123 research outputs found

    Annelerin çocuklarının tuvalet eğitimine yönelik bilgi, tutum ve davranışlarının incelenmesi

    Get PDF
    Bu çalışma, annelerin çocuklarının tuvalet eğitimine yönelik bilgi, tutum ve davranışlarının incelenmesi amacıyla yapılmış, tanımlayıcı tipte kesitsel bir araştırmadır. Çalışma Temmuz 2018 – Şubat 2019 tarihleri arasında, gerekli izinler alınarak, Gaziantep Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Süt Çocuğu Servislerinde gerçekleştirildi. Süt Çocuğu Servislerinde yatmakta olan 18-36 ay arası çocuğu olan anneler araştırmanın evrenini oluşturdu. Bu tarihler arasında, tuvalet eğitimine devam eden veya tamamlamış olan, fiziksel ya da mental engeli olmayan, mesane fonksiyonunu ve anal boşaltımını etkileyebilecek anomalisi olmayan sağlıklı çocuğa sahip, iletişim ve dil problemi bulunmayan ve araştırmaya katılmaya gönüllü 204 anne araştırmanın örneklemini oluşturdu. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından literatür incelenmesi sonucu geliştirilen ‘‘Anne ve Çocuğu Tanıtıcı Bilgi Formu’’ ile ‘‘Annelerin Çocuklarının Tuvalet Eğitimine Yönelik Bilgi, Tutum ve Davranışlarını İnceleme Formu’’ yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak toplandı. Araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel analizleri IBM SPSS STATİSTİCS 22 paket programı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler olarak sürekli değişkenler için ortalama ± standart sapma, medyan, minimum – maximum değerleri, kategorik verilerde ise n ve % değerleri incelendi. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesinde Ki- kare Testi, korelasyon analizleri için de Kruskal Wallis H Testi, Mann-Whitney U Testleri kullanıldı. Annelerin eğitim düzeyi, tuvalet eğitimine yönelik tutumları, çalışma durumu, yaşı ve deneyimleri çocuğun tuvalet eğitiminin başarısını etkilediği görüldü. Sonuç olarak; sağlık profesyonelleri özellikle çocuk sağlığı ve hastalıkları hemşiresinin annelere çocuğun tuvalet eğitimine hazır olduğunu gösteren ipuçları, yöntemler ve olumlu yaklaşımlar konularında bilgi vermelidir

