31 research outputs found
Popülist liderlerin başarısını medya sistemleri perspektifi ile karşılaştırma: Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda ve Türkiye
Son yıllarda yeniden yükselişe geçen popülist söylemin yaygınlaşmasında ve popülist lider ya da partilerin daha görünürlük kazanarak başarılı olmasında medyanın önemli bir rolü vardır. Medyanın etkin kullanımı ise bağlam ve liderler arasında farklılık göstermektedir. Bununla beraber, çeşitli söylem ve performanslarıyla medya tarafından ilgi çekici olabilen liderler her zaman kaynaklar tarafından olumlu bir şekilde yansıtılamayabilirler. Makalemizin amacı popülist aktörlerin medyada neden/nasıl görünürlük elde ettikleri ya da edemediklerini göstermekle beraber medyayı nasıl kullandıklarını açıklamaktır. Bu doğrultuda, medya sistemlerinin popülist aktörler için nasıl fırsat ya da dezavantaj yarattıklarını karşılaştırmalı bir şekilde Hallin ve Mancini’nin (2004) tipolojileriyle ele alıyoruz. Liberal, demokratik korporatist ve kutuplaşmış çoğulcu olmak üzere üç farklı model, dört değişken ile farklılaşır: gazete endüstrisi, siyasal paralellik, profesyonellik ve devletin rolü. Bu makale de Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda ve Türkiye incelenmektedir. Bu vakalar medya sistemlerine dayanan farklılıklarıyla beraber ele alınmaktadır, fakat aynı zamanda vakaların günümüzde sosyal medyanın etkisiyle ortaklaştığının önemi de vurgulanmaktadır.Publisher's Versio
Looking to the Success of Populist Leaders from the Perspective of the Media Systems: A Comparison on the United Kingdom, the Netherlands and Turkey
The role of media is not ignorable in relation to the expansion of populist discourse and achievement of populist movements. In different contexts, the active usage of media indicates differences for populist actors. Furthermore, the leaders can influence the media through their populist rhetoric and behaviours; on the one hand, they may not be visible as well. At this point, our article seeks to explain how and why populist actors become visible (or not) and use media efficiently. Hallin and Mancini (2004) has a comparative perspective on the media systems, clarifying differences among countries over three different models. Liberal, democratic corporatist and polarized pluralist models are distinguished with four dimensions, such as: media industry, political paralellism, professionalization, and the role of the state. This article argues that the media usage of populist leaders and their visibility are associated with the media systems, regarding to those mentioned four dimensions. Thus, three models are explained through the United Kingdom, the Netherlands, and Turkey</p
Encapsulating and representing the knowledge on the evaluation of an engineering system
This paper proposes a cross-disciplinary methodology for a fundamental question in product development: How can the innovation patterns during the evolution of an engineering system (ES) be encapsulated, so that it can later be mined through data mining analysis methods? Reverse engineering answers the question of which components a developed engineering system consists of, and how the components interact to make the working product. TRIZ answers the
question of which problem-solving principles can be, or have been employed in developing that system, in comparison to its earlier versions, or with respect to similar systems. While these two methodologies have been very popular, to the best of our knowledge, there does not yet exist a methodology that reverseengineers and encapsulates and represents the information regarding the complete product development process in abstract terms. This paper suggests such a methodology, that consists of mathematical formalism, graph visualization, and database representation. The proposed approach is
demonstrated by analyzing the design and development process for a prototype wrist-rehabilitation robot
Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik Konferansı
