73 research outputs found

    Hyperoxemia and excess oxygen use in early acute respiratory distress syndrome : Insights from the LUNG SAFE study

    Get PDF
    Publisher Copyright: © 2020 The Author(s). Copyright: Copyright 2020 Elsevier B.V., All rights reserved.Background: Concerns exist regarding the prevalence and impact of unnecessary oxygen use in patients with acute respiratory distress syndrome (ARDS). We examined this issue in patients with ARDS enrolled in the Large observational study to UNderstand the Global impact of Severe Acute respiratory FailurE (LUNG SAFE) study. Methods: In this secondary analysis of the LUNG SAFE study, we wished to determine the prevalence and the outcomes associated with hyperoxemia on day 1, sustained hyperoxemia, and excessive oxygen use in patients with early ARDS. Patients who fulfilled criteria of ARDS on day 1 and day 2 of acute hypoxemic respiratory failure were categorized based on the presence of hyperoxemia (PaO2 > 100 mmHg) on day 1, sustained (i.e., present on day 1 and day 2) hyperoxemia, or excessive oxygen use (FIO2 ≥ 0.60 during hyperoxemia). Results: Of 2005 patients that met the inclusion criteria, 131 (6.5%) were hypoxemic (PaO2 < 55 mmHg), 607 (30%) had hyperoxemia on day 1, and 250 (12%) had sustained hyperoxemia. Excess FIO2 use occurred in 400 (66%) out of 607 patients with hyperoxemia. Excess FIO2 use decreased from day 1 to day 2 of ARDS, with most hyperoxemic patients on day 2 receiving relatively low FIO2. Multivariate analyses found no independent relationship between day 1 hyperoxemia, sustained hyperoxemia, or excess FIO2 use and adverse clinical outcomes. Mortality was 42% in patients with excess FIO2 use, compared to 39% in a propensity-matched sample of normoxemic (PaO2 55-100 mmHg) patients (P = 0.47). Conclusions: Hyperoxemia and excess oxygen use are both prevalent in early ARDS but are most often non-sustained. No relationship was found between hyperoxemia or excessive oxygen use and patient outcome in this cohort. Trial registration: LUNG-SAFE is registered with ClinicalTrials.gov, NCT02010073publishersversionPeer reviewe

    Annelerin doğumdan memnuniyetine ve doğum eyleminde destekleyici bakımına etki eden faktörlerin incelenmesi

    No full text
    Bu çalışma ile annelerin doğumdan memnuniyetine ve doğum eyleminde destekleyici bakımına etki eden faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın veri toplama aşamasında literatür taraması ve önceden yapılmış çalışmalar incelenerek oluşturulan anket soruları, Normal Doğumda Anne Memnuniyetini Değerlendirme Ölçeği ve Doğumda Hemşirelik Desteği Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini bir üniversite hastanesinde vajinal doğum yapmış 352 anne oluşturmuştur. Araştırma bulgularına göre; annelerin % 71.9'unun 20-34 yaş grubunda ve %33.5'inin primipar olduğu saptanmıştır. Annelerin Normal Doğumda Anne Memnuniyetini Değerlendirme Ölçeği toplam puanı 153.15±15.29 olup, annelerin %64.2'sinin doğumlarında verilen destekten memnun oldukları belirlenmiştir. Ayrıca, annelerin Doğumda Hemşirelik Desteği Ölçeği toplam puanı 65.69±8.66 olarak saptanmıştır. Doğumda Hemşirelik Desteği Ölçeği ile Normal Doğumda Anne Memnuniyetini Değerlendirme Ölçeği arasında yapılan korelasyonda pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır (p0.05) Yaş, gebelik sayısı, doğum sayısı ve Hemşirelik Desteği Ölçeği toplam puanı ile annelerin doğumdan memnuniyet durumları arasında anlamlı ilişki vardır. Annelerin doğumdan memnuniyet düzeyleri bu değişkenlerden etkilenmektedir. Sonuç olarak; Annelerin doğum eyleminde aldıkları doğum desteği arttıkça doğumdan memnuniyet düzeylerinin arttığı belirlenmiştir. Bu nedenle doğum eylemi sırasında bakım ve desteklerin arttırılması ve doğumda memnuniyete etki eden diğer faktörlerin belirleneceği başka araştırmaların da yapılması önerilmektedir.In this study the aim is to the satisfaction of mothers giving birth and supportive care in labor ınvestigation of factors affecting. Questionnaires were used to determine the data collection stage of the study. The questionnaire included the Questionnaire on Normal Maternal Satisfaction and the Questionnaire on Nursing Support at Birth. The University Training and Research Hospital's sample of the research was composed of 352 mothers who had vaginal delivery. According to experiment results; determined that 71.9% of the mothers were in the 20-34 age group and 33.5% were the primiparas. Mothers Satisfaction Rating Scale for vaginal birth was 153.15±15.29 and 64.2% of the mothers were satisfied with the support given at birth. Additionally, the total score of the Mothers' Nursing Support Scale at birth was 65.69±8.66. There was a significant positive correlation between the Nursing Support at Birth Scale and the Maternal Satisfaction Rating Scale at Normal Birth (p0.05). There is a significant relationship between age, number of pregnancies, number of births and the total score of the Nursing Support Scale and maternal satisfaction levels. Mother's level of satisfaction with birth is affected by these variables. As a result; It was determined that maternal satisfaction levels increased as labour support increased during birth. For this reason, increasing the amount of care and support during labor and It is suggested to perform other investigations to determine other factors affecting the child's satisfaction at birth