    Arapça Öğretiminde Müzikal Ritmik Zekâ Türüne Yönelik Etkinliklerin Kullanılması

    Get PDF
    Bu çalışmada; öncelikle öğrencilerin Arapça dersine olan ilgi ve sevgilerini artırma amacıyla Howard Gardner’ın çoklu zekâ kuramlarından biri olan müzikal ritmik zekâ türüne yönelik etkinliklerin kullanılması ele alınmıştır. Ülkemizde; Arapça öğretiminde dört temel beceriden biri olan dinleme becerisine gereken önemin verilmediği, bu alanda yapılan araştırmaların bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olmasından anlaşılmaktadır.  Bu çalışmanın amacı; Arapça öğretiminde dört temel beceriden biri olan dinleme becerisini temele alarak konuşma ve yazma becerilerinin de gelişimine katkıda bulunacak etkinlik önerilerine yer vererek öğrencilerin Arapçayı severek öğrenmelerini sağlamaktır. Çalışma kapsamında yapılan araştırmada, Arapça öğretiminin geçmişte medrese odaklı olduğu ve yalnızca dini metinlerin anlaşılması amacıyla yapıldığı görülmüştür. Devletlerin birbirleri ile olan siyasi ekonomik ve toplumsal ilişkilerinin sürekliliğini sağlayabilmek için yirmiden fazla ülkenin ana dili olarak konuştuğu Arapçayı öğrenme ve öğretme ülkemizin stratejik konumu bakımından da önem arz etmektedir. Günümüzde globalleşen dünyaya ayak uydurabilmek ve dini, sosyal, kültürel manada birçok bağımız bulunan Arap ülkeleri ile ilişkilerimizi güçlendirmek için Arapça öğrenmeye ihtiyacımız bulunmaktadır.Ortaöğretim düzeyinde eğitim sisteminde yapılan sık değişiklikler ve Arapça ders saatlerinin azaltılması Arapça öğretiminde istenen verimi almayı zorlaştıran önemli sebeplerdendir. Bu durumda; öğretmenlerin, zamanı son derece etkin kullanmaları ve kısa sürede hedefe ulaşmayı sağlayacak yöntem ve tekniklerden faydalanmaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra öğrencilerin birçoğu Arapçanın zor bir dil olduğunu düşünmekte ve Arapça öğrenmede isteksiz davranmaktadır. Bunun için Arapça öğretiminde, öncelikledili sevdirmeye yönelik etkinlik plânları yaparak öğrenciler için bu dersi cazip hale getirecek yöntem ve teknikleri uygulamaya koymak gerekmektedir. Anadili Arapça olmayanlara Arapça öğretiminde en uygun yol; öğrencilerin severek katılacakları ve kolayca öğrenebilecekleri etkinlik ve yöntemler kullanarak, öğretim sürecinde öğrencilerin olabildiğince hedef dili kullanmalarını sağlamaktır.Dil; kelimeler, cümleler ve kalıplar halinde öğrenilir. Arapça öğretiminde de kelime ve kalıpların önemi büyük olduğundan öğrencilerin kelime dağarcığını geliştirecek etkinlikler özenle seçilmelidir çünkü öğrenciler severek yaptıkları şarkı ve oyun gibi etkinlikleri hemen hafızalarına kaydederler.Dil ve müzik insanların sahip olduğu iki önemli yetidir. Her iki alanın temel unsuru sestir. Bu iki sistem ağırlıklı olarak beynin aynı bölgelerinde yer alıp işlenmektedir. Dil beyne hitap ederken müzik hem beyne hem kalbe hitap etmektedir. Müzik; insan beyninde nöral aktiviteyi artırarak duygusal, görsel, işitsel, dilbilimsel ve hatta fiziksel duyumsama ve hareketleri senkronize bir biçimde yönetme yetisine sahiptir. Bir araştırmada; insan beyninin müziği hiçbir zaman pasif olarak dinlemediği, dinleme esnasında beynin bu sözleri deşifre etmeye çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır. Bunların yanı sıra; eğitimde müziğin kullanılması ile ilgili araştırma sonuçları da müziğin sınıf içinde kullanılmasının keyifli bir ortam sağlayarak, yabancı dil öğretiminde özellikle dil becerilerinin geliştirilmesinde etkin bir rolü olduğuna işaret etmektedir. Gardner’ın çoklu zekâ kuramına göre her birey öğrenir fakat her bireyin öğrenme şekli farklı olmaktadır. Eğitim ve öğretimde istenilen hedeflere ulaşmak ancak her birey için bu çeşitliliği sağlamakla mümkündür. Tekdüze, klâsik yöntem ve tekniklerden ziyâde öğrencilerin ilgisini çekecek, derse katılımlarını sağlayacak, dersi sevdirecek ve hedefe kısa sürede ulaşmayı sağlayacak yöntem ve tekniklerin özenle seçilmesi büyük önem taşımaktadır. Müzik de bu hedeflere ulaşmada mutlak surette kullanılması gereken eğitim araçlarındandır. Öğretim etkinliklerinin planlanmasında sınıf içindeki bireysel farklılıkları dikkate alarak eğitim öğretim ortamları düzenlemenin ve her öğrenciye hitap edecek farklı yöntem ve teknikleri amaca uygun bir şekilde kullanmanın önemi büyüktür.Müzikal ritmik, zekâ boyutlarından üzerinde en fazla tartışılan zekâ türüdür. Bu zekâ türünü eleştirenler bunun bir zekâ boyutu değil yetenek olduğu görüşünde birleşseler de bu zekâ boyutundaki asıl amaç nota ve müzik bilgisi olan bireylerde değil yalnızca sese duyarlı olan bireylerle çalışarak onların etkinliklerden faydalanmasını sağlamaktır. Müzikal ritmik zekâ insan zekâsının diğer bütün alanlarından önce ortaya çıkan ve kendine ait kural ve düşünce yapıları olan bir zekâ türüdür. Müzik üç temel öğeden oluşan bir dildir. Bunlar; ses perdesi, ritim ve tondur. Üstelik bu dili kullanabilmek için mutlak surette belirgin bir yeteneğe sahip olmak da gerekmemektedir. Müzikal ritmik zekâ türüne yönelik seçilen müzikal bütünler açık ve anlaşılır olmalı, öğrenci seviyesine uygun olmalı ve hedefe yönelik olmalıdır. Çalışmanın sonunda Arapça öğretiminde kullanılmak üzere müzikal ritmik zekâ türüne yönelik etkinlik önerilerine yer verilmiştir. Bu etkinlik önerileri ortaöğretim düzeyindeki öğrenciler için plânlanmış olsa da her kademedeki öğrenciler için uyarlanarak kullanılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; seçilen şarkıların öğrenci seviyesine uygun olmasıdır.Araştırmanın sonucunda ulaşılan bulgular şöyle sıralanabilir: Müzik hem yaşamın bir parçası hem de Arapça eğitiminde keyifle birçok beceriyi geliştirme olanağı sağlayan çok yönlü bir eğitim aracıdır. Kolay ulaşılabilir ve ekonomik olması onu eğitim ortamları için cazip bir araç kılmaktadır. Müzikal ritmik zekâ türüne yönelik etkinlikler, özellikle yabancı dil becerilerinden dinleme, konuşma ve yazma becerilerini geliştirme amacıyla çok farklı konularda etkinlik plânlama imkânı sağladığından her kademedeki öğrenciye hitap etmektedir. Müzikal ritmik zekâ türüne yönelik seçilen şarkılar, öğrenciler tarafından bir bütün olarak yani kalıp ifadeler bir bağlam içinde kullanılmış biçimde ezberleneceğinden konuşma becerileri doğal seyre göre daha hızlı gelişecektir. Sonuç olarak; Arapça öğretiminde müzikal ritmik zekâ türüne yönelik etkinliklerin kullanılması zaten öğrencinin günlük yaşamında iç içe olduğu ve keyif aldığı müzikle, öğrencide istendik davranışların oluşmasında daha etkili olacaktır. Tüm bu bulgulardan yola çıkarak müzikal ritmik zekâ türüne yönelik etkinliklerin Arapça öğretiminde kullanılmasının eğitim hedeflerine ulaşmada olumlu yönde katkısının olacağı düşünülmektedir

