114 research outputs found
The Effect on Gifted Students’ 21st-Century Skills of Supporting Science Teaching with LEGO® Education® BricQ Motion Essential and Student Opinions on this Instruction
In many countries, individuals have started to gain 21st-century skills from an early age. In Turkey, the education of gifted students is supported with activities enriched in parallel with these skills in science and art centres. The LEGO® Education® BricQ Motion Essential Set reinforces achievements with hands-on activities in science subjects, while also improving 21st-century skills such as problem solving, critical thinking, creativity, and collaboration. At this point, this study aims to examine the effect of the LEGO® Education® BricQ Motion Essential Set on the 21st-century skills of gifted students in the teaching of the ‘Force and Motion’ unit and to determine the students’ views on the teaching process. The study was carried out in a science and art centre in Konya in the spring term of the 2021–2022 academic year. The sample of the study consisted of 21 gifted students studying in Support-2 programmes (4th grade). An explanatory sequential design was preferred in the study. In the quantitative data collection phase of the study, a one-group pre-test/post-test experimental design was used. Interviews were used for the qualitative data collection phase. The quantitative data of the research were analysed with the SPSS 26 statistical package program. Qualitative data were categorised according to themes and codes in accordance with content analysis. The results of the research showed that the LEGO® Education® BricQ Motion Essential Set was effective for 21st-century learning and the renewal of the skills of the gifted students participating in the research and that the students developed positive opinions about this education set. It is recommended to use LEGO® training sets to develop the 21st-century skills of gifted students
The Impact of Educational Films on Attitude and Awareness Towards Environmental Problems
DergiPark: 526233tredThisstudy aimed to examine the effects of educational films on the second-gradeelementary school teacher candidates’ attitudes and awareness towardsenvironmental problems. . In this study, two pre-existing groups were randomlyassigned to experimental and control groups, so the study was designedaccording to the pre-test post-test control group quasi-experimental design.Participants from whom data were gathered were identified through purposivesampling. The awareness scale towards environmental problems and the attitudescale towards environmental problems were used as data collection tools in thestudy. According to the results there was a significant difference between theawareness scale mean post-test scores in favor of the experimental group. Also,the attitude scale mean post-test scores of the teacher candidates werecompared and there was no difference between the attitudes mean scores of theteacher candidates
Lisansüstü Öğrencilerin Yaşam Boyu Öğrenme Yeterliklerine İlişkin Görüşleri
Ülkelerin sahip olduğu nitelikli insan gücünün sürdürülebilir olmasında yaşam boyu öğrenme ile ilgili çalışmaların hız kazanması önemli bir etken olarak değerlendirilmektedir. Sürdürülebilir öğrenme yaşantılarının gerçekleşme aşamasında ise bireylerin kendi öğrenmelerini düzenleyebilmeleri adına, Avrupa Birliği yaşam boyu öğrenme kapsamında birtakım anahtar yeterlikler belirlemiştir. Bu doğrultuda araştırmada, yaşam boyu öğrenmenin gelecekteki uygulayıcıları olarak değerlendirilen lisansüstü öğrencilerinin yaşam boyu öğrenme yeterliklerine ilişkin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılan bu araştırmada, ölçüt örnekleme yöntemi ile gönüllü 15 kişilik lisansüstü eğitim grubu oluşturulmuş, veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formunun oluşturulmasında Avrupa Birliği’nin yaşam boyu öğrenme için belirlemiş olduğu sekiz anahtar yeterlik dikkate alınmıştır. Lisansüstü öğrencilerden elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenerek, kategori ve kodlardan temalara ulaşılmıştır. Gerçekleştirilen analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre; lisansüstü öğrencilerinin yaşam boyu öğrenme ve yaşam boyu öğrenme yeterliklerine ilişkin ifadelerinin, literatürde yer alan tanımlarla örtüştüğü belirlenmiştir
