Mortality from gastrointestinal congenital anomalies at 264 hospitals in 74 low-income, middle-income, and high-income countries: a multicentre, international, prospective cohort study

Summary Background Congenital anomalies are the fifth leading cause of mortality in children younger than 5 years globally. Many gastrointestinal congenital anomalies are fatal without timely access to neonatal surgical care, but few studies have been done on these conditions in low-income and middle-income countries (LMICs). We compared outcomes of the seven most common gastrointestinal congenital anomalies in low-income, middle-income, and high-income countries globally, and identified factors associated with mortality. Methods We did a multicentre, international prospective cohort study of patients younger than 16 years, presenting to hospital for the first time with oesophageal atresia, congenital diaphragmatic hernia, intestinal atresia, gastroschisis, exomphalos, anorectal malformation, and Hirschsprung’s disease. Recruitment was of consecutive patients for a minimum of 1 month between October, 2018, and April, 2019. We collected data on patient demographics, clinical status, interventions, and outcomes using the REDCap platform. Patients were followed up for 30 days after primary intervention, or 30 days after admission if they did not receive an intervention. The primary outcome was all-cause, in-hospital mortality for all conditions combined and each condition individually, stratified by country income status. We did a complete case analysis. Findings We included 3849 patients with 3975 study conditions (560 with oesophageal atresia, 448 with congenital diaphragmatic hernia, 681 with intestinal atresia, 453 with gastroschisis, 325 with exomphalos, 991 with anorectal malformation, and 517 with Hirschsprung’s disease) from 264 hospitals (89 in high-income countries, 166 in middleincome countries, and nine in low-income countries) in 74 countries. Of the 3849 patients, 2231 (58·0%) were male. Median gestational age at birth was 38 weeks (IQR 36–39) and median bodyweight at presentation was 2·8 kg (2·3–3·3). Mortality among all patients was 37 (39·8%) of 93 in low-income countries, 583 (20·4%) of 2860 in middle-income countries, and 50 (5·6%) of 896 in high-income countries (p<0·0001 between all country income groups). Gastroschisis had the greatest difference in mortality between country income strata (nine [90·0%] of ten in lowincome countries, 97 [31·9%] of 304 in middle-income countries, and two [1·4%] of 139 in high-income countries; p≤0·0001 between all country income groups). Factors significantly associated with higher mortality for all patients combined included country income status (low-income vs high-income countries, risk ratio 2·78 [95% CI 1·88–4·11], p<0·0001; middle-income vs high-income countries, 2·11 [1·59–2·79], p<0·0001), sepsis at presentation (1·20 [1·04–1·40], p=0·016), higher American Society of Anesthesiologists (ASA) score at primary intervention (ASA 4–5 vs ASA 1–2, 1·82 [1·40–2·35], p<0·0001; ASA 3 vs ASA 1–2, 1·58, [1·30–1·92], p<0·0001]), surgical safety checklist not used (1·39 [1·02–1·90], p=0·035), and ventilation or parenteral nutrition unavailable when needed (ventilation 1·96, [1·41–2·71], p=0·0001; parenteral nutrition 1·35, [1·05–1·74], p=0·018). Administration of parenteral nutrition (0·61, [0·47–0·79], p=0·0002) and use of a peripherally inserted central catheter (0·65 [0·50–0·86], p=0·0024) or percutaneous central line (0·69 [0·48–1·00], p=0·049) were associated with lower mortality. Interpretation Unacceptable differences in mortality exist for gastrointestinal congenital anomalies between lowincome, middle-income, and high-income countries. Improving access to quality neonatal surgical care in LMICs will be vital to achieve Sustainable Development Goal 3.2 of ending preventable deaths in neonates and children younger than 5 years by 2030