    Panel Veri ile Türkiye’nin Dış Ticaretinin Marshall-Lerner Şartı Çerçevesinde Analizi

    Get PDF
    Marshall-Lerner hipotezi, ihracat ve ithalatın fiyat esnekliklerinin mutlak değer olarak toplamı birden büyükse, ulusal paranın değer kaybının ticaret dengesi üzerinde olumlu etkiye sahip olacağını belirtir. Bu çalışmada, Türkiye’nin önemli ticaret ortakları (Çin, Almanya, İtalya, Fransa, ABD, İspanya, İngiltere ve Rusya) arasındaki ticaret dengesinin uzun dönemde, Türk lirasının değer kaybı ile olumlu etkilenip etkilenmeyeceği ampirik olarak araştırılmıştır. Birleşmiş Milletlerden alınan 1993-2014 dönemine ait yıllık verilerle yapılan Westerlund hata düzeltmeye dayalı panel eşbütüleşme testi ve FGLS yöntemi sonuçları, MarshallLerner şartının geçerli olmadığını ifade etmektedir. Bununla birlikte, ulusal gelir artışı, pozitif gelir esnekliği nedeniyle ithalatı artırırken ticaret dengesi üzerinde olumsuz etkiye sahip olmaktadır

    Impact of Pre-School Social Values Education Program on Self-Regulation, Social Skills and Problematic Behaviors

