226 research outputs found

    Engelli Bir Çocuğa Sahip Olmanın Getirdiği Yaşam Deneyimleri: Anneler Üzerinden Nitel Araştırma

    Get PDF
    Bu araştırmanın amacı engelli çocuğa sahip annelerin engelli çocukları için ne tür desteklerden faydalandıklarını, sosyal yaşama katılımlarını ve endişelerini ortaya koymaktır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmasının en önemli nedeni nitel araştırma deseninin bireylerin nasıl yaşadıklarını, nasıl davrandıklarını, nasıl konuştuklarını neye nasıl tepki verdiklerini anlamaya çalışan bir yöntem olmasıdır. Araştırma Eylül 2017- Mayıs 2018 tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında kullanılan örneklem; kartopu örneklemdir. Araştırmaya, engelli çocuğa sahip 14 anne katılmıştır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile bireylerle derinlemesine görüşmeler yapılarak toplanmıştır. Anneler ile yapılan derinlemesine görüşmeler ortalama 45-60 dakika sürmüştür. Görüşmeler esnasında ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen görüşmeler neticesinde alınan ses kayıtları yazıya aktarılmış ve yaklaşık olarak 60 sayfaya yakın veri seti elde edilmiştir. Araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanan veriler betimsel analize tabi tutulmuş olup sonrasında tematik kodlama gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda engelli bireye sahip anneler, çocuklarının bakımı konusunda aile büyüklerinden sosyal destek aldıklarını ancak toplumsal destek görmediklerini, bunun sebebi olarak toplumun engellilik konusunda yeterince bilinçli olmadıklarını belirtmişlerdir. Toplumdaki bireylerin rahatsız edici bakışlarının sosyal hayata katılım önündeki en büyük engellerden biri olduğu belirtilmiş ve bunun engellilik konusunda duyarlılık eğitimi ile çözülebileceği önerilmiştir. Anneler, gelecekte çocuklarının başına ne geleceği konusunda kaygı yaşadıklarını ifade etmişler ve söz konusu kaygıyı giderebilmek için devletin bu konuda oluşturacağı politikaların önemli olduğu vurgulanmıştır

    Gray’in Muhasebe Değerleri Üzerine Ampirik Bir Değerlendirme

    Get PDF
    Amaç – Bu çalışmada, Gray’in teorik olarak ileri sürdüğü muhasebe değerleri olan profesyonellik, tekdüzelik, tutuculuk ve gizliliğe yönelik ampirik bir değerlendirme gerçekleştirmek amaçlanmıştır. Araştırmanın, Türkçe literatürde Hofstede-Gray modeline yönelik ampirik bir değerlendirme olmaması nedeniyle ilgili yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Yöntem – Çalışmada Aksaray ilinde faaliyet gösteren Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) anakütle olarak belirlenmiş ve 108 muhasebe meslek mensubuna bir anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde, tanımlayıcı istatistikler ile açımlayıcı faktör analizi ve keşfedici faktör analizi gerçekleştirilmiştir. Bulgular – Elde edilen bulgular, Gray’in muhasebe değerleri modelinin kısmen desteklendiğini göstermektedir ancak tutuculuk değeri ‘açıklama açısından tutuculuk’ ve ‘değerleme/ölçüm açısından tutuculuk’ olarak iki ayrı faktöre yüklenmiştir. Tartışma – Araştırmada kullanılan ölçeğin açıklanan toplam varyans değeri %64,582 olduğundan dolayı henüz tanımlanmamış başka muhasebe değerlerinden söz edilebilir. Bu bağlamda, teorik temel yerine deneysel olarak hazırlanan veri toplama tekniği ile tanımlanmamış diğer muhasebe değerlerini tanımlamak mümkün olabilecektir

    The study of the relationships between social appearance anxiety, self-esteem and loneliness level among university studentsÜniversite öğrencilerinin sosyal görünüş kaygıları ile benlik saygıları ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi

