51 research outputs found
Investigation of the Reasons Behind Preferring Faculty of Dentistry Atatürk University Among the Enrolled Students
Objective: To evaluate the reasons behind choosing Atatürk University Faculty of Dentistry among the enrolled students in the academic terms of 2019-2020 and 2020-2021.
Methods: The study was conducted by survey data collection method. The surveys were applied to a total of 202 students whom are enrolled in the faculty of dentistry for 2019-2020 academic year and a total of 168 students for 2020-2021 academic year. Descriptive, frequency analysis, and cross tables were used in statistical analysis of the data obtained.
Results: As a result of the analysis, it was found that the preference order of Atatürk University Faculty of Dentistry was 8.6 ± 5.5 for the students of the 2019-2020 academic term and 9.7 ± 6.1 for the students of the 2020-2021 academic term.
Conclusion: As a result of the answers to the questionnaire questions, it was found that the students whom are enrolled in our faculty in both terms preferred the dentistry profession and our faculty with prior knowledge, and that the pandemic period did not have a significant effect on their preferences such as profession, city, university.
Keywords: Choice of profession, Covid-19, Dentistry, Education
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini Kazanan Öğrencilerin Meslek ve Fakülte Tercih Nedenlerinin İncelenmesi
ÖZ
Amaç: Bu çalışmada, Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni 2019-2020 ve 2020-2021 akademik dönemlerinde kazanan öğrencilerin meslek ve fakülte tercih nedenlerinin değerlendirilmesi amaçlandı.
Yöntemler: Çalışma anket ile veri toplama yöntemi ile gerçekleştirildi. Anketler 2019-2020 akademik döneminde diş hekimliği fakültesini kazanan toplam 202 öğrenciye, 2020-2021 akademik döneminde ise toplam 168 öğrenciye uygulandı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizinde deskriptif, frekans analizi ve çapraz tablolardan yararlanıldı.
Bulgular: Yapılan analizler sonucunda Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin tercih sıralamasının 2019-2020 akademik dönem öğrencileri için 8.6±5.5, 2020-2021 akademik dönem öğrencileri için ise 9.7 ±6.1 olduğu görüldü.
Sonuç: Anket sorularına verilen cevaplar neticesinde her iki dönemde de fakültemizi kazanan öğrencilerin diş hekimliği mesleğini ve fakültemizi önceden bilgi sahibi olarak tercih ettikleri; pandemi döneminin meslek, şehir, üniversite gibi tercihler üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı sonucuna varıldı.
Anahtar Kelimeler : Covid-19, Diş hekimliği, Meslek seçimi, Öğrenc
The effects of different lipid sources using in fattening bulls rations: I. fattening performance
Bu çalışma, besi sığırlarının beslenmesinde kullanılan farklı yağ kaynaklarından yararlanma imkanları ve etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür.
Araştırmada (1) yağ içermeyen kontrol yemi (K), (2) %2.5 sığır içyağı (HY= hayvansal yağ) ve (3) %2.5 pamuk yağı (BY= bitkisel yağ) içeren besi yemi muamelesi denenmiştir.
Ticari bir işletmeden seçilen 24 adet Esmer ırkı erkek dana kullanılmıştır. Gruplara ayrılan hayvanların ortalama deneme başı canlı ağırlıkları; kontrol, hayvansal yağ ve bitkisel yağ grubu için, sırasıyla 278.8,275.9 ve 284.9 kg olarak belirlenmiştir.
Genel bir değerlendirme yapıldığında besi dönemi; sonunda en yüksek canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışını istatistiksel bakımdan BY grubunda görülmüştür (P0.05).This study was carried out to determine the potentiel use, and the effects of different lipid sources on fattenning
bulls.
Three concentrate diets were tested: (1) non-fat containing control diet (K), (2) 2.5%tallow containing diet (HY=
tallow group) , and (3) 2.5 % cotton seed oil containing diet (BY= vegetable oil group). In this study, 24 male
Brown Swiss calves, chosen from a commercial farm, were used. Average initial weights of animals for K, HY
andBYgroups were 278.8, 275.9 ve 284.9 kg respectively.
When a general evaluation was made at the end of fattening period, the highest live weight and live weight gain
were found in the BY group (P<0.01). Feed consumptions and feed efficiencies were obtained in group levels.