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda odyolojik bulgular

Yaşam boyu süren bir bozukluk olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu?nda (DEHB), dikkatsizlik, aşırı hareketlilik gibi 3 yaş civarında ortaya çıkan temel özelliklerin izleri ergen ve erişkin dönemde de gözlenmektedir. DEHB, özellikle uyum becerisi ve dikkat süresi kavramlarının önem kazandığı okul dönemine geçiş ile çok daha ciddi bir sorun haline dönüşmektedir. İşitme kaybı, işitsel uyaranların eksik ve bozulmuş olarak bireye ulaşmasına neden olduğu için sıklıkla dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca işitme kayıplı bireyler bu engelleri nedeniyle işitsel uyaranları tam ve doğru alamadıkları zaman kendilerinden beklenen uygun tepkileri gösterememektedirler. Bu çalışmanın amacı DEHB tanısı alan 6-18 yaş hastaların işitme özelliklerini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda psikiyatri uzmanı tarafından yapılan görüşme sonucunda DEHB tanısı alan hastalara Conners? Ana Baba Derecelendirme Ölçeği – Kısa Form (CADÖ–48), Conners? Öğretmen Derecelendirme Ölçeği – Kısa Form (CÖDÖ–28) ve Çocuk ve Ergenlerde Davranım Bozuklukları için DSM-IV?e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği (ÇEDBÖ) uygulanmış ve timpanometrik ve odyometrik değerlendirme yapılmıştır. Bu araştırma kapsamında DEHB tanısı alan 33 hasta odyolojik yönden değerlendirilmiştir. Bulgular 6 hastada (%18) çok hafif/hafif derecede işitme kaybı ve 9 hastanın (%28) normal işitme eşiklerine rağmen kulak zarı ve orta kulak da sorun olabileceğini düşündüren tip As timpanograma sahip olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, DEHB olan hastaların odyolojik bulguları, normal kabul edilen değerlerden farklılık gösterebilmektedir. Bu çalışmanın sonuçları; DEHB tanısı koyarken hastalara işitme değerlendirmesini de içeren çok yönlü değerlendirme yapılmasının gerekli olduğuna işaret etmektedir. DEHB bozukluğu olan bireylerin işitme özelliklerini ileri odyolojik değerlendirme yöntemleriyle daha geniş örneklem grubunda inceleyecek çalışmalara ihtiyaç vardır

Biomechanics in bar-clip overdentures : a literature review

Em tempos onde está em alta o uso de implantes osteointegrados para suporte/retenção de próteses overdentures, se faz importante uma analise sobre a ação biomecânica desta opção reabilitadora sobre o tecido mucoso bucal. O objetivo do presente estudo foi apresentar e comparar diferentes aspectos biomecânicos em overdentures e a importância de seu conhecimento e estudo para o sucesso reabilitador, por meio de uma revisão de literatura compreendendo artigos publicados nas principais bases de dados, além de livros clássicos que embasam o assunto.In times where are booming the use of osseointegrated implants for support / retention of overdentures prostheses, was noticed the importance of biomechanics’ analysis about their performance over the oral mucosal tissue. This present study aimed to present and compare different biomechanical aspects in overdentures and the importance of their knowledge and study for the rehabilitation success, using a literature review comprising articles published in the main data bases, beyond classic books that support it