Endokron restorasyonlar
Endodontik
tedavi görmüş ve kuron harabiyeti fazla olan dişlerin restorasyonunda
uygulanacak tedavi ile ilgili bir fikir birliğine hala varılamamıştır. Geleneksel
yöntemde bu dişlerin tedavisi kanal içi post üzerine uygulanan tam kuron
restorasyonları ile yapılmaktadır. Fakat bu tedavi esnasında sağlam dokuların
da kaldırılması sebebiyle geriye kalan diş dokusunun biyomekanik özellikleri
değişmekte ve güçsüzleşmektedir. Adeziv sistemlerin gelişmesine parelel olarak bu
vakalarda yeni tedavi alternatifleri uygulanmaktadır. Endokuron restorasyonlar
aşırı madde kaybına sahip endodontik tedavi görmüş dişlerin tedavisinde,
post-kuron restorasyonlara alternatif olarak kullanılan yeni bir tedavi
seçeneğidir. Endokuron restorasyonlar tek parça olarak üretilmektedir. Bu
restorasyonlar pulpa odasından ve kavite duvarlarından destek aldığı için
makromekanik tutuculuk sağlarken, adeziv sistem ile simante edilmesi sayesinde
mikromekanik tutuculuk da elde edilmektedir. Endokuron restorasyonların
uygulamasının basit, seans sayılarının az, preparasyon sırasında sağlam diş
dokusunun daha az kaldırılması, kısa kanallı, kalsifiye, tıkalı ve kökleri eğri
olan dişlerde uygulanabilmesi, kökte perforasyon ve kırık oluşturma riskinin
bulunmaması ve oklüzal mesafenin az olduğu hastalarda uygulanabilmesi gibi pek
çok avantajı bulunmaktadır. Endokuron restorasyonlar ile yapılmış literatürde
az sayıda çalışma mevcuttur. Bu derlemenin amacı yakın bir geçmişten itibaren
kullanılan endokuron restorasyonların tarihçesini, sınıflamasını, avantajlarını
ayrıntılı bir biçimde inceleyerek konuyla ilgili yapılan in vivo ve in vitro
çalışmaları değerlendirmektedir. Anahtar kelimeler: Endokuron;
endodontik tedavili diş; aşırı madde kaybı; adeziv restorasyo
Determination of Candidates Teachers' Opinions on Science in Everyday Life and Family Role in Process of Education with 3-Idiots Movie as a Teaching Material
Bu çalışma ile fen bilgisi öğretmen adaylarının 3-İdiot filmindeki fenin günlük hayatta kullanımı ve ailenin eğitim sürecindeki rolüne yönelik görüşlerini almak amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplandığı katılımcılar amaçlı örnekleme ile belirlenmiştir. Çalışma grubu toplam 124 öğretmen adayının bulunduğu iki tip katılımcıdan oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, 3 İdiot filmine yönelik hazırlanan 2 adet yarı yapılandırılmış görüşme sorusu kullanılmış ve veriler HyperRESEARCHTM 2.6.1. programı ile analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının filmde gördükleri fen kavramlarının günlük hayat uygulamasına ilişkin pek çok örnekten yalnızca çok çarpıcı olan örnekleri tespit ettikleri görülmüştür. Ayrıca öğretmen adaylarının görüşleri ailenin eğitim sürecindeki baskısı ile yanlış meslek seçmeye, cinsiyete göre mesleğe yöneltmeye, başarısızlığa, psikoloji bozukluğa, kendine güven kaybına, kaygıya, kararsızlığa neden olduğunu göstermiştir.It is aimed with this study to collect the ideas of science teacher candidates about 3-Idiots movie in terms of science in everyday life and family role in process of education. This study is designed as a phenomenological research study which is among qualitative research methods. Participants whose inputs were collected are selected by purposeful sampling. Study group is consisted of two types of participants in a total of 124 teachers' candidates. As data gathering tool, two semi-structured interview questions prepared accordingly to 3-Idiots movie are used and data were analyzed with the qualitative analysis program called HyperRESEARCHTM 2.6.1. As a result of the study it was found that teacher candidates identified only very striking examples of many examples about science in everyday life in the film. In addition teacher candidates' opinions showed that teacher candidates' families in the educational process caused by to choose the wrong profession, orientation profession according to gender, failure, psychological disorder, loss of self-confidence, anxiety, instability
