380 research outputs found

    XIV. Üncü Asırda Anadolu'da Selçuklular'ın An'anesine Bağlı Mezar Taşları Üzerine

    Get PDF
    [No Abstract Available

    The development of a harvest system for capsules of opium under laboratuary conditions

    Get PDF
    Bu çalışmada, laboratuar koşullarında çalışan bir haşhaş kapsül toplama sisteminin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, sistemin tasarımı ve sonlu elemanlar yöntemine göre gerilme analizleri bilgisayar destekli tasarım programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tasarım sonucunda imalatı gerçekleştirilen prototip sistemle, üç farklı ilerleme hızında (1, 1.5 ve 2 km/h), üç farklı tutucu tekerlek devir sayısında (70, 90 ve 110 min-1) ve sabit yedirici helezonun devir sayısında (510 min-1) laboratuar denemeleri yapılmıştır. Denemeler sonucunda sağlam haşhaş kapsül oranları, sap uzunlukları ve depoya ulaşan haşhaş kapsül oranları gibi kriterlere göre prototip sistemin performansı belirlenmiştir. Elde edilen bulgulardan çalışma sınırları içerisinde 3 farklı çalışma kombinasyonu ortaya çıkmıştır. Bu kombinasyonlar içerisinde en iyi sonuçlar; 1 km/h ilerleme hızı ve 70 min-1 tutucu tekerlek devrindeki depoya ulaşan haşhaş kapsül oranı (%98,08), 2 km/h ilerleme hızı ve 70 min-1 tutucu tekerlek devrindeki sap uzunlukları (5.30 cm) ve 2 km/h ilerleme hızı ile 90 min-1 tutucu tekerlek devrindeki sağlam haşhaş kapsül oranları (%99.35) optimum değerlerde elde edilmiş; kombinasyonlar uygulama maliyetleri ve iş başarısı yönünden karşılaştırılmıştır. Fire ve işçilik maliyetlerinin belirlenmesine yönelik olarak yapılan analiz sonuçlarına göre; 2 km/h ilerleme hızı ile 90 min-1 tutucu tekerlek devri koşullarında ve depoya ulaşmayan sağlam kapsüllerin toplanmasını içeren uygulama 25.09 TL/da ile en düşük değere sahip olmuştur. Laboratuar deneme sonuçları, prototipi geliştirilen bu haşhaş kapsül toplama sisteminin tasarım, imalat ve performans açısından başarılı olduğunu göstermiştir. Tarla koşullarında çalışacak kapsül toplama makinası geliştirilmesine öncülük edecek olan prototip haşhaş toplama sisteminin haşhaş tarımına olumlu katkıları beklenmektedir. Anahtar sözcükler: Haşhaş, Haşhaş Hasadı, Kapsül Toplama SistemiIn this study, it is aimed to develop the system of harvesting opium capsule. For this aim, tension analyses have been done through the method of Finite Elements using the computer based design program. With the prototype system whose production was put into action at the end of the design, the laboratory experiments have been done on three different travel speed (1, 1.5 and 2 km/h ), three different retainer wheel speed number (70, 90 and 110 min-1) and single feeder helix speed (510 min-1). According to the criteria of full opium capsule rates, the length of opium stalk and the rates of opium which have been put to depot the performance have been determined. Within the working limits, three different working combinations have turned out with the findings obtained. As a result, at the travel speed of 1 km/h, the rate of opium capsule reaching the depot in 70 min-1 retainer wheel cycle (%98.08) and at the travel speed of 2 km/h, the length of opium stalk in 70 min-1 retainer wheel cycle (5.30 cm) and also at the travel speed of 2 km/h and 90 min-1 retainer wheel cycle, the rate of undamaged opium capsule (%99.35) have been obtained. Then combinations have been compared in terms of cost and machine performance. According to the results of experiment analysis which have done to determine worker cost and wastage rate; the practice with which 2 km/h travel speed and 90 min-1 retainer wheel cycle and also contains picking up the full capsules that are fall down to out of depot, has the lowest cost with 25.09 TL/da in the name of total wastage and worker cost. It is expected that the prototype opium harvesting system, which will pioneer in the development of capsule picking machine designed to work in fields, will contribute greatly to opium agriculture. Key words: Opium, Opium Harvesting, Capsule Harvesting Syste

