70 research outputs found

    Acute prostatitis after prostate biopsy under ciprofloxacin prophylaxis with or without ornidazole and pre-biopsy enema: analysis of 3.479 prostate biopsy cases

    Get PDF
    Objectives: To investigate the characteristics of cases of NIH category I acute prostatitis developed after transrectal prostate biopsy and clarifiy the risk factors and preventive factors. Materials and Methods: We retrospectively reviewed the medical records of 3.479 cases of transrectal ultrasound-guided needle biopsies performed with different prophylactic antibiotherapy regimens at two different institutions between January 2011 and February 2016. The patients of Group I have received ciprofloxacin (n=1.523, 500mg twice daily) and the patients of Group II have received ciprofloxacin plus ornidazole (n=1.956, 500mg twice daily) and cleansing enema combination as prophylactic antibiotherapy. The incidence, clinical features and other related microbiological and clinical data, were evaluated. Results: Mean age was 62.38 +/- 7.30 (47-75), and the mean prostate volume was 43.17 +/- 15.20 (21-100) mL. Of the 3.479 patients, 39 (1.1%) developed acute prostatitis after the prostate biopsy procedure. Of the 39 cases of acute prostatitis, 28/3.042 occurred after the first biopsy and 11/437 occurred after repeat biopsy (p=0.038). In Group I, 22 of 1.523 (1.4%) patients developed acute prostatitis. In Group II, 17 of 1.959 (0.8%) patients developed acute prostatitis. There was no statistical difference between the two groups according to acute prostatitis rates (X2=2.56, P=0.11). Further, hypertension or DM were not related to the development of acute prostatitis (P=0.76, X2=0.096 and P=0.83, X2=0.046, respectively). Conclusions: Repeat biopsy seems to increase the risk of acute prostatitis, while the use of antibiotics effective for anaerobic pathogens seems not to be essential yet

    Imipenem-Resistant Pseudomonas aeruginosa: Risk Factors for Nosocomial Infections

    Get PDF
    The aim of this study was to determine the risk factors for nosocomial infections of imipenem-resistant Pseudomonas aeruginosa (IRPA). A prospective case-control study was performed at a tertiary care hospital in Ankara from January to December 2004. The patients with nosocomial P. aeruginosa infection were included in the study. The features of the patients with IRPA infections were compared to those with imipenem-sensitive P. aeruginosa (ISPA) infections. Only the first isolation of P. aeruginosa was considered. Nosocomial infections were defined according to Center for Disease Control (CDC) criteria. IRPA was isolated from 75 (44.1%) patients, and ISPA was isolated from 95 (55.9%) patients during the study period. IRPA were most frequently isolated from endotracheal aspirate (19%) cultures (p=0.048), whereas ISPA were most frequently isolated from urine (28%) cultures (p=0.023). In multivariate analysis, a longer duration of hospital stay until P. aeruginosa isolation (odds ratio [OR], 1.027; 95% confidence interval [CI], 1.002-1.054, p=0.034), arterial catheter administration (OR, 2.508; 95% CI, 1.062-5.920, p=0.036), vancomycin (OR, 2.882; 95% CI, 1.130-7.349, p=0.027), piperacillin-tazobactam (OR, 6.425; 95% CI, 2.187-18.875, p=0.001), and imipenem (OR, 3.580; 95% CI, 1.252-10.245, p=0.017) treatment within the 14 days before isolation of IRPA were independently associated with imipenem resistance. It was concluded that treatment with imipenem, vancomycin and piperacillin-tazobactam were major risk factors for IRPA infections in hospitalized patients. The nosocomial occurrence of IRPA was also strongly related to the duration of hospital stay, arterial catheter administration

