163 research outputs found

    Diz osteoartriti olan yaşlı hastaların ev egzersiz tedavisine uyumu

    Get PDF
    Objectives: This study aims to evaluate the compliance to home-based exercise regimen by elderly patients with osteoarthritis of the knee. Patients and methods: Between May 2012 and May 2013 year, a total of 72 patients (54 females, 18 males) over 65 years old with knee osteoarthritis admitted to the Physical Medicine and Rehabilitation outpatient clinic were included in the study. The patients were given a home-based exercise program. They were recommended to perform the exercises 10 times twice a day, for a month. We evaluated the patients’ demographic data, comorbid diseases, whether they exercised previously and compliance to exercise. Results: All patients’ home exercise program compliance was 62.5%. Males were more compliant than female patients and high education and comorbidity were also associated with poor compliance. Conclusion: The compliance of the geriatric patients to home-based exercise program is difficult and multiple variables affect the compliance

    Dose-dependent effects of adalimumab in neonatal rats with hypoxia/reoxygenation-induced intestinal damage

    Get PDF
    Tumor necrosis factor-alpha (TNF-α) has an important role in hypoxia/reoxygenation (H/R)-induced intestinal damage. It was shown that blocking TNF-α with infliximab has beneficial effects on experimental necrotizing enterocolitis and hypoxic intestinal injury. However, there is no data about the effect of adalimumab on H/R-induced intestinal damage. Therefore, we aimed to determine potential dose-dependent benefits of adalimumab in such damage in neonatal rats. Wistar albino rat pups were assigned to one of the four groups: control group, hypoxia group, low-dose adalimumab (5 mg/kg/day) treated group (LDAT), and high-dose adalimumab (50 mg/kg/day) treated group (HDAT). On the fourth day of the experiment, all rats except for the control group were exposed to H/R followed by euthanasia. Malondialdehyde (MDA), myeloperoxidase (MPO), TNF-α, total antioxidant capacity (TAC), and total oxidant capacity (TOC) were measured in intestinal tissue. TAC and TOC values were used to calculate the oxidative stress index (OSI). Histopathological injury scores (HIS) were also evaluated in the tissue samples. MDA levels were significantly lower in the LDAT and HDAT groups (p < 0.001). TNF-α levels were significantly lower in the LDAT group (p < 0.001). OSI was significantly higher in the H/R group than in the control and LDAT groups (p < 0.001). Mean HIS values in the LDAT group were significantly lower than those in the H/R and HDAT groups (p < 0.001). This experimental study showed that low-dose adalimumab appears to have a beneficial effect on intestinal injury induced with H/R in neonatal rats

    Comparison of the effects of high frequency TENS and connective tissue manipulation on the primary dismenorrhea