    Determination of Essential Oil Composition and Investigation of, Antimicrobial Properties of Poppy (Papaver Somniferum L.) Flower

    Get PDF
    The essential oil of Papaver Somniferum L. gathered from crop fields of Opium Alkaloids Plant is obtained by hydrodistillation method. The component of essential oil was determined by GC and GCMS methods. It was determined that the components of the essential oil are n-nonadecane (8,96%), heneicosane (10,83%), n-pentacosane (7,91%), n-heptacosane (5,19%), 1-heptacosanol (4,09%), palmitic acid (7,26%), 1-nonadecanol (16,31%) and antimicrobial activities were studied. It was determined that essential oil consist of tridecanoic, myristic, palmitic, steraric, oleic, linoleic, linolenic, eicasadienoic, eicasatrienoic saturated and unsaturated oil. After determining the components of the essential oil; the antimicrobial activities were studied disc diffusion and bouillon micro dilution tests. It was determined that the essential oil was an impact on both Gram (+) and Gram (-) bacteria.Afyon Alkaloidleri Fabrikası İşletme Müdürlüğüne ait ekim alanlarından toplanan Papaver Somniferum L. çiçeklerinin uçucu yağı hidrodestilasyon yöntemi kullanılarak elde edildi. Elde edilen uçucu yağın bileşenleri GC ve GC-MS metodları ile tespit edildi. Haşhaş çiçeği uçucu yağının ana bileşenlerinin nnonadekan (%8,96), heneikosan (%10,83), n-pentakosan (%7,91), n-heptakosan (%5,19), 1- heptakosanol (%4,09), palmitik asit (%7,26) ve 1-nonadekanol (%16,31) olduğu belirlenendi ve antimikrobiyal aktiviteleri incelendi. Haşhaş çiçeği uçucu yağının tridekanoik, miristik, palmitik, steraik, oleik, linoleik, linolenik, eikasadienoik, eikasatrienoik doymuş ve doymamış yağ asitlerinden oluştuğu tespit edildi. Uçucu yağın ana bileşenleri tespit edildikten sonra antimikrobiyal aktiviteleri disk difüzyon testi ve bouillon mikrodilüsyon testi ile belirlendi. Haşhaş çiçeği uçucu yağının hem Gram (+) hemde Gram (-) bakteriler üzerinde antimikrobiyal etkiye sahip olduğu tespit edildi

    Un cas de meningiome frontal simulant le tableau de la maladie d'alzheimer

    Get PDF
    Taha Toros Arşivi, Dosya No: 56-Mazhar Osman Uzma

    Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkiye’de Afyon ziraati ve ticareti (1900-1939)

