4 research outputs found
Investigating risk factors occurring to postoperative pancreatic fistula after proximal pancreaticoduodenectomy
AMAÇ Proksimal pankreatikoduodenektomi (PPD) sonrası postoperatif pankreatik fistüller (POPF) sık görülen komplikasyonlardan dır. PPD sonrasında POPF %0-17 oranında görülmektedir. Genellikle anastomoz kaçağı sonrası oluşan pankreatik fistüller PPD sonrası mortalite ve morbiditenin en önemli sebebidir. International Study Group on Pancreatic Fistula (ISGPF) tarafından POPF; postop 3. gün veya sonrasında elde edilen dren sıvısındaki amilaz değerinin serum amilaz değerinden 3 kat daha fazla olması olarak tanımlamış ve Grup A, Grup B ve Grup C olarak üç gruba ayrılmıştır. Grup B-C POPF gelişen hastalar klinik olarak anlamlı olarak gruplandırılmıştır. Bu çalışma da PPD sonrası görülen en önemli komplikasyonu olan POPF gelişimine neden olan risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlandı. GEREÇ-YÖNTEM Bu çalışmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı tarafından 08.03.1995-03.08.2011 tarihleri arasında PPD yapılan 204 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Ameliyat öncesi dönemde; yaş, cinsiyet, geliş yakınması, ASA skoru, hemogram ve biyokimya değerlerine, ameliyat öncesi tanı ve tedavi amaçlı herhangi bir girişim yapılıp yapılmadığına (ERCP, PTK ,internal ve eksternal drenaj kateteri) bakıldı. Ameliyat sırasında; ameliyat süresine, ameliyatta kullanılan eritrosit süspansiyonuna, kanama miktarına, Wirsung kanal çapına, pankreas kıvamına, ek organ rezeksiyonu, portal ven rezeksiyonu yapılıp yapılmadığına bakıldı. Ameliyat sonrası dönemde; pankreatik fistül gelişip gelişmediğine ve çıkarılan piyesin patoloji sonuçlarına, ameliyat öncesi ve sonrası klinik notları, operasyon notları, laboratuar sonuçları, radyoloji raporları ve patoloji raporlarını içeren tıbbi kayıtlar incelenerek elde edilecektir. Elde edilen veriler SPSS 15 0 programı kullanılarak analiz edildi. SONUÇ Bu çalışmada, yapılan tek değişkenli analizde, tüm gruplarda, POPF gelişmesinde etkili ana pankreatik kanal çapının (Wirsung) 3 mm altında olması (p=0,004) ve pankreas kıvamının yumuşak olması (p<0,001), anlamlı olarak değerlendirildi. Grup B ve C'de ise yapılan tek değişkenli analizde, pankreatik fistül gelişiminde etkili olan ana pankreatik kanal çapının(Wirsung) 3 mm altında olması(p=0,003), pankreas kıvamının yumuşak olması(p<0,001) ve pankreas tümörü dışı ( kronik pankreatit hariç) nedenlere yönelik yapılan PPD dahil etkinlikleri istatiksel olarak anlamlı bulundu. (p=0.018) Çok değişkenli analizde ise pankreas kıvamının yumuşak olması hem POPF (Grup A-B-C) için (Odds Ratio oranı 2,018, güven aralığı 2,993-18,932, p<0,001) hemde Grup B ve Grup C pankreatik fistül için (Odds Ratio 2,763 güven aralığı 3,906-65,352, p<0,001) istatiksel olarak anlamlı bulundu ve risk faktörleri içinde en güçlü etken olduğu görüldü. Bu çalışma, bize göstermektedir ki, PPD sonrası pankreatik fistül gelişme riski yüksek olan hastaları önceden belirleyerek ve bu hastalarda gerekli önlemleri alarak (ameliyat sırasında pankreatik kanala stend koymak, somatostatin analogu vermek, anostomoz hattına fibrin yapıştırıcılar kullanmak, amliyat sonrası erken dönemde dren çekmek veya dren kullanmamak gibi) POPF nedeniyle oluşabilecek mortalite ve morbidite oranlarını azaltılabiliriz. SUMMARY Purpose Postoperative pancreatic fistula after (POPF) proximal pancreaticoduodenectomy (PPD) is a common complication reported between 0% and 7%. Pancreatic fistula generally occuring due to anastomosis leak is the most important cause of mortality and morbidity of pancreatoduodenectomy. International Study Group on Pancreatic Fistula (ISGPF) defined POPF as 3 or more times higher levels of drain amilaz values compared to serum amilaz levels and seperated into 3 groups as Group A, Group B and Group C. Group B-C is mentioned to be clinically significant İn this study we aimed to determine the risk factors for POPF which is the most important and common complication after PPD. MATERIAL and METHOD In this study information of 204 patients went under proximal pancreaticoduodenectomy between March 1995 and August 2011 in Dokuz Eylul University School of Medicine, Department of General Surgery was collected retrospectively. Age, sex, complaints on presentation, ASA score, labarotory, preoperative diagnose and any approches for diagnose and treatment such as ERCP, PTC, percutaneous biliary drainage, operation time, perioperative blood transfusion, bleeding volume, diameter of Wirsung, solidity of pancreas, accompanying portal ven resection, postoperative pancreatic fistula, postoperative pathologic examination, preoperative and postoperative clinical notes, operation notes, radiologic examinations were assesed. Data of patients were analyzed with SPSS for Windows 15.0. RESULT Univariate analysis revealed Wirsung diameter under 3 mm (p=0,004) and soft pancreatic tissue (p<0,001) are significantly increase POPF in all groups. Univariate analysis of group B and C showed Wirsung diameter under 3 mm (p=0,004) and soft pancreatic tissue (p<0,001) and ethiology except tumor (p=0.018) are significantly increase. Multivariate analysis revealed that soft pancreatic tissue is statistically significant for both POPF(Group A-B-C) (Odds ratio 2,018, confidence interval 2,993-18,932, p<0,001) and Group B and C pancreatic fistula (Odds ratio 2,763, confidence interval 3,906-65,352, p<0,001) and it is the most important risk factor. As a conclusion patients carrying high risk of pancreatic fistula may be provided preoperatively so that mortality and morbidity may be decreased
Adequacy of audit committees: A study of deposit banks in Turkey
The purpose of this study is to investigate the adequacy of the audit committees in Turkish Banking Sector. Considering national and international legislation, and best practices, audit committees' adequacy involves the issues regarding committees and the responsibilities of committees. Interviews and questionnaires in 6 deposit banks were carried out to investigate the adequacy of the audit committees. The data, collected through the interviews and questionnaires, were analyzed by frequency analyses, alfa test and t-tests. According to the results, a variety of deficiencies were determined in the audit committees' structure and responsibilities of internal control, risk management, accounting and financial reporting, independent auditing, valuation services, and rating bureaus. Although all the banks examined in the study were deposit banks, the adequacy of the audit committees varied according to the banks. Banks' board of directors and the audit committees should update their approach in order to carry out their duties more efficiently.Publisher's Versio
Kuruluşundan bu yana Özel Saint Joseph Fransız Lisesi tarihi
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2014.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Yiğit, Aslı