Malignancies in individuals living with HIV/AIDS
Background. The incidence of malignancy is heightened in individuals infected with Human Immunodeficiency Virus (HIV). Despite a decrease in the incidence of HIV infection resulting from antiretroviral therapy (ART), the prevalence of HIV-associated malignancies remains substantial. Objective. Our objective was to examine the types of cancer that initially manifest in individuals infected with HIV or emerge during their subsequent observation period. Material and method. The study conducted a retrospective analysis of demographic characteristics, malignancy types, presenting symptoms, mode of transmission, HIV-RNA levels, and CD4/CD8 ratios in individuals living with HIV who developed malignancies and were under follow-up at the Infectious Diseases Polyclinic between October
2018 and December 2022. Results. Out of the 465 patients who were monitored during the study, 27 individuals (5.8%) were diagnosed with various malignancies. Among these patients, 22 (81%) were men and 5 (19%) were women. The average age of the patients ranged from 45.87 to 9.12 years. Among the patients, 17 (63%) were married and 10 (17%) were single. In terms of education, 16 patients (59.3%) had completed primary school, 7 patients (25.9%) were university graduates, and 4 patients (14.8%) had completed high school. The mode of HIV transmission in all patients was through sexual intercourse. The reasons for testing varied, with 8 patients (29.7%) being tested due to fever, 6 patients (22.2%) before undergoing surgery, 3 patients (11.1%) due to weight loss, and 2 patients (7.4%) tested for reasons such as job application, diarrhea, pre-blood donation, lymphadenomegaly, and dysphagia. The most common types of malignancies observed in the patients were non-Hodgkin’s lymphoma (NHL) with 11 cases (40.7%), followed by Kaposi’s sarcoma (KS) with 5 cases (18.5%), and cervical carcinoma with 3 cases (11.1%). Conclusion. The incidence of cancer is higher among individuals with HIV. There is a need to enhance the awareness among both healthcare providers who specialize in HIV care and those who do not
AVİYONİK ÜRÜN DOĞRULAMASINDA TİTREŞİM FİKSTÜRÜ TASARIMI
Bu çalışma kapsamında, havacılık sektöründe kullanılan aviyonik bir ürün için, titreşim fikstürü tasarlanarak doğrulanmıştır. Sonlu elemanlar yöntemi kullanılarak modal analizler gerçekleştirilmiştir. Modal analizlerle tasarımı doğrulanan model, üretildikten sonra titreşim testlerine tabi tutulmuştur. Titreşim testleri esnasında ivmeölçerler yardımıyla veri toplanarak analiz sonuçları ile karşılaştırmalı olarak sunulmuştur. Korelasyonu sağlanan analiz ve test sonuçları ile titreşim fikstür tasarımının uygunluğu değerlendirilmiştir
Usporedba kemijskih i bioloških značajki propolisa pčelinje pasmine Apis mellifera caucasica iz turskih provincija Ardahana i Erzuruma
The aim of this study was to compare the biological activities of ethanolic propolis extracts of Apis mellifera caucasica obtained from Ardahan and Erzurum provinces of Turkey. Samples were tested for antioxidant, anticytotoxic, anticarcinogenic, antibacterial, and antifungal potentials using different techniques. Propolis samples from the two provinces had different mineral and organic compositions related to their geographical origin. The ferric reducing antioxidant power (FRAP) test showed superiority of Ardahan propolis over the Erzurum. Regardless of origin and the presence of mitomycin C in the culture medium, propolis enhanced human peripheral lymphocyte viability, which depended on the duration and propolis concentration. Antiperoxidative activity on MCF-7 breast cancer cells was