Sosyal Bilgilerde Kültüre Duyarlı Eğitim Uygulamaları: Mülteci Öğrencilerle Etkileşim

Migration, which has been one of the most emphasized topics around the world in recent years, is also among the important issues of the social studies course and the curriculum, whose main purpose is to provide students with knowledge, skills, and values regarding citizenship. Skills and values such as respect, tolerance, empathy, communication, understanding, and respecting different cultures, which the social studies course aims to teach, can be considered as the skills and values that should be addressed within the subject of migration. Culturally responsive teaching is one of the approaches used in solving the problems faced by refugees in the education system of different immigrant receiving countries. The purpose of this study is to identify the problems encountered in providing cultural understanding and helping to create interaction in the social studies course where refugee students are present. It is also to prepare, implement, and evaluate culturally responsive education-oriented action plans to suggest solutions to these problems, and to improve social studies education for both refugee students and students of the mainstream culture. In the study, action research design, one of the qualitative research methods, is used. A total of 30 students, including 3 social studies teachers and 6 refugees and 24 students from mainstream culture, participated in the research. Data collection process was carried out in two interrelated stages; first, the introduction to the field and the second, application process. First of all, data were collected to understand the problems through in-class observation and semi-structured interviews, and then practices were purposefully prepared to contribute in solving the identified problems. Therefore, data collection tools such as observation, interview, researcher diary, and student diaries were used. Data analysis was done simultaneously with data collection. The data obtained were analyzed with an inductive (content analysis) approach through the NVivo 12 program. Some of the findings suggested that there is an improvement in the interaction between refugee students and other students during the social studies course. Therefore process of in-class adaptation and participation in the social studies course for both refugee students and other students were increased. In line with these results, it can be suggested that these practices should be reflected in the curriculum within the education system for a sustainable culturally responsive teaching and that in-service training should be given to the practitioners on this subject.Son yıllarda dünyanın en çok üzerinde durduğu konularından olan göç, temel amacı vatandaş yetiştirmek olan sosyal bilgiler dersinin de önemli konuları arasındadır. Sosyal bilgiler dersinin bireye kazandırmayı amaçladığı saygı, hoşgörü, empati, iletişim, farklı kültürleri anlama ve farklı kültürlere saygı duyma gibi beceri ve değerler, özellikle göç konusu içerisinde de ele alınması gereken beceri ve değerlerden sayılabilir. Kültüre duyarlı eğitim, göç alan farklı ülkelerin eğitim sistemi içerisinde mültecilerin karşılaştıkları sorunların çözümünde kullanılan yaklaşımlarından biridir. Bu araştırmanın amacı da sosyal bilgiler dersinde mülteci öğrencilerle kültürel etkileşimin sağlanmasında karşılaşılan sorunları belirlemek ve kültüre duyarlı eğitim yoluyla sınıf içi ve sınıf dışı kültürel etkileşimi artırarak hem mülteci öğrenciler hem de diğer öğrenciler için sosyal bilgiler öğretimini iyileştirmektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması kullanılmıştır. Araştırmaya 3 sosyal bilgiler öğretmeni ve 6’sı mülteci, 24’ü ana akım kültüre sahip öğrenci olmak üzere toplam 30 öğrenci katılmıştır. Veri toplama süreci alana giriş ve uygulama süreci olmak üzere birbiriyle bağlantılı iki aşamada gerçekleşmiştir. Öncelikle, sınıf içi gözlem ve yarı-yapılandırılmış görüşmeler aracılığıyla sorunların belirlenmesine yönelik veriler toplanmış, daha sonra belirlenen sorunların çözümü için uygulamalar yapılmıştır. Bu süreçte gözlem, görüşme, araştırmacı günlüğü, öğrenci günlükleri, geçerlik komitesi toplantıları olmak üzere birden çok veri toplama aracından yararlanılmıştır. Veri analizi, veri toplamayla eş zamanlı olarak yapılmıştır. Elde edilen veriler NVivo 12 programı aracılığıyla tümevarımsal (içerik analizi) yaklaşımla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, sosyal bilgiler dersinde öğrenciler arası etkileşimde, sınıf içi uyum sürecinde ve sosyal bilgiler dersine katılımda ve ders süreçlerinde hem mülteci öğrenciler hem de diğer öğrenciler açısından iyileşme olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar doğrultusunda, sürdürülebilir bir kültüre duyarlı eğitim için eğitim sistemi içerisinde öğretim programlarına bu uygulamaların yansıtılması ve uygulayıcılara da bu konuda hizmet içi eğitim verilmesi önerilebilir