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Haşhaş bitkisi ve ondan elde edilen afyon, dünyanın en eski tıbbî ve sanayi ürünlerinden biri olarak kabul edilir. Haşhaşın kullanım alanının zaman içerisinde artması ve afyonun bağımlılık yapıcı özelliğinin keşfedilmesiyle birlikte, 16. yüzyıl itibarıyla, haşhaş ve afyonun ziraat ve ticareti önem kazanmıştır. Afyon ticari bir meta olarak ön plana çıktığı 16. yüzyıldan sonra, uluslararası ilişkilerin de yönünü tayin edebilmiş ve başta İngiltere olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesi Uzakdoğu ülkeleriyle afyon kaynaklı sorunlar yaşamıştır. Yüksek kaliteli afyonuyla tanınan Osmanlı İmparatorluğu da Uzakdoğu ülkeleri kadar olmasa da Avrupa ülkelerinin ilgi alanına girmiştir. Böylece afyonun ticari serüvenine Anadolu toprakları da dahil edilmiştir. İmparatorluk döneminin en önemli ihraç maddelerinden biri olan afyon, özellikle İzmir ve İstanbul gibi liman kentlerinden Avrupalı tüccarlar tarafından satın alınmıştır. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti için de afyon, ticarette aranılan ürünlerden biri olmaya devam etmiştir. Cumhuriyet hükümetlerinin onayıyla, hazine gelirlerini arttırmak ve 1929 ekonomik bunalımının olumsuz etkilerinden kurtulmak amacıyla uyuşturucu imal eden fabrikalar kurulmuş ve böylece yeni bir gelir kalemi yaratılmıştır. Fakat bu fabrikaların "yasadışı" olarak kabul edilen faaliyetlerinden dolayı kapatılması ciddi bir mali kayba yol açınca, olumsuz durumu telafi etmek adına afyon üzerine devlet tekeli konmuştur. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı olarak adlandırılan tekel hem ekonomik kazancı düzenlemek hem de Avrupa ilaç sanayinin kurmuş olduğu kartelin olumsuz etkilerini gidermek açısından önemli bir adım olarak görülmüştür. Cumhuriyet dönemi hükümetleri 1930'lu yıllara kadar, afyon kullanımını denetlemek ve kısıtlamak amacıyla toplanan konferanslara katılmama yönündeki Osmanlı döneminde benimsenen politikaya sadık kaldı. Fakat uluslararası camiada afyon, 20. yüzyılın başından itibaren bağımlılık yapıcı özelliğinden dolayı yasaklı maddelerden biri olarak tanımlanmaktaydı ve tüketimi konusunda dünya genelini kapsayan sınırlamalar getirmek için çalışılmaktaydı. 1909 Şanghay Konferansı'yla başlayan 1912, 1913, 1914 Lahey ve 1925 Cenevre'yle devam eden konferansların toplanma amacı da buydu. Gerek Osmanlı ve gerek cumhuriyet yönetimleri davet edildikleri halde bu konferanslara katılmadılar ve konferansların getirdiği yükümlülüklerin altına girmediler. Fakat Cumhuriyet yönetimi Lozan Antlaşması içinde yer alan, afyon konferansı antlaşma metinlerinden dolayı, 1930 yılındaki Londra Konferansı'na katılmak zorunda kalmıştır. Uluslararası camiayla ortak hareket etme zorunluluğu doğrultusunda 1933 yılında yapılan antlaşmaları onaylayan cumhuriyet yönetimi daha sonra düzenlenen 1936 Cenevre Konferansı'na da delege göndermiştir. Anahtar Kelimeler: Haşhaş, Haşhaş Ziraati, Afyon, Afyon Ticareti, İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye Cumhuriyeti, Uyuşturucu, Şanghay, Lahey, Cenevre, Ticaret, ZiraatThe plant poppy and the opium obtained from it, is accepted as one of the oldest medical and industrial products. By the 16th century, together with the increase in the usage area of poppy in time and the realization of the addictive feature of opium; cultivation and the trade of poppy and opium gained importance. When opium appeared as an important commercial product after the 16th century, it became crucial in directing the international affairs and most of the European countries; England in particular, had opium-based-problems with the Far East countries. Ottoman Empire known for having high quality opium also generated the interests of European countries. In this way, Anatolian territory was also included in the trade adventure of opium. Opium which was one of the most important export articles of the Empire was bought by the European merchants from the seaports, from Izmir and Istanbul more particularly. For the newly-established Republic of Turkey, opium proceeded to be a significant commodity. By the approval of the governments of the Republic, drug manufacturing factories were built in order to enhance the public revenues and to get rid of the negative effects of the 1929 economic depression. Thereby a new income item was created for the new state. However, the closure of these factories due to their activities which were regarded as "illegal" caused a serious financial loss and for this reason, the state monopoly was enforced on opium in order to compensate this financial loss. The monopoly, which was called as Narcotic Drugs Restraint, was seen as an important step both for arranging the economic income and removing the negative impact of the cartel that was founded by European medicine industry on Turkey's international opium trade. Until the 1930s, the governments of Republic era held to the Ottoman policy of not attending the conferences gathered for controlling and limiting the use of opium unchanged. However, opium was defined as one of the forbidden substances since the beginning of the 20th century in the international community due to its addictive nature and a process had begun of introducing worldwide restrictions on the consumption of it. A series of conferences held for this purpose the first one of which was 1909 Shanghai Conference and followed by the ones conducted 1912, 1913 and 1914 in Hague and in 1925 in Geneva. Although they were invited, neither the Ottoman governments nor the governments of Republic attended these conferences and both refused to enter into the obligations that was imposed upon them. However, the Government of Republic had to attend the London Conference in 1930 because of the opium conference contracts included in the Treaty of Lausanne. In accordance with the obligations for acting coordinative with the international community, Government of Republic, who assigned the treaties in 1933, sent also delegate to the 1936 Geneva Conference. Key Words: Poppy, Poppy Cultivation, Opium, Opium Trade, England, the Ottoman Empire, Republic of Turkey, Drug, Shanghai, Hague, Geneva, Trade, Cultivatio

