105 research outputs found
Investigation of the Effect of Mechanical Activation on the Leaching of Malachite Ore with Ammonium Nitrate
Bu çalışmada malahit (CuCO3 Cu(OH)2
) cevherinin amonyum nitrat ile liç edilmesine mekanik
aktivasyonun etkisi incelenmiştir. Deneylerde çeşitli sürelerde mekanik aktive edilmiş cevher (15, 30, 60
ve 90 dakika) kullanılmış bu sayede mekanik aktivasyonun, liç sıcaklığın, karıştırma hızının ve amonyum
nitrat konsantrasyonun malahitin çözünmesine etkisi incelenmiştir.
Deneyler sonunda mekanik aktivasyon süresinin, liç süresinin, amonyum nitrat konsantrasyonun, liç
sıcaklığı ve karıştırma hızının artmasıyla cevherin çözünmesinin arttığı gözlenmiştir. Ayrıca mekanik
aktivasyon süresinin gereğinden fazla artması topaklanmaya neden olduğu için malahitin çözünmesinin
artışında sınırlayıcı unsur olmuştur.
Mekanik aktivasyon süresinin artışıyla malahitin amorflaşma miktarlarının arttığı gözlemlenmiştir. 15,
30, 60 ve 90 dakika mekanik aktivasyon sonrası amorflaşma miktarları sırasıyla %38,86, % 47,49, %
53,84 ve % 59,33 olarak hesap edilmiştir. Malahitin maksimum çözünmesi (60 o
C, sıcaklık, 90 dakika liç
süresi, 500 rpm karıştırma hızı ve 5 M amonyum nitrat konsantrasyonunda, 30 dakika mekanik
aktivasyon yapılmış numunelerde) Bakırın çözünme verimi % 99,8 olarak gözlemlenmiştir. Aynı şartlar
altında mekanik aktive olmamış numunede en fazla çözünme verimi % 82,6 olarak gözlemlenmiştir. 30
dakikalık mekanik aktivasyonun malahit cevherinin çözünmesini önemli ölçüde artırdığı gözlemlenmiştir.In this study, the effect of mechanical activation on the leaching of malachite (CuCO3 Cu(OH)2
) with
ammonium nitrate was investigated. Mechanically activated ore (15, 30, 60 and 90 minutes) was used
for various periods in the experiments and the effect of mechanical activation, leaching temperature,
mixing speed and ammonium nitrate concentration on the dissolution was investigated.
At the end of the experiments, it was observed that the dissolution of the ore was increased by
increasing the mechanical activation time, leaching time, ammonium nitrate concentration, leaching
temperature and mixing speed. In addition, excessive increase of the mechanical activation time is a
limiting factor in the increase of the dissolution of the ore because it causes agglomeration.
It was observed that the amorphous amounts increased with the increase of the mechanical activation
time. Amorphous amounts after 15, 30, 60 and 90 minutes of mechanical activation were calculated as
38.86%, 47.49%, 53.84% and 59.33%, respectively. The maximum dissolution in malachite was observed
as dissolution of copper %99,8 at 60o
C, temperature, 90 minute leaching, 500 rpm mixing speed and 5M
ammonium nitrate saturation, samples with 30 min mechanical activation). Under the same conditions,
the maximum dissolution rate in the non-mechanically inactivated sample was observed as dissolution
of copper % 82,6. It was observed that the 30-minute mechanical activation significantly increased the
dissolution of the malachite ore
Evaluation of the Apolipoprotein B R3500Q Gene Mutation in Nonvalvular Atrial Fibrillation with Ischemic Stroke in Turkish Population
29th Turkish Cardiology Congress of the Turkish-Society-of-Cardiology (TSC) with International Participation -- OCT 26-29, 2013 -- Antalya, TURKEYWOS: 000329858400355…Turkish Soc Cardio
Evaluation of nutritional status in pediatric intensive care unit patients: the results of a multicenter, prospective study in Turkey
IntroductionMalnutrition is defined as a pathological condition arising from deficient or imbalanced intake of nutritional elements. Factors such as increasing metabolic demands during the disease course in the hospitalized patients and inadequate calorie intake increase the risk of malnutrition. The aim of the present study is to evaluate nutritional status of patients admitted to pediatric intensive care units (PICU) in Turkey, examine the effect of nutrition on the treatment process and draw attention to the need for regulating nutritional support of patients while continuing existing therapies.Material and MethodIn this prospective multicenter study, the data was collected over a period of one month from PICUs participating in the PICU Nutrition Study Group in Turkey. Anthropometric data of the patients, calorie intake, 90-day mortality, need for mechanical ventilation, length