Afet Sonrası Oluşacak Barınma İhtiyacını 3 Boyutlu Yazıcı Teknolojileri ile Çözümleme Üzerine Bir Değerlendirme

Bu araştırma, afet sonrası geçici konutların üretiminde 3B yazıcı kullanımını incelemektedir. Yeni bir yapım yöntemi önerisi sunulan tezde; yapı üretimi, kalitesi ve sürdürülebilirliği açısından yapı üretim kriterleri belirlenmiş; mevcut kullanılan veya geleneksel yöntemlerle üretilen geçici konutlarla 3B yazdırılmış yapıların karşılaştırılması yapılmıştır. 3B yazdırma; yapım sektöründe son yıllarda kullanılmaya başlanan yenilikçi bir yöntem sunmakla birlikte, teknolojinin yapı yönetimi açısından sağladığı avantajlarla; atık yönetimi, maliyet, süre gibi konularda geleneksel üretim çeşitlerinden ayrışmaya başlamıştır. Türkiye’de son zamanlarda yaşanan afetler veya mülteci göçleri sonucunda geçici konutlara sık ihtiyaç duyulmaktadır. Yerinden edilmiş nüfus için daha konforlu ve sürdürülebilir bir konut önerisi sunan bu tezde; afet ve acil yardım aşamalarında Türkiye’de çalışmalar yürüten kurumların mevcutta geçici konut olarak kullandığı teknikleri; yapı üretimi, kalitesi ve sürdürülebilirliği açısından incelemiştir. Elde edilen veriler ışığında hazırlanan öneriler, bu alanda Türkiye için faydalı ve kullanılabilir olması açısından belirlenmiş kriterler kapsamında analiz edilmiştir.This research examines the use of 3D printers in the production of post-disaster temporary housing. In the thesis, a proposal for a new construction method is presented. Building production criteria were determined in terms of building production, quality and sustainability. In this study, a comparison of 3D-printed structures with temporary residences that are currently used or produced with traditional methods was made. 3D printing; although it offers an innovative method that has been used in the construction sector in recent years, with the advantages of technology in terms of building management; it has begun to separate from traditional production types in matters such as waste management, cost and time. Temporary housing is frequently needed as a result of recent disasters or refugee migration in Turkey. In this thesis, which offers a more comfortable and sustainable housing proposal for the displaced population. Techniques currently used by institutions working in Turkey as temporary housing in disaster and emergency aid phases; examined in terms of building production, quality and sustainability. The proposal, which was prepared in the light of the data obtained, was analyzed within the scope of the determined criteria in terms of being a useful and usable proposal for Turkey in this field

Dış Merkezi Çelik Çapraz Tiplerinin Çerçeve Davranışına ve Yapı Maliyetine Etkisinin İncelenmesi

Bugün Türkiye’de çelik yapıların tasarımı ve deprem davranışları, özellikle yüksek yapıların projelendirilmesinde, inşaat mühendisliği açısından oldukça önemlidir. Diğer taraftan özellikle deprem ve rüzgâr gibi yatay etkilere karşı değişik yanal yük taşıyıcı çelik çerçeve türleri uygulanmaktadır. Bu nedenle doğru çelik taşıyıcı sistem seçiminin önemli olduğu açıkça ortadır. Bu çalışmanın temel amacı çelik yapıların özellikle depremlere karşı dayanımını artıran, farklı dış merkezi çelik çapraz tiplerinin söz konusu yapıların davranışına etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemektir. Yapısal çözümlemelerden elde edilen sonuçlar, dış merkezi çelik çaprazlara sahip olan yapı modellerinin moment aktaran çerçeveye göre daha güvenli olduğunu ve çelik yapıların yanal rijitliği artıran dış merkezi çelik çapraz elemanların varlığının yapı performansını arttırdığını ortaya koymaktadır. Bu husus Türkiye’de inşa edilecek çelik yapılarda, yapı güvenliği bakımından çapraz elemanlara sahip çelik taşıyıcı sistemlerin tercih edilmesinin daha rasyonel olacağını göstermektedir