The lowest feed consumption and the best feed efficiency were found numerically at the HY group. Statistical
differences were not found among groups for slaughter weights and hot carcass yields. The highest slaughter
weight and hot carcass yield were determined inHYgroup numerically (P>0.05)
CONJUGATED HYPERBILIRUBINEMIA AND INTRAABDOMINAL LYMPHADENOPATHY: CO-EXISTANCE
Rotor Sendromu kronik konjuge bilirubin yüksekliği ile seyreden otozomal resesif geçişli bir bozukluktur. Kendine özgü bir semptom veya fizik muayene bulgusu olmayan bu sendromda karaciğer fonksiyon testleri de normal bulunur. Eşlik eden başka hastalıkların varlığında, ayırıcı tanıda zorluklar yaşanmaktadır. Burada; konjuge bilirubin yüksekliği intraabdominal lenfadenopatilerin safra yollarına basısı ön tanısıyla kliniğimize yollanan, tanı zorluğu yaşanan ve sonuçta Rotor sendromu ile birlikte Toksoplazmozis tanısı almış olan bir vaka sunulmuştur. Rotor syndrome is an autosomal recessive disorder presenting with chronic elevation of the conjugated serum bilirubin fraction. There are no spesific symptoms and physical examination findings of this syndrome and liver function tests are normal. Differential diagnosis is difficult in the existence of concomitant diseases. Here; we report a child with conjugated hyperbilirubinemia though to result from biliary tract compression by intraabdominal lymphadenopathies. The diagnosis was established as Rotor Syndrome and Toxoplasma lymphadenitis eventually
Recommended from our members
The genetic history of the Southern Arc: a bridge between West Asia and Europe
By sequencing 727 ancient individuals from the Southern Arc (Anatolia and its neighbors in Southeastern Europe and West Asia) over 10,000 years, we contextualize its Chalcolithic period and Bronze Age (about 5000 to 1000 BCE), when extensive gene flow entangled it with the Eurasian steppe. Two streams of migration transmitted Caucasus and Anatolian/Levantine ancestry northward, and the Yamnaya pastoralists, formed on the steppe, then spread southward into the Balkans and across the Caucasus into Armenia, where they left numerous patrilineal descendants. Anatolia was transformed by intra–West Asian gene flow, with negligible impact of the later Yamnaya migrations. This contrasts with all other regions where Indo-European languages were spoken, suggesting that the homeland of the Indo-Anatolian language family was in West Asia, with only secondary dispersals of non-Anatolian Indo-Europeans from the steppe
Diş Hekimliği Fakültesi Öğrencilerinin Restoratif Diş Tedavisi Uzmanlığına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi
Amaç: Bu çalışmanın amacı iki farklı fakülte (Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi) de eğitim gören öğrencilerin Restoratif Diş Tedavisi uzmanlığına ilişkin görüşlerinin değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden 306 öğrenci ve Atatürk Üniversitesinden 428 öğrenci olmak üzere toplam 734 öğrenci katıldı. Çalışmaya birinci sınıf öğrencileri dahil edilmedi. Öğrencilere demografik bilgileriyle ilgili, restoratif diş tedavisinin preklinik, klinik ve uzmanlık konularıyla ilgili ve diğer bölümlerle kıyaslanmasıyla ilgili sorular içeren 24 soruluk bir anketi doldurmaları istendi. Verilerin incelenmesinde tanımlayıcı ve frekans analizleri ve ki kare, bağımsız örneklem t testi, tek yönlü ANOVA testleri kullanıldı.
Bulgular: Öğrencilerin Restoratif Diş Tedavisini tercih ettikleri sıralama iki fakülte öğrenciler arasında farklılık göstermedi (p > 0.05). Ancak öğrencilerin okudukları dönem ile tercih sıralaması arasındaki fark anlamlıydı (p < 0.05) ve dönem artıkça tercih sıralaması olumsuz etkileniyordu.