of hospital stay and length of stay in intensive care unit were recorded and the relationship between these parameters was examined.ResultsOf the 614 patients included in the study, malnutrition was detected in 45.4% of the patients. Enteral feeding was initiated in 40.6% (n = 249) of the patients at day one upon admission to the intensive care unit. In the first 48 h, 86.82% (n = 533) of the patients achieved the target calorie intake, and 81.65% (n = 307) of the 376 patients remaining in the intensive care unit achieved the target calorie intake at the end of one week. The risk of mortality decreased with increasing upper mid-arm circumference and triceps skin fold thickness Z-score (OR = 0.871/0.894; p = 0.027/0.024). The risk of mortality was 2.723 times higher in patients who did not achieve the target calorie intake at first 48 h (p = 0.006) and the risk was 3.829 times higher in patients who did not achieve the target calorie intake at the end of one week (p = 0.001). The risk of mortality decreased with increasing triceps skin fold thickness Z-score (OR = 0.894; p = 0.024).ConclusionTimely and appropriate nutritional support in critically ill patients favorably affects the clinical course. The results of the present study suggest that mortality rate is higher in patients who fail to achieve the target calorie intake at first 48 h and day seven of admission to the intensive care unit. The risk of mortality decreases with increasing triceps skin fold thickness Z-score
Enerji politikalarının kamu maliyesine yansımaları: karşılaştırmalı bir analiz
Bu çalışmada enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin varlığı test edilmektedir. Son dönemlerde özellikle yarattığı çevresel zararlar, sınırlı rezerv kaynakları ve rezerv ömrünün azalması sebebiyle fosil enerji kaynaklarından, yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanıma geçişin gerçekleştiği bir dönüşüm yaşanmaktadır. Bu dönüşüm kapsamında, G7 ülkeleri ve Türkiye için enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki, 1970-2015 döneminde zaman serisi yöntemleri ile ampirik olarak analiz edilmektedir. Çalışmanın literatüre katkısı ise, enerji tüketiminin fosil ve fosil olmayan enerji tüketimi şeklinde ayrıştırılarak, yeni geliştirilmiş ekonometrik modellere dahil edilmesidir. Ampirik analiz; modelde yer alan değişkenlere birim kök testlerinin uygulanması, değişkenler arasında eşbütünleşmenin varlığının sınanması ve nedensellik testlerinin yapılmasına dayanmaktadır. Elde edilen bulgular doğrultusunda, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkilere dayalı politika yapıcıları için önerilere de çalışmada yer verilmektedir.In this study, the relationship between energy consumption and economic growth is tested. In recent years, there has been a shift from fossil energy sources to the use of new and renewable energy sources, especially due to environmental damages, limited reserve resources and reduced reserve life. In the context of this transformation, the relationship between energy consumption and economic growth for G7 countries and Turkey is empirically analyzed by means of time series methods in 1970-2015 period. The literature contribution of the study is that energy consumption is separated into fossil and non-fossil energy consumption and included in the newly developed econometric models. Empirical analysis is containing the application of unit root tests to the variables in the model, the testing of the existence of cointegration between variables and the testing of causality. Suggestions for policy makers based on the link between energy consumption and growth are also included in the study. Finally, policy proposals for policy makers based on the link between energy consumption and growth have been included in the resulting findings
Türkiye’de Vergi Afları ile Vergi Gelirleri İlişkisi: Kırık Camlar Kuramı için Ampirik Kanıtlar
