83 research outputs found
PISA 2012 Türkiye Örnekleminde Matematiksel Davranış ve Matematik Okuryazarlığını Etkileyen Değişkenlerin Çok Gruplu Hibrit Modelleme ile İncelenmesi
This study aims to test the hybrid model structured by the variables of instrumental motivation for mathematics, mathematics self-concept, mathematics self-efficacy, mathematics anxiety and mathematics interest that are considered to have affected mathematics behavior and mathematics literacy of the PISA 2012 Turkey sample, and to examine if the model varies in terms of gender and school type (general high school, Anatolian school and vocational high school). The population of this correlational study consists of 4848 students who attended PISA 2012 from Turkey and the sample consists of 15-year-old 1441 students who took B form of the Student Questionnaire. PISA 2012 “Student Questionnaire-B Form” and “Mathematics Literacy Test” were used as data collecting tools in the research. When fit indices were analyzed, it was found that model-data fit was achieved for the hybrid model structured at the first phase and the model didn’t vary according to gender and school type. In addition, when path coefficients were examined, it was seen that mathematics self-efficacy was the best predictor of the mathematics literacy variable and mathematics interest was the best predictor of the mathematics behavior variable. It was observed that mathematics self-efficacy had a great positive effect in predicting mathematics literacy, and mathematics interest had a great positive effect in predicting mathematics behavior. The results of the study revealed that structured model explained 44% of the mathematics behavior and 39% of the mathematics literacy.Bu araştırmanın amacı PISA 2012 Türkiye örnekleminde matematiksel davranış ve matematik okuryazarlığını etkilediği düşünülen araçsal motivasyon, matematik benlik kavramı, matematik özyeterliği, matematik kaygısı, matematik ilgisi değişkenleri ile birlikte tanımlanan hibrit modeli test etmek ve modelin cinsiyet ve okul türü (genel lise, anadolu lisesi, meslek lisesi) açısından farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Bu doğrultuda yapılan ilişkisel araştırmanın evrenini PISA 2012’ye Türkiye’den katılan 4848 öğrenci, örneklemini ise Öğrenci Anketi’nin B formunu alan 15 yaş grubu 1441 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak PISA 2012 “Öğrenci Anketi-B formu” ve “Matematik Okuryazarlığı Testi” kullanılmıştır. Uyum indeksleri incelendiğinde ilk aşamada kurulan hibrit model ve her bir grup için model-veri uyumunun sağlandığı ve cinsiyet ile okul türü açısından modelin farklılaşmadığı görülmüştür. Ayrıca yol katsayıları incelendiğinde matematik okuryazarlığı değişkeninin en iyi yordayıcısının matematik özyeterliği olduğu ve matematiksel davranış değişkeninin en iyi yordayıcısının matematik ilgisi olduğu görülmüştür. Matematik özyeterliğinin matematik okuryazarlığını yordamada ve matematik ilgisinin ise matematiksel davranışı yordamada pozitif düzeyde büyük etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmanın sonucunda kurulan modelin matematiksel davranışın %44’ünü, matematik okuryazarlığının ise %39’unu açıkladığı görülmüştür
A comparative ID migraine screener study in ophthalmology, ENT and neurology out-patient clinics
Migraine is more likely to be misdiagnosed in patients with comorbid diseases. Not only primary care physicians, but also specialists might misdiagnose it due to the lack of diagnostic criteria awareness. The ID migraine test is a reliable screening instrument that may facilitate and accelerate migraine recognition. This study aimed to compare the prevalence and characteristics of migraine in a large sample of patients admitted to clinics of ophthalmology (OC), ear, nose and throat diseases (ENTC) and neurology (NC), as well as to validate the use of the ID migraine test in OC and ENTC settings. This was a multicentre (11 cites) study of out-patients admitting either to NC, ENTC or OC of the study sites during five consecutive working days within 1 week. From each of the clinics, 100 patients were planned to be recruited. All recruited patients were interviewed and those having a headache complaint received an ID migraine test and were examined for headache diagnosis by a neurologist, blinded to the ID migraine test result. A total of 2625 subjects were recruited. Only 