Sonuç: Öğrenciler Restoratif Diş Tedavisi uzmanlığına kişisel olarak ilgi duysalar da maddi gelir nedeniyle üst sıralarda tercih etmemektedirler. Ayrıca fakülteler arasındaki çeşitli farklılıklarda Restoratif Diş Tedavisiyle ilgili görüşü olumlu ya da olumsuz olarak etkiler
Determination of Distance Required to Ensure Stope and Footwall-drift Non-interaction Zone based on Geological Strength Index
In the Bakibaba Copper Mine, the longhole stoping method is used in the production of copper ore. Stability problems have occurred at times on the footwall drift due to the interaction between the footwall drift and stope. In this study, we propose a method for estimating the minimum distance necessary to ensure a non-interaction zone between the footwall drift and stope. We used the finite element method and various distances between the footwall drift and stope and the displacements over drifts as parameters. We also performed analyses on various geological strength index values from low to high to determine the effect of the rock mass on the interaction between the footwall drift and stope
Flexural Strength Tests That Are Used In Evaluation Of Dental Ceramic Strength
Di hekimliğinde kullanılan restoratif materyallerin klinik başarısı hakkında materyale uygulanan laboratuvar testleri ile ön bilgilere ulaşılabilmektedir. Pratik uygulamalarda kullanılan çok sayıda laboratuvar testleri bulunmaktadır. Materyallerin dayanıklılığının tespitinde kullanılan bükülme dayanımı testleri de bu testlerden biridir. Bu derlemede, dental seramiklerin dayanıklılıklarının değerlendirilmesinde kullanılan bükülme dayanımı testleri anlatılmıştır.Preliminary information about the clinical success of dental restorative materials can be determined by different laboratory tests. There are many laboratory tests, which are used in practices. The flexural strength test, which is used for determining the strength of materials, is one of these tests. In this review, the flexural strength tests, which are used in evaluation of dental ceramics’ strength, were described
Sığırlara kesim öncesi probiyotik katkılı elektrolit-glikoz solusyonu verilmesinin karkasda soğutma firesi kaybı, kas pH7 sı düşme hızı ve etteki toplam bakteri sayısına etkisi
The purpose of this study was to determine the effect of electrolyte-glucose with probiotic solution (PE) prior to slaughter on cooler shrinkage, muscle pH decline rate and total microbial count in meat. Twenty Holstein Friesian young bulls were allocated to one of two treatments (Treatment 1 (C=10 young bulls) Treatment 2 (PE=10 young bulls). Rutin abattoir conditions and slaughter procedures were not changed. Animals in PE group were given orally of electrolyte-glucose and probiotic solution 18 hours prior to slaughter. After slaughtering , cooler shrinkage, muscle pH decline rate were obtained and total microbial counts at 7 days post-mortem were measured. Results showed that cooler shrinkage, muscle pH decline rate were faster in PE than in C, however, differences were found insignificant. Total microbial counts at 7 days post-mortem were significantly lower (PO.01) in PE (4.96 ) compared to C (5.46 ). It was concluded in this study that, PE therapy for 18 h in lairage improved carcass and meat quality.Bu çalışmanın amacı mezbaha padoklannda bekletilen sığırlara kesim öncesi probiotik katkılı elektrolit-glikoz solüsyonu içirmenin karkasda soğutma firesi, kas pH'sı düşme hızı ve ette toplam bakteri sayısı üzerine etkisini incelemektir. Araştırmada Siyah Alaca ırktan 20 baş erkek sığır, probiotik katkılı elektrolit-glikoz (PE, n=10) ve kontrol gruplarına (K, n=10) eşit sayıda dağıtılmışlardır. Mezbahanın kesim öncesi koşullan üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Yalnızca PE grubundaki hayvanlara kesimden 18 saat önce, probiotik katkılı elektrolit-glikoz solüsyonundan içirtilmiştir. Kesim sonrası karkas soğutma firesi, kas pH'sı düşme hızı saptanmış, 24 ve 7'inci günlerde etlerdeki toplam bakteri sayısı ölçülmüştür. Araştırma bulguları K grubu ile karşılaştırıldığında PE grubunda soğutma firesi, pH düşme hızının yüksek olduğunu göstermiştir. PE grubundaki (4.96 ) etlerde 7. gün saptanan toplam bakteri sayısı K grubundan (5.46 ) önemli düzeyde düşük bulunmuştur (P0.01). Sonuç olarak, sığırlarda kesim öncesi probiotik katkılı elektolit-glikoz solüsyonu uygulamasının karkas ve et kalitesini iyileştirdiği saptanmıştır
Fattening performance, blood parameters and slaughter traits of Karya lambs consuming blend of essential oil compounds
The effects of feeds containing a blend of essential oil compounds on fattening performance, some blood parameters, the slaughter traits, and internal organ weights of Karya lambs were researched. The lambs were divided into 2 treatment groups: the first group (control, C) consumed mixed feed without blend of essential oil compounds, while the other group (BEOC) consumed mixed feed with blend of essential oil compounds. The mixed feed of BEOC group contained 1 g blend of essential oil compounds per kg. Karya lambs weighed an average of approximately 19.05 +/- 1.65 kg and aged 5.5 months. Each lamb was housed in the individual pen and consumed alfalfa hay at 0.2 kg/lamb/day and mixed feed ad libitum. During a period of 56 days, the body weights (BW), body weight gains (BWG), total dry matter intake and feed conversion ratios (FCR) of males and females of BEOC group showed better results, but they were not important statistically (P>0.05). Blood parameters of male and female lambs between group C and group BEOC were similar values, but the values of blood parameters in favour of group BEOC were noticed recovery, numerically. It was determined that only the conformation score and lung weight of female lambs were significant (P<0.05). All the other slaughter traits and internal organs weights were not significantly observed the effect depending on the feeding diet containing a blend of essential oil compounds.Adnan Menderes University, Aydin, TurkeyAdnan Menderes UniversityThis study was financially supported by Adnan Menderes University, Scientific Research Projects Fund, Aydin, Turkey
- …