Vergi gelirleri devletlerin kamusal mal ve hizmet sunumunda kullandıkları ana gelir kaynağıdır. Zaman içerisinde değişen ve gittikçe artan toplumsal ihtiyaçlara karşılık verebilmek için vergi gelirlerinin sürekli ve düzenli kaynaklardan elde edilmesi oldukça önemlidir. Ekonomik, mali, siyasi, sosyal, kültürel, psikolojik, ahlaki değerler vergi gelirlerinin düzeyini belirlemektedir. Birey ve devlet ilişkisinin en önemli bileşenlerinden olan vergi, bu iki birim arasındaki güven ilişkisini de göstermektedir. Vergi afları, ödenmemiş olan vergilerin tamamının veya bir kısmının hukuki ve cezai yaptırımlarını ortadan kaldırmaktadır. Kırık camlar kuramına göre, vergi suçlarının küçük suç olarak değerlendirilmesi ve yaptırıma tabi olmaması, ayrıca affedilmesi, daha büyük vergi suçlarının doğmasına neden olabilmektedir. Özellikle dürüst mükelleflerin devlete/kurumlara güven duygusunu zedeleyebilecek bu uygulamanın sonuçları politika yapıcılar açısından çok önemlidir. Vergi aflarının beklenilen faydaları göstermesi, kısa ve uzun dönemde gelir artışını sağlaması durumunda kırık camlar kuramının geçersiz olduğu söylenebilir. Bu çalışma, Türkiye’de çıkarılan vergi af kanunlarının vergi gelirlerine olan etkisini 1996-2021 dönemi için eşbütünleşme yöntemi ile analiz etmektedir. Güven duygusunu etkileyen önemli bir değişken olan kurumsal kalite, kontrol değişkeni olarak modele dahil edilmiştir. Diğer çalışmalardan farklı olarak vergi aflarından elde edilen gelirler yıllık olarak hesaplanmıştır. Analiz bulguları, genel olarak vergi aflarının vergi gelirlerini etkilemediğine ve kırık camlar kuramının geçerliliğine yönelik kanıtlar sunmaktadır
The Effect of Exchange Rate Volatility on Import: Evidence From Emerging Markets
This study investigates the co-integration relationships among the import, exchange rate volatility, income, and real exchange rate for the emerging market economies during 2000 - 2020. Apart from the previous studies, we consider the cross-section dependency in emerging markets. For the co - integration analysis, Westerlund and Edgerton (2007) co-integration test was used to obtain effective results by allowing autocorrelation and varying variance in the co - integration equation. The findings of this study show that there is a co -integration relationship between the variables. The impact of volatility, income, and real exchange rate on imports are estimated using common correlated effects (CCE). The findings of the panel indicate that long-run imports are significantly impacted negatively whenever there is volatility in emerging markets. It is seen that tastes and preferences are directed towards imported goods, and an increase in income leads to an increase in imports. At the same time findings contradict theoretical projection and shows that an increase in the value of the currency exchange rate has a positive influence on the quantity of goods imported. This could be due to the fact that exports revenue in emerging market countries depend on imports
Proposal Of A Model For Improvıng Functıonal Qualıty In Archıtectural Projects Procured Wıth Competıtıon Process: The Case Of Munıcıpalıty Buıldıngs
Ulusal mimari proje yarışmaları hedef kriterleri ile sonuç ürün nitelikleri arasında görülebilen aykırılıkların giderilebilmelerine / azaltılabilmelerine yönelik olarak geliştirilen bu çalışma; deneysel tabanlı bir model önerisi sunmaktadır. Model önerisi üzerinden ulusal mimari proje yarışmaları sonuç ürünleri; işlevsel gereksinmeler bağlamında değerlendirilebilmekte, mevcut problem alanları saptanabilmekte ve bu problem alanlarının oluşmalarına mesnet teşkil eden alt süreçlerdeki kopukluklar ortaya konulabilmektedir. Tez çalışması model önerisi; mimari planlama süreci, mimari proje yarışmaları ve belediye hizmet binalarının ele alındıkları kuramsal çatkı üzerine strüktüre edilmiş ve iki adet ulusal mimari proje yarışması sonuç ürünü kapsamında somutlaştırılmıştır. Bu sayede tez çalışmasına ait hipotezlerin analiz edilebilmelerine ve amaçların gerçekleştirilebilmelerine imkan sunan bulgulara ulaşılmaya çalışılmıştır. İlgili yapay çevrelerin şartnameleri, ön mimari projeleri, uygulama projeleri gibi materyallerin yanı sıra müellifler ile görüşmeler, anket çalışmaları, mekanların fotoğraflanmaları, gözlem inceleme gibi muhtelif tekniklerden yararlanılarak dökümlenen bulgular; alt süreç kopukluklarının ortaya konulabilmelerine zemin hazırlamıştır. Kopukluklar; şartname kurgulanma süreçlerinde ihtiyaç programlarının eksik / yanlış göstergeler içermeleri ve uygulama süreçlerinde işverenler tarafından mekansal müdahalelerin gerçekleştirilmeleri olarak belgelenmiştir. Bu kapsamda; yapay çevrelerin kullanılmalarını müteakiben yatayda genişleme gereksinmesinin ortaya çıktığı, kapasite ve mekan organizasyon problemlerinin meydana geldikleri ve işlevsel niteliğin azaldığı saptanmıştır. Ulusal mimari