1.3% of OC patients and 5.4% of ENTC patients have been admitted with a primary complaint of headache, whereas the percentage of NC patients suffering from headache was 37.6%. Whereas 138 patients (19.3%) in OC, 154 (17.3%) in ENTC and 347 (34%) in NC were found to be ID migraine test positive, 149 patients (20.8%) in OC, 142 (16%) in ENTC and 338 (33.1%) in NC were diagnosed with migraine. The sensitivity, specificity, and positive and negative predictive ratios of the ID migraine test were found to be similar in all clinics. An important fraction of the patients admitted to NC, as well as to OC and ENTC, for headache and/or other complaints were found out to have migraine by means of a simple screening test. This study validated the ID migraine test as a sensitive and specific tool in OC and ENTC, encouraging its use as a screening instrument.Pfizer-Türkiy
Impact of opioid-free analgesia on pain severity and patient satisfaction after discharge from surgery: multispecialty, prospective cohort study in 25 countries
Background: Balancing opioid stewardship and the need for adequate analgesia following discharge after surgery is challenging. This study aimed to compare the outcomes for patients discharged with opioid versus opioid-free analgesia after common surgical procedures.Methods: This international, multicentre, prospective cohort study collected data from patients undergoing common acute and elective general surgical, urological, gynaecological, and orthopaedic procedures. The primary outcomes were patient-reported time in severe pain measured on a numerical analogue scale from 0 to 100% and patient-reported satisfaction with pain relief during the first week following discharge. Data were collected by in-hospital chart review and patient telephone interview 1 week after discharge.Results: The study recruited 4273 patients from 144 centres in 25 countries; 1311 patients (30.7%) were prescribed opioid analgesia at discharge. Patients reported being in severe pain for 10 (i.q.r. 1-30)% of the first week after discharge and rated satisfaction with analgesia as 90 (i.q.r. 80-100) of 100. After adjustment for confounders, opioid analgesia on discharge was independently associated with increased pain severity (risk ratio 1.52, 95% c.i. 1.31 to 1.76; P < 0.001) and re-presentation to healthcare providers owing to side-effects of medication (OR 2.38, 95% c.i. 1.36 to 4.17; P = 0.004), but not with satisfaction with analgesia (beta coefficient 0.92, 95% c.i. -1.52 to 3.36; P = 0.468) compared with opioid-free analgesia. Although opioid prescribing varied greatly between high-income and low- and middle-income countries, patient-reported outcomes did not.Conclusion: Opioid analgesia prescription on surgical discharge is associated with a higher risk of re-presentation owing to side-effects of medication and increased patient-reported pain, but not with changes in patient-reported satisfaction. Opioid-free discharge analgesia should be adopted routinely
Finansal okuryazarlığın finansal istikrar üzerindeki etkisi : bir uygulama
Yaşanan finansal gelişmeler ve sermayenin globalleşmesi finansal piyasaların karmaşık hale gelmesine, teknolojik gelişmeler ise finansal ürün ve hizmetlerin sayısının artmasına neden olmuştur. Hemen her bireyin piyasa katılımcısı olmasının önünü açan bu durum, risklerin artmasına ve finansal okuryazarlık seviyesinin önem kazanmasına neden olmuştur. Tezde finansal okuryazarlık ve istikrar kavramları tanımlanırken finansal okuryazarlığın finansal istikrar üzerindeki etkisi ampirik olarak incelenmeye çalışılmıştır.Bu sebeple çalışmanın temel amacı; finansal okuryazarlığın ve finansal istikrarın kavramsal ve teorik olarak anlaşılmasını sağlamak ve finansal okuryazarlık seviyesinin finansal istikrar göstergeleri üzerinde ne gibi etkileri olduğunu ortaya koymaktır. Bu amaçla, öncelikle finansal okuryazarlıkla ilgili kavramsal ve teorik çerçeveverilmiştir. Sonraki bölümde finansal istikrar kavramı ve unsurları, finansal istikrarsızlığa neden olan durumlar ile finansal istikrarın sağlanması ve sürdürülmesi için yapılması gerekenlere yer verilmiştir. Bununla birlikte finansal davranışların finansal istikrar üzerindeki olası etkileri de teorik olarak değerlendirilmiştir. Daha sonraki bölümlerde ise seçilmiş ülkeler ve Türkiye çerçevesinde finansal okuryazarlık seviyesinin finansal istikrar göstergelerine