    Dünyada Göçmenlerin Eğitim Alanındaki Sorununa İlişkin Yasal Düzenlemeler

    Get PDF
    Göç, gelişmiş toplumlara olumlu veya olumsuz etkileri olabilen nüfusların yer değiştirme hareketi olarak tanımlanabilir. Bu nüfus hareketliliğinin çeşitleri ve etkileri değişiklik göstermektedir. Bu değişiklikler ülkelere göre de çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu değişiklikler, beraberindeki sorunların çözümlerini ve göçün topluma olan etkilerini ortaya çıkarması açısından önemlidir. Göç alan ülkelerin genel durumlarına bakıldığı zaman ülkelerin kendilerine ait bir göçmen politikası uygulaması, göçmenleri eğitme politikası ve kendi hukuk düzenlerinde düzenlemeler yapılması zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Göçmenlerin sorun olmaktan çıkarılıp onların topluma uyumunun sağlanması, göçmen eğitimindeki temel yolların başında gelmektedir. Eğitim alan insanların, toplumsal kurallara uymaları ve sosyolojik olarak topluma kendilerini adapte etmeleri daha kolaylaşır. Göç insanların ister kendi ülkeleri içerisinde isterse dış ülkelere yapılsın amaç kendi yaşadıkları bölgenin kötü koşullarından kurtularak daha iyi koşullar elde etmek içindir. Göçmenler çoğu zaman karma sebeplerle göç etmiş, insanların yer değiştirmelerine sebep olan durumlar, yaşanılan yer ve zamana göre değişiklik göstermiştir. Ekonomik rahatlık arayışı, çatışma ya da şiddetten uzaklaşma, politik düzensizlikler, siyasi sığınma isteği, mevcut durumlarına göre şartları daha uygun eğitim imkânları gibi çok farklı etkenden sebebiyle kişisel veya toplu göç hareketleri oluşmuştur ve oluşacaktır. Günümüzde ırkçılık kurumsal alanlarda gözle görülmez ancak derinden hissedilir olduğu bir zamana ırkçılığın artık abartılı ve saldırgan bir şekilde kendini gösterdiği zamandan doğru değişmiştir. Oluşabilecek tepkilerden çekinilmesi sebebiyle kurumsal birçok alanda ırkçılığın devam etmesinin önüne geçilmesiyle birlikte hala bu tutumun zihinlerde yer ettiği görülmektedir. Bundan dolayı hem bireysel hem de toplumsal anlamda sivil toplum örgütlerinin rolü bu alanda daha çok hissedilmektedir Dünyadaki göçmen sorununu çözmek için ülkeler, eğitim alanına ait kendi kanunlarında yeni yasal değişiklikler ve düzenlemeler yapmaktadır. Bu yasal düzenlemeler ülke içerisinde dahi değişiklikler göstermektedir. Günümüz dünyasında göç sorununa yönelik “çok kültürlülük anlayışı“ doğrultusunda uygulamalar yapılmaktadır. Çok kültürlülük çalışmaları toplumsal algının değişmesini ve kültürel çeşitliliği sağlamaktadır. Bunun için yapılan eğitim faaliyetleri, ülkelerin ve toplumların da eğitimiyle mümkün olmaktadır. Göçmen sorunlarının çözümüne yönelik daha gelenekçi anlayışlarda ise eğitimi “asimilasyon yoluyla“ yapılan politikalar çözüm yolu gibi görünse de eğitimin hedeflenen olumlu sonuçlarından ziyade olumsuz sonuçlara yol açtığı görülmektedir

    Türkiye Selçuklu Devleti'nde Fiyatlar ve Ücretlerin Karşılıklı Mukayesesi

    No full text
    [No Abstract Available

    Halk tekâmülü

    No full text
    Eserde "İstanbul Y. Öğretmen Okulu Kitaplığı", "İzmir Lisesi Kütübhanesi, 1922" Ve "İzmir Erkek Lisesi Talebe Kütübhanesi" Mühürleri Vardır

    Küçük felsefe tarihi

    No full text
    Telif Ve Tercüme Heyeti’nce Kabul Olunmuşdur. Eserde "Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi" Mührü Vardır

    Felsefeden

    No full text
    Eser Adı Başında "Felsefeden" "Maarif Vekâlet-İ Celilesi’nce Liselerde Okutturulmak Üzere Kabul Buyurulmuşdur." Sonunda “Maarif Vekâlet-İ Celilesi Hesabına Matbaa-I Amire’de Derdest-İ Tab Bulunan Asar” Listesi Var. Eserin İç Kapağında "İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Kitaplığı", "İzmir Erkek Lisesi Talebe Kütübhanesi" Ve "İzmir Lisesi Kütüphanesi, 1922" Mühürleri Vardır
    corecore