    No full text
    Bu çalışma, PAÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından desteklenmiştir (Proje No: 2014SBE008).Bu çalıĢmanın amacı primer dismenoresi olan katılımcılarda yüksek frekanslı TENS ve konnektif doku manipülasyonun (KDM) etkilerini karĢılaĢtırmaktır. 18-30 yaĢ arası primer dismenoresi olan 40 kadın katılımcı randomize olarak iki gruba ayrılmıĢtır. Tüm katılımcılar tedavi öncesi demografik bilgiler, menstruasyon ile ilgili sorular, ağrı, uyku ve yorgunluk değerlendirmesi ve menstrual semptomları içeren bir form ve kanama günlüğü, Beck Depresyon Envanteri, Beck Anksiyete Envanteri, Hastalık Kontrol Merkezi Sağlıkla Ġlgili YaĢam Kalitesi-4 (CDC HRQOL-4) ve genel sağlık anketi ile değerlendirilmiĢlerdir. Gruplardan birine ikinci menstrual siklusunda ağrının en Ģiddetli olduğu zamanda tek seanslık TENS uygulaması yapılmıĢtır. Diğer gruba ise birinci ve ikinci menstrual siklusu arasında haftada 5 gün temel bölge, alt torakal ve ön pelvik bölgeyi içine alacak Ģekilde KDM uygulaması yapılmıĢtır. Her iki gruptaki katılımcıların tamamı tedavi sonrası, tedavi sonrası 1. ay ve 2. ay tedavi öncesinde kullanılan form ile tekrar değerlendirilmiĢtir. KDM grubunda tedavi sonrasında ağrı ve yorgunluk Ģiddetinde azalma, depresif semptomlarda gerileme, genel sağlık durumu ve yaĢam kalitesinde iyileĢmeler gözlenmiĢtir (p<0.05). TENS grubunda ise sadece ağrı ve yorgunluk Ģiddetinde azalma saptanmıĢtır (p<0.05). Gruplar karĢılaĢtırıldığında TENS grubundaki ağrı Ģiddetindeki azalma KDM grubuna göre daha fazla olduğu belirlenmiĢtir (p<0.05). Tedavi sonrası 1. ay ve 2. ay sonuçlarında KDM grubundaki katılımcıların ağrı Ģiddetindeki iyileĢmenin TENS grubuna göre daha uzun sürdüğü gözlenmiĢtir (p<0.05). Bu çalıĢmanın sonuçları, TENS uygulamasının akut dönem etkileri KDM uygulamasının da orta dönem etkilerinin daha iyi olduğunu göstermiştir.The aim of this study is to compare the effects of high frequency TENS and connective tissue manipulation (CTM) in participants with primary dysmenorrhea. Forty female participants between the age of 18 and 30 with primary dysmenorrhea were randomized into two groups. Before treatments, all participants were assessed using a form including demographic information, questions about menstruation, evaluation of pain, sleep and fatigue and menstrual symptoms; a bleeding diary, Beck Depression Inventory, Beck Anxiety inventory, Centers for Disease Control and Prevention Health- Related Quality of Life-4 (CDC HRQOL-4) and general health questionnaire. A single session TENS was applied to one group when pain was worst in the second menstrual cycle. CTM to the basic, lower thoracic and anterior pelvic regions was applied to the other group between the first and second menstrual cycle, for five days a week. All participants were reevaluated after the treatment, 1 month after the treatment and 2 months after the treatment, using the form used initially. After CTM treatment, there was a decrease in the intensities of pain and fatigue, and there was an improvement in quality of life, depressive symptoms and general health questionnaire (p<0.05). In the TENS group, there was a decrease in only pain and fatigue severity (p<0.05). When the groups were compared, it was determined that decrease in pain severity in TENS group was greater than it was in CTM group (p<0.05). In the results of the first and second months after treatment, it was observed that improvement of healing in pain severity of participants in CTM group lasted longer than TENS group (p<0.05). The results of this study showed that the acute effects of TENS application and the midterm effects of CTM application were better

    Assessment of respiratory alterations and physical performance in chronic neck pain

    No full text
    Giriş: Kronik boyun ağrısı fiziksel performans ve solunumu etkileyerek yetersizliklere yol açan önemli bir sağlık problemidir. Amaç: Çalışmanın amaçları, kronik boyun ağrısının solunum fonksiyonları, fiziksel performans üzerinde olan etkisini belirlemek ve kronik boyun ağrılı olgularda solunum fonksiyonları ile fiziksel performans arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Yöntem: Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Fizik Tedavi Ünitesi ve Kütahya merkezde Özel bir fizik tedavi dal merkezine Ocak - Nisan 2009 tarihleri arasında gelen 50 kronik boyun ağrılı hastanın solunumsal parametreleri ve fiziksel performansları değerlendirilerek benzer özelliklere sahip 47 boyun ağrısı olmayan olgu ile karşılaştırıldı. Çalışmada demografik bilgiler, ağrı, solunumsal parametreler, postür, kas kısalığı, normal eklem hareketi, kavrama kuvveti, fiziksel performans ve boyun özür göstergesi değerlendirildi. İstatistiksel analizler SPSS for Windows 13.0 programı kullanılarak yapıldı. Bulgular: Postür analizi sonuçlarına bakıldığında çalışma gurubunun 35'inde kontrol gurubunun ise 36'sında başın anterior tilti olduğu görüldü. Solunum fonksiyon testleri karşılaştırıldığında, FVC, FEV1, ve PEF değerlerinde her iki grup arasında anlamlı fark saptanırken (p olmadığı görüldü (p>0.05). Boyun fleksiyon ve lateral fleksiyonları hareket açıklığı karşılaştırıldığında her iki grup arasında anlamlı fark bulunurken (p ekstansiyon ve rotasyon hareketlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi (p>0.05). Kavrama kuvveti ve fiziksel performans değerleri gruplar arasında karşılaştırıldığında çalışma gurubunun değerlerinin kontrol gurubuna göre anlamlı derecede daha düşük olduğu belirlendi (p Göstergesi" nin çalışma gurubunda istatistiksel olarak daha yüksek olduğu görüldü (p parametreler arasındaki ilişkiye bakıldığında aralarında anlamlı bir korelasyon olduğu görüldü (p ilişkiye bakıldığında ise her iki parametre arasında anlamlı bir korelasyon olmadığı gözlendi. (p>0.05). Sonuç: Kronik boyun ağrısı olan olgularda solunumsal parametreler ve fiziksel performans olumsuz yönde etkilenmektedir. Anahtar Kelimeler: Kronik boyun ağrısı, solunumsal parametreler, fiziksel performans, boyun özür göstergesi. Introduction: Chronic neck pain is an important health problem which causes many disabilities by effecting physical performance and respiration. Aim: The aims of this study are to determine the effect of neck pain on respiratory function and physical performanceæ and to evaluate relation in between respiratory function and physical performans patients with chronic neck pain Methods: This study was performed at Physical Therapy Unite of Dumlupınar University Medical School Hospital and Physical Therapy Clinic which is in the centrum of Kutahya in between January and April 2009. The respiratory parameters and physical performances of 50 patients who have neck pain were evaluated and compared with 47 matched healthy controls. Demograpfic informations, pain, respiratory parameters, posture, muscle shortness, range of motion, grip strength, physical performance and Neck Disability Index were evaluated. Istatistical analysis were made by using SPSS for Windows 13.0 program. Results: According to posture analysis, it was seen that 35 cases of study group and 36 cases of control group have head forward. When we compare respiratory function tests, there was a significant difference in the FVC,FEV1 and PEF value results (p significant difference (p>0.05). There was a significant difference in the comparison of neck flexion and lateral flexion range of motion (p rotation movements istatistically significant difference was not seen (p>0.05). As grip strength and physical performance value of two groups were compared, case group's results were significantly lower than healthy group's results (p this Neck Disability Index of case group is significantly higher (p relation between physical performance and respiratory parameters of cases who have chronic neck pain were evaluate, significant correlation was observed (p However there was not significant correlation between physical performance and Neck Disability Index (p>0.05). Conclusion: Respiratory parameters and physical performances of patients with neck pain are effected in a negative way. Key Words: Neck pain, respiratory parameters, physical performance, neck disability index