nasıl yansıdığı ilgili yılın verileriyle değerlendirilmiştir. Son olarak dünya geneli için yapılan ampirik bir çalışma ile finansal okuryazarlığın finansal istikrar üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Geliştirilen model ile tüm değişkenler birlikte kontrol altına alındığında bile, finansal okuryazarlığın finansal istikrar üzerindeki etkisinin pozitif ve istatistiki açıdan anlamlı olduğu sonucuna varılmıştır. Bulaşma etkisinden dolayı finansal istikrar açısından ülke yönetimleri arasındaki iş birliğin önemi, finansal eğitimlerle finansal okuryazarlık seviyesinin arttırılabileceği ve politika yapıcıların çeşitliönlemlerle finansal istikrar düzeyinin artmasına katkı sağlayacağı belirtilmiştir. --------------------THE EFFECT OF FINANCIAL LITERACY ON FINANCIAL STABILITY: AN APPLICATIONFinancial developments and globalization of capital have made financial markets more complex and technological developments have also caused the increase in the number of financial products and services. This situation, which allows almost every individual to be a market participant, has led to increased risks and gained importance ofthe financial literacy level. In this thesis, first, the concepts of financial literacy and financial stability are emphasized and then the effect of financial literacy on financial stability is examined empirically. Accordingly, the main aim of this paper is to (i) clarify the financial literacy and stability conceptually and theoretically, and (ii) to reveal the effects of financial literacy level on the indicators of financial stability. For this purpose, first, the conceptual and theoretical framework of financial literacy is presented. In the next section; financial stability and its elements, the situations which cause financial instability and the necessary things to be done in order to providethe durability of financial stability are mentioned. At the same time, the possible effects of financial behaviours on financial stability are also evaluated theoretically. Thereinafter, it is evaluated how financial literacy level influences financial stability indicators in the selected countries and Turkey by using data for the relevant years. Finally, it isempirically analyzed the effect of financial literacy on financial stability by using data around the world. As a result, it seems that the effect of financial literacy on financial stability is positive and statistically significant even though all variables are controlled. Also, it is emphasized that intercountry cooperation is important in terms of financialstability because of contagion effect, financial literacy level may be increased by financial education and policy makers may contribute the development of financial stability level by taking various precautions
Darülfünun’da ahlâk dersleri programlar-ders notları-hocalar
DARÜLFÜNUN’DA AHLÂK DERSLERİ
PROGRAMLAR-DERS NOTLARI-HOCALAR
Darülfünun, 1876 ile 1933 yılları arasında varlığını devam ettiren batılı tarzda bir yükseköğretim kurumu olarak Osmanlı modernleşmesinde önemli bir yere sahiptir. Kurulması tasarlandıktan sonra hayata geçirilmesi vakit almış, 1900 senesine kadar tam bir şekilde açılmaya muvaffak olamamıştır. Bu yapı ile modern bir Osmanlı vatandaşı yetiştirilmek istendiği düşünüldüğünde Ahlâk dersleri de önemli bir konuma sahiptir. Bu bakımdan Ahlâk derslerini tedris eden hocaların kimler olduğu, derslerde okuttukları metinler de önem taşımaktadır.
Darülfünun’da Ahlâk dersleri, ancak hoca-program-ders notu merkezinde ele alındığında derinlikli bir bakış açısı sunabilmektedir. Darülfünun’da Ahlâk dersi hocalığı yapan Emrullah Efendi, Babanzade Ahmet Naim, Mehmet Kamil Miras, Halil Nimetullah Öztürk, Mehmet İzzet Mete, Mehmet Servet Berkin, Necmettin Sadık Sadak, Maks Bonnafous ve İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Ahlâk dersleri tedris etmiş ve ders notları vücuda getirmişlerdir. Bu ders notlarına genel olarak bakıldığında Darülfünun’da Ahlâk dersleri, İslâm ahlâk düşüncesi ve ilahi kaynaklı bir yaklaşımla ele alınırken zaman içerisinde akılcı ahlâk anlayışlarına ve bilhassa son dönemde İçtimaiyat merkezine yönelerek bu alanla bütünleşmiştir. Bu durum hem özelde Ahlâk derslerinin hem de genelde Darülfünun’un ilmî yönelimini ortaya çıkarmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Darülfünun, Ahlâk Dersleri, Hocalar, Ders Notları, Programlar.
