Investigating the Factors Related to Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) on Undergraduate Students’ Interests in Coursework

Today the world is suffering from coronavirus (COVID-19) pandemic illness, and people all around the world stay at home due to its rapid spread. People including students gather information and government instructions through TVs, social media and others around them. Since the classes were canceled in many countries, the novel coronavirus affects students’ interest in coursework. The purpose of this study was to examine the effect of TV news, social media and communication with people on interest in coursework, and mediating roles of fear of contamination, depression, and anxiety on these effects. A path analysis was carried out with the data collected from 773 college students. The results showed that interest in coursework was most strongly affected by communication with people. This was due to its direct and indirect effects. Social media and TV News did not directly affect interest in coursework, but indirectly affected. The study also found that among the three mediator variables, the mediator roles of anxiety was bigger than the others. Understanding the findings of this research has become very important to us, especially at a time when face-to-face lessons have been canceled all over the world and transitioned to online education. Specific recommendations for practitioners and limitations for future research were also provided in the study

Assessment of the requisites of microbiology based infectious disease training under the pressure of consultation needs

<p>Abstract</p> <p>Background</p> <p>Training of infectious disease (ID) specialists is structured on classical clinical microbiology training in Turkey and ID specialists work as clinical microbiologists at the same time. Hence, this study aimed to determine the clinical skills and knowledge required by clinical microbiologists.</p> <p>Methods</p> <p>A cross-sectional study was carried out between June 1, 2010 and September 15, 2010 in 32 ID departments in Turkey. Only patients hospitalized and followed up in the ID departments between January-June 2010 who required consultation with other disciplines were included.</p> <p>Results</p> <p>A total of 605 patients undergoing 1343 consultations were included, with pulmonology, neurology, cardiology, gastroenterology, nephrology, dermatology, haematology, and endocrinology being the most frequent consultation specialties. The consultation patterns were quite similar and were not affected by either the nature of infections or the critical clinical status of ID patients.</p> <p>Conclusions</p> <p>The results of our study show that certain internal medicine subdisciplines such as pulmonology, neurology and dermatology appear to be the principal clinical requisites in the training of ID specialists, rather than internal medicine as a whole.</p

Investigation of the efficacy of mirror therapy in children with brachial plexus injury

Çalışmamızın amacı brakial pleksus yaralanması olan çocukların rehabilitasyonunda uygulanan tedaviye dahil edilen ayna terapisinin etkinliğini araştırmaktır. Çalışmamıza rehabilitasyon merkezine devam eden brakial pleksus yaralanması tanısı almış 6-18 yaş arası çocuklar alındı. Brakial pleksus yaralanması olan 20 birey randomize olarak iki gruba ayrıldı. Birinci gruba (n=10) rutin fizyoterapi ve ayna terapisi, ikinci gruba (n=10) sadece rutin fizyoterapi programı uygulandı. Her iki grup da 16 seans tedaviye alındı. Bireylere tedavi öncesi ve tedavi sonrası Aktif Hareket Skalası (AHS), Modifiye Mallet Skorlaması (MMS), El Kavrama Gücü Ölçüm Testi, Parmak Kavrama Gücü Ölçüm Testi, Kutu ve Blok Testi (KBT), Dokuz Delikli Peg Testi (DDPT) ve Eklem Hareket Açıklığı Ölçümü yapıldı. Çalışmamızdaki tüm bireylerin yaş ortalaması 11.35±4.12 yıldır. Grup içi karşılaştırmalarda eklem hareket açıklığı değerleri açısından her iki grupta da değişiklik belirlenmedi (p>0.05). Ayna terapisi grubunda yalnızca el bileği eklem hareket açıklığı değerlerinde tedavi sonrası iyileşme görüldü (p0.05). Ayna grubunda hem el kavrama gücünde hem de parmak kavrama gücünde artış belirlenirken, kontrol grubunda yalnızca parmak kavrama gücünde tedavi sonrası artış oldu (p>0.05). DDTT ve KBT değerlerinde her iki grupta da iyileşmeler saptandı (p0.05).In the mirror therapy group, after treatment,improvement was seenonly at the wrist range of motion values (p0.05).While there was an increase in both hand grip strength and finger grip strength in the mirror group, there was an increase in only finger grip strength after treatment in the control group (p>0.05).Improvements were found in DDTT and CBT values in both groups (p<0.05).In the comparison between the groups, the mirror and control groups were found to be similar in all parameters after the treatment.In our study, no superiority was demonstrated for adding mirror therapy to the routine rehabilitation protocol