Metals in tissues of fish from Yelkoma Lagoon, northeastern Mediterranean

Turkmen, Mustafa/0000-0001-6700-5947; Turkmen, Aysun/0000-0001-7461-4038; TEPE, Yalcin/0000-0002-8415-3754; TEPE, Banu/0000-0002-3428-8167WOS: 000280640500020PubMed: 19680760This study was performed to investigate the metal concentrations in muscle, liver, gonad, and gill of gilthead seabream (Sparus aurata L., 1758), European seabass (Dicentrarchus labrax L., 1758), and keeled mullet (Liza carinata Valenciennes, 1836) from Yelkoma Lagoon, northeastern Mediterranean region. So, the levels of cadmium, cobalt, chromium, copper, iron, manganese, nickel, lead, and zinc in tissues of specimens from the lagoon were determined by inductively coupled plasma optical emission spectrometer. Concentrations of metals in muscles of the examined species ranged from 0.10 to 0.47 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for cadmium, 0.10 to 0.43 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for cobalt, 0.17 to 0.72 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for chromium, 0.62 to 1.03 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for copper, 28.9 to 52.3 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for iron, 0.75 to 0.96 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for manganese, 0.11 to 0.57 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for nickel, 0.19 to 0.47 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for lead, and 6.01 to 13.9 mg kg (-aEuro parts per thousand 1) for zinc, respectively. Additionally, metal concentrations in muscles of fish were assessed for human uses according to provisional tolerable weekly intake and provisional tolerable daily intake.Scientific & Technological Research Council of Turkey (TUBITAK)Turkiye Bilimsel ve Teknolojik Arastirma Kurumu (TUBITAK) [106Y024]The authors would like to thank The Scientific & Technological Research Council of Turkey (TUBITAK) for its financial support (Project No: 106Y024). Thanks are also due to Kamil Yerdogan and Esra Aslan for their kind assistance in the analysis in microwave and ICP-OES

Akdenizde Mavi Yengeç ( callinectes sapidus rathbun, 1896) tuzaklarının boy seçiciliğinin belirlenmesi

Bu çalışmada mavi yengeç (Callinectes sapidus)in tuzaktan kaçma başarısı üzerinde çeşitli göz açıklığına sahip tuzakların seçicilik etkileri incelenmiştir. Araştırma Akdenizde Yumurtalık körfezi, Çamlık Lagününde yürütülmüş dikdörtgen şekilli yemli tuzaklar kullanılarak toplam 1051 adet mavi yengeç yakalanmıştır. 30, 35, 40, 45 ve 50 mm kare gözlü ağ ile donatılmış tuzaklarla her bir tuzaktan kaçan yengeçlerin oranı 0.5 cm lik karapaks genişlik (CW) sınıfında ölçülerek tespit edilmiştir. Denemede her göz açıklığı için tuzaklarda kalan ve kaçan mavi yengeçlerin boy frekans verilerine göre lojistik bir model kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan 30, 35, 40, 45 ve 50 mmlik kare gözlü ağların % 50 seçicilik boyu (L50) ve seçicilik aralığı (SR) sırasıyla 8.47 cm ve 0.85 cm; 9.31 cm ve 0.39 cm; 10.40 cm ve 0.31 cm; 11.72 cm ve 1.17 cm; 13.17 cm ve 0.89 cm olarak belirlenmiştir. Tuzaktan kaçan ergin olmayan mavi yengeçlerin yüksek oranı ve % 50 cinsi olgunluk boyu dikkate alındığında 50 mmlik kare gözlü ağa sahip tuzak, diğer tuzaklara göre daha yüksek seçicilik göstermiştir.This study investigates the effects of trap selectivity of various mesh size on escape success of the blue crab (Callinectes sapidus). The study was carried out &Ccedil;amlık Lagoon of Yumurtalık Gulf in the Mediterranean Sea and total of 1051 blue crabs were caught by rectangular baited trap. Using traps constructed with 30, 35, 40, 45 and 50 mm square mesh the proportion of crabs escaping through each mesh size was measured for each half centimetre carapace width (CW) class. A logistic model was ftted to the size frequency data of the retained and escaped blue crabs for each mesh size in the experiment. L50 and selection range (SR) for the 30, 35, 40, 45 and 50 mm (bar length) square meshes tested in this study was 8.47 cm and 0.85 cm; 9.31 cm and 0.39 cm; 10.40 cm and 0.31 cm; 11.72 cm and 1.17 cm; 13.17 cm and 0.89 cm respectively. The 50 mm square mesh of the trap showed relatively better selectivity considering the size at 50% sexual maturity of blue crab Callinectes sapidus, and the high rate of immature escapers