ABSTRACT
ETHICS LECTURES IN DARULFUNUN
SCHEDULES-LECTURE NOTES-INSTRUCTORS
MELEK YILDIZ GÜNEŞ
Darulfunun, which existed as an higher education institution of Western style, has an important place in Ottoman modernization. Even though it was planned earlier it took a long time to be established and could not be materialized fully until 1900. If its aim to cultivate a modern Ottoman citizen taken into consideration, Ethics lectures also have an important status in Darulfunun. Therefore, identities of scholars teaching Ethics and which textes they uses for the classes are of significant importance.
Ethics lectures in Darulfunun could only provide a depth point of view if they are analyzed from instructoc-schedule-lecture notes perspective. Emrullah Efendi, Babanzade Ahmet Naim, Mehmet Kamil Miras, Halil Nimetullah Öztürk, Mehmet İzzet Mete, Mehmet ABSTRACT
ETHICS LECTURES IN DARULFUNUN
SCHEDULES-LECTURE NOTES-INSTRUCTORS
MELEK YILDIZ GÜNEŞ
Darulfunun, which existed as an higher education institution of Western style, has an important place in Ottoman modernization. Even though it was planned earlier it took a long time to be established and could not be materialized fully until 1900. If its aim to cultivate a modern Ottoman citizen taken into consideration, Ethics lectures also have an important status in Darulfunun. Therefore, identities of scholars teaching Ethics and which textes they uses for the classes are of significant importance.
Ethics lectures in Darulfunun could only provide a depth point of view if they are analyzed from instructoc-schedule-lecture notes perspective. Emrullah Efendi, Babanzade Ahmet Naim, Mehmet Kamil Miras, Halil Nimetullah Öztürk, Mehmet İzzet Mete, Mehme
Gönen Çayı (Balıkesir-Çanakkale) Trichoptera Faunasının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma
Çalışma alanı olarak seçilen Gönen Çayı, Marmara Havzası’nın Çanakkale-Balıkesir kesimindeki en önemli akarsulardan biridir. Yaklaşık uzunluğu 134 km’dir. Özellikle son yıllarda yoğun tarım, hayvancılık ve madencilik faaliyetlerinden olumsuz olarak etkilenmekte ve çeşitli kirletici etkilere maruz kalmaktadır. Bu çalışmada Gönen Çayı’nın Trichoptera faunasının belirlenmesi amaçlanmış, Eylül 2010 ve Temmuz 2012 tarihleri arasında arazi çalışmaları gerçekleştirilmiş ve seçilen 12 istasyondan mevsimsel periyotlarla (8 arazi çalışması) örnekler alınmıştır. Çalışma sonunda, Gönen Çayı’nın Trichoptera (Insecta) faunasının 9 familya ve 16 cinse ait 28 tür tarafından temsil edildiği belirlenmiştir. Belirlenen familyalardan Hydropsychidae en fazla tür çeşitliliğine sahipken (9 tür), bunu sırasıyla Polycentropodidae ve Psychomyiidae (5’er tür), Glossossomatidae (3 tür) ve Limnephilidae (2 tür) izlemiştir. Goeridae, Lepidostomatidae, Rhyacophilidae ve Odontoceridae familyaları ise birer taksonla temsil edilmiştir.Gönen Stream, selected as the study area, is one of the most important rivers in the Çanakkale-Balıkesir part of the Marmara Basin. Its approximate length is 134 km. Especially in recent years, it is adversely affected by intensive agriculture, farming and mining activities and is exposed to various pollutant effects. This study was aimed to determine Trichoptera fauna of Gönen Stream. Field studies were carried out between September 2010 and July 2012 and samples were taken from 12 selected stations in seasonal periods (8 field studies). At the end of the study, it was determined that Trichoptera (Insecta) fauna of Gönen Stream was represented by 28 species belonging to 16 genera and 9 families. Among the identified families, Hydropsychidae has the highest species diversity (9 species), followed by Polycentropodidae and Psychomyiidae (5 species each), Glossossomatidae (3 species) and Limnephilidae (2 species) respectively. Goeridae, Lepidostomatidae, Rhyacophilidae and Odontoceridae families were represented by a taxon respectively