    Huzurevinde Yaşayan Yaşlılara Uygulanan Anımsama Terapisinin Yaşlıların Yaşam Kalitesine Etkisi

    No full text
    This research was carried out as a quasi-experimental study to assess the quality of life of older adults after the reminiscence therapy implementation as a nursing intervention, older adults living in nursing home. The population of research was consisted of 84 older adults who live in nursing home of Keçiören Municipalty. The sample of survey was consisted of 32 older people who capable of communicating, not have hearing impairment, dementia and psychiatric diagnosis and agree to participate in the study as a volunteer. The older adults were divided into groups and the 12 sessions reminiscence group therapies were applied. Data for the research was collected by questionaire form developed to determine the socio-demographic characterisitics of the older adults and the quality of life was evaluated by using World Health Organization Quality of Life Instrument Older Adults Module (WHOQOL-OLD). Data analysis were done Mann-Whitney U test, Kruskal Wallis test and Wilcoxon Sign Test. In the research was determined after the reminiscence therapy implementation WHOQOL-OLD quality of life scale six facets score and general score points are decrased according to the pre-test results. Point diffrence between the pre-test and post test was found statistical significant negativetly at the “Autonomy” facets. According to this results is reccomended, reminiscence therapy should carry out the different socio-cultural structure in nursing homes with a larger sample group and randomized control group research.Araştırma huzurevinde yaşayan yaşlılara bir hemşirelik girişimi olarak anımsama terapisi uygulanması sonrası yaşlıların yaşam kalitelerini değerlendirmek amacıyla yarı deneysel türde yapılmıştır. Araştırma evrenini Ankara’da Keçiören Belediyesi’ne bağlı Huzurevinde yaşayan 84 yaşlı oluşturmuştur. Araştırma örneklemini, iletişim kurabilen, işitme sorunu olmayan, demansı ve psikiyatrik sorunu olmayan, çalışmaya katılmaya gönüllü 32 yaşlı birey oluşturmuştur. Yaşlılar gruplara ayrılmış ve 12 oturumluk anımsama grup terapisi uygulanmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında yaşlıların sosyo-demografik özelliklerini içeren bilgi formu ve yaşam kalitesini değerlendirmek için Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Yaşlı Modülü (WHOQOL-OLD) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis testi ve Wilcoxon İşaret testlerinden yararlanılmıştır. Araştırmada anımsama terapisi uygulaması sonrası WHOQOL-OLD yaşam kalitesi ölçeği alt alan ve genel skor puanlarının, ön test puanlarına göre düştüğü belirlenmiştir. Ön test ve son test arasındaki puan farkı “Özerklik” alanında olumsuz yönde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda anımsama terapisinin yaşlıların yaşam kalitesini farklı sosyokültürel yapı gösteren huzurevlerinde daha büyük örneklem grupları ile ele alınan randomize kontrol gruplu araştırmaların yapılması önerilmektedir

