). ACT, ATA1, and two specialists’ evaluations using VAS correlated strongly with the ATA total scores (Spearman correlation coeffiient (r) values: 0.776, 0.783, and 0.909, respectively; p-values: p<0.001, p<0.001, and p<0.001, respectively). According to Receiver Operating Characteristic analysis, the cut-off value of ATA was 50 (sensitivity=84.4%, specifiity=82.40%). CONCLUSION: The validated ATA questionnaire may be a practical tool for physicians in asthma management

    Motion pictures as underestimated sources of migration studies: the case of Ö. Lütfi Akad’s gelin, düğün and diyet trilogy

    No full text
    Platonic rigid separation between the arts and sciences reached its climax with the emergence of positivism. Centuries long dualistic understanding of reality, whereby there is either the reason or sense experience, created an artificial wall between the arts and sciences. With the emergence of the global village and post-modernity, rigid separation between the arts and sciences began to disappear. In today’s ‘fragile society’ ‘liquid society’ ‘virtual society’ and ‘risk society’ the holistic approach to the reality has become inevitable feature of the post-modern societies. In today’s world, both the arts and sciences are inevitable for the holistic study of any phenomenon, including the phenomenon of motion pictures and migration. Today the artists have become brave explorers who dared to enter the fields that were not touched by the scientists yet. Using holistic approach this study aims to explore the artistic and motion pictures dimensions of migration by considering experiential knowledge and story experiences. This paper aims to show how the cinema is the most efficient art form that can turn an experiential knowledge into a story. The trilogy named Gelin (1973), Düğün (1974), Diyet (1975) of Ö. Lütfi Akad (1916-2011), one of the founder directors of Turkish Cinema, is about internal migration in Turkey. Content analysis of Lütfi Akad’s trilogy clearly show what being a migrant meant in the big cities of Turkey during the 1960’s and 1970’s. In today’s Turkey, the society can identify with the characters of this trilogy as to understand present- day predicament, challenges and prospects of migrant societies. This paper will certainly demonstrate strong relationship between the motion picture and migration

    İpler kimin elinde?: dijital çağda izleyicinin özgür iradesi sorunu

    No full text
    Tarih boyunca güç odakları, iktidarlarını sürdürebilmek için yönettikleri topluluklar hakkındaki veriler üzerinde bir tekel yaratmaya çalışmışlardır. Sümerler’den Antik Mısır’a, Roma İmparatorluğu’ndan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar bu yaklaşımın sürdüğü görülür. Peki, bugünü dünden ayıran nedir? Bu soruya verilebilecek en kısa cevap algoritmalardır. Algoritmalar aracılığıyla insan beyninin ulaşamayacağı hesaplamalar yapılmakta ve devasa büyüklükteki veri yığını kullanışlı hâle getirilmektedir. Akıllı teknolojilerin gündelik hayatta kullanılan nesnelere uygulanması nesnelerin internetini mümkün kılmıştır. Ruh hâlimizden arkadaşlık ilişkilerimize, siyasal düşüncelerimizden izleme alışkanlıklarımıza kadar hakkımızdaki her şey dijital platformda birikmektedir. Yirminci yüzyılın en büyük propaganda ustalarından biri olan Edward Bernays’ın (1891-1995) kariyeri, kitlelerin etkili iletişim teknikleri ile manipüle edilmesinin örnekleri ile doludur. Bir kitle iletişim aracı olarak sinemanın büyük kalabalıkları yönlendirme gücü totaliter ideolojiler tarafından erken dönemlerde fark edilmiştir. Leni Riefenstahl’ın (1902-2003) İradenin Zaferi (1935) filmi bu alanda zirve noktasını temsil eder. Yirmi birinci yüzyılda algoritmaların gücünü elinde tutanlar geçmişe göre çok daha avantajlı bir konumdadır. Bu güç odakları, iktidarlarını kullanıcılar tarafından üretilen devasa veri yığını üzerine bina etmektedir. Artık dijital çağda Batı medeniyetinin en büyük mitlerinden biri olan özgür irade kavramı sorgulanır hâle gelmiştir. Bu çalışmada, konvansiyonel ve dijital içerik sağlayıcılar karşılaştırılarak günümüzde izleyici tercihlerinin manipülasyona çok daha açık olduğu, özgür irade kavramı ekseninde ortaya konmaktadır. Amazon Prime Video, Apple TV Plus, BritBox, Disney Plus ve Netflix gibi dijital platformdaki önde gelen içerik sağlayıcıların izleyicileri manipüle etme gücü konvansiyonel izleyici beğenisi kavramını ortadan kaldırmaktadır. Algoritmaların kararları etkileme gücü, bireysel tercihleri ikinci plana attığında, çarpıtılmış bir irade ortaya çıkmaktadır. Bu durum bireysel özgürlükleri tehdit eden otoriter bir iletişim modelini hâkim kılmaktadır

    Bir teselli ver: sanal gerçeklik teknolojileri ve ölümsüz kapitalizm

    No full text
    Ölüm gerçeği ile baş etme çabası insanlığın yaşam deneyiminden ayrı düşünülemez. İnsanlık tarihinin bilinen en eski hikâyesinde ölüme çare bulmaya çalışan Sümer kralı Gılgamış’ın macerası anlatılır. Pagan inanışın hâkim olduğu ilkel toplumlarda ölüm gündelik hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Tek tanrılı dinlere inanan Orta Çağ toplumları için ölüm bir son değil, hayatı anlamlandıran bir başlangıçtır. Kutsal kitaptaki dogmaların yerine aklı koyan modern toplumlar ise ölümü hayatın dışına itilmesi gereken bir hastalık olarak görür. Kapitalizmin himayesinde büyük bir sıçrama gerçekleştiren bilim ölüme çare bulamamış; ancak kapitalizm gelişen dijital teknoloji sayesinde ölümü yok sayma konusunda zirve noktaya ulaşmıştır. Seninle Buluştum (2020) adıyla dünya medyasında yer bulan belgeselde, amansız bir hastalık nedeniyle yedi yaşındaki kızını kaybeden Güney Koreli bir annenin sanal gerçeklik teknolojileri ile yaratılan bir dünyada kızıyla yeniden buluşması gösterilmiştir. Seyirciler, bu simülasyon evreninde anneyle kızın yaşadığı duygusal anları hem annenin hem de onu stüdyoda izleyenlerin gözünden takip eder. Dijital teknolojinin yarattığı yeni iletişim imkânları sayesinde bir anne ile ölmüş kızının sanal ortamda buluşturulması, iletişim kavramının anlamını radikal şekilde değiştirecek bir deneyimdir. Bu benzersiz vuslat anı, hipergerçeklik ortamında deneyimlenen bir teselliye dönüşür. Bu çalışmanın amacı, sanal gerçeklik teknolojilerinin sunduğu teselli imkânını kapitalizmin ölümü yok sayma yaklaşımının bir göstergesi olarak analiz etmektir. Sanal gerçeklik teknolojilerinin kısa vadede sunduğu teselli imkânı, uzun vadede bireyin psikolojisini tehdit eden bir bağımlılık potansiyeli taşımaktadır. Niteliksel bir perspektifle bütüncül tek durum deseni uygulanan bu çalışmada, Jean Baudrillard’ın (2008) Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm isimli kitabındaki argümanlardan hareketle, kapitalizmi nitelendiren “ölümsüz” sıfatı ölümden arındırılmış anlamında kullanılmaktadır. Sanal gerçeklik teknolojileri son kullanıcılara yönelik ürün ve hizmet imkânlarını barındıran yepyeni bir pazar anlamına gelmektedir
    corecore