    Get PDF
    The purpose of this study is to investigate the relationships between social physique anxiety, self-esteem and loneliness level between university students. Six hundred twenty nine female and seven hundred fifty six male university students from the Department of Economies and Administrative Sciences, Faculty of Engineering, Faculty of Education, Faculty of Health Sciences, Faculty of Law, Faculty of Sciences, Faculty of Letters, Faculty of Medicine, Faculty of Theology, Faculty of Communication, Faculty of Dentistry, Faculty of Pharmacy, Faculty of Architecture, Faculty of Forestry and Tourism and Hotel Management Program of Vocational School in Karadeniz Technical University were participated in the study.The Personal Information Form, Social Physique Anxiety Scale. Rosenberg Self-Esteem Scale and UCLA Loneliness Scale were administered to participants. Data were analyzed by the program called SSPS 16.0. For analysis, techniques of descriptive statistics, arithmetic mean, mode, standard deviation and percentage were used. In addition, t-tests and one-way analysis of variance (ANOVA) for independent groups were applied. Examining the source of the differences, Turkey’s lest was additionally conducted. Correlation and regression analysis measurements were performed to specify the relationships between dependent variables.The study revealed that social appearance anxiety is low between university students as the social physique anxiety scale offers. However, significant differences were detected in comparisons between social appearance anxiety levels and gender, family structure, places they spend most of the time, weight and height satisfaction, and wearing luxury brands variables. It was found that there are not significant differences between social appearance anxiety levels, and the monthly expenses and wearing luxury brands. It was also found that there are not significant differences between Rosenberg self-esteem scale results and gender, the places they spend most of the time and monthly expenses. However, there is a significant difference betweentheir loneliness level and gender, the places they spend most of the time and monthly expenses. When examined, there is a negative relationship between social appearance anxiety and self-esteem whilst there is a positive relationship between social appearance anxiety and loneliness. Additionally, there is a negative relationship between self-esteem and loneliness. ÖzetBu araştırmanın temel amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal görünüş kaygıları ile benlik saygıları ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Tarama modelindeki bu araştırmaya 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi Tıp Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, İletişim Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Mimarlık Fakültesi, Orman Fakültesi ve Turizm Otelcilik Meslek Yüksek Okulu’ nda öğrenim gören toplam  1386 (629 kadın, 756 erkek) öğrenci katılmıştır.Araştırmada veri toplama araçları olarak; “Kişisel Bilgi Formu”,  “Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği”, “Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği” ve “Ucla Yalnızlık Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde SSPS 16.0 paket programından yararlanılmıştır.Verilerin analizinde betimsel istatistiklerden; yüzde, frekans,aritmetik ortalama ve standart sapma teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca araştırmada bağımsız gruplar için t-Testi, bağımsız gruplar için tek yönlü varyans analizi (ANOVA)ve farkın kaynağına bakmak amacıyla da Tukey testine başvurulmuştur. Bağımlı değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır.Araştırmada üniversite öğrencilerinin, sosyal görünüş kaygısı ölçeğinden elde ettikleri ortalamalar açısından sosyal görünüş kaygı düzeylerinin düşük olduğu bulunmuştur. Bunun yanında öğrencilerin sosyal görünüş kaygısı puanlarıyla; cinsiyet, aile yapısı, hayatının önemli bir kısmını geçirdiği yer, kilosundan memnun olma durumu, boyundan memnun olma durumu ve marka giyinme değişkenleri açısından yapılan karşılaştırmalarda ise anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Sosyal görünüş kaygısı puanlarıyla; bireysel olarak aylık harcanan para ve marka giyinme değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur. Rosenbergbenlik saygısı puanlarıyla; cinsiyet, hayatının önemli bir kısmını geçirdiği yer ve bireysel olarak aylık harcanan para değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur. Yalnızlık puanlarıyla; cinsiyet, hayatının önemli bir kısmını geçirdiği yer ve bireysel olarak aylık harcanan para değişkenine göre anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiye bakıldığında, sosyal görünüş kaygısı ile benlik saygısı arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu, sosyal görünüş ile yalnızlık arasında da pozitif anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında benlik algısı ile yalnızlık arasında da negatif yönde anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir

    Gray’in Muhasebe Değerleri Üzerine Ampirik Bir Değerlendirme

    Get PDF
    Amaç – Bu çalışmada, Gray’in teorik olarak ileri sürdüğü muhasebe değerleri olan profesyonellik, tekdüzelik, tutuculuk ve gizliliğe yönelik ampirik bir değerlendirme gerçekleştirmek amaçlanmıştır. Araştırmanın, Türkçe literatürde Hofstede-Gray modeline yönelik ampirik bir değerlendirme olmaması nedeniyle ilgili yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Yöntem – Çalışmada Aksaray ilinde faaliyet gösteren Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) anakütle olarak belirlenmiş ve 108 muhasebe meslek mensubuna bir anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde, tanımlayıcı istatistikler ile açımlayıcı faktör analizi ve keşfedici faktör analizi gerçekleştirilmiştir. Bulgular – Elde edilen bulgular, Gray’in muhasebe değerleri modelinin kısmen desteklendiğini göstermektedir ancak tutuculuk değeri ‘açıklama açısından tutuculuk’ ve ‘değerleme/ölçüm açısından tutuculuk’ olarak iki ayrı faktöre yüklenmiştir. Tartışma – Araştırmada kullanılan ölçeğin açıklanan toplam varyans değeri %64,582 olduğundan dolayı henüz tanımlanmamış başka muhasebe değerlerinden söz edilebilir. Bu bağlamda, teorik temel yerine deneysel olarak hazırlanan veri toplama tekniği ile tanımlanmamış diğer muhasebe değerlerini tanımlamak mümkün olabilecektir