    Cervical spondylotic myelopathy

    No full text
    Servikal spondilotik myelopati servikal spondilozun en ağır komplikasyonlarındandır. Servikal myelopatinin başlangıcı sinsidir, 50-60 yaşlarında görülür. Derin sızlama ve yanma hissi ile ince el becerilerinin azalması, üst ekstremitelerde güç azalması, dizestezi, yazı yazmada zorluk, yürüme zorluğu, denge bozukluğu ilk şikayetler arasındadır. Erken evrelerde radiküler/sinir kök tutulumlarıyla karışarak tanısı atlanır. Fizik muayenede lezyon seviyesinde alt motor nöron bulguları saptanırken, lezyon seviyesi altında üst motor nöron bulguları saptanır. L'Hermitte ve Spurling bulguları yanı sıra patolojik refleksler ortaya çıkabilir. SSM tanısında görüntüleme yöntemleri çok önemlidir ve bunlar lateral grafiler, intratekal kontrastlı bilgisayarlı tomografi, Myelografik bilgisayarlı tomografi ile manyetik rezonans görüntülemedir. Lateral grafide Torg veya Pavlov oranı ölçülür ve bu oranın 0,8-0,7'ye inmesi halinde premyelopatiden söz edilebilir. Tanıda diğer yöntemler arasında elektromiyografi, somatosensoriyel uyandırılmış potansiyeller, motor uyandırılmış potansiyeller ve ürodinamik incelemeler vardır. Yapılan çoğu çalışmada konservatif tedavinin etkinliğinin düşük olduğunu savunulurken, iyi bir muayene ardından yapılan yoğun konservatif tedavinin de başarılı sonuçlar vereceği söylenmektedir. Konservatif tedavide servikal traksiyon, servikal immobilizasyon ve diğer fizik tedavi ajanları kullanılabilir, ancak bunlara yönelik yapılan çalışmalar yetersizdir. Araştırıcılar cerrahinin semptomların başlangıcından itibaren ilk 18 ay içinde yapılmasının daha başarılı sonuçlar verdiğini bildirmişlerdir.Cervical spondylotic myelopathy is the most serious complication of cervical spondylosis and has an insidious onset at the fifth to sixth decades of life. The initial symptoms are deep aching and burning sensation, loss of fine motor control and muscular strength of the upper extremities, dysesthesias, difficulty in writing and walking as well as balance impairments. Early symptoms may mimic radicular/nerve root involvement leading to misdiagnosis. Physical examination demonstrates lower motor neuron symptoms at the lesion level and upper motor neuron symptoms below the level of the lesion. Pathological reflexes as well as L'Hermitte and Spurling signs may also be present. Lateral cervical roentgenograms and imaging studies, intrathecal contrast computerized tomography, myelo-computerized tomography and magnetic resonance imaging are the main tools for diagnosis. Lateral X-rays are helpful in measuring Torg and Pavlov ratio where the decrease to 0.8-0.7 may point out premyelopathy. Electromyography, somatosensory evoked potentials and motor evoked potentials as well as urodynamic investigations are also used in the diagnosis. In most studies it was concluded that conservative treatment had lower efficacy, however, intensive treatment following a comprehensive physical examination lead to better results. Cervical traction, cervical immobilization and other physical therapy agents may be used in conservative therapy, but there is limited evidence for this hypothesis. The researchers declared that during the first 18 months after diagnosis of surgical treatment may demonstrate positive outcome

    European Union Countries and Primary Period Gifted-Talented Students for Special Education Practices in Turkey

