10 research outputs found
Bibliyoterapi Tekniğinin Üstün Yetenekli Çocukların Mükemmelliyetçilik Düzeylerine Etkisi
Bu araştırmanın amacı, bibliyoterapi tekniğinin üstün yetenekli çocukların
mükemmeliyetçilik düzeylerine etkisini araştırmaktır. Araştırma 2014-2015 eğitimöğretim
yılında, Enderun Çocuk Üniversitesi’nde eğitim gören, 64 üstün yetenekli 3
ve 4. sınıf öğrencisi arasından seçilen 14 kişi ile yürütülmüştür.
Araştırmada veri toplama aracı olarak, Özbay ve Mısırlı-Taşdemir (2003)
tarafından Türkçe’ye uyarlanan Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği (ÇBMÖ) ve
Ünal (2006) tarafından geliştirilen Okumaya İlişkin Tutum Ölçeği kullanılmıştır.
Araştırmada 2x2’lik karışık desen (deney – kontrol – ön test – son test) kullanılmıştır.
Araştırmanın bağımlı değişkenini öğrencilerin mükemmeliyetçilik düzeyleri
oluştururken, bağımsız değişkenini ise bibliyoterapi temelli eğitim programı oluşturmaktadır.
Uygulamanın başlangıcında ÇBMÖ 64 öğrenciye uygulanmıştır. Ölçekten
grup ortalamasının üzerinde puan alan öğrenciler içinden 14 kişi yansız olarak
seçilmiş olup; bunlar içinden de Okumaya İlişkin Tutum Ölçeği’nden yüksek puan
almış olan 7 kişi deney grubuna, puanı yüksek olmayan 7 kişi ise kontrol grubuna
atanmıştır. Oluşturulan gruplar arasında öntest bakımından fark olup olmadığı Mann
Whitney U testi ile kontrol edilmiştir. Araştırmacı tarafından geliştirilen ve 80-90
dakikalık 7 oturumdan oluşan bibliyoterapi temelli eğitim programı Enderun Çocuk
Üniversitesi’nin tahsis ettiği atölye sınıfında uygulanmıştır. Eğitim programının son
oturumunda ise ÇBMÖ tekrar uygulanmıştır.
Araştırmanın sonunda, programın öğrencilerin mükemmeliyetçilik düzeylerini
anlamlı bir şekilde azalttığı, bu azalmanın ÇBMÖ alt boyutlarından hatalara aşırı
ilgi, ailesel beklentiler, kişisel standartlar, davranışlardan şüphe, düzen boyutlarında
anlamlı bulunurken, azalmanın anlamlı olmadığı tek boyutun ailesel eleştiri boyutu
olduğu saptanmıştır.The aim of this research is to study the effect of the bibliotherapy technique
on the level of perfectionism in gifted children. The research was conducted with 14
out of the 64 gifted students who are 3rd and 4th grade at the Enderun Children’s University
(Enderun Çocuk Üniversitesi) within the school year of 2014 – 2015.
The Multidimensional Perfectionism Scale (Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik
Ölçeği - ÇBMÖ), adapted to Turkish by Özbay and Taşdemir (2003), and the Reading
AttitudesScale, developed by Ünal (2006), were used to collect data.
In the research, 2x2 mixed design (experiment – control – pretest – post-test)
was conducted. The perfectionism level of the students was chosen as the dependent
variable while the independent variable was the bibliotherapy-based educational program.
At the begining of the experiment, ÇBMÖ was administered to 64 gifted and
talented students and 14 students were selected randomly among those who scored
above average. Afterwards, 7 of the students – who also scored high on the Reading
Attitudes Scale – were assigned to the experimental group and the other 7 – with
lower scores on the Reading Attitudes Scale – to the control group. After the assignment,
Mann Whitney U Test was used to find out if there is a difference in the pretest
scores of these two groups. No difference was observed within experimental and
control group, as it was desired.
The bibliotherapy-based training programme, designed by the researcher herself
as a combination of seven sessions that last 80 to 90 minutes each, was executed at the workshop space provided by the Enderun Children’ University (Enderun
Çocuk Üniversitesi). MPS was conducted again at the last session.
Results show that the program had a significant decreasing effect on the students’
perfectionism levels. This reduction was found to be significant in the MPS
sub-dimensions of concern over mistakes, parental expectations, personal standards,
organization, doubts about actions while not significant only in parental criticism
Somatik Yakınmaları Olan Doğu Türkistanlı Uluslararası Öğrencilerin Duygusal Deneyimlerinin Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz ile İncelenmesi
Kültürel ya da coğrafi geçiş sürecindeki insanlar, somatizasyon için daha büyük bir risk altındadır.
Uluslararası öğrenciler de yaşadıkları değişim süreciyle bu geçişten etkilenen gruplar içerisindedir.