    Triethyl­ammonium (S)-(−)-O-[1-(2-naphth­yl)eth­yl] (4-meth­oxy­phen­yl)dithio­phospho­nate

    Get PDF
    The crystal structure of the title compound, C6H16N+·C19H18O2PS2 −, consists of the dithio­phospho­nate anions and the triethyl­ammonium cations, which are linked by N—H⋯S hydrogen bonds and weak C—H⋯O hydrogen bonds. In the anion, the benzene ring is oriented with respect to the naphthalene ring system at a dihedral angle of 24.92 (5)°. In the crystal, weak C—H⋯π inter­actions also occur

    Synthesis, characterization, electrospinning and antibacterial studies on triphenylphosphine-dithiphosphonates Copper(I) and Silver(I) complexes

    Get PDF
    Background: The novel amido and O-ferrocenyldithiophosphonates [FcP(S)(SH)(NHR1)] (Fc = Fe(η5-C5H5)(η5-C5H4), R1 = 1-(4-fluorophenylethyl and benzyloxycyclopentyl) and [FcP(S)(OR2)S-][H3N+C(CH3)3] (R2 = myrtanyl) were synthesized by the reaction of [(FcPS2)]2 (Fc = Fe(η5-C5H5)(η5-C5H4)) and chiral amines, such as (S)-(-)-1-(4-fluorophenylethyl) amine and (1S,2S)-(+)-benzyloxycyclopentyl amine, and of (1S), (2S), (5S)-myrtanol in toluene. The reaction of ferrocenyldithiophosphonates and [Cu(PPh3)2]NO3 or AgNO3 and PPh3 gave rise to copper(I) and silver(I) complexes in THF. [Ag2{FcP(OMe)S2}2(PPh3)2] and [Cu(PPh3)2]NO3 were embedded into nanofibers and their antimicrobial activities on fibers were also investigated.Results: The compounds have been characterized by elemental analyses, IR, NMR (1H-, 31P-) spectroscopy as well as MS measurements. Nanofibers were obtained by electrospinning method which is the simplest and most effective method to produce nanoscale fibers under strong electrical field. Antimicrobial activity of the compound 5, [Ag2{FcP(OMe)S2}2(PPh3)2], and [Cu(PPh3)2]NO3 on fibers were studied.Conclusions: In this study, the new dithiophosphonate ligands were synthesized and utilized in the preparation of copper(I) and silver(I) complexes with ferrocenyldithiophosphonate and triphenylphosphine. Then, the compounds [Ag2{FcP(OMe)S2}2(PPh3)2] and [Cu(PPh3)2]NO3 were added into the PAN solutions (Co-PAN dissolved in dimethylacetamide) and the solutions were electrospun onto microscope slides and PP meltblown surfaces. Antimicrobial activity of the compounds [Ag2{FcP(OMe)S2}2(PPh3)2] and [Cu(PPh3)2]NO3 on fibers were determined in vitro against two indicator strains; M. luteus NCIB and E. coli ATCC25922. The obtained results indicated that these metals showed moderate level antimicrobial activities. © 2014 Karakus et al.; licensee Chemistry Central Ltd

    The case of malignancy mimicking legionella pneumonia

    Get PDF
    Legionella pneumophila is a bacterium, which can grow inwater pipe networks and climate systems. Contaminationoccurs by aspiration of infected water or aerosol inhalation.It is usually presented with fever, bradycardia, andchange in mental status, hyponatremia, elevation of liverenzymes and deterioration of renal function. The definitediagnosis is established by detection of the antigens andcultivating in the culture medium. Also, malign lung tumorscan encounter with the same clinical findings, so lungcancer should be remembered in differential diagnosis.The patient hospitalized for the Legionella pneumophiladue to the physical examination and laboratory findingsduring the first evaluation in the emergency department.However, further examinations pointed to the cancer. Weaimed to emphasize the probability of malignant tumorsin terms of hyponatremia, increase in the liver enzymes,and failure in the renal functions, which were usually experiencedin emergency unit. J Clin Exp Invest 2013; 4(3): 390-392Key words: Legionella pneumophila, pneumonia, lung malignanc