    No full text
    Eğitim kurumlarının özellikleri, çocukların hazır bulunuşluk düzeyi ve ailelerin eğitime katılımı farklılaştırmaktadır. Bu araştırmanın amacı Türkiye ve Avrupa Birliği'ne üye ülkelerdeki ilköğretime devam eden üstün zekâlı-yetenekli tanısı alan öğrencilerin, devam ettikleri eğitim kurumlarında uygulanan eğitim modellerinin destek hizmetler ve görevli personel açısından karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Araştırmada yöntem olarak betimsel türde tarama yöntemi benimsenmiştir. AB üye ülkelerin çoğunda çocukların 4-5 yaşında zorunlu eğitime başladıkları belirlenmiştir. Bunun yanında okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretime devam ederken destek hizmet aldıkları belirlenmiştir. Ülkemizde de birlikte eğitim modeli uygulanmakta, sanat, bilim ağırlıklı programın takip edildiği Bilim Sanat Merkezlerinde okul dışı öğrenme kapsamında eğitimler verilmektedir.Characteristics of educational institutions readiness level of children and family involvement in their education affects participation in the learning process; individuals are differentiated learning gains.The purpose of this research is to investigate Turkey and the European Union members attending primary school in the country that gifted / talented diagnosed with students, and educational institutions that continued support for the educational model applied in these institutions and staff to examine the comparative terms.In the majority of EU member states have started to children 4-5 years of compulsory education, including pre-school and primary education is found to have received continued support secondary and tertiary services. Besides, it has been determined that they have support services while they are at pre-school, primary school, high school and university. In our country, with educational model is applied, art, science education is given in the context of non-school learning program is mainly followed in Science and Art Center

    Fizyoterapi Öğrencilerinde Bel Ağrısı ile İlgili Tutum ve İnanışların İncelenmesi

    No full text
    Amaç: Öğrencilerin fizyoterapieğitimi sırasında görmüş oldukları yaklaşımlar mezuniyet sonrası bel ağrısıhakkındaki yönelimlerini etkilemektedir. Fizyoterapistlerin tutumları, tedavisonuçlarına ve hastaların davranışlarına etki etmektedir.&nbsp; Bu araştırma, dört yıllık fizyoterapieğitimi sırasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin belağrısı ile ilgili tutum ve inanışları arasındaki farklılıkları incelemekamacıyla planlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Bu araştırmayaDumlupınar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Fizyoterapi ve RehabilitasyonBölümünde eğitim gören 1. (n=112), 2. (n=119), 3. (n=88) ve 4. sınıf (n=95)öğrencileri dahil edilmiştir. Araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilere“Fizyoterapistlerin Bel Ağrısı İle İlgili Tutum ve İnanışları Anketi(PABS-PT-TR)” uygulandı. Anketin alt dallarının puanları sınıf gruplarıaçısından tek yönlü varyans analizi testi kullanılarak karşılaştırıldı.&nbsp; Bulgular: Tek yönlü varyans analizisonucunda sınıfların biyomedikal yönelim (p&lt;0.001) ve biyopsikososyalyönelim (p&lt;0.001) puan ortalamaları arasında anlamlı fark olduğu bulundu.Tukey testi sonucuna göre, biyomedikal yönelim puan ortalamaları arasındakifarkın 1.sınıf ile 4.sınıf (p=0.019), 2.sınıf ile 3.sınıf (p=0.001) ve 2.sınıfile 4.sınıf (p=0.000) arasındaki istatistiksel farktan kaynaklandığı görüldü.Yine Tukey testi sonucuna göre biyopsikososyal yönelim puan ortalamalarıarasındaki farkın 1.sınıf ile 4.sınıf (p=0.021), 2.sınıf ile 3.sınıf (p=0.016)ve 2.sınıf ile 4.sınıf (p=0.000) arasındaki istatistiksel farktan kaynaklandığıgörüldü.Sonuç: Dört yıllık fizyoterapilisans eğitimi alan öğrencilerin bel ağrısı hakkındaki tutum ve inanışlarınınbulundukları sınıfa göre değişiklik gösterdiği gözlenmiştir. Öğrencilerinklinik rehberlerle uyumlu olarak yetiştirilebilmesi ve bel ağrısı epidemisinde üzerlerinedüşen görevi yerine getirebilmeleri için biyopsikososyal yönelimler hakkındadaha fazla bilgilendirilmeli, klinik pratiklerinde bu uygulamalara daha fazlayer vermeleri sağlanmalıdır.Anahtar kelimeler: Bel ağrısı; Eğitim; Fizyoterapistler; Tutum.Purpose: It has been known that health care professionals’ attitudes and beliefsinfluence the beliefs of patients and treatment outcomes. This is important inthe treatment of low back pain because it has been shown that the appropriateadvice provided by the health care professional are correlated with positiveoutcomes. This study was planned to investigate the differences between thepain attitudes and beliefs of the first, second, third and fourth yearphysiotherapy students during the four-year physiotherapy education.Material and Methods: Participants wererecruited from year one, two, three and four of the undergraduate physiotherapydegree programme within the School of Health Science at Dumlupinar Universityin Turkey. The Turkish version of The Pain Attitudes and BeliefsScale for Physiotherapists (PABS-PT) used for assessing the attitudes andbeliefs of undergraduate students. Results: The one-way ANOVAindicated a statistically significant difference in biomedical andbiopsychosocial subscale between years (p&lt;0.001). Post-hoc Tukey analysisidentified that there was a statistically significant differences in biomedicalsubscale between year 1 and year 4 (p=0.019), between year 2 and year 3(p=0.001) and between year 2 and year 4 (p=0.000).&nbsp; And also, there was a statisticallysignificant differences in biopsychosocial subscale between year 1 and year 4(p=0.021), between year 2 and year 3 (p=0.016) and between year 2 and year 4(p=0.000).&nbsp; Conclusion: This study gave an idea of how undergaduatephysiotherapy students’ change their attitudes and beliefs about low back painover the course of undergaduate education. Students should be informed moreabout biopsychosocial orientations so that they can be trained in accordancewith the evidence-based management guidelines and fulfill their role in lowback pain epidemic. In their clinical placement, practise of evidence-basedmanagement should be increased.Key Words: Back pain; Education; Physical Therapists; Attitude.</p