Ülkemizde ve yurt dışında yapılan araştırmalar, çoğunlukla bu öğrencilerin psikolojik ve
sosyokültürel uyumlarını incelemeye yönelmiştir. Konuyla ilgili nitel çalışmalar ise oldukça
sınırlıdır. Bu nitel çalışmanın amacı, uluslararası öğrenci statüsü ile ülkemizde eğitim gören 19-25
yaş aralığında somatik yakınmalara sahip Doğu Türkistanlı öğrencilerin duygusal deneyimlerinin
anlaşılmasıdır. Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz (YFA), homojen bir grup içerisinde katılımcıların
öznel deneyimlerini keşfederek bu deneyimleri nasıl anlamlandırdıklarını derinlemesine araştıran
bir yöntemdir. Bu sebeple YFA bu araştırmanın yöntemi olarak seçilmiştir. Yedi öğrenci ile toplam
14 yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, dört ana tema ve bu temalarla
bağlantılı alt temalar ortaya çıkmıştır. Bu temalar; “Olumsuz duyguların yansıması olarak ağrılar’’,
“Farklılık hissi ve hata yapma kaygısı ile içe çekilme’’, “Sorumluluk duygusunun getirdiği yükler’’ ve
“Hedeflere ulaşılamadığında hissedilen baskı ve kendini suçlama’’ olarak adlandırılmıştır. Ortaya
çıkan temalar literatür eşliğinde tartışılmış ve somatik yakınmaların klinik etkileri açısından
değerlendirilmiştir.People in transition, whether cultural or geographic, are at greater risk of somatization. Such
transitions may adversely affect international students while they experience the change process.
Studies conducted in Turkey and other countries have mostly focused on examining international
students’ psychological and sociocultural adaptation process. However, there are only a few
qualitative studies about that subject. The aim of this qualitative study was to understand the
emotional experiences of 19- to 25-year-old international students from East Turkestan with
somatic complaints, which constitutes a minority group in Turkey. Interpretative Phenomenological
Analysis (IPA) is a qualitative research method for exploring the subjective experiences of
participants in a homogeneous group and understanding how the participants make sense of those
experiences. To that aim, we used IPA as our research method. Fourteen semi-structured interviews
with seven students were conducted and analyzed. As a result of our analyses, four superordinate
themes (and three related subordinate themes) have emerged: (1) pain as a reflection of negative
emotions; (2) withdrawal with a sense of difference and anxiety about making mistakes; (3) burdens
from a sense of responsibility; (4) pressure and self-blame when goals are not achieved. The
emergent themes were discussed in the context of scientific literature and clinical implications with
regard to somatic complaints
Investigation of the Emotional Experiences of International Students From East Turkestan With Somatic Complaints: A Mixed Method Study
Kültürel ya da coğrafi geçiş sürecindeki insanlar somatizasyon için daha büyük bir risk altındadır. Uluslararası öğrenciler de yaşadıkları değişim süreciyle bu geçişten etkilenen gruplar içerisindedir. Literatürde uluslararsı öğrencilerde somatizyonu inceleyen çalışma sayısı oldukça azdır. Alandaki bu boşluğu doldurmak amacıyla bu araştırmada karma yöntem (quant—> QUAL) ile Türkiye’de eğitim gören Doğu Türkistanlı uluslararası öğrencilerin somatik yakınmaları araştırılmıştır. Nitel araştırmanın amacı uluslararası öğrenci statüsü ile ülkemizde bulunan ve somatik yakınmaları olan Doğu Türkistanlı üniversite öğrencilerinin duygusal deneyimlerinin yorumlayıcı fenomenolojik analiz ile incelenmesidir. Nicel araştırmanın amacı ise bu öğrencilerinin somatik yakınmaları ile psikolojik belirtileri ve erken dönem uyum bozucu şemaları arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Nitel araştırmada 64 öğrenci arasından somatizasyon puanı yüksek ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan yedi öğrenci seçilmiştir. Dört katılımcı migren tanısına sahip olup genel somatik yakınmaları; baş ağrısı, mide ve kalpte ağrılar, yorgunluk olarak belirlenmiştir. Bu öğrencilerle yapılan 14 yarı yapılandırılmış görüşme Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz (YFA) yöntemi ile analiz edilmiştir. YFA, homojen bir grup içerisinde katılımcıların öznel deneyimlerini keşfederek, bu deneyimleri nasıl anlamlandırdıklarını derinlemesine araştıran bir yöntemdir. Analiz sonuçlarına göre, dört ana tema ve bu temalarla bağlantılı alt temalar ortaya çıkmıştır. Bu temalar; “Olumsuz duyguların yansıması olarak ağrılar’’, “Farklılık hissi ve hata yapma kaygısı ile içe çekilme’’, “Sorumluluk duygusunun getirdiği yükler’’ ve “Hedeflere ulaşılamadığında hissedilen baskı ve kendini suçlama’’ olarak adlandırılmıştır. Araştırmanın nicel bölümde ise Doğu Türkistanlı 64 üniversite öğrenciden Somatizasyon ölçeği, Kısa Semptom Envanteri ve Young Şema Ölçeği ile toplanan veriler korelasyon ve regresyon analizleri kullanılarak incelenmiştir. Somatizasyonu en güçlü yordayan şema alanının Ayrılma/Dışlanma, en güçlü yordayan şemanın ise Dayanıksızlık olduğu bulunmuştur. Ayrıca somatizasyon düzeylerinin öğrencilerin cinsiyetlerine ve Türkiye’de kalış sürelerine göre değiştiğini görülmüştür. Ortaya çıkan temalar literatür ve nicel araştırma bulguları literatür eşliğinde tartışılmış ve somatik yakınmaların klinik etkileri açısından değerlendirilmiştir.People