    Get PDF
    Araştırma okul öncesi dönemdeki çocuklara sosyal değerler eğitim programı uygulanarak, programın çocukların öz düzenleme sosyal beceri ve problem davranış becerileri üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öntestsontest kontrol grupsuz yarı deneysel desen kullanılmıştır. Araştırma; Ankara ilindeki Gazi Uygulama Anaokulu’nda öğrenim görmekte olan amaçlı örnekleme yöntemi ile seçilen % 54’ü erkek %46’sı kız 54-60 aylık 13 çocuktan oluşmaktadır. Yapılan çalışmada amaçlanan becerileri ölçmek amacıyla “Öz Düzenleme Ölçeği”; “Sosyal Beceri Ölçeği” ve “Problem Davranış Ölçeği” kullanılmıştır. Çocuklara Sapsağlam (2015) tarafından oluşturulan ve içeriğinde “Yardımseverlik, Dürüstlük, Sevgi, Saygı, İşbirliği, Kendini Kontrol Etme, Sorumluluk, Nezaket, Hoşgörülü Olma, Arkadaşlık” değerlerine yer verilen Sosyal Değerler Eğitim Programı 12 hafta süresince haftada 3 gün uygulanmıştır. Programı uygulamaya başlamadan önce araştırmada kullanılan ölçme araçları ile ön test uygulamaları, program tamamlandıktan sonra son test uygulamaları ve kalıcılık test uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler elektronik ortamda SPSS 22 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda Sosyal Değerler Eğitim Programı’nın çocukların öz düzenleme ve sosyal becerilerinde pozitif yönde anlamlı farklılık sağladığı görülmüştür. Ayrıca Sosyal Değerler Eğitim Programı’nın çocuklarda görülen problem davranışlarını anlamlı düzeyde azalttığı ve kalıcılık testi bulgularına göre programın öz düzenleme, sosyal beceri ve problem davranışlar üzerindeki etkisinin daha sonraki süreçte de devam ettiği görülmektedir.The research was carried out in order to determine the effect of the program on the self-regulation social skills and problem behavior skills of children by applying the social values education program to preschool children. In the study, a full application design without a pretest-posttest control group was used. The research consists of 13 children aged 54-60 months, 54% of whom are boys and 46% are girls, selected by the purposeful sampling method, who are studying in Ankara. In the study, “Self-Regulation Scale”, “Social Skills Scale” and “Problem Behavior Scale” were used to measure the intended skills. Social Values Education Program which created by Sapsaglam (2015) was applied 3 days in 12 weeks and the program includes the values of “Helpfulness, Honesty, Love, Respect, Cooperation, Self-Control, Responsibility, Kindness, Tolerance, Friendship”. Before the program, pre-test measurements were used with tools, post-test measurements and permanence measurements were used after the program applied. The obtained scientific data was analyzed by SPSS 22 program. As a result of the research, it was seen that the Social Values Education Program made a positive and significant difference in children’s self-regulation and social skills. In addition, it is seen that the Social Values Education Program significantly reduced the problem behaviors seen in children and according to the persistence test findings, the effect of the program on self-regulation, social skills and problem behaviors continues in the later period

    Strategies to Develop Emotional Intelligence in Early Childhood

    Get PDF
    Children have many opportunities in early childhood education that support their emotions. These opportunities need to be transformed into learning situations appropriate to their development and developed. Learnings cannot happen independently of emotional intelligence. Social–emotional skills must be developed in education to achieve both academic success and success in life. It is important to support emotional intelligence in early childhood education to enable children to be emotionally healthy, to cope with difficulties, to respect differences, and to gain a social perspective by working in collaboration with others. Emotional intelligence training helps not only children but everyone in the classroom setting, especially educators who are unsure of how to work with a child with an emotional or behavioral problem. Since emotional intelligence can be developed and strengthened by training at all ages, it can be a way of teaching for educators as they regularly include methods and techniques in the program. Based on this, in this section, the emotional intelligence of children, programs methods and strategies will be discussed in terms of supporting emotional intelligence in the early years

    Hemophagocytic lymphohistiocytosis and Pelger-Huët anomaly associated with colchicine intoxication

    Get PDF
    Colchicine is frequently used in the treatment of familial Mediterranean fever (FMF). First symptoms of colchicine intoxication are gastrointestinal disturbances, such as abdominal cramps, diarrhea, pancytopenia and so on. Herein, we report a female FMF patient with pancytopenia and hemophagocytic lymphohitiocytosis (HLH), following colchicine intoxication for committing suicide. To our knowledge, this is the first reported case of a patient with HLH associated with colchicine intoxication

    Mikofenolat mofetil ile remisyon sağlanan steroide dirençli otoimmün hemolitik anemi

    Get PDF
    Autoimmune hemolytic anemia (AIHA) is a disease that is seen in 1/10.000 people and characterized by forming antibodies against red blood cells and degradation of these red blood cells in reticuloendothelial system. Even autoimmune diseases can accompany, it is seen usually idiopathic. Paleness due to anemia, jaundice, tachycardia, darkening in urine color, hepatosplenomegaly are frequently seen clinical findings. Clinically normochrome and normocytic anemia, reticulocytosis, polychromasia in peripheral smear, spherocytes, indirect hyperbilirubinemia and increased lactate dehydrogenase are seen. Direct coombs test is the diagnostic test. Steroids are the first line drugs in treatment. The dosage and the treatment duration is formed according to patient's clinical situation. The treatment is checked by complete blood count, reticulocyte and Coombs test. Immunosuppressor treatments are given to patients that don't respond to treatment in 4-6 weeks or less patients who has recurrence at the time of decreasing the treatment dosage of corticosteroids. In few patient, that did not respond steroids, immunosuppressive treatments are used. Here, we present a patient, who is diagnosed with AIHA that we couldn't manage remission by steroid treatment, and no response to rituxumab as an immunosuppressor, but treated successfully with microphenolat mofetil