    FİZYOTERAPİ ÖĞRENCİLERİNDE BEL AĞRISI İLE İLGİLİ TUTUM VE İNANIŞLARIN İNCELENMESİ

    No full text
    .Giriş: Sağlıkprofesyonellerinin tutumlarının, tedavi sonuçlarına etkisi olduğu ve hastalarıntutumlarına etki ettiği bilinmektedir. Bu durum özellikle bel ağrısınıntedavisinde önem kazanmaktadır çünkü bel ağrısında sağlık profesyonelininvereceği uygun önerilerin pozitif sonuçlarla korele olduğu gösterilmiştir.2.Amaç: Dörtyıllık fizyoterapi eğitimi sırasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıföğrencilerinin bel ağrısı ile ilgili tutum ve inanışları arasındakifarklılıkları araştırmaktır.3.Yöntem: Kesitseltipteki bu araştırmaya Dumlupınar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Fizyoterapive Rehabilitasyon Bölümünde eğitim gören 1. (n=112), 2. (n=119), 3. (n=88) ve4. sınıf (n=95) &nbsp;öğrencileri dahiledilmiştir. Araştırmanın Etik Onayı, Dumlupınar ÜniversitesiBilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurul’undan alınmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilere“Fizyoterapistlerin Bel Ağrısı İle İlgili Tutum Ve İnanışları Anketi(PABS-PT-TR)” uygulanmıştır.4.Bulgular: Tek yönlü varyans analizi sonucunda sınıflarınbiyomedikal yönelim (p&lt;0.001) ve biyopsikososyal yönelim (p&lt;0.001)&nbsp; puan ortalamaları arasında anlamlı farkolduğu bulundu. Tukey testi sonucuna göre, biyomedikal yönelim puan ortalamalarıarasındaki farkın 1.sınıf ile 4.sınıf (p=0.019), 2.sınıf ile 3.sınıf (p=0.001)ve 2.sınıf ile 4.sınıf (p=0.000) arasındaki istatistiksel farktan kaynaklandığıgörüldü. Yine Tukey testi sonucuna göre biyopsikososyal yönelim puanortalamaları arasındaki farkın 1.sınıf ile 4.sınıf (p=0.021), 2.sınıf ile3.sınıf (p=0.016) ve 2.sınıf ile 4.sınıf (p=0.000) arasındaki istatistikselfarktan kaynaklandığı görüldü.5.Tartışma ve Sonuç: Buaraştırma dört yıllık fizyoterapi lisans eğitiminde öğrencilerin bel ağrısıhakkındaki tutum ve inanışlarının nasıl geliştiğine dair bir fikir vermiştir.Öğrencilerin klinik rehberlerle uyumlu olarak yetiştirilebilmesi ve kronik belağrısı epidemisinde üzerlerine düşen görevi en iyi şekildegerçekleştirebilmeleri için biyopsikososyal yönelimler hakkında daha fazla bilgilendirilmeli,klinik pratiklerinde bu uygulamalara daha fazla yer vermeleri sağlanmalıdır.6.Anahtar Sözcükler: Bel ağrısı,Tutum ve İnanışlar, Fizyoterapi, Öğrenci, Türkiye.</p
    corecore