Öngörülmesi giderek güçleşen, sarsıntılı ve savrulmalı zamanlardan geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş ortak deneyimleri sonrasında 1950’lerden ve 1990’lardan itibaren demokratik sistemlerin peş peşe dalgalarla meşrulaşacağı, yaygınlaşacağı ve güçleneceği öngörüsü hakimdi. Ancak son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerle demokrasilerin geleceği tekrar sorgulanmaya başladı. Gerek 11 Eylül ile başlayan ve IŞİD ile devam eden ve şiddet içeren İslamcı radikalizm, gerek Batı demokrasilerinde popülist radikal sağ hareketlerin ve beyaz ırkçı grupların yükselişi ve iktidara gelişi, bir yandan güvenlik-özgürlük ikileminin demokrasi dengesini bozdu, bir yandan da hem demokratik sistemlerin hem dünya barışının geleceğini bizi tekrar sorgular, sorgulatır hale getirdi. Demokrasileri bildiğimizi zannediyoruz, ama demokrasiler ile ilgili daha öğrenmemiz gereken çok şey var. Demokrasi kaderimiz de geleceğimiz de olmak zorunda değil belki de. Ya da belki yanlış yerden soru sormaya başlıyoruz, belki demokrasi yerine yeni bir referansa ihtiyacımız var. Aslında demokrasileri çantada keklik görmeyip, sabırla büyütüp yeşertmek, geliştirmek, korumak, ileri safhalara taşımak ve bizden sonraki nesillere aktarmak bir sorumluluk, ve bu sorumluluk bizlere ait. Popülizm, demokrasi, güvenlik kavramlarının her biri bugün sıkça ve yaygın olarak kullandığımız kavramlar olarak gündelik sohbetlerimizin içine kadar girmiş durumda. Bu yaygın kullanımlarına rağmen her bir kavram, üzerine düşünmeye, tartışmaya ve değerlendirmeye tekrar tekrar olanak verecek derinlikte. Her bir tartışma bir diğerini açarken, farklı gibi görünen bu kavramların birbirleriyle kesiştikleri zeminler bulmak mümkün. Popülist liderlerin politikaları bütün siyaset yapma biçimlerini kendine çeken ya da kendinden uzaklaştıran eksenler yaratarak her ikisini de aynı anda besleyebiliyor. Popülist politikaya angaje olan liderler ve grupların yanında bu politikaya karşı mücadele eden kişiler ve kitleler de yok değil, ancak kimi zaman bu kitleler eleştirdiği bu siyaset biçiminin kurucu öznesi haline de gelebiliyor. Bunun karşısında tabandan gelen demokratikleşme talepleri ve popülist siyasetle beraber kurumsallaşan diğer politika yapma biçimleri, demokrasi anlayışımızı farklı yönlere çekebiliyor. Bu demokratikleşme talepleri kimi zaman olumlu karşılıklar alsa da, kimi zaman devletlerin güvenlik politikaları ile etkisizleştirilmeye ve bastırılmaya çalışılıyor. Güvenlik politikalarının alanı günümüz teknolojisi sebebiyle o kadar genişledi ki, bu politikanın nesnesi haline gelmemiş varlık ve alan bulmak neredeyse mümkün değil. Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik konferansımız bu alanların kendine özgülüklerini göz önünde bulundururken, aralarındaki kesişimleri de ortaya koyan pek çok değerli sunuma ev sahipliği yaptı. Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, ve bu bildiri kitabında tam metinleri ve özetleri bulunan bütün katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.Publisher's Versio
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ/LİSANSÜSTÜ TEZ PROJESİ
OKSİJEN KISITLAMALI KOŞULLARDA Pichia pastoris İLE REKOMBİNANT İNSAN BÜYÜME HORMUNU ÜRETİMİ: PROMOTOR ETKİSİNİN ARAŞTIRILMAS
Prediction of the bottom ash formed in a coal-fired power plant using artificial neural networks
The amount of bottom ash formed in a pulverized coal-fired power plant was predicted by artificial neural network modeling using one-year operating data of the plant and the properties of the coals processed. The model output was defined as the ratio of amount of bottom ash produced to amount of coal burned (Bottom ash/Coal burned). The input parameters were the moisture contents, ash contents and lower heating values of the coals. The total 653 data were divided into two groups for the training (90% of the data) and the testing (10% of the data) of the network. A three-layer, feed-forward type network architecture with back-propagation learning was used in the modeling study. The activation function was sigmoid function. The best prediction performance was obtained for a one hidden layer network with 29 neurons. The learning rate and the tolerance value were 0.2 and 0.05, respectively. R2 (coefficient of determination) values between the actual (Bottom ash/Coal burned) ratios and the model predictions were 0.988 for the training set and 0.984 for the testing set. In addition, the sensitivity analysis indicated that the ash content of coals was the most effective parameter for the prediction of the ratio of bottom ash to coal burned. © 2012 Elsevier Ltd