The effects of lycopene on hepatic ischemia/reperfusion injury in rats

There is a very little information about the protective effect of lycopene (LYC) against hepatic ischemia-reperfusion injury. The present study was designed to examine the possible protective effect of the strong antioxidant and anti-inflammatory agent, LYC, on hepatic ischemia/reperfusion injury. For this purpose, rats were subjected to 45 min of hepatic ischemia followed by 60 min of reperfusion period. LYC at the doses of 2.5 and 5 mg/kg body weight (bw) were injected intraperitoneally, 60 min prior to ischemia. Upon sacrification, hepatic tissue samples were used for the measurement of catalase (CAT) activity and malondialdehyde (MDA) levels. Also, aspartate aminotransferase (AST), alanine aminotransferase (ALT) and lactate dehydrogenase (LDH) were assayed in serum samples. As a result of the use of LYC at the doses of 2.5 and 5 mg/kg bw; while improvements of the ALT, AST, LDH and MDA values were partial and dose-dependent, the improvement of CAT activity was total and dose-independent (p < 0.05). Our findings suggest that LYC has a protective effect against ischemia/reperfusion injury on the liver

The presentation of gender roles in children’s picture books with STEM content

Araştırma Makalesi Okul öncesi dönemde kullanılan STEM içerikli resimli çocuk kitaplarının cinsiyet rolleri bakımından incelenmesi amacıyla yapılan bu araştırmanın çalışma grubunu okul öncesi dönem çocukları için basılmış, STEM içerikli 21 hikaye kitabı oluşturmaktadır. Verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda incelenen kitaplardaki karakterlerin 93’ünün kadın, 366’sının erkek karakter olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kitaplarda toplam 13 farklı mesleğe yer verildiği belirlenmiştir. Bu mesleklere ilişkin olarak kadın karakterlerin çoğunlukla inşaat mühendisi/inşaat ustası, itfaiye görevlisi ve yardımcı pilot meslekleriyle ilişkilendirildiği; erkek karakterlerin ise çoğunluklar işçi/makinist, itfaiye görevlisi, temizlik görevlisi, çiftçi, dalgıç/denizaltı mürettebatı, astronot, koleksiyoncu, pilot ve uçuş görevlisi/kabin ekibi meslekleriyle ilişkilendirildiği belirlenmiştir. Buna göre incelenen STEM içerikli hikaye kitaplarında erkek karakterlerin daha fazla çeşitte ve sayıda meslekle ilişkilendirildiği söylenebilir.The study group of this research, which was conducted to examine the children's picture books with STEM content used in the preschool period in terms of gender roles, consists of 21 story books with STEM content, which were published for preschool children. Descriptive analysis technique was used in the analysis of the data. As a result of the research, it was determined that 93 of the characters in the books examined were female and 366 were male characters. In addition, it was determined that a total of 13 different professions were included in the books. Regarding these professions, female characters are mostly associated with civil engineer/builder, firefighter and co-pilot; On the other hand, it was determined that male characters were mostly associated with the occupations of worker/engineer, firefighter, cleaner, farmer, diver/submarine crew, astronaut, collector, pilot and flight attendant/cabin crew. Accordingly, it can be said that male characters are associated with a greater variety and number of occupations in the STEM content storybooks examined

COVID-19 vaccine immunity in oncology patients

BACKGROUND: To investigate the effect of vaccine types applied in our country against 2019 coronavirus disease on the formation of protective antibodies in oncology patients. MATERIALS AND METHODS: The data of 81 cancer patients who received at least one dose of vaccine for COVID-19 and radiotherapy were analyzed retrospectively. At any time after the vaccination, blood samples were taken and the antibody titers against the vaccine were measured. RESULTS: There were 28 (34.6 %) patients who received two doses of vaccine and 48 patients (59.3 %) who received 3 doses of vaccine (Sinovac only), while 26 patients (32.1 %) were given both vaccines. The mean time for antibody measurement was 62 days after the last vaccination. IgG levels were significantly higher in patients who received Biontech vaccine than in those who received Sinovac (r = 0.525; p < 0.001). While chemotherapy was the factor that decreased the mean IgM level (p = 0.044), advanced disease (stages 3 and 4) was a significant factor that increased the mean IgG level (p = 0.047). A statistically significant negative correlation was found between IgM antibody level and WBC count after first vaccination (r = ‒0.251; p = 0.024). For every WBC count unit increase in the first vaccination period, there was a 1.333-fold increase in the risk of IgM negativity. CONCLUSION: The Biontech vaccine produced higher antibody levels in advanced oncology patients. While the application of radiotherapy in cancer patients was not found to be an effective factor in the vaccination status, it was determined that the application of chemotherapy significantly reduced IgM levels (Tab. 5, Ref. 28). Text in PDF www.elis.skRecep Tayyip Erdogan University ; Coordination Unit for Projects of Scientific Researc