proje yarışmalarının daha sağlıklı işletilebilmelerine, sonuç ürünlerinin daha kullanılabilir kılınabilmelerine, ilgili tüm aktörlerin motivasyonlarının artırılabilmelerine, kuramsal söylemlerin geliştirilebildikleri daha stabil bir zemin hazırlanabilmesine engel teşkil eden problem alanları, bunların yapay çevrelere yansıma durumları ve öneriler; tez çalışmasının sonuç bölümünde tablolaştırılmıştır.This study oriented at diminishing the differences between the targeted criteria of national architectural project competitions and the qualities of the final products offers an experiment based model. Through proposed model, the final products of the national architectural project competitions can be evaluated in the context of functional requirements, their current problems can be determined and the disconnections in the sub processes which cause these problems can be revealed. The proposed model in this thesis is structured upon the theoretical framework in which architectural planning process, architectural competitions and municipality buildings are addressed, and the model is embodied thanks to two final products of national architectural project competitions. Thus, it was attempted to reach the findings which enable the hypothesis of the thesis to be analyzed and its aims to be realized. The findings which were documented via various techniques such as interviews with author architects, surveys, photographing the spaces, observation and analysis as well as such materials as preliminary architectural projects, implementation projects, briefs of the related artificial environments paved the way for exposing the sub process disconnections. The disconnections are documented as the execution of spatial interventions by the employers in the implementation processes and the briefs containing deficient / incorrect indicators during the process of brief design processes. In this scope, subsequent to the use of artificial environments; it is found out that requirements for horizontal expansion appeared, that problems related to capacity and space organizations have appeared and that functional quality has decreased. The problem areas which prevent national architectural project competitions from operating more healthily, making their final products more usable, increasing the motivation of all relevant actors and preparing a more stable ground for developing theoretical discourses, and their reflection on artificial environments and suggestions are tabulated in the conclusion part of the thesis
Emergency department design with user participation
Acil servis ünitelerini konu alan bu çalışmada; kullanıcı gereksinmelerinin karşılanamamasının, acil servis ünitelerindeki kullanıcı memnuniyetsizliği üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın amacı; acil servis ünitelerindeki gereksinmelerin; detaylı bir biçimde sorgulanabilmesi, değerlendirilebilmesi ve ünitelerin niteliklerinin belirlenebilmesi için planlama ekibine kaynak ? rehber teşkil edebilecek bir çalışma sunabilmektir. Çalışmada; acil servis ünitelerindeki kullanıcı gereksinmeleri ile ilgili bir değerlendirme formu oluşturulmuş ve Ankara ilindeki iki acil servis ünitesi kullanıcılar üzerinden değerlendirilmiştir. Alan çalışmasında; gözlem ve incelemeler, fotoğraflama ile mevcut durum tespitlerinin yapılması, hasta yakınları ve teknik- tıbbi personelin katılımı ile anket çalışması yöntemleri ile veri toplanmış, elde edilen veriler ile gereksinmelerdeki eksikliklerin giderilebilmesine yönelik olarak bir değerlendirme tablosu oluşturulmuşturIn this study, which focuses on emergency departments, it is believed that the unmet user requirements affect user dissatisfaction in emergency departments. The aim of the study is to present a study which will serve as a source-guide to the planning unit to question and evaluate the requirements in emergency departments in detail and to determine the qualities of the units. An evaluation form was designed for user requirements in emergency departments and two emergency departments in Ankara province were evaluated over the users. In field study, data was collected through observations and analyses, identification of the current situation by taking photographs and questionnaire methods with the participation of technical-medical staff. An evaluation table was formed to eliminate the deficiencies based on the obtained data
- …