    TUNCELİ YÖRESİNDE YETİŞEN ÇİRİŞ OTUNUN (ASPHODELUS AESTİVUS L.) ANTİOKSİDAN AKTİVİTESİNİN VE BAZI FENOLİK BİLEŞİKLERİNİN İNCELENMESİ

    No full text
    Çiriş otu (Asphodelus aestivus L.) Xanthorrhoeaceae ailesine ait bir bitkidir. Bu çalışmada Tunceli’ de doğal olarak yetişen çiriş otu bitkisinden doğu-batı olarak ayrılan 15 farklı bölgeden örnekler toplandı, yıkandıktan ve oda sıcaklığında kurutulduktan sonra analize kadar derin dondurucuda saklandı. Çiriş otu örneklerinin DPPH serbest radikal giderme aktivitesi, metal şelatlama aktivitesi, indirgeme kuvveti, toplam fenolik madde içeriği, C ve A vitaminleri, fenolik bileşiklerden ise resveratrol, kampferol ve epikateşin miktarları belirlendi. Elde edilen sonuçlara göre Tunceli ilinin doğusundan ve batısından alınan örneklerin toplam fenolik madde içerikleri açısından istatistiki bir fark bulunamadı. Doğu ve batı bölgelerinden alınan örneklerin radikal giderme aktiviteleri sırasıyla %64.5±0.9 ve %62.5±2.3 olarak bulundu. Doğudan alınan örneklerin metal şelatlama aktivitesi %78.3±0.8 iken batı bölgesinden alınan örnekler de ise bu değer %79.3±1.0 olarak bulundu. Bu sonuçlara göre çiriş otunun serbest radikal giderme aktivitesi ve metal şelatlama aktivitesinin yüksek olduğu tespit edildi. İndirgenme kuvveti ise doğudan alınan örnekler için 0.80±0.1 batıdan alınan örnekler için ise 0.82±0.1 olarak bulundu. Antioksidan aktivite tayinlerinin yanı sıra çiriş otu örneklerinde yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) ile resveratrol, epikateşin ve kampferol gibi fenolik bileşiklerin tayinleri yapıldı. Yapılan analizlerde resveratrol miktarı doğuda 159.8±7.7 mg/kg ile 165.6±9.8 mg/kg aralığında bulundu. Diğer fenolik bileşikler ise tayin sınırının altında olduğu için tayin edilemedi. Ayrıca antioksidan özellik gösteren A ve C vitaminlerinin de tayinleri yapıldı. Doğu ve batı bölgeleri arasında örneklerdeki C vitamini miktarı bakımından istatistiksel bir fark bulunamadı. Batıdan alınan örneklerdeki A vitamini derişiminin doğudan alınanlara göre daha yüksek olduğu tespit edildi. Elde edilen sonuçlar çiriş otunun doğal bir antioksidan kaynağı olduğunu göstermiştir.Munzur Üniversites

    Muğla Yatağan Bağyaka linyitinin ultrasonik dalgalar ile desülfürizasyon prosesinde bazı parametrelerin optimizasyonu