    The Effect of Welding Positions on the Weldability of X20CrMoV11-1 Steels

    Get PDF
    I n the study, mechanical properties of martensitic steel X20CrMoV11-1 was investigated after being welded using Tungsten Inert Gas GTAW welding method at different weld positions PC and PJ-EN 6947 . The X20CrMoV11-1 steels have been widely used in thermal power plant applications in combustion chambers and other high-temperature parts. These materials experience extremely high internal pressure at the service conditions. WCrMoV12 Si was used as the filler metal in the welding. The GTAW welding process was conducted in a controlled manner and all the parameters used during the process was monitored. The post welding heat treatment was applied in order to eliminate the variations in the hardness of the welded materials. The samples were characterized using tensile, bending, hardness, and notch impact tests. Macro photographs were taken from the samples to observe the transition areas. The results indicated that the mechanical properties obtained from the samples welded in PC position were higher than those obtained from PJ position

    Turizm Yazınında Toplumsal Cinsiyet: Türkiye’de Yapılan Lisansüstü Tezlerin Bibliyometrik Analizi

    Get PDF
    Bu araştırmanın amacı turizm konulu lisansüstü tezler içerisinde “toplumsal cinsiyet” başlığını içeren çalışmaların bibliyometrik analiz yöntemi kullanılarak incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmada incelenen lisansüstü tezlere Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Tez Merkezi’nden ulaşılmıştır. 2006-2022 yılları arasında erişme açık olan 7’si doktora ve 24’ü yüksek lisans tezi olmak üzere toplam 31 lisansüstü tez çalışma kapsamına dâhil edilmiştir. Çalışma Türkiye’de turizm ve toplumsal cinsiyet kavramlarının ilk kez bibliyometrik analiz yöntemiyle ele alınması açısından önem arz etmektedir. Araştırma sonuçlarına göre “turizm” konulu ve içerisinde “toplumsal cinsiyet” başlığı bulunan lisansüstü tezlerinin büyük çoğunluğunun yüksek lisans derecesine sahip tezler olduğu gözlemlenmiştir. Yazılan lisansüstü tezlerin yöntemleri incelendiğinde; nicel yöntemin 16, nitel yöntemin 14 ve karma yöntemin 1 tezde kullanıldığı görülmüş ve kullanılan yöntem sayılarında yakınlık olduğu anlaşılmıştır. Lisansüstü tez çalışmalarını yürüten 62 birey biyolojik cinsiyet bakımından incelendiğinde ise, kadın bireylerin (44) çalışmaya daha çok önem verdiği tespit edilmiştir

    Molecular fingerprinting of Botrytis cinerea population structure from different hosts

    Get PDF
    Botrytis cinerea (teleomorph: Botryotinia fuckeliana) causes gray mold disease on vegetable crops in greenhouses. Profound knowledge on pathogen diversity is necessary for efficiently disease management. In this study, forty-two B. cinerea isolates collected from 36 different greenhouses in Antalya province of Turkey were investigated. Twelve SRAP (sequence-related amplified polymorphism) and 18 ISSR (inter simple sequence repeat) primers producing high polymorphic fragments were used to genetic diversity of B. cinerea isolates infecting dill, basil, lettuce, bean, cucumber, tomato, pepper and eggplant. The unweighted pair-group method with arithmetic average analysis (UPGMA) was used to evaluate of combined ISSR and SRAP data showing a similarity range 0.15-0.90 among the isolates. Cophenetic correlation of the tree was high level (r=0.93). Interestingly, cluster analysis showed a divergent group consisting of lettuce isolates which were genetically different from the other isolates. On the other hand, transposable elements (Flipper and Boty) were detected among isolates from all the hosts. Isolates containing only the Fliper element were detected. The results showed that genetically characterized B. cinerea populations by a high level of genetic diversity were associated with genotype flow and the evolutionary potential of B. cinerea. In further studies, the newly tested molecular markers are useful and can be suggested for analyzing of genetic diversity and population structure of this pathogen on different hosts
    corecore