    Losing wealth or restricting the poison? Changing opium policies in early republican Turkey, 1923-1945.

    Get PDF
    Este artículo analiza las variables políticas respecto al opio en la etapa inicial de la Turquía republicana y sus consecuencias políticas. Al inicio del siglo XX, la consideración pública del opio había sido reconstruida y se había afianzado la tesis de la necesidad de una prohibición selectiva, con el resultado de un conjunto de convenios internacionales. El nuevo régimen del opio diseñado por estos convenios afecto a la joven república de Turquía, que era uno de los países principales en la producción y comercio del opio mundial. A causa de las presiones políticas internacionales y del declive de los precios del opio, Turquía cambió radicalmente sus políticas en este campo en 1933, con la aprobación de una serie de leyes acordes con los convenios. Pese a que estas leyes fueron pensadas como solución final a los problemas del opio, su ejecución dio lugar a nuevas tensiones. En contra de la opinión dominante entre los historiadores de que las elites del estado kemalista funcionaron como un grupo homogéneo con escasos conflictos internos, este artículo revela un grado elevado de desacuerdo y conflicto. Las elites se dividieron entre quienes querían mantener los ingresos de las exportaciones y quienes defendían la aceptación de los convenios internacionales. Mientras que en el período de entreguerras dominaron los segundos, el inicio de la Segunda Guerra Mundial favoreció las prioridades económicas de los primeros, debido al crecimiento de la demanda de opio para fabricar morfina y al debilitamiento de la regulación internacional.This article examines the shifting opium policies of early republican Turkey and their politicalconsequences. By the turn of the 20th century, the mind‐set behind the opium policies had turned towards restriction and selective prohibition, resulting in binding international conventions. The new opium regime framed by these conventions directly affected the young Turkish Republic, one of the foremost opium producing and exporting countries in the world. Due to international political pressure and the economic downturn in the opium market, Turkey radically changed its opium policies in 1933 by enacting a series of laws compatible with international conventions. Although designed as the final solution to the on‐going opium problem, execution of this legislation created new tensions. Contrary to the dominant perception among early republican historiographers that the Kemalist state elites functioned as a homogenous entity with few inner conflicts, this article argues that implementation of the opium laws revealed a significant degree of disagreement and controversy among Turkish ruling elites. They were split along policy lines privileging export revenue derived from opium versus adherence to the conventional obligations. While the interwar era witnessed continuous struggles between these two groups and their policy formulations, the outbreak of World War II favoured the economic priorities due to an increased demand for opium to obtain morphine, along with the erosion of the international regulatory basis