Türkiye’nin sağlık turizmi pazar payını arttırıcı stratejilerin bulanık AHP yöntemi kullanılarak geliştirilmesi

The purpose of this study is to develop health tourism strategies in order to get more share of the international market. In this scope, firstly the negatives for health tourism of Turkey are examined by researching literature. Then a fuzzy AHP (Analytic Hierarchy Process) method was employed in the study. The decision-making group consists of the health tourism and management and strategy experts of hospital and university who have at least twelve years of experience. According to analysis findings, decision makers primarily chose the subjects of Insufficient legal sanctions for faulty applications, lack of coordination with agencies and insurance companies abroad and insufficient number of physicians and health personnel who can speak a foreign language and qualified. For increasing market share of Turkey on health tourism priority strategies can be as follows; legal regulations should be made that are comprehensive, future-oriented and protect all stakeholders, including important organs of the public and private sector and complication insurance may be required, in order to ensure the coordination of national and international stakeholders, the conference, fairs and events should be increased and each stakeholder should be taken into account, and finally in order to increase the foreign language skills of physicians and healthcare personnel, it is necessary to cooperate with Ministry of Health, Ministry of National Education and Universities.Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin uluslararası sağlık turizmi pazarından daha fazla pay alabilmesi için strateji önerilerinde bulunmaktır. Bu kapsamda öncelikle Türkiye’nin sağlık turizmine yönelik zayıf yönleri literatür taraması yapılarak incelenmiştir. Akabinde çalışmada öncelikli alanların belirlenebilmesi amacıyla Bulanık AHS (Analitik Hiyerarşi Süreci) yöntemi kullanılmıştır. Yöntemde, en az on iki yıllık deneyime sahip, sağlık turizmi ve yönetim strateji alanındaki üç farklı uzmanın görüşleri alınmıştır. Analiz bulgularına göre uzmanlar, hatalı uygulamalar sonucunda yeterli yasal yaptırımların olmamasını, yurt dışındaki acente ve sigorta şirketleri ile yaşanan koordinasyon eksikliğini ve yetersiz sayıdaki yabancı dil bilen, kalifiye hekim ve sağlık personelini öncelikli alanlar olarak seçmiştir. Türkiye'nin sağlık turizminde pazar payını artırmak için öncelikli stratejiler şu şekilde olabilir; geleceğe yönelik, kamu ve özel sektörün önemli organları dahil tüm paydaşları güvence altına alan yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Buna ek olarak, Ulusal ve uluslararası paydaşlar arasındaki koordinasyon ve bilgi paylaşımını artırmak amacıyla konferans, fuar vb. etkinlikler artırılmalıdır. Son olarak hekim ve sağlık personelinin mesleki yetkinlerinin ve yabancı dil becerilerinin artırılması için Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Üniversiteler ile iş birliği yapılması gerekmektedir

Bioaccumulation of trace metals and genotoxicity responses in Liza aurata as an indicator of industrial pollution

Heavy metal contamination in the coastal and marine ecosystems is becoming a serious risk to aquatic organisms and humans. This study reports the effects, including genetic damage, of accumulations of trace metals on Liza aurata, which is used as a bio-indicator species, in the Payas coast of Iskenderun Bay, north-eastern Mediterranean by COMET Assay. L. aurata were seasonally collected from a sampling site and a reference site for one year. Physicochemical parameters in water and trace metals in the tissues of fish collected from these sites were determined by electrochemical techniques. High DNA damage frequency in L. aurata was observed along the Payas coast of Iskenderun Bay compared to the reference site because of pollutants. The detected high levels of Cd, Pb, Fe and Cu accumulation in L. aurata exceed the maximum levels allowed by the national and international limit values. Significant positive correlations between Cd, Pb, Hg, Cr, Fe, Zn, and Cu accumulations and DNA damage parameters were observed in the present study. Additionally, we first reported the successful use of the electrochemical technique in the determination of trace metal concentrations in mullet. Moreover, L. aurata constitutes a key tool as a sentinel organism for biomonitoring of coastal ecosystems. © 2022, The Author(s), under exclusive licence to Springer Science+Business Media, LLC, part of Springer Nature.https://doi.org/10.1007/s10646-022-02591-