concentrationdependent. Erzurum propolis showed the highest anticarcinogenic activity at the concentrations of 62.5 μg/mL and 125 μg/ mL, which dropped at higher concentrations. All propolis samples also showed antibacterial activity against the tested human pathogens similar to ampicillin and penicillin controls, except for Pseudomonas aeruginosa. However, they did not exert any antifungal activity against Candida albicans and Yarrowia lipolytica. In conclusion, propolis samples from both provinces showed promising biological activities, but further research should focus on finding the right concentrations for optimal effect and include the cell necrosis pathway to get a better idea of the anticarcinogenic effects.Cilj je ovoga istraživanja bio usporediti biološku aktivnost etanolnih ekstrakata propolisa pčelinje pasmine Apis mellifera caucasica iz dviju turskih provincija: Ardahana i Erzuruma. Testirana su njihova antioksidacijska, anticitotoksična, antikancerogena, antibakterijska i antifungalna svojstva. Uzorci iz tih dviju provincija razlikovali su se u mineralnom i organskom sastavu koji je odražavao njihovo zemljopisno podrijetlo. Test redukcije željeza/antioksidacijske snage (engl. ferric reducing antioxidant power, krat. FRAP) otkrio je superiornost ardahanskoga propolisa nad erzurumskim, no bez obzira na podrijetlo i prisutnost mitomicina C u mediju, oba su propolisa povećala vijabilnost ljudskih perifernih limfocita, a učinak je ovisio o koncentraciji i trajanju. Propolis iz Erzuruma iskazao je najveću antikancerogenu aktivnost u koncentracijama od 62,5 i 125 μg/mL, no ona se smanjila s višim koncentracijama. Oba su propolisa također iskazala antibakterijsku aktivnost sličnu ampicilinskoj i penicilinskoj kontroli, osim kad se radilo o bakteriji Pseudomonas aeruginosa. Međutim, oba su zakazala protiv plijesni Candida albicans i Yarrowia lipolytica. Može se zaključiti da uzorci propolisa iz obiju provincija pružaju obećavajuće biološke aktivnosti, no u daljnja istraživanja, koja se trebaju usmjeriti na traženje optimalnih koncentracija za postizanje željenog učinka, treba uključiti i nekrotični put u mehanizmu djelovanja kako bi se stekao bolji uvid u njihovo antikancerogeno djelovanje
In a real-life setting, direct-acting antivirals to people who inject drugs with chronic hepatitis c in Turkey
Background: People who inject drugs (PWID) should be treated in order to eliminate hepatitis C virus in the world. The aim of this study
was to compare direct-acting antivirals treatment of hepatitis C virus for PWID and non-PWID in a real-life setting.
Methods: We performed a prospective, non-randomized, observational multicenter cohort study in 37 centers. All patients treated with
direct-acting antivirals between April 1, 2017, and February 28, 2019, were included. In total, 2713 patients were included in the study
among which 250 were PWID and 2463 were non-PWID. Besides patient characteristics, treatment response, follow-up, and side effects
of treatment were also analyzed.
Results: Genotype 1a and 3 were more prevalent in PWID-infected patients (20.4% vs 9.9% and 46.8% vs 5.3%). The number of naïve
patients was higher in PWID (90.7% vs 60.0%), while the number of patients with cirrhosis was higher in non-PWID (14.1% vs 3.7%). The
loss of follow-up was higher in PWID (29.6% vs 13.6%). There was no difference in the sustained virologic response at 12 weeks after
treatment (98.3% vs 98.4%), but the end of treatment response was lower in PWID (96.2% vs 99.0%). In addition, the rate of treatment
completion was lower in PWID (74% vs 94.4%).
Conclusion: Direct-acting antivirals were safe and effective in PWID. Primary measures should be taken to prevent the loss of follow-up
and poor adherence in PWID patients in order to achieve World Health Organization’s objective of eliminating viral hepatitis
Nurses' perceptions of aids and obstacles to the provision of optimal end of life care in ICU
Contains fulltext :
172380.pdf (publisher's version ) (Open Access
- …