    The USA and military interventions in Turkey during the Cold War

    Get PDF
    Soğuk Savaş dönemi dünyanın olduğu kadar Türkiye’nin de siyasal, ekonomik, sosyo-kültürel ve askeri dönüşüm geçirdiği bir dönemdir. Bu dönemin Türkiye açısından en önemli özelliklerinden biri 27 Mayıs 1960 darbesinden itibaren ordunun siyasetteki ağırlığının günden güne artması ve askeri otoritenin siyasi otorite üzerinde sallanan bir demokles kılıcına dönüşmesidir. Bunun sonucunda da Türkiye 1960 ve 1980 yılları arasındaki yirmi yıl gibi kısa bir zaman aralığına iki askeri darbe ve bir muhtıra sığdırmıştır. Türkiye’de yaşanan askeri darbelerde Amerikan etkisi 27 Mayıs 1960’tan bugüne Türk siyasetinde ve toplumunda çokça tartışılan konulardan biridir. Yaşanan gelişmeler analiz edildiğinde, Soğuk Savaş döneminde Türkiye’de yaşanan 27 Mayıs ve 12 Eylül askeri darbelerinde ve 12 Mart muhtırasında Türkiye’nin iç siyasetinden ve dinamiklerinden kaynaklanan sebepler kadar uluslararası sistemden ve Türkiye’nin dış politika tercihlerinden kaynaklanan sebeplerin de rol oynadığı görülmektedir. Bu çalışmanın amacı; Soğu k Savaş dönemi boyunca Türkiye’de yaşanan askeri darbelerin ABD ile ilişkisini bugüne kadar kullanılmamış olan Amerikan ve İngiliz belgeleri gibi birincil kaynaklar ve konu hakkında yazılmış ikincil kaynaklar ışığında analiz ederek literatüre bir katkı sunmaktır. Çalışmanın temel argümanı Türkiye’de yaşanan askeri darbelerin Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunların ve krizlerin yaşandığı dönemlere denk geldiği ve darbelerin sonucunda Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri açıdan Amerika’nın etkisine daha fazla girerek Amerikan çıkarlarıyla uyumlu hale gelmiş olduğudur.The Cold War period witnessed transformation of Turkey in terms of political, economic, socio-cultural and military dynamics as well as many countries in the world. One of the main developments in Turkey in this period was the gradual dominance of military authority over civilian authority. As a result, two military interventions and one military memorandum took place in two decades between 1960 and 1980. The impact of the US in military interventions in Turkey since May 27, 1960 is a hotly debated issue in Turkish politics and society. It is seen that the global conjuncture and Turkey’s foreign policy objectives as well as Turkey’s domestic politics and dynamics played roles in military interventions during the Cold War. The aim of this article is to analyze the relationship between the US and military interventions in Turkey during the Cold War in the light of primary sources such as American and British archives and secondary sources which have not been used so far. This paper mainly argues that military interventions in Turkey coincided with problems or crises in Turkish-American relations and after these interventions the US influence in Turkey gradually increased and Turkey was reoriented to US-centric policies.No sponso

    Osmanlı Mali Sayımları -Temettüat Vergisi (1840/1841): Bolvadin Örneği

    Get PDF
    Makalemizin konusu olan temettüat defterleri, XIX yüzyıl ortaları için mali yapının ortaya çıkarılması anlamında son derece önemlidir. 1840 (H.1256) Bolvadin temettüat defteri tanzimat döneminde önceleri değişik isimlerle alınan vergilerin yerine bir tek vergi kaleminin ikamesi için hane reislerinin gelirlerinin tespiti amacıyla yapılmışlardır. Bu sayımlardan birisi de devletin mali yapıyı yeniden reorganizasyonu için 1840 yılında (h.1256) yapılan sayımlardır. “Osmanlı imparatorluğundaki mali yapı içerisindeki vergi yükümlülükleri üçlü bir yapıya indirgenebilir. Birincisi İslami temellere dayanan vergi mükellefiyetleri ikinci grup din ayrımı yapılmaksızın olağan dışı yapılan harcamaları karşılamak için alınan düzenli olmayan vergiler üçüncü grup ise harp masraflarının artmaya başlaması ile uygulanan diğer yükümlülüklerdir. Temettüat vergisine konu olan temettü (gelir) vergisinin XIX.yüzyıl Tanzimat dönemi dönüşümlerinin tesiri altındaki vergi alanında radikal anlamda reform yapılması konusunda öncelikli olarak ele alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğunda, Temettüat defterleri 1839-1840 yıllarına ait bölgeler ailelerin yaşadıkları haneler, hanelerin yıllık gelirlerine bağlı ödedikleri vergi kayıtlarıdır. Çalışmamızın esasını teşkil eden Osmanlı arşivinde bulunan, “ML V.RD.T.M. T 16030 cilt: IX Bolvadin Temettüat defteri, 27 X 77,5 1256 -Bolvadin merkez kazasının kurra ve mahallat-ı müslim ahalisinin emlak arazi ve temettüatını beyan eden defterdir.” Maliye varidat kalemi defterlerinden olan temettü defterleri, başbakanlık Osmanlı arşivinde bulunmaktadır. 1988’e kadar bu seriden çok az deftere maliyeden müdevver ve kepeci tasnifleri arasında rastlanmaktaydı 1988 de kataloglayarak araştırmalara sunulan temettü defterleri serisi dokuz katalog içinde 17.747 defter ihtiva etmektedir. Bu defterlerin çok büyük bir ekseriyeti 1845 (H.1261) tarihinde yapılan sayımlara aittir. Çok az sayıda olmak üzere 1840 (H.1256) da yapılan ilk tahrirlere ait deftere de rastlanmaktadır.” Çalışmamızda Osmanlı kamu maliyesinin zapturapt altına alınması vergi düzenindeki eksikliğinin tamamlanması Mükelleflerin tespit edilmesi ve devlet gelirlerinin artması için ülke çapında sayımlar yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır

    Success in Statebuilding and Demanding of Institutions: Turkey’S Role in Afghanistan (2001-2011)

    Get PDF
    DergiPark: 326180trakyasobedIn academic circles, the discussions have continued in order to achieve success in state building for a long time. Today, the execution of state building in Afghanistan is an important example of event provides the possibility to test the work made or to be made. West gained in Afghanistan, giving priority to securtity will just not bring success in state building. Meanwhile, the importance of the role of Turkey, which highlighting the soft power and encouraging all of the local actors to participate in state building process has continued to grow with each passing day in Afghanistan. Turkey's role in Afghanistan is the reality that needs to be examined, searching for the answer to the question of “how can we achieve the success in state building” by academic circles. This article tries to put forward this realityAkademik çevrelerde, uzun süredir devlet inşasında başarı elde etmek amacıyla yapılan tartışmalar devam etmektedir. Günümüzde icra edilen Afganistan devlet inşası da, yapılan veya yapılacak çalışmaları test edebilme imkânı sağlayan önemli bir örnek olaydır. Afganistan’da Batı, güvenliğe öncelik vermenin tek başına devlet inşasında başarı getirmeyeceğini görmüştür. Buna karşı Türkiye’nin Afganistan’da üstlenmiş olduğu yumuşak gücü ön plana çıkaran ve tüm yerel aktörleri devlet inşa sürecine katılmaya teşvik eden rolünün önemi, her geçen gün artmaya devam etmektedir. Akademik çevreler tarafından, “devlet inşasında başarının nasıl sağlanacağı” sorusuna cevap aranırken, Türkiye’nin Afganistan’daki rolü incelenmesi gereken bir gerçekliktir. Makalede bu gerçeklik ortaya koyulmaya çalışmaktadı

    SUSAM (Sesamum indicum L.), PAMUK (Gossypium hirsitum L.) VE HAŞHAŞ (Papaver somniferum L.) SAPLARINDA KARBONHİDRAT, LİGNİN MİKTARLARI VE BAZI LİF ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

    Get PDF
    Dünya çapında orman alanlarının azalması orman ürünleri endüstrisini oduna alternatif olabilecek nitelikteki hammaddelerin arayışına yöneltmiştir. Bu nedenle çalışmamızda, susam, pamuk ve haşhaş bitkilerine ait saplarda karbonhidrat kompozisyonu ve miktarları, lignin miktarları ile bazı lif özellikleri araştırılmıştır. Saplarda ramnoz (%0.59-0.87), ksiloz (%18.42-19.76), arabinoz (%1.49-1.57), mannoz (%1.11-1.77), glukoz (%44.05-45.98) ve galaktoz (%1.37-1.93) monosakkarit birimleri olarak saptanmıştır. Klason lignini miktarları %22.99 ile %23.64 arasında tespit edilmiştir. Lif uzunluğu değerleri 420 ile 3650 µm aralığında sıralanırken, lif genişlikleri ise saplarda 10 ile 60 µm aralığında yer almıştır. Elde edilen sonuçlar, geniş yapraklı ağaç türleriyle karşılaştırılabilir düzeyde olup, söz konusu zirai materyallerin orman ürünleri endüstrisine ait ilgili proseslerde kullanılabileceklerine işaret etmektedir. Anahtar Kelimeler: Tarımsal atıklar, Karbonhidrat, Lignin, Lif özellikler
    corecore