    Problems that are encountered by the students with disabled in universities: Sample of University of Selcuk Üniversitelerde engelli öğrencilerin eğitim alanında karşılaştıkları sorunlar: Selçuk Üniversitesi Örneği

    Get PDF
    Abstract The main aim of this study is to present educational problems that Selçuk University disabled students encounter. This study is designed in accordance with qualitative research method. Data is collected based on qualitative research design, -on behalf of Selçuk University Disabled Student Unity- from (1) interviews with students, students’ parents and instructors and (2) applications of students, students’ parents and instructors. In 2009-2016 academic years, there were 152 written appeal and interviews (disabled students, students’ families, and instructors). Among the applicants instructors are the ones who experience most problems  (n=76, 50%) and the most troublesome theme is problems related to lecturing style based on disability types (n=42, 40,79%) and problems related to the way in which exams are framed (n=35, 23,03%). For a visually disabled student, sufficient explanations and descriptions in course materials have to be done. For hearing-impaired students, instructor has to be careful about where s/he stands in the class and has to lecture facing the student. As for orthopedically disabled students, notes have to be provided to those students who have difficulty to take notes during the lectures.Extended English abstract is in the end of PDF (TURKISH) file. ÖzetBu araştırmanın genel amacı Selçuk Üniversitesi bünyesinde yer alan engelli öğrencilerin eğitim alanında karşılaştıkları eğitsel sorunları ortaya koymaktadır. Bu çalışma nitel araştırma yöntemine göre dizayn edilmiştir. Veriler nitel araştırma desenine göre Selçuk Üniversitesi Engelli Öğrenci Birimi adına (1) öğrenci, öğrenci velileri ve öğretim elemanları ile yapılan görüşmelerden, (2) öğrenci, öğrenci velileri ve öğretim elemanlarının birime yaptıkları başvurulardan elde edilmiştir. 2009-2016 eğitim-öğretim yılları arasında toplamda 152 adet yazılı başvuru/görüşme (engeli öğrenciler, öğrenci velileri ve öğretim elemanları) gerçekleşmiştir. Başvuranlar arasında en çok sorun yaşayanların öğretim elemanlarının olduğu (n=76, %50), en çok sorun yaşadıkları temaların ise engel türlerine göre ders anlatım biçimine ilişkin sorunlar (n=62, %40,79) ve sınavların yapılma şekline ilişkin sorunlar (n=35, %23,03) olduğu görülmektedir. Görme engelli bir öğrenci için ders materyallerinde yeterli açıklamaların ve betimlemelerin yapılması gerekmektedir. İşitme engelli öğrenciler için hocanın sınıfta bulunduğu pozisyona dikkat ederek bu tür engele sahip bir öğrenciye yönelerek ders anlatımını gerçekleştirmesi gereklidir. Ortopedik engelli öğrencilere yönelik ise ders anlatım sırasında not tutmakta zorlanan bu öğrencilere notların erişiminin sağlanması önemlidir.// // // // // // Annotate Highligh

    Pemantauan Senyawa Dichlorodiphenyltrichloroethane (Ddt) dan Turunannya di Daerah Cianjur, Jawa Barat