Acute inferior myocardial infarction in a patient with a prosthetic aortic valve and high international normalized ratio

ST elevation acute myocardial infarction in patients with a mechanical prosthetic valve is rare and usually due to inadequate anticoagulation. We present a case of acute inferior myocardial infarction in a patient with a prosthetic aortic valve and high international normalized ratio, which has not been reported previously

Koronavirüs Anksiyete Envanteri (KAE): Türkçeye Uyarlama, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması

Koronavirüs (COVID-19) pandemisinin kontrol edilmesi ve pandemiyle ilişkili psikolojik sorunların önlenmesi açısından, pandemiye karşı gösterilen psikolojik tepkileri anlamak önemlidir. Bu araştırma pandemi sürecinde gözlenen psikolojik tepkilerden biri olan anksiyeteye odaklanmıştır. Araştırmanın amacı, Koronavirüs Anksiyete Envanteri’ni (Wheaton, Ward, Sanders, Reel ve van Meter, 2020) Türkçeye uyarlamak ve ölçeğin geçerliğini ve güvenirliğini test etmektir. Araştırmaya yaşları 18 ile 32 arasında değişen, 335 kadın, 93 erkek olmak üzere toplam 428 lisans öğrencisi katılmıştır. Verilerin analizinde Mplus ve R istatistik paket programları kullanılmıştır. Türkçe ölçek formunun yapı geçerliği doğrulayıcı faktör analizi aracılığıyla test edilmiştir. Ayrıca, Koronavirüs Anksiyete Envanteri ile Depresyon, Anksiyete ve Stres Ölçeği arasındaki ilişkiler korelasyon analiziyle incelenmiştir. Güvenirlik çalışmaları kapsamında Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı hesaplanmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, Koronavirüs Anksiyete Envanteri’nin dokuz maddeden oluşan tek faktörlü yapısının yeterli uyum değerlerine sahip olduğu belirlenmiştir. Bir diğer deyişle, ölçeğin tek faktörlü yapısı koronavirüsle ilgili anksiyeteyi değerlendirme açısından iyi yapısal özelliklere sahiptir. Madde faktör yük değerleri .56 ile .81 arasında değişmiştir. Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı .84 olarak hesaplanmıştır. Alt ve üst %27’lik grupların ölçekten aldıkları puanlar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır. Ayrıca, Koronavirüs Anksiyete Envanteri ile depresyon, anksiyete ve stres arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönde ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, araştırmada Koronavirüs Anksiyete Envanteri’nin 7’li Likert tipine dayanan dokuz maddelik Türkçe versiyonunun üniversite öğrencilerinin koronavirüsle ilgili yaşadığı anksiyeteyi değerlendirmede kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğuna ilişkin kanıtlar elde edilmiştir. Bu araştırmada, Koronavirüs Anksiyete Envanteri pandemi sürecinde üniversite öğrencilerinin anksiyete düzeyini belirlemek amacıyla kullanılmıştır. Gelecek çalışmaların, envanteri farklı yaş gruplarında ve cinsiyete göre daha dengeli bir katılımcı grubunda kullanması faydalı olabilir.WOS:00069219780001

Computer Adaptive Multistage Testing: Practical Issues, Challenges and Principles

The purpose of many test in the educational and psychological measurement is to measure test takers’ latent trait scores from responses given to a set of items. Over the years, this has been done by traditional methods (paper and pencil tests). However, compared to other test administration models (e.g., adaptive testing), traditional methods are extensively criticized in terms of producing low measurement accuracy and long test length. Adaptive testing has been proposed to overcome these problems. There are two popular adaptive testing approaches. These are computerized adaptive testing (CAT) and computer adaptive multistage testing (ca-MST). The former is a well-known approach that has been predominantly used in this field. We believe that researchers and practitioners are fairly familiar with many aspects of CAT because it has more than a hundred years of history. However, the same thing is not true for the latter one. Since ca-MST is relatively new, many researchers are not familiar with features of it. The purpose of this study is to closely examine the characteristics of ca-MST, including its working principle, the adaptation procedure called the routing method, test assembly, and scoring, and provide an overview to researchers, with the aim of drawing researchers’ attention to ca-MST and encouraging them to contribute to the research in this area. The books, software and future work for ca-MST are also discussed