    No full text
    Bu çalışmada; Muğla Yatağan Bağyaka linyitinin ultrasonik dalgalar kullanılarak geliştirilen desülfürizasyon  prosesinin, kül ve kükürt uzaklaştırma potansiyellerine etki eden parametrelerin, Cevap Yüzey Yöntemi ile optimum koşulları belirlenmiş ve modeli oluşturulmuştur. Optimum desülfürizasyon ve kül giderimini elde etmek için proses parametreleri olarak ultrasonik işlem zamanı, katı içeriği, kimyasal reaktif konsantrasyonu (H2O2) ve reaktif hacmi seçilerek parametrelerin optimum değerleri belirlenmiştir. Bu veriler kullanılarak Design Export 7.0 Paket programı yardımıyla, regresyon modeli ikinci dereceden bir polinom denklemi şeklinde bulunmuştur. Desülfürizasyon ve kül giderimi için determinasyon katsayısı (R2) sırasıyla, 0,96 ve 0,97 olarak belirlenen modelin, incelenen parametre aralığında desülfürizasyon ve kül giderimi için, model tahmini değerleri ile deneysel sonuçlar karşılaştırılarak uyumluluk saptanmıştır. Optimum desülfürizasyon ile kükürt tiplerinin deneysel olarak gideriminde piritik %17,02, sülfat %16,67 ve organik %9,52 bulunmuştur

    Panel-method-based path planning for eVTOL in urban environment

    No full text
    Copyright © 2021 by the Vertical Flight Society. All rights reserved.In this study the panel method used in fluid dynamics, is applied to the path planning problem of electric vertical take-off and landing (eVTOL) vehicles in urban environment. For an urban air mobility scenario the path planning problem of these vehicles includes the simultaneous operation of large number of vehicles around complex shaped buildings and architectural structures. Using the panel method, flow around complex shaped obstacles is modeled and calculated stream-lines of the fluid flow are used as trajectories for the eVTOL traffic. Since, streamlines do not cross each other or obstacles, using streamlines as vehicle trajectories guarantees collision free paths for vehicles. Moreover, source and sink elements are used to avoid collision of vehicles with each other in case of emergency, and attract the vehicles to target points. The application of panel method provides a solution to the whole path planning problem for multiple vehicles in a single step. Assuming complete knowledge of the city map, the path of each eVTOL vehicle in an air taxi fleet can be determined simultaneously

    Ebelik Öğrencilerinin Lisansüstü Eğitime Yönelik Tutumları ile Bilimsel Araştırma Yapmaya İlişkin Tutum ve Davranışları

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada ebelik bölümü öğrencilerinin lisansüstü eğitime yönelik tutumlarının bilim- sel araştırma yapma tutum ve davranışlarına etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Kesitsel tipte olan çalışmanın evrenini, bir üniversitenin ebelik bölümünde 2021–2022 eğitim yılında öğrenim gören 3. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Bu sınıflarda top- lam 235 öğrenci olup, 226 öğrenciye ulaşılmıştır (katılım oranı:%96). Veriler öğrencilere formların dağıtılması yoluyla yüz yüze toplanmış; anket formu, Lisansüstü Eğitime Yönelik Tutum Ölçeği ve Bilimsel Araştırmaya Yönelik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde sayı yüzde dağılım- ları, ölçek puanları arasındaki ilişkinin belirlenmesinde Korelasyon analizi ve bağımsız değişken- lerin bağımlı değişken üzerindeki etkisini değerlendirmede t testi ve ANOVA testi uygulanmıştır. Bulgular: Öğrencilerin %50,4’ü lisansüstü eğitim almak istemekte olup, istemelerinde ön plana çıkan ilk neden bir alanda uzmanlaşmaktır (%53,5). Öğrencilerin yarısından fazlası düzenli bilimsel makale okumakta, yayınları takip etmektedir. Üçte biri bir araştırmada yer almış, %71,7’si bilimsel etkinliklere katılmıştır. Öğrencilerin lisansüstü eğitim tutumları ile bilimsel araştırmaya yönelik olumlu tutum puanları arasında pozitif yönde orta düzeyde ilişki bulunmuştur. Sonuç: Öğrencilere eğitim süreçlerinde, lisansüstü eğitim programlarının tanıtılmalı ve bilimsel çalışmalarda yer almaları teşvik edilmelidir
    corecore