    Full text link
    Persistent Organic Pollutants (POPs) merupakan senyawa organik yang relatif bertahan lama di lingkungan, sulit terdegradasi melalui proses kimia, biologi, dan fotolisis serta sukar larut di dalam air tetapi cenderung larut dalam lemak. Oleh karena sifatnya ini, POPs cenderung bersifat akumulatif dan bertahan di lingkungan. Selain itu, sen­yawa ini juga bersifat semivolatil sehingga dapat berada dalam fase uap ataupun terserap di dalam partikel debu, sehingga POPs dapat menempuh jarak yang jauh di udara (long-range air transport) sebelum akhirnya terdepo­sisi di bumi. Dari beberapa bentuk senyawa POPs, senyawa insektisida organoklorin yang paling bertahan lama dan mempunyai sifat bioakumulasi, diantaranya adalah Dichlorodiphenyltrichloroethane ( DDT ). Pemantauan kualitas lingkungan akibat pencemaran kelompok senyawa POPs, termasuk senyawa DDT dan turunannya telah dilakukan didaerah holtikultura Cianjur. Sampel diambil di beberapa lokasi yaitu PLTA Cijedil, Desa Cibeureum, Desa Sukatani, Agropolitan, dan Desa Sindang Jaya. Matriks yang diambil adalah air, sedimen sungai, dan tanah pertanian/perkebunan. Sampling air dan sedimen sungai dilakukan dengan metode sesaat sedangkan untuk tanah, menggunakan metode komposit tempat. Pemantauan ini mempunyai tujuan untuk menginventarisir jenis dan kon­sentrasi residu senyawa POPs yang terdapat di lingkungan terutama DDT dan turunannya. Isomer DDT yang paling banyak terbentuk di lingkungan adalah p,p\u27-DDT ( 80 % ) dan o,p\u27-DDT ( 20 % ). Senyawa POPs diekstrak dengan menggunakan pelarut organik, kemudian di clean-up dan dianalisis dengan GCMS menggunakan kolom kapiler non polar. Pada pemantauan tahun 2011, senyawa p,p\u27-DDT tidak terdeteksi dalam sampel sedimen, tetapi pada tahun 2012, ditemukan sekitar 3.7 ng/g dalam sedimen Sungai Cibeureum dekat PLTA Cijedil, Cugenang -Jawa Barat dan meningkat sebesar 6.95 ng/g pada tahun 2012 di lokasi yang sama. Masih pada tahun 2011, p,p\u27-DDT dan p,p\u27-DDE ditemukan tertinggi di tanah perkebunan Desa Sindang Jaya, Cipanas – Jawa Barat sebesar 446 ng/g, dan 184 ng/g, Tahun 2012 dan 2013 DDT dan turunannya masih terdeteksi namun konsentrasi cenderung menurun. Sementara itu pada sampel air tidak ditemukan senyawa DDT dan turunanny

    Hodgkin lenfoma hastalarında EORTC QLQ ile yaşam kalitesi değerlendirmesi: Çok merkezli çalışma

    Get PDF
    Aim: The aim of our study is to obtain data on the quality of life (QoL) in Hodgkin lymphoma (HL) patients in a representative sample of the general population of Turkey with the help of the EORTC QLQ-C30 and QLQ-HL27 questionnaires. Material and Methods: A total of 68 patients from seven different centers diagnosed with HL between 2018-2020 were included in the study. The questionnaires were answered cross-sectionally by the patient under the control of a physician in the centers participating in the study. Results: Out of 68 patients, 42.6% (n=29) were female and 57.4% (n=39) were male. The ages of the patients ranged from 18 to 74 years, with a mean of 42.10±16.62 and with a median value of 40 years. There was no significant difference between age subgroups in terms of QLQ-C30 global health status/ QoL, functional or symptom scales and HL27 SB, PC, EI and WF scores (p>0.05, for all). It was determined that the constipation scores of females were higher than the scores of males (p=0.041). No statistically significant difference was found in terms of HL27 SB, PC, EI and WF sub-dimension scores according to gender (p>0.05). Conclusions: There was only a statistically significant difference in terms of QLQ-C30 constipation sub-dimension scores according to gender. The constipation scores of females were higher than the scores of men. More detailed and large population studies are needed to reveal the effectiveness of QoL assessment in HL patients.Amaç: Çalışmamızın amacı, EORTC QLQ-C30 ve QLQ-HL27 anketleri yardımıyla Türkiye genelini temsil eden bir örneklemde Hodgkin lenfoma (HL) hastalarında yaşam kalitesi hakkında veri elde etmekti. Gereç ve yöntemler: 2018-2020 yılları arasında, HL tanısı almış yedi farklı merkezden toplam 68 hasta çalışmaya dahil edildi. Anketler, araştırmaya katılan merkezlerde hekim kontrolünde hasta tarafından yanıtlandı. Bulgular: 68 hastanın %42.6'sı (n=29) kadın, %57.4'ü (n=39) erkekti. Hastaların yaşları 18 ile 74 arasında değişmekte olup, ortalama 42.10±16.62 ve ortanca değeri 40 idi. QLQ-C30 global sağlık durumu/ yaşam kalitesi, fonksiyonel veya semptom skalaları ve HL27 SB, PC, EI ve WF skorları açısından yaş alt grupları arasında anlamlı fark yoktu (tümü için, p>0.05). Kadınların kabızlık puanlarının erkeklere göre daha yüksek olduğu belirlendi (p=0.041). Cinsiyete göre HL27 SB, PC, EI ve WF alt puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Cinsiyete göre sadece QLQ-C30 kabızlık alt puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardı. Kadınların kabızlık puanları erkeklerin puanlarından daha yüksekti. HL hastalarında QoL değerlendirmesinin etkinliğini ortaya çıkarmak için daha ayrıntılı ve geniş popülasyon çalışmalarına ihtiyaç olduğu görülmektedir
    corecore