Semptomatik Hipokalsemi ve Nütrisyonel Rikets Nedenli Hastane Başvuruları: Göçmen Suriye’li Süt Çocuklarının Predominansı
Amaç: Nütrisyonel rikets, büyüme çağındaki çocuklarda D vitamini ve kalsiyum eksikliğine bağlı olarak gelişen epifizyal kıkırdağın defektif mineralizasyonudur. Nütrisyonel riketsin önlenmesi için D vitamini profilaksisi ülkemizde süt çocukluğu döneminde rutin olarak uygulanmaktadır. Ancak halen semptomatik hipokalsemi ve D vitamini eksikliği nedeniyle hastane başvurularının olması dikkat çekicidir. Çalışmamızda bu olguların özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2018-Mayıs 2018 tarihleri arasında nütrisyonel rikets tanısı ile yatırılarak izlenmiş olan 28 hastanın (9 kız, 19 erkek) verisi retrospektif olarak incelendi. Olguların başvuru anındaki antropometrik ve laboratuvar özellikleri kaydedildi. Bulgular: Olguların ortanca başvuru yaşı 8,8 (1-35) ay idi. Olguların %67,9’u Suriye göçmeni idi. Hastaların %57,1’i hiç D vitamini profilaksisi almamış, %42,9’u ise düzensiz almıştı. Başvuru yakınması olguların %50’sinde konvülsiyon geçirme, %28,6’sında rikets bulguları iken %21,4’ünde ise ateş, enfeksiyon vb. nedenlerden dolayı hastaneye başvuran hastalarda rastlantısal olarak hipokalsemi tespit edilmiş olması idi. İlk başvuruda ortanca kalsiyum 6,6 mg/dL; iyonize kalsiyum 0,85 mmol/L; fosfor 3,5 mg/dL; alkalen fosfataz 787 U/L; parathormon 241 pg/mL ve 25-hidroksi vitamin D 3,4 ng/mL saptanmıştı. Olguların %60,7’sinde hipofosfatemi, %3,6’sında hiperfosfatemi mevcuttu. Tüm olgular hastanede yatırılarak tedavi edilmiş ve D vitamini eksikliğine bağlı nütrisyonel rikets tanısı almıştı. Sonuç: Ülkemizde D vitamini profilaksisine rağmen halen nütrisyonel rikets görülebilmekte ve kış-ilkbahar aylarında hipokalsemik konvülsiyon nedeniyle hastane başvurularına yol açabilmektedir. Özellikle göçmen Suriyeli süt çocuklarında D vitamini destek programına uyumun artırılması nütrisyonel riketsin önlenmesi açısından önemlidir
The Examination of Item Difficulty Distribution, Test Length and Sample Size in Different Ability Distribution
This is a post-hoc simulation study which investigates the effect of different item difficulty distributions, sample sizes, and test lengths on measurement precision while estimating the examinee parameters in right and left-skewed distributions. First of all, the examinee parameters were obtained from 20-item real test results for the right-skewed and left-skewed sample groups of 500, 1000, 2500, 5000, and 10000. In the second phase of the study, four different tests were formed according to the b parameter values: normal, uniform, left skewed and right skewed distributions. A total of 80 conditions were formed within the scope of this research by selecting 20-item and 30-item condition as the test length variable. In determining the measurement precision, the RMSE and AAD values were calculated. The results were evaluated in terms of the item difficulty distributions, sample sizes, and test lengths. As a result, in right-skewed examinee distribution, the highest measurement precision was obtained at the normal b distribution and the lowest measurement precision was obtained at the right skewed b distribution. A higher measurement precision was obtained in the 30-item test, however, it was observed that the change in the sample size didn’t affect the measurement precision significantly in right-skewed examinee distribution. In the left skewed distribution, the highest measurement precision was obtained at the normal b distribution and the lowest measurement precision was obtained at the left-skewed b distribution. Also it was observed that the change in the sample size and test length didn’t affect the measurement precision significantly in the left-skewed distribution
- …