in cultural or geographic transition are at greater risk of somatization. Such transitions may adversely affect international students while they experience the change process. Studies examining somatization in international studies are uncommon in the literature. To remedy this gap in the literature, we used a mixed methods approach (quant QUAL) to investigate the somatic complaints of international students from East Turkestan studying in Turkey. The aim of the qualitative study is to understand the emotional experiences of 19- to 25-year-old international students from East Turkestan with somatic complaints. The quantitative strand aimed to explore the relationships between the somatic complaints of these students and their psychological symptoms and early maladaptive schemas. In the quantitative research, seven students who had high somatization scores and volunteered to participate in the study were selected among 64 students. Four participants were diagnosed with migraine and their somatic complaints are headache, stomach aches, heart aches were fatigue. 14 semi-structured interviews with these students were analyzed by Interpretative Phenomenological Analysis (IPA). IPA is a qualitative research method for exploring the subjective experiences of participants in a homogeneous group and understanding how the participants make sense of those experiences. As a result of our analyses, four superordinate themes (and three related subordinate themes) have emerged: (1) pain as a reflection of negative emotions; (2) withdrawal with a sense of difference and anxiety about making mistakes; (3) burdens from a sense of responsibility; (4) pressure and self-blame when goals are not achieved. In the quantitative part of the study, data was collected from 64 university students from East Turkestan using the Somatization Scale, Brief Symptom Inventory and Young Schema Scale along with correlation and regression analysis. Disconnection/Rejection schema domain and Vulnerability to harm or illness schema were the strongest predictors of somatization. Additionally, it has been observed that somatization levels vary according to the gender of the students and the length of stay in Turkey. The emerging themes were discussed in the context of scientific literature and their clinical effects
Mortality analysis of COVID-19 infection in chronic kidney disease, haemodialysis and renal transplant patients compared with patients without kidney disease: a nationwide analysis from Turkey
Background. Chronic kidney disease (CKD) and immunosuppression, such as in renal transplantation (RT), stand as one of the established potential risk factors for severe coronavirus disease 2019 (COVID-19). Case morbidity and mortality rates for any type of infection have always been much higher in CKD, haemodialysis (HD) and RT patients than in the general population. A large study comparing COVID-19 outcome in moderate to advanced CKD (Stages 3-5), HD and RT patients with a control group of patients is still lacking. Methods. We conducted a multicentre, retrospective, observational study, involving hospitalized adult patients with COVID-19 from 47 centres in Turkey. Patients with CKD Stages 3-5, chronic HD and RT were compared with patients who had COVID-19 but no kidney disease. Demographics, comorbidities, medications, laboratory tests, COVID-19 treatments and outcome [in-hospital mortality and combined in-hospital outcome mortality or admission to the intensive care unit (ICU)] were compared. Results. A total of 1210 patients were included [median age, 61 (quartile 1-quartile 3 48-71) years, female 551 (45.5%)] composed of four groups: Control (n = 450), HD (n = 390), RT (n = 81) and CKD (n = 289). The ICU admission rate was 266/ 1210 (22.0%). A total of 172/1210 (14.2%) patients died. The ICU admission and in-hospital mortality rates in the CKD group [114/289 (39.4%); 95% confidence interval (CI) 33.9-45.2; and 82/289 (28.4%); 95% CI 23.9-34.5)] were significantly higher than the other groups: HD = 99/390 (25.4%; 95% CI 21.3-29.9; P<0.001) and 63/390 (16.2%; 95% CI 13.0-20.4; P<0.001); RT = 17/81 (21.0%; 95% CI 13.2-30.8; P = 0.002) and 9/81 (11.1%; 95% CI 5.7-19.5; P = 0.001); and control = 36/450 (8.0%; 95% CI 5.8-10.8; P<0.001) and 18/450 (4%; 95% CI 2.5-6.2; P<0.001). Adjusted mortality and adjusted combined outcomes in CKD group and HD groups were significantly higher than the control group [hazard ratio (HR) (95% CI) CKD: 2.88 (1.52- 5.44); P = 0.001; 2.44 (1.35-4.40); P = 0.003; HD: 2.32 (1.21- 4.46); P = 0.011; 2.25 (1.23-4.12); P = 0.008), respectively], but these were not significantly different in the RT from in the control group [HR (95% CI) 1.89 (0.76-4.72); P = 0.169; 1.87 (0.81-4.28); P = 0.138, respectively]. Conclusions. Hospitalized COVID-19 patients with CKDs, including Stages 3-5 CKD, HD and RT, have significantly higher mortality than patients without kidney disease. Stages 3-5 CKD patients have an in-hospital mortality rate as much as HD patients, which may be in part because of similar age and comorbidity burden. We were unable to assess if RT patients were or were not at increased risk for in-hospital mortality because of the relatively small sample size of the RT patients in this study